Teniste amansız yarış
Avustralya Açık, Roland Garros, Wimbledon, Amerika Açık... Tenisin dört kalesi, en prestijli dört adresi. İşte bu organizasyonlar diğerlerinden ayrılıyor. Her yıl yüz binlerce çocuk, bırakın kazanmayı, bu dört Grand Slam turnuvasının sadece birinde boy gösterebilmek için eline raket alıyor.
2023’ün ilk Grand Slam turnuvası bugün yapılan karşılaşmayla geride kaldı. Kadınlarda Aryna Sabalenka sonunda şeytanın bacağını kırıp zafere ulaşırken, erkeklerde Novak Djokovic, Avustralya’da 10. defa taçlandı. Ezeli rakibi Rafael Nadal’ın toprak kortta oynanan Roland Garros’taki tahakkümü dışında erkeklerde böyle bir başarı yok.
Avustralya’ya sakatlığın gölgesinde gelen ve turnuvanın başlarında zorlanan Joker, üç sette Stefanos Tsitsipas’ı yenerek 22. Grand Slam zaferini elde edip Nadal’ı yakaladı. Şampiyonluktan sonra gözyaşlarına hâkim olamayan Sırp raketle İspanyol meslektaşının kapışması bir süre daha nefesleri keseceğe benziyor.
Oysa bir zamanlar erkek tenisi üç atlıydı…
ÜÇ SİLAHŞÖRÜN YARIŞI
Erkekler tenisinin en dominant üç sporcusu yıllardır milyonları mest ediyor. Geçen yıl Roger Federer’in emekliye ayrılmasıyla iki atla süren yarışın da sonuna yaklaşılmışa benziyor. Başlayan her şey bitiyor…
Ağustos ayında 42. yaşını dolduracak Roger Federer, kortların üç büyüğünün ilk parlayanıydı. Çim onun uzmanlığıydı. İlk Grand Slam zaferine 2003’te Wimbledon’da ulaşan İsviçreli raket, ilk kendisinden dört yaş küçük Nadal’la düelloya giriyordu. Kortlardaki zarafetinden ötürü “Majesteleri” denilen Federer sert zemin ve çimde döktürürken, İspanyol rakibi toprak kortta adeta yenilmez abideydi. Djokovic ilk kez bir Grand Slam turnuvasında mutlu sona ulaştığında, Federer’in 12, Nadal’ın ise 3 Grand Slam zaferi bulunuyordu.
2009’da Pete Sampras’ı geçerek 15. Grand Slam kupasını kaldıran Federer, o tarihte geçilmez görünüyordu. 2012 Avustralya Açık finalinde 5 saat 53 dakikalık düellonun sonunda Djokovic Nadal’ı devirirken, ikili birçok otoriteye göre tarihin en iyi maçını oynamışlardı. Roland Garros’u kazanan erkeklere verilen Silahşörler Kupası bu sefer İspanyol raketin elinde yükselirken, Sırp tenisçi onu çok zorlayamamıştı. Aynı yıl organize edilen Wimbledon öncesi Federer’in Grand Slam şampiyonluk sayısı, rakiplerinin toplamına eşitti. O turnuvada zafere ulaşan Majestelerinin yaklaşık beş yıllık bir duraklama dönemine gireceğini o gün kim bilebilirdi…
2017 Avustralya’da 18. defa taçlanan Federer, yarışta bir kez daha atağa kalkıyordu. Artık onun nadas döneminden ziyadesiyle faydalanan Nadal’ın 14, Djokovic’in ise 12 Grand Slam şampiyonluğu bulunuyordu. 2018 Avustralya’da unvanını koruyan İsviçreli raket, dile kolay 20. Grand Slam zaferine imza attığında Nadal 16’daydı, Djokovic 12. Bu tarihten sonra İspanyol raket Roland Garros’ta kupa kaldırmaya devam ederken, vitesi yükselten Sırp tenisçi farkı kapatıyordu. 2019’daki unutulmaz Wimbledon finalinde yaklaşık beş saatin sonunda Federer’i deviren Djokovic, eşsiz bir resital sunmuştu.
2020 Roland Garros’ta 20. Grand Slam şampiyonluğuna ulaşan Nadal, Federer’i yakalamıştı. Djokovic deseniz, daha 17’deydi. Ama Sırp raketin durmaya niyeti yoktu; onun diğerlerini yakalamasını bekleyen çoktu!
2021, Djokovic’in yılıydı. Avustralya Açık finalinde Medvedev’i yenen Sırp raket, Roland Garros’u da Stefanos Tsitsipas’ı devirerek kazanmıştı. Artık onun hanesinde 19 Grand Slam şampiyonluğu yazıyordu. Burada kazandığı kupadan çok yarı finalde Nadal’ı devirmesi, unutulmazdı. Wimbledon’da da taçlanan Djokovic, ezeli rakiplerini sonunda yakalıyordu.
