Covid-19 salgını sonrası gelişen trakeal darlık nasıl tedavi ediliyor?
Artı Gerçek - Genel kanı olarak göğüs hastalıkları uzmanlarının sadece astım, koah gibi hava yolu hastalıklarını, zatürre ya da verem gibi akciğer enfeksiyonlarını medikal ( ilaç ile ) yöntemler ile tedavi ettikleri düşünülse de, akciğerler ve göğüs kafesi içerisinde bulunan hava yollarının çevresindeki lenf düğümleri ve organlarının hastalıklarında da tanı ve tedavi için yapılan girişimsel işlemler de göğüs hastalıkları uzmanlığı alanına girmektedir.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ömer Ayten programda bronkoskopi işlemini akciğerlerin hava yolları olan nefes borusu ve bronşların daha çok esnek bir endoskop ile gözlenmesi olarak tanımlarken “kronik öksürük, balgam ile kan gelmesi, tedaviye rağmen iyileşmeyen zatürre” gibi durumlarda bronkoskopi işleminin yapılması gerektiğini belirtti.
Programda nefes borusu ve bronş dalları boyunca akciğerlerin lenf damarlarının döküldüğü lenf düğümcüklerinin, enfeksiyon hastalıklarında ( özellikle tüberküloz ), sarkoidoz gibi otoimmün hastalıklarda, akciğerlerin veya bu lenf düğümlerinin kendisine ait kötü huylu tümörlerinde büyüyebileceği konuşulurken, kesin tanı için hastaya en az zarar veren ve en doğru tanı koyma yönteminin EBUS (Endobronşial Ultrasonografi ) ile alınacak iğne biyopsisi olduğu belirtildi. Aynen bronkoskop gibi ucunda kamera olan bir enstrüman olan EBUS isimli cihazda bronkoskopa ek olarak ultrason bulunduğunun altı çizilirken, EBUS ile alınan biyopsilerin akciğer kanserinin evrelendirmesi aşamasında çok yüksek bir doğruluk yüzdesine sahip olduğu vurgulandı. Bu işlem ile hastaya mediastinoskopi denilen cerrahi işleme gerek kalmadan tanı konmasının ya da akciğer kanseri evrelendimesi yapılmasının ek bir ameliyattan kaçınılması noktasında hasta açısından büyük bir öneme sahip olduğunun yadsınamaz olduğu belirtildi.
Bronkoskopik yöntemler ile daha çok hayatının bir döneminde ya da halen sigara ya da türevlerinin dumanına maruz kalma hikayesi bulunanlarda karşılaştığımız KOAH ( Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı ) ‘ın da uygun hastalarda tedavi edilebileceği belirtildi. Doç. Dr. Ömer AYTEN “ Akciğer tomografisinde amfizem görülen, spirometrik ölçümde FEV1 (zorlu bir şekilde akciğerlerden 1’nci saniye sonunda boşaltılan havanın hacmi ) değeri beklenenin %15 ila %40 ‘ı arasında olan ve en üst seviyede ilaç tedavisine rağmen rahatlayamayan hastalara esnek bronkoskop ile akciğer hacmini küçülten tedavi işlemlerinin yapılabileceğini ” söylerken, “ akıllı sarmal ya da valv olarak 2 çeşit tedavi yönteminin bulunduğunu, hangi hastaya hangi tedavinin yapılacağına öncesinde yapılan ölçümler sonucunda karar verildiğini” belirtti. Programda uygun hastalarda bu işlemler sonrasında hastanın solunum fonksiyonlarında, egzersiz kapasitesinde artış nefes darlığı şikayetinde azalma olduğu iddia edildi.
Özellikle covid pandemisi esnasında entübasyon işlemlerinin artmasına bağlı olarak sayısında artış gördüğümüz nefes borusunda darlık olarak kendini gösteren “entübasyon sonrası gelişen trakeal darlık” hastalığının bronkoskopik yöntemler ile tedavi edilebileceği aktarıldıktan sonra Doç. Dr. Ömer Ayten’den bir sonraki programda girişimsel pulmonoloji ile ilgili başlıkların daha detaylı olarak konuşulması sözü alınarak sohbet sona erdi.