254 gündür açlık grevinde olan Gülmen yine tahliye edilmedi
Mahkeme heyeti Nuriye Gülmen'in tutukluluk halinin devamına karar verdi. Semih Özakça'nın adli kontrolün kaldırılması talebi ise reddedildi. Kararı protesto edenlere polis müdahale etti.
HABER MERKEZİ - KHK ile ihraç edilen ve işlerine geri dönme talebiyle başlattıkları açlık grevi 254. güne giren akademisyen Nuriye Gülmen ve eğitimci Semih Özakça'nın yargılandığı davanın dördüncü duruşması Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Duruşmaya Semih Özakça tekerlekli sandalyeyle gelirken, Nuriye Gülmen de SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) yoluyla bağlandı. Gülmen, "Terör demagojilerine inanmayıp bizim için birşeyler yapan herkese teşekkür ediyorum" dedi.
Duruşma savcısı Nuriye Gülmen'in 'Suç işlemek amacıyla örgüt kurma', Semih Özakça'nın ise 'Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek' iddiasıyla cezalandırılmasını istedi. Özakça'nın diğer suçlamalardan beraatini isteyen savcı, Acun Karadağ için de beraat istedi.
Savcının mütalaasının ardından söz alan Semih Özakça, "Hakkımızda bulunabilmiş bir suç unsuru yok. İktidar tüm kurumları ile bir çaba içinde, bizi örgüt üyesi yapma derdinde. Yaşamak için ekmeğimizi istiyoruz. Tutuklu kalsak da, ev hapsinde olsak da, ekmeğimiz için açlık grevindeyiz" dedi.
Nuriye Gülmen’e seslenen tutuksuz sanık Acun Karadağ ise "Nuriye, dünyada saygı duyduğum en büyük kadınsın. Mutlaka biz kazanacağız" dedi.
Savcının tutukluluğunun devamını istediği Nuriye Gülmen ise "Şahsıma yönelik saldırılara cevap vermek için savunmayı mahkemeye vermek istiyorum. Mahkemeye gelmek istiyorum" dedi.
Gülmen, Özakça ve Karadağ’In ardından söz alan Avukat Murat Yılmaz ise Nuriye Gülmen hakkında Eskişehir'de ‘örgüt’ davası açıldığını ve bu yüzden 2014-2016 yılları arası teknik ve fiziki takibe alındığını öğrendiklerini vurgulayarak, "El insaf takip ettiğiniz insan için bir delil olmaz mı" diye sordu.
Karar için ara veren mahkeme hayeti, Nuriye Gülmen'in tutukluluk halinin devamına ve Selih Özakça'nın adli kontrolün kaldılması talebinin reddine karar verdi. Duruşma 27 Kasım'a ertelendi.
Karardan sonra adliye koridorlarından 'Nuriye ve Semih onurumuzdur" sloganları yükseldi. Dışarıda slogan atan gruba polis müdahele etti.
Müdafi avukatlarının hazır bulunduğu duruşmaya Yüksel Caddesi’nde devam eden 'işimizi geri istiyoruz' eylemini sürdüren ve aynı davadan yargılanan Acun Karadağ, Veli Saçılık ile HDP ve CHP milletvekilleri ile çok sayıda kurum temsilcisi de katılıyor.
Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile işlerinden edilen ve açlık grevine başlayan akademisyen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın davası görülüyor. 254 gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın 'örgüt üyeliği' iddiasıyla yargılandığı davaya Semih Özakça tekerlekli sandalyeyle katıldı. Alkışlarla karşılanan Özakça salondakileri el sallayarak selamladı.
Tutukluluğu devam eden Nuriye Gülmen ise Numune Hastanesi'ndeki odasından SEGBİS ile bağlandı.
NURİYE GÜLMEN: KİMSE TALİMATLA AÇ KALMAZ
Duruşmayı izleyen gazeteci Gökhan Özbek salonda yaşananlara ve Gülmen’in konuşmasına ilişkin şu bilgileri paylaştı;
Açlık grevinin 179. gününde Nuriye ve Semih’e destek veren Esra Özakça sağ kolunda boyuna kadar kas rahatsızlığı başladığından kolu sargılı geldi.
