Ahmet Akif Mücek, İsveç'te sürgünde vefat etti
Artı Gerçek - Gençliğinde devrimci faaliyetlerin lider kadroları arasında yer alan ve hapis cezaları nedeniyle İsveç'te sürgün hayatı yaşayan Ahmet Akif Mücek, 64 yaşında vefat etti.
Yazar ve çevirmen Mücek, 6 yıl 12 Eylül döneminde, 11 yıl 1990'ların ortasından başlayarak toplam 17 yıl hapis yatmıştı.
Ermeni Soykırımı'na dair 'Son Düşüncenin Masalı' kitabının çevirmeni olan Mücek'in bazı eserleri şunlardı:
- 12 Eylül Askeri Darbesinin Ekonomi Politiği
- Asimetrik Savaşı ve Provokasyon Süreci
- Ortadoğu'nun Globalleşmesi
- Sri Lanka'da Barış Süreci Nasıl Gelişti Neden Yürütülemedi?
- Türkiye'de Askeri Darbeler
Ahmet Akif Mücek'in cenazesi İstanbul'a getirilecek.
YEĞENİ PROF.DR. ULAŞ BAŞAR GEZGİN DUYURDU
Yeğeni Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin, vefat haberini şöyle verdi:
"Sonuna kadar devrimci dayım Ahmet Akif Mücek'i sürgünde kaybettik.
Acımız tarifsiz. Ne yapacağız bilmiyoruz. Haber yeni geldi.
Memleketine hasret kaybettik.
Yıldızlar yoldaşı olsun diyeceğim, hafif kalacak.
Annemin en sevdiği, en üzerine titrediği kardeşiydi.
Annemden sonra o da gitti.
Annem nereye giderse oraya gitti.
Bir gün bir kelebek mi oluruz güvercin mi oluruz bilemem.
Ama bir gün kavuşacağımıza inancım tam.
Size dayımı anlatacağım, ama elim klavyeye gitmiyor.
Bir tek şunu söyleyeyim: Beni bir akademisyen ve yazar olarak ben yapan temel yapıtaşlarını onun eleştirelliğinden, kararlılığından aldım. Darüşşafaka yıllarında, yeraltında yaşarken beni yetiştirdi, okudu, okuttu, düşündü, düşündürdü. Beni ben yaptı.
Acım değil yalnızca, kalbimdeki boşluğu da sonsuz.
İlk sakinleşmede Akif dayımı size anlatacağım.
Acı ve üzüntüyle duyurulur!
Bu anıtsal kişilik, düşünceleri uğruna, 12 Eylül'de 6 yıl, 90'lı yılların ortasında 10 yıl kadar hapis yaptı. Düşüncelerinden zerrece ödün vermedi. 18 yaşındaki devrimci ruhunu hep taşıdı.
Çok kaliteli bir yazar ve Almanca çevirmeni olarak, birçok kitap bıraktı bize. Bir kitabının (Filipinler'de barış süreçleri) yayın öncesi okumasını yapmıştık. Onunla yıllar sonra çalışma şansına kavuşmuştum. Duygulu bir yazardı, zalime karşı kayıtsız kalamazdı ve derinliği vardı. Onun isyancı üslubunu ve bilgi dolu yazarlığını da hep anımsayacağım.
Akif Dayım, bana ilk tarihsel diyalektiği, materyalist diyalektiği öğretendi. Başöğretmenimdi.
Üstelik bunu sahte pasaportla memlekete döndüğü zaman yapıyordu.
Herkes 12 Eylül'den sonra yurtdışına kaçıp mülteci rahatlığına kavuşurken, o dönmüştü.
"Rahat bana göre değil. Ben Türkiye'de devrimci mücadele katılmalıyım" demişti, İsviçre'deki konforlu yaşamı bırakıp illegal bir biçimde memlekete dönmüştü.
Yalnızca Marksist klasikleri değil sosyal bilimlerin temel okumalarını onunla yaptık. Yaşım 15-16.
Dayıcığım, ünlü sözünü unutmuyorum: "Bunu al, oku, özetini çıkar, sonra tartışalım."
(HABER MERKEZİ)