Ağaçsız Hevsel, ayaksız On Gözlü...

Ağaçsız Hevsel, ayaksız On Gözlü...
Sur'suz bir Diyarbakır, ağaçsız bir Hevsel Bahçesi ve sekiz ayağa dönüştürülen On Gözlü bir köprü… ARTI GERÇEK – "Diyarbakır; harcı, acı ve...

Sur'suz bir Diyarbakır, ağaçsız bir Hevsel Bahçesi ve sekiz ayağa dönüştürülen On Gözlü bir köprü…

ARTI GERÇEK – "Diyarbakır; harcı, acı ve hüzünle karılmış ama umudu her zaman diri tutmuş, ebedi kent… Diyarbakır; bedeninde derin yaralar açılmış yaralı kent… Diyarbakır; ahir zamanlardan bu yana, zamanın ve insanın sayılamayacak kadar çok musibet ve felaketine karşı durabilmiş, dayanabilmiş bir kent. Bir erdemli yürek. Diyarbakır; acısı, hüznü ve umudu henüz yeterince seslendirilmemiş kent…" Romancı Mehmed Uzun, böyle anlatıyor Diyarbakır’ın sessizliğini ve onun ardındaki yaşam zenginliğini. Şimdi önce bu kentin can damarı Sur'a neşter atıldı şimdi Hevsel'de ağaçları kesiliyor. Bununla da yetinilmedi; On Gözlü köprünün ayakları toprakla dolduruluyor.

 

Diyarbakır denilince ilk akla yerler; Sur, Hevsel Bahçesi ve On Gözlü Köprü. Bu kentte gelenlerin ilk uğradığı ve büyülendiği yerlerdi bir zamanlar. Bir zamanlar değil bundan 2 yıl öncesine kadar böyleydi. Dağkapı, Mardinkapı diyerek başlanır yolculuğa Sur İlçesi'nin dar sokakları, avlular, anıtsal nitelikte yapıları diye diye adım adım gezilirdi. Sur'lardan Hevsel Bahçeleri izlenir ve daha sonra On Gözlü köprüye doğru yol alınırdı. Ve her adımda bir tarihi yapı eşlik ederdi yolculuğa. Dile kolay, 33 medeniyette ev sahipliği yapmış bir kenttir Diyarbakır.

SUR'DAN GERİYE KALAN NE?

Farklı inanç, kültür ve kimliklerin buluştuğu bu kenttin surları, Dicle Nehri ve Hevsel Bahçeleri, 7 bin yıllık bir geçmişi, kiliseleri, tarihi evleri ve kendine özgü dar sokaklarıyla bütünleşmiş bir ilçeydi. Diyarbakır ve surları, Temmuz 2015'te UNESCO Dünya Miras Alanı ilan edildi. İlçe bir tarih ve kültür merkezi olma özelliğini her zaman koruyabilmeyi başarabildi. Her uygarlık kendi kültürünü, öncekilerle kaynaştırıp, daha zengin hale getirerek yeni kuşaklara adeta bir ‘’Açık Hava Yazıtlar Müzesi’’ şeklinde sundu.

2015'TE GELEN YIKIM

 

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin kurşunlanan tarihi Dört Ayaklı Minare'nin önünde yaptığı basın açıklaması sırasında öldürülmesinin ardından yasak ilan edildi. Bu tarihi ilçe büyük yıkımlar yaşadı. 2 Aralık 2015’ten bu yana aralıksız süren bir yıllık sokağa çıkma yasağının dünyada bir benzeri olmadı. 98 gün aralıksız süren çatışmaların ardından 9 Mart’ta İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın "Operasyon bitti" açıklaması üzerinden yaklaşık 9 ay geçmesine rağmen ilçede yasak kalkmadı. Çatışmalar boyunca ağır silahlarla yerle bir edilen ilçe, sonrasında iş makineleriyle yıkılmaya başlandı. Hala 6 mahallede yasak sürüyor.

