29 Mayıs Sitesi yargıya başvurdu: Barınma hakkımız elimizden alınmaya çalışılıyor
Diyanet Vakfı’nın kentsel dönüşüm gerçekleştirmek istediği 29 Mayıs Sitesi’nde itirazlar yargıya taşındı. Sitenin güvenli olduğunu ve alelacele dönüşüm kararının arkasında “rant” olduğunu söyleyen site sakinleri Artı Gerçek'e konuştu.
Osman ÇAKLI
İSTANBUL - Üsküdar’ın Küçüksu Mahallesi’nde 10 bloklu 29 Mayıs Sitesi’nde yaşayanlar 12 gündür nöbette. 134 daireli sitenin 124’ünün Diyanet Vakfı’na ait olduğu sitede nöbetin gerekçesi ise mülk sahipleri ile kiracıların tahliye edilmek istenmesi. Rezerv alan ilan edilen sitede Diyanet Vakfı kentsel dönüşüm gerçekleştirmek istiyor. Ancak rezerv alan ilanı, kasım ayında yürürlüğe giren ve mülkiyet hakkı tartışmalarını beraberinde getiren 6306 sayılı kanunundan aylar önce yapıldı.
Kiracılar ve mülk sahiplerinin iddiasına göre 29 Mayıs Sitesi’nin bulunduğu bölgenin zemini risk barındırmıyor. Zeminle birlikte üç katlı olan sitenin rezerv alan ilan edilmesi sonrasında imar planı da değiştirildi ve beş kat izin verildi. Sitede yaşayanları nöbet tuttukları alanda ziyaret ederek, neler yaşandığını dinliyoruz. İlk söyledikleri, İstanbul İdare Mahkemeleri’ne birden fazla yürütmenin durdurulması talebiyle dava açıldığı oluyor.
‘110 DAİREDEN 250 DAİREYE DÖNÜŞÜMÜ DİYANET’İN TEYAŞ ŞİRKETİ YAPACAK’
İstanbul Boğazı’nı tepeden gören ve Boğaz’a paralel uzan bir tepenin muhitinde bulunuyor 29 Mayıs Sitesi. Genellikle ‘beyaz yaka’ kesimlerinin yaşadığı bu muhit İYİ Parti Üsküdar Belediye Meclis Üyesi Onur Çukurlu’nun deyimine göre artık “en kaymaklı” yerlerden. Çukurlu'ya göre, civarda yeni yapılmış konutların 35-40 milyon liradan satılması, Diyanet Vakfı’nın 110 dairesinin olduğu siteyi dönüştürmesi için iştahlandırmış. Öyle ki yasa dahi çıkmadan harekete geçilmiş, üç katlı olan sitenin imarı bile değiştirilmiş ve beş katlı olmuş. Onur Çukurlu, Diyanet’in 110 dairesi varken bir anda 250 dairesi olacağını belirtiyor. Peki, ama nasıl? Sorunun cevabını Çukurlu’dan dinliyoruz:
“Son çıkan yasadan sonra rezerv alan ilanı yapıldı. İmarı değişti, beş kat izni verildi. Diyanet’in 110 dairesi varken 250 tane olacak. Kendilerinin TEYAŞ diye bir şirketleri var işlemleri de zaten bunlar yapıyor. Vicdani ve hukuki bir mesele var. Diyanet insanlara tebligat gönderdi. Oysa Diyanet Vakfı’nın böyle bir yetkisi yok.”