Tarafların hazır edildiği duruşma başladı. Nuriye Gülmemen'in SEGBİS ile hastaneden ifadesi alınması için hazırlıklar başladı.
Nuriye Gülmen ile SEGBİS bağlahtısı kuruldu. Gülmen sözlerine "Yüksel direnişine, kendisini yalnız bırakmayan herkesi en içten duygularımla selamlıyorum" şeklinde başladı.
Bitkin ve yorğun olduğu gözlenen Gülmen salona el salladı. Salondakiler ise Gülmen'i alkışladı. Hakim seyircileri dışarı çıkaracağı uyarısı yaptı.
Aşırı zayıfladığı gözlenen Gülmen sağ elini kalbinin üstüne götürerek, kendisine destek olanların isimlerini sayarak gazetecilere ve sosyal medya kullanıcılarına teşekkür etti.
Nuriye Gülmen ifadesine şöyle devam etti: "Kendilerine destek olup ceza alan, cezaevlerine giren, gözaltına alınan Türkiye’nin dört bir yanındaki insanlara teşekkür ediyorum. İnsanlar açlığımızı paylaştılar. Yanımızda olan halkımıza yürekten teşekkür ediyorum. Terör demagojilerine inanmayıp bizim için birşeyler yapan herkese teşekkür ediyorum. En başından beri mahkemeye keyfi olarak getirilmedim. Mahkemelere katılmak istediğim halde. Başından beri mahkemeye keyfi olarak getirilmedim."
"Numune Hastanesi’nde çok sağlıksız koşullar altında kalıyorum. Odada sürekli bir ışık yanıyor. Açlık grevindeki bir insan olmasam bile bu ışık altında uyuyamam. Çok kapsamlı bir savunma hazırladım. Ançak önce Nuriye Gülmen kimdir, neden açlık grevine başladı bunu anlatmak istiyorum. Bugün 254. gün."
"Yemek yemek içgüdüsel bir davranıştır. Kimse kimseye talimatla istediğine 1 gün dahi aç kalın diyemez! 254 gündür aç kaldım"
Nuriye Gülmen savunma verirken yoruluyor. Refakatçisi olan kardeşi Beyza Gülmen su vererek yardımcı oluyor.
"Ben Eskişehir OGÜ’de araştırma görevlisiyim. Öğretim üyelerinin angarya işlerini kabul etmedim!"
"Mesai saatleri dışında katıldığım eylemlerden dolayı soruşturma geçirdim. Ali İsmail Korkmaz’ın duruşmalarına katıldığım için soruşturma geçirdim. Sendikamın çağrılarına katıldığım için soruşturma geçirdim. Nuriye Gülmen: 38 gün boyunca Ali İsmail uyanacak diye bekleyen Emel Annenin yaşlarına gözlerine şahidim. Ben her fırsatta o uyanacak diye oraya gittim."
"Bitirdiğim tezimi bitirmedim diye haksız şekilde açığa alındım. Oysa ben onca emekle bitirdim. Ben hakkımı arayan bir insanım. Haksızlığa uğrayanların yanında olan bir insanım. Soruşturma geçirdiğim halde acısı olanı paylaşan insanım."
"Ben 9 Kasım’da o eyleme başladım. Kendi savunma yeteneğim ve direncim boyun eğmez! AKP iktidarı beni işimden atamaz! Ben ondan hesap soruyorum. Sadece işimi geri istiyorum. Hesap soruyorum."
Nuriye Gülmen yorulduğu için 10 dakika ara istedi. Duruşmaya ara verildi.
Duruşmanın 2. oturumu başladı.
Nuriye Gülmen konuşmaya devam ediyor:
"Bu direniş bizim hakkımıza sözümüzdür. İşimizi geri istiyoruz alacağız dedik olduk. Yüksel direnişi devam etti. Gözaltına götürüyorlardı Kabahatler Kanunu ya da canları ne isterlerse öyle davranıyorlardı"
"OHAL vardı, kimse bir şeye yapmaya cesaret edemiyordu! Biz vardık, halk bunun farkında."