Operasyon sonrasında binlerce yıllık tarih yerle bir edilirken, ticaret ve yaşam merkezi olan ilçede farklı inançlara ait kiliseler, camiler, konaklar, hamamlar gibi yüzlerce tarihi yapı da büyük zarar gördü. Hala da tahribatın boyutları ortaya çıkmış değil.

BİN 312 YAPI YIKILDI

Operasyonun ardından TMMOB Şehir Plancıları Odası, eski uydu görüntüleri ile yasak sonrası görüntüleri karşılaştırarak bir bilanço çıkardı. 10 Mayıs’ta elde edilen uydu görüntüsü ile yapılan karşılaştırmada bölgede toplamda bin 312 adet yapının yıkıldığı tespit edildi. Yıkımın olduğu bölgenin alan büyüklüğü 11,6 hektardı. Yıkılan bu yapıların içerisinde 56 Adet Tescilli Sivil Mimarlık Örneği, 68 Adet de Çevresel Değerli Yapı bulunuyor. Yıkım riski altındaki bölgede 3 bin 187 adet yapı daha bulunuyor. Valiliğin vermiş olduğu bilgi doğrultusunda oransal bir analiz yapıldığında geri kalan 3 bin 187 yapının bin 434 adetinin daha yıkılma tehlikesi olduğuna dikkat çekildi.

 

2 BAŞBAKAN PAKET AÇIKLADI

Sur’da onca yıkım ve tahribatın yaşanmasının ardından, "Sur’u yeniden inşa edeceğiz" diyerek 1 Nisan 2016’da kente gelen dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu "Teşvik paketini" açıkladı. Teşvik paketinin açıklanmasının ardından Sur’da gün geçtikçe sadece yıkım arttı.

 

Davutoğlu başbakanlık görevinden 5 Mayıs 2016 tarihinde alınırken, yerine 22 Mayıs’ta Binali Yıldırım atandı. Davutoğlu’nun açıkladığı Sur teşvik paketi gibi Başbakan Binali Yıldırım da 4 Eylül’de Cahit Sıtkı Tarancı Kültür ve Kongre Merkezi’nde 23 ili kapsayan "Doğu ve Güneydoğu Yatırım Destek Hamlesi" adı altında bir paket açıkladı. O günden bu güne Sur’da yıkımın ötesine geçilmedi.

HER YERE KARAKOLLAR 

İlçede okul, yurt, otel gibi birçok yere el konularak karakola dönüştürüldü. Green Park Otel özel mülkiyet olmasına rağmen özel harekat timleri tarafından karargah olarak kullanıldı. Birçok Aile Sağlık Merkezi ve okul boşaltılarak polis noktalarına çevrildi. Yine Sur’da 12 noktada güvenlik kulübeleri adı altında karakollar kuruldu.

ACELE KAMULAŞTIRMA 

Devlet kurumlarından Emniyet, Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü ve Bakanlar Kurulu işbirliğiyle Sur’da yeni plan devreye konuldu. 23 Mart 2016’da Koruma Kurulu’na Diyarbakır Emniyeti tarafından sunulan molozların çıkarılmasından Sur’un açıklarının kapatılmasına, her yerde karakol ve kalekolların kurulmasına kadar 8 madde kabul edildi.

Bu maddelerle Sur’un yakılıp yıkılmasına hukuki kılıf bulunurken, 21 Mart günü Bakanları Kurulu tarafından Sur’un "acil kamulaştırma" kararı onaya sunuldu. 25 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanan kararda, Sur’un 6 bin 300 parseli kamulaştırıldı. Kamulaştırılan parseller arasında kiliselerden hamamlara kadar tarihi yapılar da yer aldı.

 

HEVSEL BAHÇELERİ'NDE AĞAÇLAR KESİLİYOR

Diyarbakır surlarıyla Dicle Nehri arasında göz alabildiğine uzanır Hevsel Bahçeleri. Efsanelere, türkülere konu olmuştur. Tarımın anavatanı Mezopotamya’nın en eski tahıl ambarlarından biri olduğu söylenir ama Hevsel’in barındırdığı yaban yaşam pek bilinmez. Bu cennet bahçesi, 180’den fazla kuş türünün yanı sıra su samuru, tilki, sansar, sincap ve kirpi gibi birçok memelinin de barınağı. Sur yıkımından sonra Hevsel bahçelerinde ağaçlar kesilmeye başlandı. Dünya Kültür Mirası’ listesinde yer alan Hevsel Bahçeleri, KHK kararı ile ‘Özel proje alanı’ ilan edildi. 7 bin yıllık tarihi bulunan bahçelerde 3 aydır ağaç kesimi yapılıyor.