‘DİYANET LİSANSSIZ FİRMAYA KAROT ALDIRDI’
Bir dizi ‘usulsüzlük’ neticesinde kiracılar ile az sayıdaki mülk sahiplerinin nöbetine evrilen sürecin evveline ilişkin İYİ Partili Çukur şunları kaydediyor:
“7-8 ay önce başlayan bir süreç var. Burası Üsküdar’ın rantı çok yüksek, en kaymaklı muhiti. Etrafta yapılan evler yaklaşık 35-40 milyon liradan satılıyor. Bu fiyatlar konuşulmaya başlayınca, Diyanet de siteyi kentsel dönüşüme sokmak istiyor. Ancak usulsüz ve hukuksuz işlerle. Bir yerin kentsel dönüşüme girebilmesi için karot ölçümü yapılması gerekiyor. Bunun için de üçte iki çoğunluk gerekiyordu, zaten Diyanet bu çoğunluğu sağladığı için bir firmaya karot aldırdılar. Ancak karot alan firmaya baktık ve lisansının iptal edildiği ortaya çıktı. İptalin sebebi de gerçek dışı karot ölçümü yapmaları. Tam Üsküdar Belediyesi’nde rapor onaylanırken engel olduk. Karot alma tarihinden üç gün önce rapor düzenlenmişti.”
ÖNCE UYGULAMA SONRA YASA
Usulsüz süreç fark edilince, Üsküdar Belediyesi’nin yazısı üzerine kentsel dönüşüm iptal edildi. Sitede yaşayanların en çok merak ettiği sorular arasında yatay mimari olan ve zemininin sağlam olduğu düşünülen bir yerin neden rezerv alan ilan edildiği. Kasım ayında 6306 sayılı yasa değişmeden önce yerleşim alanları rezerv alan ilan edilemiyordu. Ancak değişen hükümlerle birlikte herhangi bir yer rezerv alan olabiliyor. Yasanın değişmesiyle başlayan tartışmaların sonucunda herkes mülkiyetini kaybedeceğini düşünüyordu. Ancak yerleşim yerlerinin rezerv alan ilan edilmesi yasadan önce uygulamaya geçirilmişti bile. Bunun ilk örneklerinden biri Samandağ kent merkezi ve 29 Mayıs Sitesi olmuş.
DİYANET’E ÖZEL YASA
Çukurlu, Diyanet’e özel yasa hazırlandığı eleştirisini yaparken, sahte karotla ilgili de savcılığa şikâyette bulunduklarını ancak takipsizlik verildiğini belirtti. Yaklaşık 80 kiracının yaşadığı sitede kış vakti insanların sokağa atılmak istendiğini sözlerine ekleyen Çukurlu, önce Diyanet Vakfı tarafından tahliye tebligatı gönderildiğini ancak bunun resmi olmadığını belirtti. Sonrasında yaşananları da şöyle anlattı:
“Daha sonra Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bu tebligatı gönderttiler. Yaklaşık 18 kişiyle birlikte Anadolu İdare Mahkemesi’nde yürütmeyi durdurma talebiyle dava açtık. Yürütmenin durdurulmasına karar verilirse kış vakti kimse sokakta kalmamış olacak. Yani bu rezerv yapı ilanlarının altı bomboş, proje yok, kim ne kadar alacak, ne kadar verecek bilinmiyor.”
‘BURADAN GİTMEK İSTEMİYORUZ’
Ağustos 2023 itibariyle ortalama kiranın 17 bin TL’den daha fazla olduğu İstanbul’da kiracılar ne yapacak? Sorunun muhatabı tek başına esasında kiracılar da değil. Mülk sahipleri için de pek iç açıcı olmayan bir yakın gelecek eşikte. Kiracıların çoğu eski olduğu için görece daha az kira ödüyor. Soruna yalnızca kişisel sorunu üzerinden yaklaşmayanlar da mevcut. Onlardan biri kiracı ve emekli Tamer Ç. Eşiyle birlikte yaşadığı 29 Mayıs Sitesi’nden gitmek istemediklerini anlatan Tamer Ç., nedenine dair kısaca şöyle konuşuyor:
“Biraz uzağa gidip, zorlarsanız 15-20 bin liraya kiralık yer bulabilirsiniz. Biz buraya alıştık, 14 senedir buradayız. Düzenimizi bozmak istemiyoruz. Bir sosyal çevremiz de oluştu, bunun bozulmasını istemiyoruz. Komşularımızla birlikte güç birliği yaptık, demokrasiyi yaşatıyoruz.”
