Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: Gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu olan yok

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: Gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu olan yok
TBMM Genel Kurulu’nda söz alan Adalet Bakanı Tunç, İfade özgürlüğünün tahkimine yönelik düzenlemeleri hayata geçirdiklerini savunarak, “Gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu bulunan tek bir kişi yoktur” ifadelerini kullandı.

Artı Gerçek - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası ile Meclis Başkanlığı’na sunulduktan sonra Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen ve daha sonra ise Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanan 2024 bütçesinin görüşmeleri, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı ile pek çok kurumun bütçe görüşmeleri ile sürdü.

İfade özgürlüğünün tahkimine yönelik düzenlemeleri hayata geçirdiklerini savunan Tunç, "Gazetecilik ve sosyal medyada twit attığı gerekçesiyle tutuklananlar, yargılananlar olduğunu söylediler. Şu anda gazetecilik faaliyeti nedeniyle cezaevlerimizde bulunan kimse yok. Atılan twitlerin içeriğine baktığımız zaman eğer o twitler gerçek hayatta suç teşkil eden bir husus, sosyal medyada da tekrarlandığında ya da aynı suç sosyal medyada twit yoluyla işlendiğinde elbette ki bir cezayla, yaptırımla karşılaşması mümkün." ifadelerini kullandı.

63 GAZETECİ TUTUKLU

DEM Partililer, hala tutuklu bulunan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu’nu anımsattı. Bunun yanı sıra geçtiğimiz günlerde tahliye edilen ve hala yargılanan gazeteci Sedat Yılmaz, Abdurrahman Gök ile pek çok sayıdaki gazeteciyi anımsattı. Söz alan CHP Amed Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün verilerine işaret ederek, Türkiye’nin basın özgürlüğü alanında Türkiye’nin 165’inci sırada olduğunu ifade etti. DEM Parti Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise şu anda 63 gazetecinin tutuklu bulunduğu bilgisini paylaştı. Ancak Tunç, “Gazetecilik suçundan değil” diye yanıt verdi.

Gün boyunca süren Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı bütçelerine ilişkin söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekilleri, 25 yıldır İmralı Adası’nda bulunan F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde ağır tecrit altında tutulan ve bin gündür kendisinden haber alınması engellenen PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın durumunu sordu.

11 MİLYON DOSYA VAR

Görüşmelerde söz alan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bütçe konuşmasında bu soruların çoğuna yanıt vermedi. Tunç, standartlara uymayan 392 cezaevini kapattıklarını söylediği sırada DEM Partili Nevroz Uysal, İmralı’nın niçin kapatılmadığını sordu. Ancak Bakan Tunç, bu soruya da yanıt vermedi. Bu gün itibariyle 405 cezaevinin olduğunu ve bu cezaevlerinde 288 bin tutuklu ve hükümlüğünün bulunduğunu paylaşan Tunç’a DEM Partili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, “Bu insanlar nenden cezaevinde” diye sordu. Bakan, şu anda 11 milyon 472 bin açık dosyanın olduğunu sadece 2022 yılında ise 12 milyon 147 bin dosyanın karara bağlandığı bilgisini aktardı.

İNSANİ YARDIM TEPKİSİ

Görüşmelerde söz alan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile insani yardım yapan ülkeleri hedef aldı. Fidan, ayrıca sivillerin katledilmediğini ileri sürdü. Fidan’ın sözleri sonrası söz alan DEM Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Fidan’ın İsveç’i Kuzey ve Doğu Suriye’ye yaptığı yardımları hazmedememesine tepki gösterdi. Beştaş, bu yardımların insani yardım olduğunu söyledi. Beştaş, “NATO pazarlığında insani yardımların kesilmesi şartını dayattınız. NATO pazarlığında HDP siyaset okulunda Ragıp Zarakolu gibi bir ismin iadesini istediniz; terörle mücadele dediğiniz budur işte” diye tepki gösterdi.

HEVRİN HALEF’İ, AKARSEL’İ ANIMSATTI

Türkiye’nin sivilleri katletmediğine dair Bakanın iddiasına da tepki gösteren Beştaş, katledilen Siyasetçi Hevrin Halef’i anımsattı. Beştaş, Birleşmiş Milletlerin bu katliamdan Türkiye’yi sorumlu tuttuğunu da söyledi. Bunun yanı sıra Halef’in katilinin Mêrdîn Artuklu Üniversitesi’nden daha sonra mezun olduğunun ortaya çıktığını söyleyen Beştaş, “Nagihan Akarsel, gazeteci, Irak Kürdistan sokaklarında katledildi. Mehmet Zeki Çelebi, Kürt işçi; MİT’in tehdit ettiği” diye kaydetti.

‘TECRİT NEDEN DEVAM EDİYOR?’

Adalet Bakanlığı’nın PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin nedenini açıklamadığını ve bu nedenle tepki gösteren Beştaş, “Tecrit neden devam ediyor?” diye tekrar sordu. Beştaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hangi hukuki ilkeyle, hangi kanunla, hangi düzenlemeyle, hangi gerekçeyle? 2022 yılı içerisinde aralarında hasta mahpusların bulunduğu en az 83 kişi, 2023'te 33 hasta mahpus yaşamını yitirdi. 400'e yakın politik mahpusun infazı yakıldı Sayın Bakan. Şu anda çok can yakıcı bir sorun ve otuz yıllık, otuz bir yıllık mahpuslar var içinde. Cezaevi gözlem kurulları bir yargı mekanizması gibi karar veriyor; buna ilişkin çözüm öneriniz nedir?”

Soru cevap bölümünde söz alan DEM Parti Şirnex Milletvekilli Mehmet Zeki İrmez de, 4 Aralık günü Gemlik’te meydana gelen deprem sırasında İmralı Cezaevi’nde herhangi bir hasarın meydana gelip gelmediğini ve PKK Lideri ile diğer tutukluların aile ve avukat taleplerinin karşılanmamasını sordu. Uysal ise Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) İmralı’ya Eylül 2022’de yaptığı ziyareti ve hazırladığı raporu anımsatarak, bu raporun Türkiye tarafından açıklanmamasının nedeni sordu.

İrmez’in sorusuna yanıt veren Bakan Tunç, deprem sonrası İmralı’da herhangi bir hasarın meydana gelmediğini ileri sürdü. Tunç, " İmralı Cezaevinde deprem hasarı oluşmadı" dedi. Ancak diğer soruları ise cevapsız bıraktı.

'ARTIK ANA DİLDE PROPAGANDA YAPMAK, ANA DİLDE CEZAEVLERİNDE KONUŞMAK YASAK DEĞİL'

DEM Partili Celal Fırat ise Kürtçenin cezaevlerinde sansüre uğradığını, Kürtçe kitap, mektup verilmediğini ve tercümanın bulunmadığını bunun yanı sıra ailelerin telefonda Kürtçe konuşması nedeniyle tutsakların telefonlarının kapatıldığını paylaşarak, Kürtçeye yönelik bu engellemelerin yasal karşılığının olup olmadığını sordu. Bu soruya yanıt veren Tunç, “Hapishanelerde Kürtçe’nin engellenmesi gibi bir durum söz konusu değil; bu geçmişte yaşanan bir durumdu, anneler çocuklarıyla, çocuklar babalarıyla cezaevlerinde kendi dillerinde konuşamıyorlardı. Hatta sizler siyaset yapamıyordunuz, propaganda yapamıyordunuz yani artık ana dilde propaganda yapmak, ana dilde cezaevlerinde konuşmak yasak değil; dolayısıyla, böyle bir durum söz konusu değil” dedi. (MA)

Öne Çıkanlar