BÜTÇENİN YÜKÜ KİMİN SIRTINDA?
Artı Gerçek- 2024 yılı bütçe görüşmeleri bu hafta başlayacak. Bütçe teklifi perşembe gününden itibaren Meclis’te görüşülecek. Emek Partisi Genel Başkan yardımcısı ve Antep Milletvekili Sevda Karaca Dar Alan programında değerlendirdi.
Karaca, bütçe sunumunda yer alan “Türkiye’yi inşa ve ihya bütçesi” ibaresini “AKP’nin Türkiye 100. Yılı diye sunduğu 12. Kalkınma planıyla orta ve uzun vadeli programla ve gelecek dönem bütçesiyle ortaya çıkan bir önceki dönemde de olduğu gibi AKP iktidarının sermaye kaynak aktarımının daha da apaçık biçimde sermayeye ilişkin ihtiyacın karşılanması için yeni bir inşa ve sermaye yani sermayesi ihya ihya edilme planı” şeklinde değerlendirirken “Tümüyle sosyal harcamaların kesileceği ama sermaye patronlarına büyük teşviklerin, yatırımların ve hizmetlerin bizim bütçemizden karşılanacağı bir planın bir sürekliliği ama bu planın önümüzdeki dönemdeki 12. Kalkınma planıyla ve orta vadeli programla iç içe değerlendirilmesini gerçekten çok önemli olduğunu hedefliyoruz. Çünkü suçlu cümlelerle her ne kadar işte bir inşa ve ihya tartışması yapılıyor olsalar da. Sonuçta biz 12. Kalkınma Planıyla orta vadeli programla birlikte 2024 bütçesinin apaçık bir biçimde IMF’siz bir IMF bütçesi olduğunu görüyoruz.” dedi.
Karaca, 12. Kalkınma Planında esas alınanları “Bir, nitelikli insan, güçlü aile, sağlıklı toplum. İki, istikrarlı büyüme, güçlü ekonomi. Üç, yeşil ve dijital dönüşümle rekabetçi üretim. Dört, afetlere dirençli yaşam alanları, sürdürülebilir çevre. Beş, adaleti esas alan demokratik iyi yönetişim.” şeklinde sıraladı.
Karaca, planda kullanılan kavramların amacına ilişkin “Dijitalleşme, yeşil ekonomi, bir dünyadaki deprem dirençli afet, dirençli kentler, kavram setimizin arkasında bu programın bir kere enflasyonist bir seçim bütçesi olduğu gerçeği ortadan kaldırılıyor, görünmez hale getirilmeye çalışılıyor. Aynı zamanda bütün bu orta vadeli program ve kalkınma planına bağlı olanlar, 2024 bütçesinin bir faiz bütçesi olduğu gerçeği izlenmeye çalışılıyor." dedi, vergi yükünün ağırlığından şikayet etti.
Plan bütçeye katılımı da değerlendiren Karaca “Bakın bu bir ‘tek adam saray bütçesi’, bu sarayda yazılan bir bütçe ve ne Meclis içindeki katılım ne aynı zamanda emek ve demokrasi güçlerinin bütçe tartışmalarına ayrılması, ne de bölgedeki geniş kesimlerin yaptığı bir bütçe.
Dolayısıyla ilişkiler, yönetilişim, çiftlik, işte karşılıklı ilişkilenme, işte dijital dönüşüm filan gibi neoliberal dönemin çok sevdiği kavram setleriyle yapılan şey. Bir bütün olarak bu bütçenin ve bu kalkınma planlarını saray bütçesi olduğu gerçeğinin üstünü örtmek için kullanılan ve hamaset cümleleri olarak duruyor.” dedi.
Bütçenin toplumun demografik yapısını şekillendirmeyi hedeflediğini belirten Karaca bütçede hedeflenen kesimlerden birinin emekliler olduğunu söyledi. Kadınların ise ağır bir propagandaya maruz bırakıldıklarını “Kadınların kendi yurttaşlıkları, eşitleri, yurttaşlık hakları ortaya çıktıkları için ortaya çıktılar. Bu propagandanın aile altında düşmanlığı olarak ifade edip yerli ve milli olmamasıyla dış güçlerin oyununa gelmekle aslında bir propagandaya maruz kaldığı görüldü. Medeni halklardan şiddet rejimine kadar bu kadar çok tartışmanın bir odak noktasının gelişimi, kadınların gelişi dolayısıyla bir tesadüf değil. Şimdi de ayrılık tartışmaları burada bir ülkede da işte evlilik yaşının azalmasına ilişkin ve gençlerin evlilik teşvikine ilişkin tartışmalar doğu. Oranını değiştirmek için kadınların kendi bedenleri ile ilgili kararlarını resmi olarak devlet tarafından gasp edecek biçimde kadınların kürtaj hakkından, sağlık hakkından gebeliği destekleyici araçlara erişim hakkından edinildiği bir toplam durumla karşı karşıyayız.” ifadeleri ile değerlendirdi.
Son zamanların en büyük bütçesinin savunma ve güvenlik alanına ayrılacağını belirten Karaca “Kiradan tutalım eğitime kadar gerçekten en temel ihtiyaçları karşılayacak bir gelire sahip olamazken, bir de bu koşulların daha da ağırlaştırılacağını ilan eden bir programa halkı yalnızca söylemle, propagandayla ikna edemezsiniz. Zor ve baskı aygıtlarının da böyle bir programın hayata geçebilmesi için devreye sokulacağı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Türkiye'nin
Bütçeye ilişkin değerlendirmelerinde savunmaya ayrılan alanın Kürt sorunu ve demokratikleşme ile ilişkisine “Bu bütçe sürecinde Türkiye içerisinde halkların ama aynı zamanda ülkelerdeki halkların da tek adam ve saray rejiminin bütçesinden zarar görmemesi için bir barış politikası düşünmeyi öneriyoruz. Ayrıca Suriye'de yürüttüğü tartışmada AKP'nin özellikle Rojava'da, Kuzey ve Doğu Suriye'de Kürtlerin “terörisleşmelerini” hedef alan açık bir savaş ilanında görülüyor. Bu açık savaş ilanı sadece Rojava'da ve Kuzey ve Doğu Suriye'de Kürtlerini ilgilendirmiyor. Aynı zamanda Türkiye'de çözümsüz olan, henüz çözülmemiş olan ve giderek çözümsüzlük dayatılan Kürt sorunu bakış açısı hepimiz için çok önemli bir yol. Suriye'de yürütülen bu operasyonların sonunda, aslında ortaya çıkacak olan tablo sadece bir ekonomik yıkım tablosu değil, Türkiye 'Demokrasi güçlerinin dört yıl boyunca çıkan Kürt sonunda demokratik çözüm için bir barış politikasının benimsenmesini talep eden kesimlerinde baskıdan çalıştırılmasını sağlayacak” dedi.