"Açlık grevimiz ve direnişimiz AKP’nin KHK’larının meşruluğunu ortadan kaldırdı! Haksız yere insanlar, hiç bir gerekçe gösterilmeden işlerinden atılıyor. Bu bu kadar kolay değil! Biz bunun bu kadar kolay olmadığını anlattık."
"Bu KHK sonrası YÖK’le görüşmek istedik, karşımızda muhatap bulamadık! Topladığımız imzaları teslim etmek istedik.
İmzalar topladık, basın açıklamaları yaptık! Muhatap bulamadık! Acun Karadağ ne güzel ifade etmiş, 'Taş duydu, beton duydu, bir siz duymadınız.' Sonrasında açlık grevi kararı aldık."
"Semih ile açlık grevi kararı sonrası gözaltına alındık. 5 gün TEM’de tutulduk. Adli kontrolle serbest kaldık. Tekrar Yüksel'e gittik. Açlık grevinin 75. günü gözaltına alındık, dosyalar üzerine oynamalar yapılarak, birleştirilerek tutuklandık."
Duruşmaya tekrar ara verildi.
Mahkeme heyeti öğle arası diyerek 14:00’e kadar duruşmaya ara verdi.
Verilen aranın ardından duruşma yeniden başladı. Duruşmayı izleyen gazeteci Gökhan Özbek'in aktardıkları şöyle;
Duruşmanın 3. Arası ekrana Nuriye’nin görüntüsünün yansımasıyla birlikte alkışlar eşliğinde başlandı. #NuSeDavası
— Gökhan ÖZBEK (@gokhanozbek) 17 Kasım 2017
Nuriye Gülmen: "Türkiye’de 6 yıl önce Şeker Ana adında bir nine açlık grevine başlamıştır. Kadın ailede saygı gören birisi ama gelini saygı göstermiyor. Bu sebeple açlık grevine başlıyor. Hastaneye kaldırılıyor. Şeker Ana açlık grevinden dolayı ölüyor."
"Saldırılar halka karşı ne kadar yoğun olursa, siz de o kadar açlık grevi göreceksiniz. Bizim açlık grevi dünya çapında görüldü. Faşizmin arttığı oranda halk açlık grevi yapmaya devam edecektir."
"Suskunluk ve korku dönemi olmuşur. Tabi ancak bir yerden sonra canlarına tak diyecek ve iktidarın korkusu budur."
Nuriye Gülmen’in avukatı Ömer Faruk Eminağaoğlu, araya girerek mahkeme heyetine seslendi;
"Müvekkilim savunma yapmıyor. Beyanlarda bulunuyor. Tutanağa savunma olarak geçmesin."
Nuriye Gülmen devam ediyor; "Gülsüm Elvan’ın kolunun kırılması, Antalya’da adımızın geçtiği pankart açan öğrencilerin tutuklanması, halkın sahiplenmesinin önüne geçmeyi amaçlamaktadır."
'BİZE SORACAK SORULARI BİLE YOKTU'
"İçişleri Bakanlığı’nın özel bir saldırısı oldu. Adımıza kitapçık çıkardı. Vasat bir İngilizce ile. Sonra akşam 9’da eve gidip yiyorlar dedi. Twitter paylaşımlarımızı sordular, soracak soruları bile yoktu. Neden tutuklandığımı bilmiyorum. Sorulan sorulara hayır diyorum. Sorulacak soruları kalmadı. Dosyaları birleştirip aniden tutuklandık. Sincan Hapishanesi’nde kaldım. Orası bir tecrit hapishanesi, çok ağır koşullar altında kaldım. Açlık grevime uygun olmayan tecrit ortamında bulundum. Sonra Numune hastanesi yoğun bakım ünitesine getirildim. Ancak ben hapishaneye dönmek istiyorum diye dilekçe verdim. Çünkü hapishanede devrimci dayanışma vardı. Numune Hastanesi’nde hayati tehlikesi vardır, refakatçisiz kalamaz raporuna rağmen 18 gün refakatçisiz kaldım. Kendi ihtiyaçlarımı karşılayacak durumda olmama rağmen."
