HAMAS'IN FİLİSTİN SORUNUNDAKİ YERİ VE ETKİSİ NE?
Artı Gerçek - Tarihin Peşinde programının ikinci bölümünde yakın dönem İsrail Filistin ilişkileri konuşuldu.
Filistin Kurtuluş Örgütü ve Filistin Devrimci Kurtuluş Halk Cephesi iç yapısına değinen Ayşe Hür, 1974’de Ecevit iktidarı döneminde FKÖ’nün Ankara’da büro açmasına izin verdiğini ve Türkiye’de siyasetin Filistin halkının mücadelesine destek verdiğini söyledi.
Ayşe Hür, Hamas’ın 2006’da örgütten siyasi partiye dönüştüğünü ve o yıl yapılan seçimlerde önemli bir sandalye sayısına ulaştığını ve son yıllarda Filistin mücadelesinin filli ve siyasi önderinin Hamas olduğunu belirtti.
Hamas-FKÖ arasındaki farkları açıklayan Erdoğan Aydın , “Hamas’ın hakim olduğu Filistin aslında Filistinlilerin acısını artıran, barışı imkânsızlaştıran ve dünyanın Filistin halkına desteğini ortadan kaldıran bir anlam taşıyor” dedi.
SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN DAĞILIŞI FİLİSTİN’İ NASIL ETKİLEDİ?
Sovyetler Birliği’nin çözülüşü 1967 savaşı kadar Filistin halkı için bir ‘darbe’ oldu benzetmesi yapan Erdoğan Aydın, “Sovyetlerin olmadığı BM’nin, sol-enternasyonal hareketlerin zayıfladığı bir yerde İslamcı hareketler yükselmeye başladı FKÖ’yü uluslararası platformlarda savunacak güçler kalmadı” dedi.
“Filistin hareketindeki birlik dağılıp Yaser Arafat hain edildikten sonra Filistin’de gericilik yükseldi” diyen Aydın, aynı dönemde İsrail Başbakanı İzak Rabin’in 1995’te Oslo görüşmeleri sonrasında kabul etmek zorunda kaldığı kararların Sovyetlerin dağılması ve FKÖ’nün zayıflaması sonrasında İsrail’in imzası olmasına rağmen uygulamadığını ve şimdi Hamas gibi Işid benzeri bir örgütle baş etmeye çalıştığının altını çizdi.
1995’te İsrail’in imzaladığı Oslo Anlaşması’nda şu maddeler yer aldı:
- Bağımsız olmayan Filistin devletinin kurulması
- Özerk bir yönetim hakkı tanınması
- FKÖ ile görüşme masasına oturulması
- Topraklarından sürgün edilmiş Filistinlilerin geri gelmesi ve kendi topraklarına yerleşmesi hakkı tanınması
Gazze’nin açık hava hapishanesine dönmesinde kapıları kapatan Mısır’ın da etkisinin olduğunu ifade eden Ayşe Hür, “Yeraltı geçitleriyle, sığınaklarıyla Gazze’ye silah yağdıran örgütler şirketler, (Kuveyt sanırım 100 milyon dolar para akıtıyor, o yapıyı ayakta tutabilmek için) bu desteğini barışın sağlanması için harcaması gerekiyor” dedi.
"Hamas-İsrail çatışmasında büyük laflar edenlerin yaşanan katliamların, tahribatın aynısı Rojava’da TSK tarafından yapılırken eleştirmemesi ikiyüzlülük, siyasi korkaklık, ideolojik körlük, ahlaki-vicdani bir problem." diyen Hür, Türkiye kamuoyunu ve siyasi partileri TSK Rojava’yı bombalarken sessiz kaldığı için eleştirdi.