23 yıldır eşinin kemiklerini arıyor

23 yıldır eşinin kemiklerini bulmak için mücadele yürüten Nezire Baran: Mezar hasreti kaldı içimizde.

23 yıldır eşinin kemiklerini arıyor

DİYARBAKIR - 23 yıldır eşinin kemiklerini bulmak için mücadele yürüten Nezire Baran, "Her akşam kapının çalınmasını bekliyordum; ama artık toplu bir mezar açıldığında belki bizim kemiklerimiz de oradadır diye heyecanlanıyoruz. Eşimin kemiklerini bulup bir mezar yapma hasreti kaldı içimizde" diyor.

Diyarbakır’ın Çınar ilçesine bağlı Aktepe köyünde 1994 yılında hayvanlarını otlatmak için evden çıkan Ömer Öner, bir daha evine geri dönemedi. Öner’in kaybedilmesinin ardından eşi Nezire Baran için hem yaşam hem de kayıp mücadelesi başlar. 13 Ocak 1994 tarihinde köyden arazideki hayvanlara bakmaya giden Öner, gittiği yoldan bir daha dönemez. Aile günlerce çevre köylere giderek Öner’i arar; ancak bir haber alamaz. Bir müddet geçtikten sonra Çınar’a giderek karakola kayıp başvurusu yapan eşi Nezire Baran, yaşadığı zorlu süreci şöyle anlatıyor: "Aylarca çalmadık kapı bırakmadık. O kadar çaresizleştik ki bulan, gören kişiye para vereceğimizi bile duyurduk. Sonraları Savur’a bağlı olan Taşlık (Cirzê) köyünden haber geldi ve o gece yolunu kaybeden bir traktörün köylerinden geçtiği söylendi. Köylüler, ‘Akşam karanlık olduğu için köyden olmayan o motorun yolunu kaybedeceğini düşündük. O yola gittiler ve bir daha geri gelmediler’ dedi. Traktörün girdiği yol tarafında o dönem devlet tarafından silahlandırılan Hizbullahçıların köyü olduğunu söylediler. En son aldığımız haber de bu oldu."

KAYIP KABUL EDİLMEDİ

Karakola yapılan başvurudan birkaç ay sonra köye baskın düzenleyen askerlerin, ellerinde bir liste ile gelerek, "Ömer Öner nerede?" diye sorduklarını belirten Baran, "Kayıp’ dediğimizde ise ‘Kayıp değil bu gidip PKK’ye katılmış’ diye yanıt verdi asker. PKK’ye katılanlar ailelerine haber gönderir; biz de eşimden böyle bir haber almadığımızı söyledik" diyor.

YILLARCA BİR İZ ARARLAR

O günden sonra köyde kaldığı 6 yıl boyunca aile evine asker baskını sürer. O süreç boyunca birçok aile, yaşanan baskılardan dolayı göç eder. Ancak Baran ve beraberinde birkaç aile kalır. İlk süreçlerde Bismil’e taşınır; ancak 10-20 gün sonra eşinin hatırasından uzak kalamadığı için köye geri döner. Yıllarca eşinin kardeşleriyle birlikte her söylenti ile birlikte yollara düşer ve bir iz arar. 8 ay dolduktan sonra askerler Diyarbakır merkeze bağlı Tavuklu köyünde eşinin o gün kullandığı traktörün bulunduğu haberini verir. Kurşunlanan traktör, köyden uzağa bir yere bırakılmıştır.

BİR KADININ YAŞAM MÜCADELESİ BAŞLAR

Zaten eşini kaybetmenin acısını içinden atamayan Baran, asker baskısından dolayı canından bezer, asker "Eşin eve gelip gittiği için köyü terk etmiyorsun" diyerek baskıyı sürdürür. Bazen günde iki kez bile askerlerin baskın yaptığı olur. Köyde kaldığı sürece hayvancılık ile geçimini sağlar ancak baskıların bitmemesiyle Diyarbakır’a göç eden Baran, geçinebilmek için terzi dükkânı açar. Baran, "Bazen bir lokma bile ekmek yemezdim yeter ki çocuklarım okusunlar. Bugüne kadar da bir gün olsun devlet kapısına gitmedim, onların yardımlarını kabul etmedim. Çevremde olan kadınlara öncülük etmeye çalıştım. Onlar da benim gibi çalışarak evlerinin geçimini sağladı" diye anlatıyor.

