50 yılda değişen tek şey katırlar oldu

50 yılda değişen tek şey katırlar oldu
Şırnak’ta ilkel koşullarda kömür çıkarılan maden ölüm kuyularıyla dolu. İş güveliğinin olmadığı sahada insanlar çaresizlikten bile bile ölüme gidiyor.

Bahar KILIÇGEDİK

ARTI GERÇEK-
Sokağa çıkma yasakları ve ölümlerle ismi anılan Şırnak maden göçüğü ile gündeme geldi. Şırnak ile Cizre arasında bulunan Cudi Dağı eteklerindeki 1 Nolu açık kömür ocağında, 17 Ekim’de saat 15.00 sıralarında yaşanan göçükte 7 işçi yaşamını yitirdi, 1 işçi ağır yaralandı. Haber duyulur duyulmaz yola çıkma kararı alıyoruz. 

Diyarbakır’dan olayın meydana geldiği Şırnak’a doğru hareket ediyoruz. OHAL uygulamasının derinlemesine hissedildiği bölgede, hem asker hem de polis tarafından durduruluyoruz. Dokuz arama noktasından geçiyoruz. Her arama noktasında durdurulup, kimlik ve bagaj kontrolünden sonra nereden gelip nereye gittiğimiz sorusuyla karşılaşıyoruz. Arama noktalarından geçtikten sonra göçüğün yaşandığı Şırnak şehir merkezine 5 kilometre mesafede bulunan kömür madenine varıyoruz. 7 kişinin yaşamını yitirdiği maden alanın önünde herhangi bir güvenlik önlemi yok.


FOTOĞRAFLAR: REFİK TEKİN


FAALİYETİ DURDUĞU AÇIKLANAN MADENDE ÖLÜMLER HİÇ BİTMEDİ


Maden ocağının girişinde "Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün 31. 12. 2013 tarih ve 69461 sayılı yazısı gereğince 2505 ruhsat nolu sahada: Çevre mevzuatı  iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı ile madencilik mevzuatına uymadığından dolayı saha uygun hale getirilene kadar üretime kapatılmıştır. Kaçak üretim halinde yasal mevzuat gereği cezai işlem uygulanacaktır. Şırnak İl Özel İdaresi" yazılı uyarı levhasıyla karşılaşıyoruz. Bize eşlik eden göçükte yaşamını yitiren Abdullah Kayaş’ın yakını bu uyarı levhasının bir ay önce asıldığını söylüyor. Uyarı levhasında 2013 yılından itibaren faaliyeti durdurulduğu belirtilen madende çalışma hiç bitmemiş aslında… Her gün operasyonların olduğu, güvenlik gerekçesiyle sürekli izlenen ve çok sayıda arama noktasının bulunduğu bölgede kömür çıkarma çalışmaları devam etmiş. Sadece basına yansıyan bilgilere göre aynı bölgede 2014-2015 yılları arasında meydana gelen göçüklerde 8 işçi yaşamını yitirirken, 15 işçi de ağır yaralanmış. Tüm bu ölümlere rağmen, faaliyeti durdurulduğu belirtilen alana sadece bir uyarı levhası asılmış.

MADEN OCAĞININ ALTI ÖRÜMCEK AĞI GİBİ

50 yıldır maden faaliyetinin yürütüldüğü alan, diğer maden ocaklarından çok çok farklı. Burada maden işçileri için oluşturulması gereken yaşam odası bile lüks kalıyor. Bırakın yaşam alanlarını, kömür çıkarmak için herhangi bir iş makinesine rastlamak bile imkansız. Çalışmalar ilkel koşullarla insan gücüyle yapılıyor. Cudi dağı eteğinde her yer kazılmış. Maden ocağının Acarsan Holding'e ait olduğu ve taşeron firma tarafından işletildiği söyleniyor.

Üstünde bulunduğumuz toprağın da göçme tehlikesi bulunduğunu bize eşlik eden ve çocukken madende çalıştığını belirten Hacı İnan söylüyor. "Bu dağın altı delik deşik. Bir örümcek ağı gibi. Altında yer altı şehri gibi bir şey var. Yüzlerce metre yerin derinliğinde…El arabalarıyla çekiyorlar, teknik bir çalışma yok. Bu kuyuların her biri en az 100 metre derinliğindedir. Kuyularda herhangi bir destek de yok. Gördüğünüz her alanda mutlaka bir göçük yaşanmıştır."