Tokyo’ya Olimpiyat altını için giden Sırp raket, sürpriz bir şekilde yarı finalde Alman Alexander Zverev’e boyun eğiyordu. Bazıları bu kararını eleştirse de, o daha önce sadece 1988’de dört Grand Slam şampiyonluğu ve Olimpiyat altınını aynı sene kazanan Steffi Graf’ın başardığı Golden Slam’i yapmak istemişti. Golden Slam olmamıştı peki Grand Slam yapabilecek miydi?
Amerika Açık’ın mutlak favorisi olan Djokovic, kazanırsa hem yarışta öne geçecek, hem de yarım yüzyılı aşkın bir süre sonra aynı yılda tüm Grand Slam turnuvalarını kazanan ilk erkek olacaktı. Finale kadar gelse de, Medvedev’in başka planları vardı. Rus tenisçi kariyerinin ilk Grand Slam zaferine ulaşırken, Djokovic gözyaşlarına boğuluyordu.
KORTTA DEĞİL MAHKEMEDE KAYBETTİ
2022 Avustralya Açık, usta bir senaristin kaleminden çıkmış gibiydi. Melbourne’de 9 şampiyonluğu bulunan Djokovic, mutlak favoriydi. Aslında her şey Djokovic’in yaptığı bir sosyal medya paylaşımıyla başladı. Kendisine tıbbi muafiyet tanındığını varsayan erkekler tenisinin 1 numarası, Avustralya yolundaydı. Aşı karşıtlarının simgesi olan sporcu, giriş için aşı zorunluluğu getirmiş olan ülkeye nasıl girecekti?
Avustralya, Covid-19 geçirmiş kişilere, bunu ispatlamaları halinde muafiyet tanıyor. İşte bu istisnaya bağlı olarak uçağa binen Djokovic daha havadayken Avustralya Başbakanı Scott Morrison, onun farklı muamele görmeyeceğini ve bu muafiyete dair kanıtlarının tatmin edici olmaması durumunda geri gönderileceğini açıklıyordu.
Aslında turnuvayı düzenleyen Tennis Australia’yla hükümet karşı karşıyaydı. Ülke tenisinin patronu şüphesiz Djokovic’in her ne olursa olsun organizasyona katılmasını istiyordu. Hükümet ise vaka sayıları her gün rekor kırarken, tüm dünyaya net bir mesaj vermeyi hedefliyordu.
Avustralya Sınır Komitesi tarafından gözaltına alınan tenisçi muafiyet şartlarını karşılamıyordu. Mültecilerin kaldığı bir otele yerleştirilen Djokovic’le Avustralya hükümeti arasındaki kapışma devam ediyordu. İlk görülen davada hâkim vize iptal kararını bozunca, adeta setler eşitleniyordu. Tüm bunlar yaşanırken, Djokovic’in koronavirüse yakaladığını iddia ettiği günlerde katıldığı birçok etkinliğin fotoğrafları basına düşüyordu. Ya Sırp sporcu başkalarının hayatını hiçe sayıyordu ya da bu hastalık uydurmaydı.
Aynı tarihlerde dünyaca ünlü Fransız spor gazetesi L'Equipe’e, Belgrad’da röportaj veren Djokovic’in pozitif olduğunun muhabirlere söylenmediğini de ortaya çıkarıyordu. Avustralya Göç Bakanı kamu yararını gerekçe göstererek 14 Ocak’ta sporcunun vizesini iptal ediyordu. Bu kararı temyiz eden tenisçi, iki gün sonra maçı nihai olarak kaybediyordu. Mahkeme oybirliğiyle itirazını reddediyor, dünya 1 numarası sınırdışı ediliyordu.
Djokovic’in kaldığı yerdeki mültecilerden birinin hakkında 9 yıldır karar verilemediği haberi tüm dünyada konuşulurken, Sırp raket Dubai’ye inmişti. Herkes eşitti, bazıları daha eşitti! Onun hakkındaki süreç yaklaşık 10 günde bitmişti.
İşte bu ahval ve şerait altında başlayan turnuvayı kazanan Nadal, yarışta bir adım öne geçmişti. Adeta ikinci evi olan Fransa’da da kupa kaldıran İspanyol raket, 22. Grand Slam zaferini kazanmıştı. Wimbledon’da gülen Djokovic, Avustralya’da taçlanarak tarihin en iyi erkek tenisçisi olma yarışında yine dizginleri eline almış gözüküyor. Nadal’ın tekeline aldığı Roland Garros şimdiden iple çekiliyor.
Nadal’la Djokovic’in rekabeti bakalım nerede noktalanacak? Sanki ikisi de özgeçmişlerine yeni maddeler yazacak…
Ali Murat Hamarat: Spor tarihçisi, spor yazarı. BirGün gazetesi yazarı. İstanbul Üniversitesi'nde hukuk okuyup bir dönem asistanlık yaptıktan sonra gazeteciliğe Taraf'ta başladı. Eurosport'un internet sitesinde genel yayın yönetmenliği yaptı. Radyo ve televizyona programlar hazırladı. 2017'den beri tarih Dergisi'nde yayın kurulu üyesi.