'Ağladılar... Korkudan, heyecandan, mutluluktan'

Saadet öğretmenin ortaya çıkardığı cinsel istismar davasını sonuna kadar izleyen Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü karar anını anlattı.

'Ağladılar... Korkudan, heyecandan, mutluluktan'

Sibel HÜRTAŞ / ANKARA

Cinsel istismar davasında bu kez rekor bir karar çıktı. İzmir’in Menderes İlçesi Ahmetçik Okulu’nda 3 yıl önce 6 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu ortaya çıkan okul müdürü 82 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Okul müdürünün bu cezayı almasını sağlayan ise aynı okulda rehber öğretmenlik yapan Saadet öğretmenin çabaları oldu. Saadet öğretmeni bu mücadelesinde yalnız bırakmayan ve davanın sonuçlanmasını sağlayan Kadın Hakları Federasyonu Başkanı Canan Güllü, Artı Gerçek’e Menderes davasında yaşananları anlattı.

BİR GÜN TELEFON ÇALDI: ARTIK DAYANAMIYORUM

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun Acil Yardım Hattı’na bir telefon geldiğini anlatıyor Canan Güllü. Kaydı dinlediğinde karşıdaki sesin, "Ben yoruldum artık. Bıktım mücadele etmekten" diyor. Bu ses Ahmetçik Okulu’nun Rehberlik öğretmeni Saadet öğretmene ait. Kaydın devamında ise "Cumhurbaşkanlığına, Başbakanlığa yazdım ama beni duyan olmadı. İçimi boşaltmak için sizi aradım" diyor. Canan Güllü, hemen bu kaydı arayan numarayı arıyor, Saadet öğretmenin "ben bıktım" dediği noktada mücadele yeniden başlıyor. Kadın Hakları Dernekleri Federasyonu hemen İzmir’deki avukatlarla bağlantı kuruyor, İzmir Barosu Kadın Komisyonu’ndan 18 avukat Mederes ilçesindeki bu köye gidip, mağdur ailelerden vekalet almak için uğraşıyor.

'Ağladılar... Korkudan, heyecandan, mutluluktan' - Resim : 1AİLE BAKANLIĞI’NIN AVUKATI HİÇ DURUŞMAYA GİRMEDİ

Canan Güllü, "18 avukat mücadele etmeye başladığı andan itibaren kafa kafaya girilen bir süreç yaşandı. Ortada bir yıldır bir dava var, adliyeye gitmiş. Davaya müdahil olan Aile Bakanlığı’nın avukatı hiç duruşmaya girmemiş. Bu okul müdürü yargılanırken emekli olmuş. Emekliliğini kurtarmış, hakkını almış. Tutuksuz yargılanmaya başlamış. Saadet öğretmen bu süreçte çabalamış. Ama sonuç alamamış, dava tam kapanmak üzereyken devreye girildi. Ve süreç yeniden başlatıldı" diyor.

ORTAK MÜCADELE

18 avukat Menderes’te mağdur ailelerle görüşürken, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu da kadın örgütlerine bu dava için çağrıda bulunuyor. Aynı anda medya da kamuoyu da harekete geçiriliyor. Siyasi partiler de bu davaya sahip çıkıyor. Güllü, "Medya bu davanın kamuoyu tarafından sahiplenilmesini sağladı. Bu dava medyanın kamuoyu üzerindeki etkisini ortaya koyması açısından da çok önemliydi" diyor. Canan Güllü, bu davayı tüm kadın örgütlerinin sahiplendiğini söylüyor, "Bu müdahaleler olmasaydı sanık tutuklanmayacaktı" diyor.

KARARI AĞLAYARAK DİNLEDİLER

Bu örgütlenmenin sadece dava üzerinden olmadığını da söyleyelim. Kadın Dernekleri Federasyonu ve kadın örgütlerinin destekleriyle, istismar gören çocuklar rehabilitasyon alıyorlar, eğitim süreçleriyle ilgileniliyor. Ama yargılama bu mücadelenin en somut sonucunu oluşturuyor. Karardan tüm kadın örgütleri memnun. Kadın örgütleri, yargılamalar sırasında da çocukların yanındalar. Güllü, "Çocuklar, karar duruşmasını bir danışmanımızın nezaretinde özel bir odada dinlediler. Ağladılar… Korkudan, heyecandan, mutluluktan ağladılar" diye anlatıyor.