ASKERLER KATIRLARI TARAYIP, KAFAMIZI HAYVAN LEŞİNE SOKTULAR

38 yaşındaki Hacı İnan 14 yaşındayken bu madende çalıştığını anlatarak başından geçen bir olayı bizimle paylaşıyor. "1992 yılında burada katırlarla kömür taşıyorduk. Bir anda askerler etrafı sararak, kömür yüklü 100 katırı taradılar. Yaşça bizde büyük olanların üstlerini çıkarmalarını emredip, sonra elbiselerini yaktılar. Çocuk yaştaki bizleri de yüzü koyun yatırıp sırtımızdan botlarla gezdiler. Kömür taşımamızı böyle engellemeye çalıştılar. Bunları birebir yaşadım. Birkaç kez kömür taşırken yakalandım, kardeşim ve kuzenimle ölen katırların leşlerine kafamızı sokup koklattılar.

Bize kömür işinden vazgeçmemiz için yapılan muamele buydu. Devlet bizi bu şekilde engellemeye çalışacağına, o zamandan bugüne iş güvenliğini sağlasaydı bu ölümler olmazdı. Buradakilerin kömür işi yapmaktan başka şansı yok. İnsanlar buraya ölümü göze ala ala geliyor."

KATIRLARIN YERİNİ EL ARABALARI ALDI

Geçmişten günümüze burada ne değişti sorusuna İnan, "Hiçbir şey değişmedi. Çocukluğumdan bu yana burada değişen tek şey katırların yerini el arabalarının alması oldu. Burada OHAL hiç bitmedi. Devletin keyfi muamelesi de hiç bitmedi. Son dönemde yaşanılanlarla insanlar evlerinden oldu, işyerleri yıkıldı. Burada çalışmak dışında insanların başka çaresi kalmadı" diye anlatıyor.

Madenlerin kaçak olduğunu çalışan da biliyor, devlet de biliyor. İnsanların ölümü göze alarak çalıştığı, ölümlerle basına konu olan bu madende hala bir güvenlik önlemi alınmış ya da mevcut durumu düzeltmeye dair bir adım atılmış değil.



TAZİYE POLİS KAMERASINDA

Maden alanından çıkarak, şehir merkezine geçiyoruz. Şehirde her binada yüzlerce kurşun deliği var. Sokağa çıkma yasaklarının yaşandığı kent hala yaralı. Madende yaşamını yitirenler için merkezde kurulan taziye evine geçiyoruz. 7 kişinin hayatını kaybettiği maden sahasında görmediğimiz polisi taziye çadırının etrafında görüyoruz. Polisler, taziyeye gelen insanları tek tek kameraya çekiyor. Göçükte Mehmet İzer, Sekvan Üstün, Yılmaz ve Mesut Mağrur, Vedat Özden, Ramazan Uğur ile Abdullah Kayaş yaşamını yitirdi. Sevkan Üstün, Cizre bodrumlarında yaşamını yitiren MKM sanatçısı Gülistan Eylem Üstün’ün kardeşiydi. Vasiyeti üzerine Cizre ilçesinde Yafes Mahallesi’ndeki kardeşinin yanına defnedildi. Yaşamını yitirenler arasında işletme sahibinin yakınları da var. Kurulan taziye çadırında işletme sahibinin yakınları ile ölen işçilerin yakınları birlikte gözyaşı döküyor.

ÇOCUKLUĞUNDAN BERİ MADENDE ÇALIŞIYORDU

Göçükte yaşamını yitiren Abdullah Kayaş’ın evindeki taziyeye gidiyoruz. İki odalı evinde ağıtlar yükseliyor. Abdullah Kayaş’ın ölümüyle 8 çocuğu babasız kaldı. Eşi Perişan Kayaş, "Çocuklarım küçükler. En büyük oğlum üniversiteye gidiyor. Benim 4 kız 4 erkek çocuğum var. Eşim 17 yıldır madende çalışıyordu. Çocukluğundan beri yaptığı iş buydu. Ekmeğimizi madenden çıkarıyordu. Sabah saat  6’da gidip, akşam saat 8’de eve geliyordu. Ama bu kez gelemedi. Ben eşim olmadan nasıl yaşarım, ne yaparım" diye ağıt yakıyor.

OCAK BABAMLA OLAN HAYALLERİMİ ALDI

Seyfettin Kayaş babasının ölümüyle yıkılmış durumda. Babasıyla olan hayallerinden bahsediyor. "Ben ve babam planlar yapıyorduk. Gelecek sene evimizi yapacaktık, ama nasip olmadı. Hayallerimiz vardı, ama ne yapalım ocak hayallerimizi aldı" diyerek gözyaşı döküyor. Üniversite okuyan Seyfettin Kayaş, babasının ölümüyle ailenin sorumluluğunun kendisinde olacağını söyleyerek, "Babamın en büyük oğlu benim. Yüküm bir iken 3-4 katına katlandı. Bundan sonra küçük kardeşlerime ben bakacağım. Artık yeter. Zaten sürekli orada 5-6 kişi ölüyor. Ben babamın böyle ölmesini istemiyordum. Bizim halimiz bu mu olacaktı" diyor.