 

ON GÖZLÜ KÖPRÜ 8 GÖZLÜ OLDU

Diyarbakır’da bulunan tarihi On Gözlü Köprü olarak da bilinen Dicle Köprüsü’nün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı birimler tarafından yapılan peyzaj düzenlemesi ile beraber Dicle Nehri’nin akmakta olduğu on gözünden ikisinin toprakla doldurularak "çay bahçesi" işletmelerine devredildiği anlaşıldı.

DÜZENLEMELER YAPILMIŞTI 

Artık sekiz gözünden su geçmekte olan köprü ve civarındaki peyzaj çalışmaları, 2008 yılında başlamış ve köprü araç trafiğine kapatılarak çevresinde bir takım düzenlemeler yapılmıştı. Bir anlamda Diyarbakırlılar için bir mesire yeri haline gelen alanda oluşan yoğunluk sonucunda köprü civarına işletme fikri giderek cazip hale gelmiş gibi gözükmekte.

Yapımı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen "Diyarbakır İli Dicle Vadisi, Kırklar Tepesi Rekreasyon Alanı Kentsel Tasarım ve Peyzaj Uygulama Yapım İşi" çerçevesinde On Gözlü Köprü’nün etrafında ve Kırklar tepesinde çalışmalar sürerken, köprünün her iki ucundaki ayakların hangi amaçla toprakla doldurulduğu da anlaşılmış oldu.

 

ÇAY BAHÇESİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ 

Toprakla doldurulan alan bu niteliksiz ve saygısız tarihi müdahale ardından hızlıca bir çeşit çay bahçesine dönüştürüldü. Sur Belediyesi'nin Kayyum'u Bilal Özkan, yapılan incelemenin ardından DSİ Bölge Müdürlüğü'ne kaçak yapıların yıkılması için talimat verdiklerini söyledi.

TARİHÇESİ 

On Gözlü Köprü’nün tarihçesine ilişkin bazı kaynaklarda 6. yüzyılda I. Anastasias döneminde yapıldığı bilgisi yer alıyor. Köprüye ilişkin bilgiler şöyle: "Köprü zaman içerisinde şehri kuşatan kuvvetler tarafından yıktırılmış, daha sonradan yeniden onarılmıştır. Şehrin en son Bizans İmparatoru Juannes Tzimisces tarafından 974 yılında kuşatılması sırasında yıktırıldığı bilinmektedir. Daha sonra Emevi Halifesi Hişam döneminde köprünün onarım görmüştür. Köprünün güneybatı bölümünde ilk üç gözde yer alan kitabeye göre köprü, 1065-1067 yıllarında Mervaniler tarafından Nizamüddin Nasr döneminde yapıldığını, diğer kısımlarının da onarıldığı anlaşılmaktadır. Köprünün günümüze kadar gelen son yapım ve onarımı, Mervanoğlu Nizamüddevle Nasr’ın buyruğu üzerine, 1065-67 tarihlerinde yapılmıştır. 18 metre boyu olan yapının kitabesi, köprünün güney yüzünde ve ilk üç göz arasındadır. Köprünün kitabesinin sonunda aynı hizada bazalt taş üzerine işlenmiş, bir çerçeve içinde, sağa dönük bir aslan kabartması bulunuyor.

On Gözlü Köprü, 2008 yılında Osman Baydemir’in belediye başkanlığı döneminde trafiğe kapatılmış ve çevre düzenlemesi gerçekleştirilmişti. Diyarbakırlılar için mesire yeri olarak kabul gören On Gözlü Köprü civarında çay bahçeleri açılmıştı.

 

 

 

Öne Çıkanlar