'Ağabeyim resmen çırpındı, kasım ayında 'bu iş pandemiye döner, salgın yayılır' diye uyarmıştı'

Ağabeyini Coronavirus nedeniyle kaybeden Yıldırım, salgının vücutta yarattığı tahribatı 'Kanserden daha beter. Atık hücreler ya da zehirler bütün vücuda yayılıyor' sözleriyle anlatıyor.

'Ağabeyim resmen çırpındı, kasım ayında 'bu iş pandemiye döner, salgın yayılır' diye uyarmıştı'

Rıfat DOĞAN

ARTI GERÇEK - Coronavirus tedavisi görürken hayatını kaybeden doktor Salih Cenap Çevli’nin kız kardeşi Gamze Yıldırım, yaşadıkları zor günleri Artı Gerçek’e anlattı.
Gülhane Askeri Tıp Akademisi mezunlarından operatör doktor emekli tabip albay Salih Cenap Çevli Ramazan Bayramı’nın son günü Coronavirus tedavisi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Çevli’nin ölümü tıp camiasında büyük bir üzüntüyle karşılandı.

Çevli’nin kardeşi Gamze Yıldırım’ın acısı büyük. Çünkü sevdiği abisini kaybettiği gibi kendisine izin verilmediği için cenazesine de gidemedi.

‘HASTALIĞI KENDİSİNE KONDURAMADI İLAÇLARLA ATLATABİLECEĞİNİ DÜŞÜNDÜ’

Kardeşi Yıldırım’ın anlatımıyla Çevli’nin Coronavirus'e bir guatr ameliyatı sırasında yakalandığı düşünülüyordu, çünkü ameliyat olan hasta üç dört gün sonra Coronavirus nedeniyle hayatını kaybetmişti. Yıldırım, abisinin başta çok yüksek ateşi olduğunu ancak Coronavirus'e yakalanmış olabileceğini bir doktor olarak kendine konduramadığı için bir takım ilaçlar alıp atlatabileceğini düşündüğünü belirtiyor.

Çevli’nin Covid-19 tedavisi sürecini anlatan Yıldırım, abisinin ateşi düşmeyince PCR testine başvurulduğunu, onun da sonuçlarının dört gün sonra çıkması nedeniyle hastaneye yatmadan önce beş gün kaybının olduğunu dile getiriyor. Yıldırım "Yani geç kaldık. 10 Mayıs’ta hastaneye yattı, yattıktan 2 gün sonra da yoğun bakıma alındı" diyor.

'Ağabeyim resmen çırpındı, kasım ayında 'bu iş pandemiye döner, salgın yayılır' diye uyarmıştı' - Resim : 1

‘BAYRAMIN İLK GÜNÜ KAHVALTI YAPTI ANCAK İKİNCİ GÜN ÇÖKTÜ ÜÇÜNCÜ KAYBETTİK’

Bu süre zarfında Çevli çok yoğun bir virüse maruz kaldığı için tedavi sürecini de çok ağır geçiriyordu. Yıldırım o süre zarfında tedavide her yolun denendiğini, abisine çok iyi bakıldığını ve yoğun bakımda çok özen gösterildiğini belirtiyor ancak bütün bu çabalar sonuç vermemiş: "Çin’den gelen ilaç da verildi, plazma da verildi ancak plazma hiçbir işe yaramadı. En son gün aşırı kök hücre verildi. Bayramın ilk günü kahvaltı yapabildi, çok sevindik ancak ikinci gün çöküşe geçti ve üçüncü gün kaybettik."

Yıldırım abisinin eşinin de bu süreçte salgına yakalandığını ancak çok hafif ağrılarla atlattığını ifade ediyor.

‘BU VİRÜSÜN YARATTIĞI TAHRİBAT ÇOK ANORMAL, ZEHİRLERLE VÜCUDA YAYILIYOR’

Virüsün insan bedeninde yarattığı tahribat çok konuşuldu çok tartışıldı. Yıldırım, abisinin tedavi sürecinde buna tanık olanlardan biri. "Bu virüsün yarattığı tahribat çok anormal" sözleriyle salgının etkilerini anlatan Yıldırım, virüsü bir zehir olarak tanımlıyor:

"Hücre yıkımı yaptığı için hücrelerden çıkan zehir de ayrıca vücuda zarar veriyor. Kanserden daha beter. Çünkü kan dolaşımıyla yayılan atık hücreler ya da zehirler bütün vücuda yayılıyor. Bunların da pıhtı yapma riski var. Covid-19 nedeniyle zaten sol akciğer tamamen bitmiş, sağın da üçte ikisi kapanmıştı. Çok zor nefes alıyordu, entübe olmamak için direniyordu. Entübe olmanın ne kadar kötü olduğunun farkındaydı. Bayramın son günü kalbi durdu ve ne yazık ki tekrar çalıştırılamadı."

