Açlık grevini devretme teklifini reddetti
Kemal Gün açlık grevinin 82. gününde. Açlık grevini bırakmasını isteyen Alican Önlü ve Leyla Güven'e 'Çocuklarımın mezarları olmadan yaşayamam' dedi.
Bahar KILIÇGEDİK
DERSİM- Kemal Gün, 7 Kasım 2016 yılında Dersim Hozat İlçesi Çet Deresi kırsalında hava bombardımında öldürülen oğlu Murat Gün’ün kemiklerini almak başlattığı açlık grevi eylemi 82. gününe girdi. Aylardır süren açlık grevi eylemine rağmen, kemiklerin teslim edilmesine ilişkin yetkililerden hala bir açıklama yapılmış değil. Kemal Gün’ün sağlık durumu ise günden güne ciddiyetini koruyor. Kemal Gün artık yürüyemediği için, eylem yeri olan Seyit Rıza Meydanı’na tekerlekli sandalye ile getiriliyor. Açlık grevinin vücudundaki etkileri her geçen gün artıyor. Baba Gün’de kas erimesi başladı.
Gün’ün bugünkü ziyaretçileri DTK Eşbaşkanı Leyla Güven ile Dersim HDP Milletvekili Alican Önlü’ydü. Leyla Güven, Kemal Gün’e sarılarak, sağlık durumu ile ilgili bilgi aldı. Gün’e DTK olarak yanlarında olduklarını belirten Güven, "Siz onurlu bir insan, onurlu bir babasınız. Ama maalesef öyle bir ülkede yaşıyoruz ki kendi evladının kemiklerine ulaşabilmek için bedeninizi açlığa yatırdınız. Bunu başka ülkeler duyduğunda eminim ki buna inanmayacaklar. ‘Böyle bir şey olmaz’, diyecekler ama burası Türkiye, bütün hukuksuzlukla rağmen her şey oluyor. Biz yiğit evlatlarımızın arkasındayız. Onlar nasıl dimdik yürüdüyse ölümün üzerine, aynı şekilde bizler de onların mücadelesini sürdüreceğiz. Yüreğimiz sizinle. Huzur ve barış olsun diye yaşamlarını yitirdiler ama onların kemiklerini alamıyoruz. Bu Türkiye’nin ayıbıdır. Biz konuda mücadelemizi sürdüreceğiz" diye konuştu.
Bu konuşmanın ardından milletvekili Alican Önlü, sağlık durumunun kötüye gitmesinden dolayı Gün'den açlık grevini devretmesini istedi.
Önlü, Güven ve baba Gün arasında şu diyaloglar yaşandı.
Baba Kemal Gün: Sizin karşınızda hürmetle eğiliyorum. Olmayacak olmaz. Olmaz…
Önlü: Bu topraklarda ilk kemiklerimizi bile alamıyoruz. 38 kemiklerini bile alamıyoruz.
Baba Gün: İlk değildir, son da olmayacak. Olmaz…
Önlü: Bu zihniyete vermiş olduğun mesajdır. Bu mesajı kendimize de alıyoruz. Belki bizim yapmamız gerekeni yapıyorsun, bir baba olarak.
Baba Gün: Olmaz sonuna kadar kalsa dahi olmaz. Benim çocuklarımın parçaları önüme gelmeyene kadar, bu hayatıma mal olsa dahi bırakamam. Kendi elimle topladığım çocuklarımın kemikleri önüme gelmeyene kadar kabul edemem, hiç ısrar etme.
Önlü: Avukatınızla hukuki süreci görüştük. Öyle bir vicdan taşlaşmış ki biz çok açık devreye girmiyoruz. İkinci bir bedeli daha ödetmek istiyorlar. Biliyorsun, buradaki mülki amirler, valiler, savcısı da hepsi de biz devreye girdiğimizde ikinci bir bedeli ödetmek istiyorlar ailelere…
Baba Gün: Sağolun, varolun saygıyla karşılıyorum. Ben şimdiye kadar o çocuklarımla yaşadım. Bundan sonra olsam ne olur olmasam ne olur.
Leyla Güven: Öyle demeyin, hepimiz için çok değerlisiniz. Yaşamalısınız.
Baba Gün: Benim için hiçbir şey ifade etmez. Benim o çocuklarımın, o kemikleri önüme konmayana kadar bırakamam. Hayatıma bile malolsa böyle bir şey olmayacak. 70 yaşıma gelmişim.
Leyla Güven: Öyle demeyin, daha güzel günler yaşayacaksınız. Onların amaçlarının gerçekleştiğini göreceğiz. Sizin yaşamanızı istiyoruz.
Baba Gün: Olmaz.
Önlü: Fazlasıyla yaptın, bir baba olarak değil, bir insan olarak. Sen üstüne düşeni yaptın
Baba Gün: Çocuklarımın kemiklerini bana vermeyene kadar, bırakmayacağım. Mezar yerleri olmayana kadar, bırakmayacağım.
Leyla Güven: Bu ülkede milletvekilleri barış ve demokrasi istedikleri için zindandalar. Gençler direniyor. Bir babanın direnişi karşısında bugün cevap vermesi gereken yetkililer susuyorsa, bu onların verecek cevapları olmamasından değildir. Onların bu direniş karşısındaki acizliğidir.
Önlü ve Güven’in tüm çabalarına rağmen baba Gün, açlık grevini bırakmadı. Sonuna kadar gideceğini söyledi. Yarın ise Baba Gün’ün talebinin karşılanması için avukat ve STK’lar Tunceli Cumhuriyet Başsavcısı ile görüşecek…
Fotoğraf: Remzi BUDANCİR