'HASTA DEĞİL DİRENİŞÇİYİM'
"Sincan cezaevinde tecritte bile olsam tekerlekli sandalye ile hava alma şansım vardı, güneşi görme şansım vardı. Ağırlaştırılmış müebbet almış mahkumların ağır tecrit koşulları vardır ama onlar bile havalandırmaya çıkabiliyorlar! Ya ben? Hastaneye getirilmeye itiraz etmemin en önemli nedeni, beni hasta olarak görmeleri. Ben tedavi olmak istemiyorum. Ben direnişçiyim, ben ne için hastanede kalıyorum?"
'ÇOK GERGİN BİR ORTAM, SÜREKLİ BASKI ALTINDAYIM'
"Bir gece hapishane müdürü geldi. 'Hastaneye götüreceğiz' dediler. Zorla çarşaflardan tutarak, hastenede 3. derece yoğun bakım ünitesine koydular! Zorla müdahaleye zemin hazırladılar. 24 saat perdemi aralayıp rapor verdiler birilerine. Bir gün jandarma gelip ‘sen yürüyebiliyorsun, seni yatağa bağlayalım’ dedi, kabul etmedim. Çok gergin bir ortam sürekli baskı altındayım. İçeride tuvaletimi yapmak, insanlar izlerken onur kırıcıydı. Yoğun bakımda kalmak istemedim. Bana sürekli 'tetkikleri yaptır, seni mahkum hasta koğuşuna alalım' dediler! Ben 'bunu kendi istediğimle yapıyorum, sizleri hekim olarak görmüyorum' dedim. Burada 24 saat ışık yanıyor, Güneş yok, havalandırma Yok! Uyumam dinlenmem lazım ama ışık altında onlarca gün uyumaya çalışıyorum. Ailemle görüşlere sedye ile çıkıyorum. Burası çok ıssız. Sağlıklı bir avukat görüşü yapamadım. Faşizm eninde sonunda yenilir! Hitler’le savaşan milyonlar vardı. Ona karşı milyonlar savaştı. Halka zulmeden tüm iktidarlar yıkılır."
Nuriye Gülmen savunma yapmayacağını, mahkemede vereceğini ifade etti!
— Gökhan ÖZBEK (@gokhanozbek) 17 Kasım 2017
Hakim ise ekleyeceğiniz bir şey var mı dedi!
Avukat Ağaoğlu SEGBİS ile ifade alınamayacağına itiraz etti! #NuSeDavası
Avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu: Bu bir savunma değildir! Müvekkilim savunma yapmamaktadır! Vermiş olduğu beyanlar savunma dışındadır! Müvekkilim savunmasını mahkeme huzurunda verecektir. SEGBİS 4. maddede 5 yıl üzerinde olan duruşmalarda SEGBİS ile ifade alınamaz."
Mahkeme heyeti ile avukatlar bunun savunma olup olmadığı tartışması yaşanıyor.
Eminağaoğlu: "Savunması alınmayan birisine soru soramazsınız. Benim Nuriye'nin yanında olmama izin verilmiyor" diyor.
Mahkeme başkanı soru sormaya devam ediyor.
Eminağaoğlu: "Savunma alınmıştır ya da alınmamıştır diye bir ara karara varınız."
Mahkeme Başkanı: "Allah Allah."
Nuriye Gülmen: "Ben sadece duruşma salonunda savunma vereceğim."
Duruşmaya 10 dakika ara verildi.
Mahkeme başladı. 16:06 #NuSeDavası
— Gökhan ÖZBEK (@gokhanozbek) 17 Kasım 2017
Verilen aranın ardından duruşma yeniden başladı.
Nuriye Gülmen SEGBİS aracılığıyla salondaki izleyicilere el sallıyor.
