'Adetalarla dolu adeta bir iddianame'

Cumhuriyet çalışanlarının yargılandığı davanın ikinci günü dün evraklarına el konulan Murat Sabuncu'nun savunmasıyla başladı. Bülent Utku'nun savunmasıyla devam ediyor.

'Adetalarla dolu adeta bir iddianame'

Fatma YÖRÜR-Gülten SARI

Cumhuriyet Gazetesi’nin 11’i tutuklu 17 yazar, çizer ve yöneticisinin ,"FETÖ/PDY ve PKK/KCK, DHKPC örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla yargılandığı davanın ikinci gününde tutuklu gazeteciler Çağlayan’daki İstanbul Adliye Sarayı'na getirildi.

TRT VE A HABER KAMERALARI BARİYERLE ÇEVRİLDİ

Cumhuriyet davasını ilk gününde izlemeye ve destek olmaya gelenler, Nuriye Gülmen, Semih Özakça tişörtü ve Ahmet Şık posteriyle adliye önünden canlı yayın yapan TRT ve A Haber kameralarının önüne geçerek, sessiz protesto etmişti. Bugün TRT ve A Haber kameraları sessiz protestolara karşı polis tarafından bariyerlerle korumaya alındı.

'Adetalarla dolu adeta bir iddianame' - Resim : 1

DURUŞMA MURAT SABUNCU'NUN SAVUNMASIYLA BAŞLADI

Cumhuriyet Gazetesi’nin yayın politikasının suçlama konusu edildiği davanın ilk duruşmasında Akın Atalay, Kadri Gürsel ve Musa Kart savunmalarını yaptı. Cumhuriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu'nun savunması ise, jandarmanın savunma evrakına el koyması dolayısıyla bugüne kaldı. Duruşma Murat Sabuncu'nun savunmasıyla başladı.

CUMHURİYET DAVASI'NDA 1. GÜN

Sabuncu şunları söyledi: Bu davanın başladığı gün Türkiye’de gazetecilik için önemli bir gün çünkü bugün, gazetecilerin bayramıdır. Biz bu sene uzun süredir olduğu gibi bu bayramı kutlayamadık. Çünkü 150’yi aşkın gazeteci tutuklu. Biz Cumhuriyet Gazete’sinin beraat etmesini sansürün kaldırılması değil oto sansürün de kaldırılması olarak kutlayacağız. Çünkü bu dava basına bir göz dağı davasıdır.

Bu davanın savcısı, bizi tutuklatan kişi FETÖ'den ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor ama tutuksuz. Fetullan Gülen Örgütü şüphelisi savcı Murat İnam bize FETÖ iftirası atıyor. Müebbetle yargılanırken tutuksuz, biz dokuz aydır tutukluyuz. Dört yılda bin 400 manşet atılır. Bilirkişi içinden cımbızla çekip rapor yapıyor. İddianameyi hazırlayan savcılar adetaları çok seviyor. Adetalarla dolu adeta bir iddianame sayın başkan.

Cumhuriyet Gazetesi’nde 200 kişi çalışıyor. Gazetenin yüzde onunu gözaltına aldınız. Tüm çalışanların ailelerini sorguya dahil ettiniz. 85 Cumhuriyet çalışanın tüm yakın çevresi, 5 yaşındaki kız çocuğunun bile hesapları sorgulandı.

'ODA TV DAVASIYLA DIŞARIYI ÖĞRENMİŞTİM, 7 YIL SONRA BANA İÇERİYİ DE ÖĞRETTİLER'

İddianamede yer alan, atılan 10 twitle darbeye destek, FETÖ’yü sempatik gösterme çabası iddiasına karşı Sabuncu, gazeteciliğin temas ve mesafe ilkesini hatırlattı ve "Bugüne kadar hiç bir haberimde hiç kimseyi övmedim. Ben gazeteciyim herkesle görüşmek konuşmak zorundayım. Asla ve asla bir gazeteci olarak kimseyi övmem. Biz bir zamanlar "Sayın Hocaefendi Fetullah Gülen" demediğimiz için suçlandığımız günlerden geliyoruz." dedi.

Sabuncu, Bylock kullananlarla görüşme yaptığı suçlamasını şu sözlerle yanıtladı:

"18 bin Bylock kullanıcısı varken ben Bylock kullandığı iddia edilen 13 kişiyle görüşmüşüm. Onları ne tanıyorum ne biliyorum. Gazeteci herkesle görüşür. Ama benim konuştuğum hiç kimse bylock soruşturmasi ile karşılaşmadı. Ben Mehmet Ekinci ile sadece konuşmadım 7 kez de buluştum. Oda TV davası hakimidir kendisi. O dönem Zekeriya Öz'ün haksız suçlamaların çürütmek için uğraşıyordu. Ben Oda tv davasının görüşmecisiydim. Dışarıyı öğrenmiştim. 7 yıl sonra bana içeriyi de öğrettiler."