İHTİSAS MAHKEMELERİ KURULSUN

Menderes’teki istismar olayı kadın örgütlerinin mücadelesiyle sonuca ulaştı. Ama Türkiye’nin bambaşka noktalarında istismar olaylarının üzeri hala yargı kararlarıyla kapatılıyor. Canan Güllü, "Cezasızlığın ülke üzerindeki toplumsal cinsel suçlardaki artış üzerindeki etkisini görmezden gelemeyiz" diyor. Bu davalar devam ederken Acil Yardım Hattı’na çok sayıda ihbar geldiğini anlatan Güllü, "Bir olayı televizyonda anlattığım gün Acil Yardım Hattı’na 111 cinsel istismar ihbarı geldi. Hatta bu ihbarlardan bir tanesinde kızımızı özel operasyonla kurtardık. Bu süreç bize şunu gösteriyor, ortada çok yaygın bir istismar hadisesi var. Ama yargılama süreçleri çok uzun sürüyor, insanlar bu süreçlerden umudunu kesiyor. Bu süreçlerde mağdurlar daha fazla mağdur ediliyor" diyor. Güllü’nün bu konuya ilişkin önerisi ise sadece bu davalara bakan İhtisas Mahkemeleri’nin kurulması ve yargılamaların kısa sürede sonuçlandırılması.

REHBER ÖĞRETMENLERE DOKUNMAYIN

Menderesteki istismar olayını ortaya çıkaran Saadet Öğretmen, Rehberlik Öğretmeni. Kendilerine Acil Yardım Hattı’ndan gelen ihbarların önemli bir kısmının da rehber öğretmenler tarafından yapıldığını anımsatan Güllü, şunları söylüyor:

"İstismar olaylarını ortaya çıkarmada rehber öğretmenler çok önemlidir. Biz rehber öğretmenlerin istismar konularında bildirim yetkilerinin olduğunu duyurduk. Onlar da bildirim yapmaya başladı ama ortaya bu kez şöyle bir durum çıktı: Rehber öğretmen bildirim yapıyor ama Okul Müdürlüğünde, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde ya da İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde olayın üstü örtülüyor. Biz de rehber öğretmenlere "Acil Yardım Hattı’na bildirin. İhbarcının kimliğini gizleyerek, davalara bakalım’ diye çağrıda bulunduk. Tam bu sırada da Milli Eğitim Bakanlığı’nda rehber öğretmenlerin çalışma koşullarına ilişkin değişikliğe gidileceği haberi geldi. Bu son derece tehlikelidir. Bir çocuğun yakınlarınca istismara uğradığını anne, evde çocuğunun değişik davranışlarından anlar. Bir çocuğun okulda istismara uğradığını da rehber öğretmen davranışlarından anlar. Eğer rehber öğretmenlere nöbet ve ders koyarak, öğrencilerle irtibatını keserseniz, öğretmenler bunu tespit edemezler. Bunu Milli Eğitim Bakanlığı’nın istismarların ortaya çıkarılmasına yönelik çalışmaların önünü kesmek için geliştirdiği bir tavır olarak yorumladık."

YARGIYA ULAŞMAYAN ÇOK DAVA VAR

Cinsel istismar olaylarının yaygınlığına dikkat çeken Güllü, Acil Yardım Hattı üzerinden aldıkları 10 telefondan 5’inin cinsel istismar vakalarından oluştuğunu ve bunların bir çoğunu da yargıya intikal ettiremediklerini belirtiyor. Yargıya intikal ettirdikleri olaylarda da çok sayıda takipsizlik kararı var. Sadece yargı ile ilgili değil farklı alanlarda da cinsel istismar olaylarının üzerinin örtülmeye çalışıldığına dikkat çekiyor Güllü, "Doktor 17 yaşındaki bir kıza, ‘adın çıkar’ diyerek, rapor vermiyor. Bu zihniyeti tartışmamız gerekiyor. Erkek egemen zihniyetin tacizi hoş görürken taciz sonrası mağduriyeti toplumsal mağduriyet olarak da görüp önlem almaması, cezalandırmaması da sorun" diyor.

dava Canan Güllü