Davada Eskişehir’den Fatih Solak isimli tanık ifade vermek için SEGBİS aracılığıyla bağlandı.
Tanık Solak: Berkin Elvan'ın öldüğü gün Nuriye ile bir araya geldik. Yunus Emre Caddesi'nde yürüyüşe katıldık. 2014’den itibaren görüşmedik. Sonra 2015 Eylül ayında görüştük."
Mahkeme heyeti tanık Solak’ın daha önce verdiği yazılı ifadeyi okuyor.
Tarık Tolunay'ın çizimiyle mahkeme heyeti
SAVCI MÜTALAASINI AÇIKLIYOR
Savcı, Acun Karadağ hakkında örgüt üyeliği ve propaganda suçlarından delil olmadığı gerekçesiyle beraatini talep etti.
Savcı: "Semih Özakça'nın örgüt talimatı ile eylem yaptığı anlaşıldığından TCK 220/7 maddesi gereği cezalandırmasını, diğer suçlardan beraatini talep ediyoruz."
Savcı, Nuriye Gülmen’in eylemlerini örgüt talimatıyla gerçekleştirdiğini öne sürerek, örgüt üyeliğinden 1 kez TCK 314/2 maddesi gereği cezalandırmasını ve tutukluluğunun devamına karar verilmesini talep etti.
Savcının mütalaasını vermesinden sonra sanıklar söz aldı.
'AÇLIK GREVİNİ İŞİM İÇİN YAPIYORUM'
Semih Özakça: "Hakkımızda bulunabilmiş bir suç unsuru yok. İktidar tüm kurumları ile bir çaba içinde, bizi örgüt üyesi yapma derdinde. Tek dayandığınız açlık grevi yapıyorsunuz, biz yapıyoruz biz. Ben açlık grevimi işim için yapıyorum. Günlerdir söyledim ben ekmeğim için açlık grevimi yapıyorum. Ne yapayım? Sesimi duymadınız. İşimize geri döndüğümüzde açlık grevimizi bitireceğiz. Burada talimatla mütalaa veriliyor. Bizim eylemimiz siyasi diyorlar. Siyasi değil ekmek eylemi, işimizi geri istiyoruz eylemi. Biz de ekmeğimizin peşinden koştuğumuz için iktidar bize siyasi davranıyor diyor! Ekmeğimizi alıyorlar muktedirlerin kendisi! Yaşamak için ekmeğimizi istiyoruz. Tutuklu kalsak da, ev hapsinde olsak da, ekmeğimiz için açlık grevindeyiz! İktidar ne yapıyor avukatlarımızı tutukluyor."
'MUTLAKA BİZ KAZANACAĞIZ'
Acun Karadağ: "Sadece ben değil üçümüzün de beraatini talep ediyorum. Ben açlık grevi yapmadığım için tutuklanmadım. İktidarın savcı üzerinde baskısı var. Nuriye Gülmen, dünyada saygı duyduğum en büyük kadınsın. Mutlaka biz kazanacağız. Dik durmaya devam et Nuriye. Yüksel direnişi yargılanamaz."
'MAHKEMEDE SAVUNMA YAPMAK İSTİYORUM'
Nuriye Gülmen: "Savunma yapmadım. Şahsıma yönelik saldırılara cevap vermek için savunmayı mahkemeye vermek istiyorum. Mahkemeye gelmek istiyorum. Söyleyeceğim şeyler var. İlk duruşmadan bu yana savcı tanıkları güvenilir bulmuş, bizi dinlemek istemiyor. Ben avukatlarımla sağlıklı görüş yapamadım. Beni tahliye edin söyleyecek çok şeyim var. Öfkeleniyorum, sinirleniyorum. Savunma yapmak istiyorum mahkeme huzurunuzda."
Acun Karadağ, Semih Özakça ve Nuriye Gülmen'İn ardından söz alan Avukat Murat Yılmaz, "Savcı hazır şekilde gelmiş. Laptop okuduğuna göre Nuriye’nin ne dediğinin önemi yokmuş" dedi.