'GÖKYÜZÜMÜZ DENİZ GİBİ DEĞİL'

Biz ağır tecritteyiz. "Görmek istersen denizi yukarıya çevir yüzü" derdi Sabahattin Ali. Biz tecritte yukarıyı da göremiyoruz. Bizim gökyüzümüz deniz gibi değil Sn. Başkan.

Herkes Ahmet Şık'ın kitabı İmamın Ordusu'nun peşindeydi. Korkusuz 100 kişi tarafindan basıldı. O 100 yayıncıdan biri de benim. Eskiden gazeteciler haberin ve tarihin tanığıydı artık meslektaşlarının yargılandığı davada tanıklıklar. Bu da tarihe geçecek.

İktidar temsilcilerinin, o gruba en ağır hakaretler eden gazetecilerin o zaman konuştuklarını buraya getirmeyi kendime yakıştıramam.

17- 25 Aralık döneminde 'Cumhuriyet 17 Aralık yayın yasağına uymayacak' tweetinden darbeye destek ve darbeciyi övmekle suçlanıyorum. 17 - 25 Aralık’ta yaşananları haber yapmakla, darbeyi ve darbeciyi övmekle suçlanıyorum. Bir gazeteci olarak bu bugünleri görmek durumundaydım. Bir bakanın evinde kutularla para bulunmuştu, bu haber değil midir?

Darbeyi yapan ve yaptıran Gülencilerse neden dönemin Cumhurbaşkanı Pensilvanya’ya bir temsilci yolladı. Niye Fehmi Koru bir mektup alıp Pensilvanya’dan geldi, bir gazeteci bu soruları sormayıp ne yapacaktı? Bunları yazmayana gazeteci denir mi? Böyle bir suçu nasıl görmezdik?

MUSA KART'IN SAVUNMASI: SUÇLAMAYI AYNEN İADE EDİYORUM

Zaman zaman ailem ya da milletvekili arkadaşlar 'Süreçte sana en ağır gelen neydi' diye sordular. Evimin basılması mı? Terörle mücadelede bodrum katında bekletilmem mi? Çocuğu olan 47 yaşında bir adam olarak Silivri Cezaevi'nde pantolonumu çıkarmaya zorlanmam mı? Bir gazeteci olarak manşetlerin üstünden geçmem bana ağır geliyor. Burada yargılananlar 28 ile 60 yıl arasında gazetecilik yapmış kimseler. Cumhuriyet gibi laikliğin, demokrasinin savunulduğu gazetedeki insanlara FETÖ suçlaması yöneltilmesi bana zor geliyor.

'CUMHURİYET DARBE GİRİŞİMİNE KARŞI TEK VÜCUTTU'

15 Temmuz darbe girişimi gecesi Cumhuriyet Gazetesi'inde yaşananları anlatan Murat Sabuncu, darbe girişiminin en kanlı saatlerinde bile gazete çalışanlarının tek vücut olduğunu söyledi.

"Gazeteden erken çıktım. Bir arkadaşım rahatsızdı. Sonra taksiyle geri döndüm. O gün o saatte girişimin en kanlı anında Cumhuriyet'te çalışan herkes darbeye karşı tek vücuttu. Atacağımız manşet bile belliydi: Çözüm Demokrasi diyecektik. Darbeye karşı çıkan bu manşet ne iddianamede var ne eklerde."

Murat Sabuncu, mahkeme heyetine darbe girişimi sonrası (16 Temmuz) Cumhuriyet'i göstererek şunları söyledi: İddianameye girmeyen başyazıyı da göstereceğim. Darbe gecesi tüm çalışanlar biraradaydı. O gece 12.00'de uçaklar uçarken bizim başlığımız hazırdı. "Darbeye Karşıyız Çözüm Demokrasi". Darbeciler medya kuruluşlarını basarken bekledik. Gelirlerse iki laf etmek için. Darbe sabahı basılan manşetimizi savcı dosyaya eklemedi.

Sabuncu, Cumhuriyet Gazetesi'nin Yenikapı mitingi için attığı 'Eksik Demokrasi' manşeti için de "6 milyon oy alan bir partinin olmadığı mitinge 'Eksik Demokrasi' demek suç mu? Darbe gecesi mecliste demokrasi için bir arada olan partilerden HDP, Yenikapı'ya çağrılmadı diye 'Eksik Demokrasi' dememizi nasıl eleştirebilirsiniz?" dedi.