BABASININ YOLUNU GÖZLEYEN ÇOCUK

Eşinin kaybedilmesinin ardından 2 ay geçtikten sonra 1,5 yaşındaki oğlu yaşamını yitirir. Eşi kaybedildiğinde küçük kızı 3 aylık, büyük kızı da 2,5 yaşında olan Baran, çocuklarının o süreçte yaşadıklarını şu sözlerle dile getiriyor: "Büyük kızım babasına çok düşkündü. Hatta ilk kaybedildiği dönemde ben ona; ‘Sen babanın ardından bu kadar ağladığın için baban gitti’ diyordum. İlk 2 ay boyunca babasının yokluğunu unutmak için amcasının evinde kalıyor, eve gelmiyordu. Eve döndüğü gün evin penceresinde oturmuş dışarıyı izliyordu amcasının kızıyla. Babasının gittiği yöne bakıp seslendi; ‘Bir bakın gelen motor babamın değil mi?’ dedi, hepimiz gözyaşlarına boğulduk. Aylar sonra ise; ‘Anne bıyıklı bir adam vardı bizim evimizde o nereye gitti? Niye gelmiyor?’ diye sordu. Ben ona babasının olduğunu ancak başka bir yere çalışmaya gittiğini söylüyordum. Küçük kızım da babasını hiç görmemişti ama hayatı boyunca bunun boşluğunu yaşadı."

‘HER AKŞAM KAPININ ÇALMASINI BEKLİYORDUM’

Eşini kaybetmenin kendi hayatını da derinden etkilediğini dile getiren Baran, "Ben zaten 4 yıl boyunca insan şeklinden uzaklaşmıştım. Bir kişi ölürse bir müddet üzülürsün, yas tutarsın ama kaybın tesellisi yok. Ben her gün ‘birazdan gelip kapıdan girecek’ diyordum. Her akşam kapının çalınmasını bekliyordum şimdi de toplu bir mezar açıldığında belki bizim kemiklerimiz de oradadır diye heyecanlanıyoruz. Her yeni bir mezar açıldığında o ailelerin acılarını içimde taşıyorum" diyor.

Nezire Baran, hem dışarıda hem de evde çalışmanın yarattığı yorgunluk olsa da, ne çocuklarına bakmaktan ne de eşini aramaktan vaz geçer. Köyde olduğu süre boyunca eşinin yaşıyor olabileceği umudunu taşıyan Baran, zaman geçtikçe umudunu kaybeder ve artık en azından eşinin cenazesini verilmesini ister. Her hafta Diyabakır’da yapılan kayıp eyleminde yerini alır ve "Kemiklerimizi istiyoruz" diye haykırır.

‘EŞİMİN KEMİKLERİNİ BULUP BİR MEZAR YAPMA HASRETİ KALDI İÇİMİZDE’

90 gün boyunca oğlunun cenazesine kavuşabilmek için açlık grevi eylemi yapan Kemal Gün’ü hatırlatıyor Baran ve "Bu devlet öyle bir vahşet uyguluyor ki Kürt, Ermeni, Süryani, Alevi olduğu için öldürüyor, ardından da kemiklerini alabilmek için bile bedenini ölüme yatırıyorsun. Sana diyor ki; ben seni öldürürüm, cenazeni yakarım, kemiklerini de atarım sana vermem ve sen de ses çıkartma. Ben onun eylemine büyük saygım var ve ben onun acısını içimde taşıyorum. Bizim de eşimin kemiklerini bulup bir mezar yapma hasreti kaldı içimizde. Gidip kızlarımla ziyaret edebileceğim bir mezarımız yok" diyor.

Şeyh Sait’ten, Seyid Rıza’dan günümüze kadar devletin, insanların mezar yapma haklarını ellerinden aldığını söylüyor Baran, "Devlet, ‘topraklarını, dilini, tarihini unutsunlar. Kürtler kendilerini unutsunlar diye’ diyerek kemiklerimizi vermiyor. Şeyh Sait’in hala kemikleri yok mezarı yok ama halk onun mücadelesini sürdürüyor. Ne yaparlarsa yapsınlar insanlar bu yaşananları unutmuyor. Biz ölüp gömülsek de yaşadıklarımızı mezarımızda hatırlayacağız" dedi. (Dicle Müftüoğlu - dihaber)

kayıp faili meçhul