‘SORUN TÜRKİYE AÇISINDAN ÇOK DAHA BÜYÜK’
Tamer Ç.’ye göre sorun çok daha büyük: “Türkiye’de emlak konut şurasının toplanması gerekiyor bence. Herkes bir momentumda yaşıyor. Eski kiracılar 4 bin 500 lira kira ödüyor. Peki, asgari ücret ne kadar? Bu sosyo-politik ve demografik yapıyı etkileyen bir mesele. Emeklilerin durumu ne olacak? Ekonomik kazanç dağılımında da bir değişim yaşandı Türkiye’de. Orta gelirliler alt gelirli düzeyine geriledi. İşçilerin yaşadığı semtler ne olacak? Bakın buralarda dönüşüm olursa işçiler nerede yaşayacak? Ticaret Bakanlığı’nın finans sektörünün, sendikaların hep beraber ele alması gereken bir sorun var ortada. Bence bu konu analitik bir açıyla düşünülmedi. Bu insanlar buradan gidecek ama nereye? Burada kimler yaşayacak? Mülk sahipleri sahip oldukları yere tekrar para ödemek zorunda
kalacak. Böyle bir bütçe var mı yok mu belli değil.”
‘İKİ MAAŞLA ANCAK BİR EV KİRALAYABİLİRİZ’
Nihal Tortuk ise 29 Mayıs Sitesi’nde 20 yıldır kiracı. Pek çok komşusu gibi emekli olan Tortuk, kızıyla beraber yaşıyor. Tortuk, kızıyla kendisinin maaşını toplayınca sadece bir ev kiralayabileceklerini belirterek ekliyor:
“Bizim mağduriyetimiz aslında ikinci planda. Kentsel dönüşüme karşı insanlar değiliz. Ama burada yasaya uymayan bir şeyler var. Bina ve zemin sağlam. Usulsüz bir şekilde rezerv alan ilanı yapıldı. Öncelikle buna karşıyım. Kiracılar olarak mevcut şartlarda gidebilecek bir yerimiz yok. Emekli maaşları enflasyon karşısında korunmadıysa bu benim suçum değil. Kiralar da yüzde yüzden fazla arttı bu da benim suçum değil.”
‘İLK DEPREMDE KAFAMA YIKILACAK BİR EVDE YAŞAMAK ZORUNDA KALACAĞIM’
Tortuk, rezerv alan ilanıyla birlikte oluşan sorunun sadece kendileriyle ilgili olmadığının farkında. Hatay’ın Samandağ, Defne ve Antakya’da ilçelerindeki süreçleri de takip ediyor. Tortuk, sitenin rezerv alan ilan edilmesinin yasadan önce olduğunu sözlerine ekleyerek şöyle konuşuyor:
“Önce uygulama yapıldı sonra yasa geldi. Geldiğimiz noktada barınma hakkımız elimizden alınmaya çalışılıyor. Ben İstanbul’da yaşamaya mecburum, kızımı bırakıp gidemem. Ancak can güvenliğimin olmadığı, olası bir depremde başıma yıkılacak bir binada yaşamak zorunda kalacağım. Benim bütçem döküntü evlere yetiyor.”
29 Mayıs Sitesi'nde yaşayan Sevgi Hanım, eşinden kalan 7 bin 500 TL emekli maaşıyla geçiniyor. Kastamonu Cideli olan Sevgi hanım, hukuki süreçler dilediği gibi sonuçlanmazsa memleketine geri dönmek zorunda kalacağını söylüyor. Oğluyla beraber yaşayan Sevgi Hanım, emekli maaşıyla İstanbul’da gecekondu bile kiralamayacağını belirterek, memleketinde iş olmadığını oğlunun emekli olmasına üç yıl kaldığını ifade ediyor.
Samandağlılar rezerv alan ilanına tepkili: Geçmişimizi kaybetmekten korkuyoruz