'Aç kalan vicdanından yemeye başladı'

Oyuncu Ahmet Mümtaz Taylan toplumsal vicdanı derinden yaralayıp ardı ardına gelen yükselen şiddet olaylarını değerlendirdi.

'Aç kalan vicdanından yemeye başladı'

HABER MERKEZİ- Oyuncu Ahmet Mümtaz Taylan bugün toplumda yaşanan ve infial uyandıran şiddet olaylarının hep olduğunu ancak kitle iletişim araçlarının etkisinin artmasıyla daha fazla görünürlük kazandığını belirtiyor.

'BİRLİKTE YAŞAYABİLİYORDUK'

Hürriyet'ten İpek Özbey'e konuşan Taylan, "Bizi biz yapan erdemleri yitiriyor muyuz?" sorusunu şöyle yanıtladı: "Giderek artan bir ayrışma var. Bizi biz yapan şey neydi tam hatırlamıyorum, fakat hatırladığım şu: Biz birlikte yaşayabiliyorduk. Böyle bir kültürümüz vardı. Bu süratle erozyona uğruyor. Bundan ben de mustaribim. 52 yaşındayım, hatırladığım kadarıyla Türkiye’de hiçbir zaman tam bir ifade özgürlüğü olmadı. Fikir çeşitliliğini ve bunların nispeten özgürce ifade edildiği zamanları özlüyorum. Hayatımız adeta gerilim filmine dönüştü."

TRİBÜNLEŞME ŞİDDETİ MEŞRULAŞTIRDI

Bugün toplumda yaşanan ve infial uyandıran şiddet olaylarının hep olduğunu ancak kitle iletişim araçlarının etkisinin artmasıyla daha görünürlük kazandığını dile getiren Taylan, "Tribün dışı kalanların bertaraf olmasıyla yapay bir saflaşma da oldu. Herkes bir anda inandığı, inanmadığı yerde kümeleşmeye başladı. Bu tribünleşme şiddeti biraz daha meşru kılan bir iklim yaratıyor. Şiddet, tepeden tırnağa herkesin itiştiği yerde bir tür görünmez kural gibi oldu. Unutmamak lazım; ayıplanmadığı yerde şiddet azgınlaşır" diye konuştu.

'SORU SORAN; İTİRAZ EDEN; BAŞ EĞMEYENLER VAR'

Bir askerin yavru kediye işkence yapmasının ardından, 'nişanlımdan ayrıldım' şeklinde savunma yapışını hatırlatan Taylan,"Neyse nişanlının başına gelmedi" diye sevinecek hale geliyoruz. Bu, işin en acıklı kısmı. Soru soran, itiraz eden, hâlâ baş eğmeyen, daha güzelini isteyen insanlar var. Yeni meslekler var. Üstelik teknoloji bizi kendimize uzaklaştırdıysa da birbirimize yaklaştırdı" dedi.

Taylan, "Bizi iyi yaşamaktan alıkoyanlara karşı nasıl direneceğiz?" sorusunu da şöyle yanıtladı: "Sığ siyasetle daha az ilgilendiğimizde bunu başarabiliriz. Mesela bugün Kudüs tartışılıyor. Bu, insanlık tarihi kadar eski bir sorun. Günlük hayatta bu kadar konuşulması istendiğinde bunu bizim koşarak kabullenmemizde bir tuhaflık var. Önemli bir konudur ama Türk kamuoyunun yaşadığı bu kadar ağır mesele varken birinci meselesi değildir. Türkiye’de olup biten şeyler için de geçerli. Kadın, çocuk, hayvan hakları gibi üzerinde çok daha iyi anlaşacağımız problemli alanlarda ilerlemek dururken bizim çözemeyeceğimiz konularda haftalarca tartışmamız, konuşmamız tuhaf. Bu da çağrıldığımız her alanda kavgaya koşturmamızın bir örneği. Bunun bir faydası olduğunu düşünmüyorum. Kudüs’ün ne olacağına Türk halkı karar vermeyecek ama hayvan haklarını, kadın ve çocuk haklarını, ifade özgürlüğünü meselesini çözebiliriz. Birlikte yaşama kültürünü tekrar savunmak zorundayız… Kesinlikle…"

ANLAŞMAK DEĞİL ANLAMAK ZORUNDAYIZ

Toplumsal sorunların çözümü için birbirimizi anlamak zorunda olduğumuza işaret eden Taylan, " Anlaşmadan da yaşanır, anlamadan olmaz. Türkiye’de karşındaki senin doğrunu kabul ederse uzlaşmış oluyorsun. Hayır efendim, öyle bir şey değil. O dönmüş oluyor. Ben iki adım atacağım, sen iki adım atacaksın. Ortada bir yerde buluşacağız. Bunu söylediğimde ‘orta yolcu’ diye sataşanlar oluyor tabii..." diye konuştu,

VİCDAN OKSİJEN GİBİDİR, SU GİBİDİR

Toplumsal uzlaşı ve huzurun temel taşlarından birinin de vicdan olduğunu dile getiren Taylan, "Vicdan yoksa hiçbir iş yolunda gitmez. Oksijen gibidir, su gibidir. Aç kalanlar kendi vicdanından yemeye başladı. Vicdansız insan sadece bir canlıdır." dedi.

İYİLİK İÇİN SAVAŞMAK GEREKİYOR

İyiliğin de kötülük gibi bulaşıcı olduğunu dile getiren Taylan "İyilik için savaşmak gerekiyor ama kötülük için savaşıyoruz. Hayatımıza sızmış çirkinlikler var, dilimize de bulaştı bu. Fakirlikle alay etmek, eşcinsellikle alay etmek, hayvanları itip kakmak, kadın meselesinde bilerek isteyerek küçümsemek… Kötülüğe bu kadar eyvallah etmemek lâzım" diye konuştu.

demokrasi şiddet ifade özgürlüğü vicdan Fikir Özgürlüğü Ahmet Mümtaz TAylan