'MUMCU, SELÇUK, ANTER, DİNK VE GÖKTEPE'NİN YOLUNDAN DÖNMEYİZ'

Mahkeme başkanın, ‘Terör örgütleriyle araya mesafe koyma kriteriniz nedir? Ara dönemde kim sorumluydu?’ sorusuna yanıt veren Sabuncu, "Ben üstlenebilirim. Hiç sorun değil. Ben cevap verebilirim…Hangi bedel ödetilir ise ödetilsin biz İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Musa Anter, Hrant Dink, Metin Göktepe’nin yolundan dönmeyiz" dedi.

Hakim'in Sabuncu'ya yönelttiği, "Her haber yayın denetiminden geçer mi? Cumhuriyet Vakfı yönetimi, haber seçiminde ve haber içeriğinde söz sahibi midir?" sorusuna,

"Ben sabah vicdanımla koltuğuma otururum, bu süreçte bana ne vakıf yönetimi ne de bir tek kişi bir tek cümle söylememiştir." yanıtını verdi.

'CADI AVI BAŞLADI MANŞETİNİ ANLATMAYA GEREK YOK KARŞINIZDAYIZ'

"Demokrasinin iyi olduğu dönemlerde gazetecilik kolay yapılır ama ülkede karışıklığın olduğu dönemlerde gazetecilik zordur" diyen Murat Sabuncu, mahkeme heyetine darbe girişiminden bir gün sonra yayınlanan Cumhuriyet'i göstererek şunları söyledi:

"Bir diğer manşet, ‘Cadı Avı Başladı.' Bu manşeti anlatmaya gerek yok biz karşınızdayız. Cihangir İslam, İbrahim Kaboğlu cadı avı mağduru değil mi? 120 bin kişinin ihraç edilmesi cadı avı değil mi?"

Murat Sabuncu'nun savunmasının sona ermesinin ardından mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi. Davanın öğleden sonraki kısmı Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Bülent Utku'nun savunmasıyla başlayacak.

'HEPSİNİ İSTİYORUZ'

Cumhuriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu’nun savunmasını tamamlamasının ardından verilen arada adliye önünde bir araya gelen Cumhuriyet Gazetesi Davası Koordinasyonu basın açıklaması yaptı.

Tutuklu gazetecilerin fotoğraflarının yer aldığı ve üzerinde "Hepsini istiyoruz" yazılı pankartı açan grup adına konuşan Ertuğrul Mavioğlu, bütün dünyanın gözünün bu davada olduğunu belirterek, "Bu dava, Türkiye’de demokrasinin varlığı ya da yokluğunun test edildiği, başta basın ve ifade özgürlüğü olmak üzere tüm dünyada kabul görmüş evrensel düzlemdeki hak ve özgürlüklerin kullanılıp kullanılmadığının sınandığı bir dava" olduğunu söyledi.

Saat 14:30'da sona eren öğlen arasının ardından, duruşmaya Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Bülent Utku'nun savunmasıyla devam ediliyor.

'ÖNCE MUHALİF GAZETECİLER SONRA CUMHURİYET ÇALIŞANLARI'

Savunma öncesi Mahkeme heyetinin bağımsızlığına ve tarafsızlığına güven duymadığı için değiştirilmesini talep ettiğini belirten Utku, bu talebin reddedildiğini belirtti ve savunmasına, "Darbe girişiminde bulunanlardan sonra sıranın muhaliflere gelmediğini kim söyleyebilir?" sözleriyle başlayan Utku, savunmasına "Önce muhalif gazeteciler, sonra FETÖ ile mücadelesiyle maruf Cumhuriyet Gazetesi çalışanları, sonra HDP'nin belediye başkanlarıyla milletvekilleri, sonra CHP milletvekili. Bundan sonra da nereye, kime kadar gideceği hiç belli değil" sözleriyle devam etti.

'CİNAYET İŞLEYENLER CİNAYET MAHALİNE GERİ DÖNERMİŞ'

Bülent Utku'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret suçlamasıyla tutuklananlarla ilgili sözleri hakim tarafından 'konunun dışına çıkıyorsunuz' uyarısıyla bölündü. Hakimin uyarısına itiraz eden avukatlar, Utku'nun söyleceklerinin bir bütünlük içinde değerlendirilmesini ve olursa itirazların yine en sonda dile getirilmesini istedi.

'GÜLEN'İ NASIL KORUDUĞUNUZU SAVUNMAMIN ALLAHIN SOPASI BÖLÜMÜYLE ANLATACAĞIM'

Bülent Utku’nun savunmasını yaptığı sırada araya giren hakimin "Savunma hakkı kutsaldır ama 45 dakikadır ilgisiz konuşuluyor" sözleri üzerine Bülent Utku, hakime "biraz sabredersiniz savunmamın Allah'ın sopası diye bir bölüm var savunmamda. Birazdan size geleceğim. Gülen'i nasıl koruduğunuzu anlatacağım" yanıtı verdi.

tutuklu gazeteciler Cumhuriyet Gazetesi davası