72 kefenle adalet talebi: Hatay'da hastanedeki ihmaller gündemde
Artı Gerçek - Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi ek binası, 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 72 kişinin ölümüne neden oldu. Hayatını kaybedenler arasında Gül’ün hemşire olan eşi Asiye Gül de bulunuyordu. Abdullah Gül, binanın güçlendirilmesi gerektiği bilindiği halde bu konuda önlem alınmadığını savunarak, sorumluların yargılanmasını talep ediyor.
Halk TV'den İsmail Saymaz'ın haberine göre, Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi ek binasında 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden 72 vatandaş adına, hemşire Abdullah Gül, Hatay Valisi Mustafa Masatlı’ya 72 kefen gönderdi. Gül, eylemiyle, dönemin Sağlık Müdürü Mustafa Hambolat hakkında soruşturma izni verilmemesini protesto etti.
Hambolat, 6 Şubat’tan sonra AKP Hatay Milletvekili aday adayı olmuş ancak kamuoyu baskısı nedeniyle milletvekili listesine girememişti. Hambolat hakkındaki soruşturma izni, Hatay Valiliği tarafından reddedildi.
Hatay Valiliği, binanın güçlendirilmesi için yapılan başvuruların Sağlık Bakanlığı tarafından reddedildiğini belirtirken, Abdullah Gül bu kararı eleştirerek, "AK Parti’den milletvekili adayı olduğu için mi soruşturma izni verilmedi?" diye sordu. Gül, "kefensiz yatan şehitlerimizin kefenleriyle baş başa bırakmak" amacıyla bu eylemi gerçekleştirdiğini ifade etti.
'997.690.000 TL İÇİN'
Saymaz'ın haberinde yaşananları şöyle anlattı:
"Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi ek binasının ‘A’ bloku 6 Şubat’ta yerle bir oldu ve 72 insan hayatını kaybetti.
İki çocuk annesi Asiye Gül, can veren hemşirelerdendi.
Kendisi gibi hemşire olan eşi Abdullah Gül, yıkılması ya da en iyi ihtimalle güçlendirilmesi gereken hastanenin açık tutulduğunu savunarak, şikayetçi oldu.
Dosyaya ulaştığımda gördüm ki…
Başhekimlik, Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı arasında 2011-2022 yıllarında defalarca yazışma yapılmış.
Meğer üç kurum “bütün blokların yetersiz çıktığı”nı ve binanın ya yıkılması ya da güçlendirilmesi gerektiğini biliyormuş. Bakanlık deprem güçlendirme raporu için 997.690.000 TL’yi vermeye yanaşmamış. Depremden 10 ay önce Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne “Döner sermayeden karşılayın, başınızın çaresine bakın” denilmiş.
Eski Başhekim Yunus Doğramacı, bana yaptığı açıklamada, bu yıkımın göz göre geldiğini itiraf ederek, şöyle demişti:
“Duvarların eğildiğini gördüm. Dedim ki: ‘Bombeleşme var. Depreme dayanıksız. Benim görüşüm, depreme dayanıklı yeni hastane yapmak.’ Hambolat, ‘Bu göreviniz değil. Tepki çeker. Esnaf var. Siyasetçiler var. Kapatırsak sıkıntı olur’ dedi.”
Doğramacı, “Hastane kapatılsa ve depreme dayanıklı yapılsaydı bu insanlar ölmezdi” demişti.
AK PARTİ’DEN ADAY OLDU
Hambolat, 6 Şubat’tan sonra AK Parti Hatay Milletvekili aday adayı oldu.
Kamuoyu baskısından milletvekili sıralarına konmadı.
Halen Sağlık Bakanlığı’nda çalışıyor.
Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı, depremin birinci yıldönümünden bir gün sonra, 7 Şubat 2024’te, Hambolat’la ilgili işlem yaptı.
Hambolat ve varsa diğer kamu görevlileri hakkında görevi kötüye kullanmak suçundan soruşturma yürütülmesi için Hatay Valiliği’ne başvurularak, izin istendi.
En çok 45 gün içinde yanıt verilmesi gerekirken 195 gün sonra karar verildi.
Soruşturma izni verilmedi
Hatay Valiliği’nin 19 Ağustos tarihli kararında binanın 2001’de hizmet vermeye başladığı, ilk deprem tetkikinin 2012’de yapıldığı, bu sonuçların bakanlığa bildirildiği, güçlendirme konusunda sürekli yazışma yapılarak, ödenek talebinde bulunulduğu ifade ediliyor.
Yeni hastanenin ise 2016’da faaliyete başladığı, ‘gelişen şartlar nedeniyle ihtiyaca binaen’ ek bina olarak hizmet vermeye devam ettiği anlatılıyor. Hastanelerin yapım, büyük onarım, bölüm açılması, yatak kapasitesinin belirlenmesi, taşınması ya da kapatılmasının il müdürlüğünün yetkisinde olmadığı savunuluyor.
Gereken tespit, tetkik ve yazışmaların yapıldığı belirtilerek, bu yüzden Hambolat hakkında soruşturma izni verilmediği kaydediliyor.
KİM AÇIK TUTTU?
Bu karar Hambolat’ı aklarken, devletin ağır kusur ve ihmalini ifşa ve ilan ediyor.
Şöyle ki:
Hambolat, binayı güçlendirmek için yazışma yaparak, ödenek istediyse olur vermeyen kimlerdir?
Kimler ödenek vermeyerek, yıkımı kolaylaştırdı?
Yıkılması gereken binada ‘gelişen şartlar nedeniyle ihtiyaç binaen’ hizmet vermeye devam edildiği itiraf ediliyor.
2017 yılında 900 yataklı yeni hastane açılmışken ek bina neden açık tutuldu?
Hangi şartlar ve hangi ihtiyaçlar bu kararı verdirtti?
Kimler “Açık kalsın” dedi?
Yoksa AK Partili eczane sahipleri zarar etmesin diye mi?
Hastanenin taşınması ve kapatılmasının il müdürlüğü yetkisinde olmadığı ifade ediliyor.
Yetki sahipleri kimlerdir?
Valilik “Hambolat sorumsuzdur, suçsuzdur” diyor.
Gel gör ki olağan şüphelilerin adını vermeye yanaşmıyor.
Ve zaten dosyada Hambolat dışında bir şüpheli de bulunmuyor!
AK Parti’den aday oldu diye mi?
6 Şubat’tan sonra Muğla’ya taşınan ve şu an Birlik-Sağlık-Sen Temsilcisi olan Abdullah Gül, kararı protesto Masatlı’ya 72 kefen gönderdikten sonra PTT önünde açıklama yaptı.
“Günün şartları bir insan canından kıymetli mi?” diye sordu ve ekledi:
“Savcı ‘İhmallerde adı geçen şahısın sorumluluğu bulunmuştur ve delilleri ektedir’ derken, sizin masum bulmanızdaki sebep nedir?”
Sahi, nedir?
Hambolat’ın AK Parti’den milletvekili adayı olması mı?" (HABER MERKEZİ)