‘TEDBİRLER GEÇ ALINDI, SAĞLIK ÇALIŞANLARINA MASKE GİTMEDİ’

Salgının başladığı günlerde hastanelerde koruyucu malzemelerde yaşanan eksiklikler ve tedbirlerin zamanında alınmaması da sağlık çalışanlarını büyük bir riskin altına sokmuştu. Yıldırım da böyle olduğunu düşünüyor ve abisinin bu konudaki haklı uyarılarını hatırlatıyor: "Bu salgın başta ciddiye alınmadı, maalesef ne doktorlara, ne hemşirelere, ne de hasta bakıcılara maske gitti. Her şey için çok geç tedbir alındı. Ağabeyim resmen çırpındı. Daha geçen kasım ayında ‘bu iş çok kötü, pandemiye döner ve tüm dünyaya salgın yayılır’ diye uyarmıştı. Kendisi araştırmacı olduğu için bu konuları yakından takip ediyordu. Salgın başlığında da çığlık çığlığa ‘herkes maske takmalı’ diyordu. Bir keresinde beni aradı ve ‘bu virüs gözden de giriyor hiç bulamazsan deniz gözlüğü tak’ diye beni de uyarmıştı."

‘‘DOKTORLAR CANLARI CEPLERİNDE DOLAŞIYOR’

Yıldırım’ın bir başka dikkat çektiği konu da özel hastanelerin bu süreçten neredeyse muaf tutulması oldu. Özel hastanelerin birer ticari işletme gibi doktor zarar görür mü görmez mi bu durumun kendisi önemsenmeden ‘bu hasta COVİD-19 hastası mı değil mi çok önemli değil, ameliyata girsin’ anlayışıyla hareket ettiğinin altını çizen Yıldırım, hastanelerde var olan performans sistemini de eleştiriyor:

"Performans olmazsa doğru düzgün ücret alamıyorlar, buna mahkum ettiler. Bu doktorlar canı cebinde dolaşıyor. Bu meslek aşkla yapılmazsa sevgiyle yapılmazsa olmaz. Bugün Cerrahpaşa’da bir meslektaş daha COVİD-19 nedeniyle hayatını kaybetmiş."

‘AVM’LERİ AÇACAKLARINA YOĞUN BAKIMA CANLI KAMERA KOYSUNLAR’

"AVM’leri açacaklarına yoğun bakıma canlı kamera koysunlar" sözleriyle sağlık çalışanlarının yaşadıkları soruna dikkat çeken Yıldırım tedbirler daha sıkı alınmış olsaydı abisiyle birlikte diğer doktor ve insanların yaşıyor olacağını belirtiyor: "Orada ölmeden önce işkence çekiyorlar. Bunu görmeleri lazım. Böyle iki gün sokağa çıkma yasağı beş gün serbest olmaz, çocuk oyunu gibi. En başından bir ay boyunca sokağa çıkma yasağı ilan edilseydi abim ölmeyecekti. Kaybettiğimiz diğer doktorlarımız vatandaşlarımız yaşıyor olacaktı."
Çevli gibi hayatını kaybeden diğer insanların geride bıraktığı hayatlar da var. Yıldırım onlara dikkat çekiyor ve şu soruları soruyor: "O tabelada 27 kişi ve bir de abim Cenap, 28 insan. Onları iki ile üçle çarpın eşleri, çocukları. O aileler ortada kaldı. Ne olacak? Diğer vefat eden insanların aileleri yakınları ne olacak?"

‘İZİN VERİLMEDİĞİ İÇİN ABİMİN CENAZESİNE KATILAMADIM’

Hayatını kaybeden abisi Çevli’nin cenazesine katılamadığı için çok üzgün olan Yıldırım kendisine izin verilmediğini dile getiriyor: "Ben ağabeyimin cenaze törenine gidemedim. En acısı da bu. Ben Ankara’da yaşıyorum, abimin cenazesi İstanbul’daydı. Ne İçişleri Bakanlığı ne valilik ne de kaymakamlık izin vermedi. En son milletvekilleri devreye girdi ancak ne yazık ki bir sonuç alamadık. Ölüm nedeninde salgın hastalık yazdığı için olmadı, onay çıkmadı gitmeme. Törende eşi, kuzenleri ve Gata ve Kuleli’nden devre arkadaşları vardı"

YILDIRIM’IN ÇAĞRISI: GÖREV ŞEHİDİ SAYILSINLAR

Yıldırım’ın son olarak hayatını kaybeden sağlık çalışanları için bir çağırısı ve talebi var:

"Her yerde söyledim tekrar söylüyorum hayatlarını kaybeden sağlık çalışanlarının şehit sayılması lazım. Biz de bunun için imza kampanyası başlattık. Görev başında görev şehidi oldu. Bunu özellikle vurgulamak isterim ve bütün kaybettiğimiz doktorların her biri şehit sayılmalı çünkü çok zor şartlarda, eksik ekipmanlarla çalışıyorlar."

Dünya Ağabey pandemi Coronavirüs COVID-19