İNSANLAR ÇARESİZ

HDP’li vekiller gün içerisinde tek tek taziye çadırlarını ziyaret ediyor. Yakını göçükte kaybedenler biri de HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez. Eniştesi Abdullah Kayaş’ın madende çalıştığından haberi olduğunu anlatan İrmez, "Eniştemin başka çaresi yoktu. Devlet herhangi bir imkân sağlamıyor ki. Şu an hangi eve girseniz, muhakkak bir ya da iki kişi orada çalışıyordur. Çünkü başka bir alternatifleri yoktu. Biz bu sorunu çok dile getirdik ama maalesef iş güvenliğine geldiğinde, iş sağlığına geldiğinde herhangi bir adım atılmıyor. Şu anda AKP hükümetinin yaptığı tek şey var, o da patronların menfaatleri doğrultusunda yasalar çıkarmak. Bu insanların başka şansları yok. Ya orda çalışacaklar, ailelerine ekmek parası getirecekler ya da aç kalacaklar. Ya da burayı terk edip gidecekler. Bu da sistemin bir politikasıdır. Bakanlık ve hükümet ruhsatsız diyor. Cudi dağı herkes tarafından biliniyor. Hemen hemen her gün operasyonların yapıldığı bir dağdır. Açık kamuoyu da biliyor. Şırnak girişinde kimliksiz kimseyi alamazken, her gün operasyonların yapıldığı bir yere haberimiz yok, ruhsatsız diyorlar. Bu tamamen gerçek dışıdır" diyor.

3 AY ÖNCESİNE KADAR VERGİ VEREN YER NASIL KAÇAK OLUR?

HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik, bakanlığın madenin ruhsatsız olduğu yönündeki açıklamasına tepki gösterdi. Devletin 3 ay öncesine kadar bu madenden vergi aldığını iddia eden Birlik, şunları söylüyor: "Burada bir değil, yüzlerce maden ocağı, yüzlerce kuyu var. 50 yıldır Şırnak'ta bu Kömür İşletmeleri nasıl gerçekleştiriliyor? Bu maden ocakları Türkiye Kömür İşletmeleri’ne bağlı. Şırnak İl Özel İdaresi ile bir anlaşması vardı. İl Özel İdare vergisini alamadığı için 3 ay önce sözleşmesini feshetti. Bu demektir ki devlet 3 ay öncesine kadar bu alandan çıkan kömürden vergisini alıyordu. Devletin tamamıyla denetiminde olan alandır. Soma’da ‘bu işin fıtratında var’ diyen hükümet, burada da ‘ruhsatsızdır deyip terör bağlantısı araştırılacaktır’ diyerek sorumluktan kaçmak istiyor. Kömür ocakları dünyanın her yerinde vardır. İnsanların ekonomik kaynağıdır. Türkiye'deki sıkıntı buranın denetiminin yapılmamasıdır. Denetim olmadığı için insanlar ölüyor. Devletin yükümlülüğü budur tam bu noktada devreye giriyor, sadece kömür ocaklarından çıkan vergiyi almak değildir"

ŞIRNAK’IN YÜZDE 70’İ YIKIK

Birlik, Şırnak’ta sokağa çıkma yasağının kalkmasının ardından kentte yaşanan sorunlara da dikkat çekiyor. İnsanların ekonomik sıkıntılar yaşadığını ifade eden Birlik, "Şırnak halkı son iki yıldır başlarını koyacak bir ev arıyor ve evine sıcak yemek götürmek istiyor. Şırnak'ın yüzde 70'i yıkıldı. Bütün evler, iş hanları yıkıldı. Bu insanlar hem evsiz, hem işsiz kaldılar. Yıllardır ölümü göze alarak bu insanlar kömür ocaklarına gidiyorlar. Çünkü burada ekonomik hayatlarını sürdürebilmek için başka iş alanları yok" diye ekliyor.

ŞIRNAKLILAR İŞ GÜVENCESİ İSTİYOR

Taziye evinde konuştuğumuz hemen herkes maden ocağının kaçak olduğunu biliyor. Ölümü göze ala ala çalışan Şırnaklılar, sokağa çıkma yasağı, yıkımlar nedeniyle başka çarelerinin olmadığını söylüyor. Bölgede iş imkanının olmadığını, maden ocaklarına mecbur kaldıklarını anlatan Şırnaklılar, kaçak da olsa maden ocağının kapatılmasını istemiyor. Madenleri kapatmak yerine çalışma alanında iş güvenliğinin sağlanmasını, emeklerinin karşılığının verilmesini, bölgede iş imkanlarının yaratılmasını istiyor.

 

 

Öne Çıkanlar