'TAKİP ETTİĞİNİZ İNSAN İÇİN BİR DELİL OLMAZ MI?'
Gülmen, Özakça ve Karadağ'In mütalaadan sonra yaptığı konuşmaların ardından söz alan Avukat Murat Yılmaz şunları söyledi; "Siyasal iktidar hedef gösterdi. Nuriye ve Semih'i tutukladınız. 23 Mayıs tutuklama, eylül ayına kadar ellerinde bir delil yok, tanık beyanlarına başvurdular? O zamana kadar niye tutuklu kaldılar? Tanık Berk Ercan ilk ifadesi 75 sayfa 19 Temmuz’da! Orada Nuriye için patlayıcı felan yok! Ama dosya boş. Bu sefer savcılık 25 Ağustos’ta tekrar ifade alıp, ekleme yapıyor. Berk Ercan’ın savaşan sonra yine ifadesi alınmış 23 Ekim’de! Zira çuvalladı bu sefer mahkeme heyetinizin sormadığı soru soruluyor Bombayı nasıl yaptınız? Böyle yargılama sürecekse, böyle gitmez! Aralarında çelişki var. Fatih Solak polisten korkuyor. Tanıklar aynı olayı anlatıyor. Ama bir birlerini görmüyor. Garip değil mi? Nuriye’ye Eskişehir’de başka dava açıldı örgüt davası. Ve ne garip 2014-2016 yılları arası fiziki ve teknik takip altındaymış. El insaf takip ettiğiniz insan için bir delil olamaz mı?"
Savcıya tepki gösteren Yılmaz, "Savcının mütealasında Fatih Mehmet Kılıç var. O kim? Öyle birisi bu davada yok. Savcı copy-paste yaparken silmeyi unutmuş" dedi.
Duruşmaya yeniden ara verildi.
Tarık Tolunay'ın çizimiyle duşmaya SEGBİS ile bağlanan Nuriye Gülmen
Murat Başol'un çizgileriyle Nuriye Gülmen
Nuriye Gülmenin savunma olarak adlandırmadığı "kendimi anlatacağım"diyerek başladığı SEGBİS konuşmasında aldığım notlar pic.twitter.com/7m5lr4QvSg
— ipek moral (@ipekmoralk) 17 Kasım 2017
Nuriye Gülmenin savunma olarak adlandırmadığı "kendimi anlatacağım"diyerek başladığı SEGBİS konuşmasında aldığım notlar 2 pic.twitter.com/zRwosM7Pql
— ipek moral (@ipekmoralk) 17 Kasım 2017
DAVADA BUGÜNE KADAR NE OLDU?
İlk duruşma 14 Eylül tarihinde Ankara Adliyesi'nde görülmüş, ‘personel yetersizliği ve provokasyon ihtimali’ gerekçesiyle Özakça ve Gülmen Nuriye ve Semih duruşmaya götürülmemişti. İlk duruşmada Gülmen ve Özakça’nın tutukluluk hallerinin devamına ve savunmanın 3 avukatla sınırlandırılmasına karar verilmişti.
28 Eylül'de Sincan Cezaevi Kampüsü içerisindeki salonda görülen duruşmaya Gülmen yine götürülmezken, sadece Semih Özakça katılmıştı. Özakça savunmasında, "Savunma yapması gereken, ufak bir açıklama bile yapmadan koltuklarında oturan AKP iktidarıdır" diyerek işlerine geri dönene kadar açlık grevine devam edeceklerini açıklamıştı. Özakça, sözlerini "Verin kararınızı perde kapansın" diyerek sonlandırmıştı.
Nuriye Gülmen’in getirilmediği 20 Ekim'deki duruşmaya ise Semih Özakça tekerlekli sandalyeyle getirilmişti. Duruşmada savcı, Gülmen ve Özakça’nın tutukluluk halinin devamını isterken, mahkeme heyeti ara kararında savuması alınmadığı için Gülmen'in tutukluluk halinin devamına ve bir sonraki duruşmaya getirilmesine, Özakça'nın ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar vermişti.