TURABDİN'DEN DİASPORAYA: HOLLANDA SÜRYANİLERİNDE DİN VE KİMLİK

"Oyun arkadaşlarım, okul arkadaşlarım Süryani çocuklardandı ama büyüdüğümde onları etrafımda göremedim. Yavaş yavaş sayıları azaldı. 'Nereye gitti bunlar?'

Artı Gerçek - Mezopotamya’nın en eski halklarından biri olan Süryaniler şuan eski yerleşim yerlerinde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Aris Nalcı'nın sunduğu Gamurç programında 1960’lı yıllarda başlayan, 1970’li ve 1980’li yıllardan itibaren hızlanan Süryani Göçü konuşuldu.

Akademisyen, Yazar Ramazan Turgut, Eskiyeni Yayınları'nca basılan Turabdin’den Diasporaya: Hollanda Süryanilerinde Din ve Kimlik adlı kitabında anlattığı Süryanilerin anayurtlarından Avrupa’ya uzanan göç hikayelerini, yaşadıkları kimlik krizini, dini ve sosyal yaşamlarını Hollanda örneği üzerinden Gamurç'ta anlattı.

Türkiye'de Süryani Dili ve Edebiyatı bölümünün olduğu tek üniversite olan Mardin Artuklu Üniversitesi'nde Süryani Dili ve Edebiyatı bölümünde görev yapmakta olan Turgut, "Farklı birçok dil eğitimi veren bölüm var ama Süryanice alanı Mardin'in ihtisas konularından birisi. Lisans eğitimimiz var, master eğitimi var ve en önemlisi; bu da yeni bir gelişme, bu yıl doktora programı açıldı. Bu dünyada bir ilk" dedi.

Türkiye'de Süryani diasporasını çalışan tek kişi olan Ramazan Turgut, Chicago Üniversitesi'nde araştırmalarını sürdürüyor.

"Oyun arkadaşlarım, okul arkadaşlarım Süryani çocuklardandı ama büyüdüğümde onları etrafımda göremedim. Yavaş yavaş sayıları azaldı. 'Nereye gitti bunlar?' diye soran Turgut, bu sorunun peşine düştü, göçün nedenlerini, göç edenlerin nerelere gittiklerini, ne iş yaptıklarını araştırdı.

Göçün nedenlerini 'Seyfo' sonrası travma ve azınlık haklarının olmaması olarak özetleyen Turgut, "Avrupa'daki yaygın kanı göç hikayesinin ekonomik nedenlerle olduğudur, bu kısmen doğru kısmen yanlıştır. Yanlış kısmına değineyim. Gidenler genellikle orta sınıfa mensup insanlardı, meslek sahibi zanaatkar insanlardı. Yani köyde yokluktan dolayı Avrupa'ya göç etmiş insanlar değildi. Baştaki göçün asıl nedeni, Süryaniler 1915'te yaşadıkları hadiseye 'Seyfo' diyorlar, Seyfo sonrası travma olarak isimlendiriyorum ben bunu. 1915'te yaşadıklarını kolay kolay unutamadılar ve buldukları ilk fırsatta Avrupa'ya gittiler. İkinci neden azınlık hakkından yoksun olmaları. Türkiye'de Lozan'da azınlıklara ilgili bazı haklar verilmişti ama teamül gereği bunlar sadece Ermeni, Yahudi ve Rumlara tanındı. Oysa Süryaniler de azınlık olmasına rağmen onlara tanınmadı. Özellikle seksenli yıllarda bu göç pik yaptı." dedi.

Göç edenlerde Avrupa'ya gitmenin bir vicdan azabı yarattığını söyleyen Turgut, 'Seyfo' sonrası yaşananların yazıldığı ilk anlatılara baktığında yazılanların Türkçe, Süryanice ve Arapça olduğunu, kimlik inşasında Seyfo'nun en güçlü unsurlardan olduğunu vurguladı.

Göç edenlerin yaşadığı kimlik bunalımını 'aidiyet problemi' olarak tanımlayan Turgut, en fazla yaşanan problemlerden birini şöyle tarif etti: "Hollanda'ya gitmişler, Hıristiyanlar, Hollanda toplumunda da Hıristiyan kültür hakim, bizim halimizden daha iyi anlarlar diye düşünürlerken yabancı etiketi yemişler. Orada bir şok yaşamışlar. Sonra her defasında kendini tanıtma ihtiyacı hissetmişler. 'Aşiriyiz' demişler, 'Süryaniyiz' demişler, 'Suryoyo' gibi ortaya farklı isimlendirmeler çıkmış, devreye kilise girmiş. Bu şekilde farklı sorunlar yaşamışlar."

Doğu Süryani toplumundaki kimlik ve isimlendirme tartışmalarının 19. yüzyılın sonlarında başladığını söyleyen Turgut, Asuri kimliğinin nasıl ön plana çıkarıldığını anlattı.

Öne Çıkanlar