Ahmet Şık'ın mahkeme başkanını kızdıran sözleri
'Terörist muamelesini akıl almaz suçlamalara dönüştüren iktidar güdümünde bir yargı var.'
Fatma YÖRÜR
ARTI GERÇEK - Cumhuriyet davasında savunma yaparken Mahkeme Başkanı tarafından sözü kesilerek salon dışına çıkartılan Ahmet Şık, Cumhuriyet'e yönelik susturma operasyonunun hukuksuzluklarını slayt gösterileriyle anlatıyordu. Şık, sözlerine başlamadan önce avukat Fikret İlkiz, heyete "Burada söylenecek bazı sözlerin sizle alakalı olmadığını önceden belirtmek istiyoruz" dedi.
30 sayfalık beynına başlayan Ahmet Şık, görüntülü olarak sunduğu beyanında şu ifadeleri paylaştı:
"Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, yeni adli yılın açılışı vesilesiyle 23 Kasım 2017’de yaptığı konuşmada çok çarpıcı veriler ortaya koydu. 2016 yılı adli suç istatistiklerine göre 80 milyonluk ülkemizde yaklaşık 6 milyon 900 bin şüpheli bulunduğunu açıklayan Cirit; "Demek ki Türkiye’de, nüfusa oranladığımızda yüzde 8 civarında kişi şüphelidir. Haklarında ilk derece soruşturma yürütülmektedir" dedi.
Bu sözleri referans alsak bile, ülke nüfusunun yüzde 8’inin şüpheli olması çok yüksek bir oran. Ama Yargıtay Başkanı Cirit’in yaptığı basit hesap hatasını düzeltmek gerekiyor.
Şöyle ki;
0-15 yaş grubunda yer alanlar ile akıl hastalarının ve benzeri isnat yeteneği bulunmayan insanların ülke nüfusuna oranı yaklaşık yüzde 25’tir. Bir yüzde 10 da bedensel engelli olan ya da yatalak ve fiziken suç işleyemeyecek durumda olan insanlar var.
Bu iki kategoride yer alanları hesaptan düştüğümüzde, yasalar karşısında isnat yeteneğine sahip yaklaşık 50 milyon insan kaldığını söyleyebiliriz.
Eğer, Yargıtay Başkanı’nın ifade ettiği gibi yaklaşık 7 milyon şüpheli varsa bu oransal olarak ülke nüfusunun yüzde 15’inin devlet nezdinde şüpheli görüldüğü anlamına gelir. Başka bir deyişle sokaktaki her 7 kişiden biri şüpheli.
Buradan yola çıkarak günümüz Türkiye’sini kısaca özetlemeye kalksak karşımıza çıkan tablo şöyle bir şey oluyor:
Çoğulculuğa değil çoğunlukçuluğa sırtını dayayarak memleketin kendinden olmayanlarına değişik biçimlerde ve düzeyde terörist muamelesi yapan bir iktidar var. Terörist muamelesini akıl almaz suçlamalara dönüştüren iktidar güdümünde bir yargı var."
ŞIK: UMARIM BİR GÜN SİZ DE SİZİN GİBİ BİR MAHKEMEDE YARGILANMAZSINIZ
Tam bu noktada Mahkeme Başkanı Dağ, "Sözünü kesiyorum Ahmet Şık" dedi. Bunun üzerine bir izleyici "Sen değil siz demeniz gerekir, o sizin oğlunuz değil" diyerek itiraz etti. Mahkeme Başkanı, izleyiciyi salondan attırdı.
Bu sırada başkan Dağ, "Böyle gidersen izin vermem. Açılmış soruşturmalar var. İktidarla, onun güdümündeki yargıyla işin yok" diyerek uyardı. Dağ’ın Şık’a "sen" diye hitap etmesi üzerine salondaki seyircilerinden biri tepki gösterdi ve "Siz diyeceksiniz" dedi. Başkan Dağ da "Arkadan kimse müdahale etmesin. Burası forum değil" diye sesini yükseltti. Salondaki seyircinin, "Siz de Ahmet’e sen diyemezsiniz. Ahmet babanızın oğlu değil. Saygı göstereceksiniz. Göstermek zorundasınız" sözleri üzerine Dağ, bu kişiyi salondan çıkardı.
Şık gerginlikten sonra sözlerine devam etti. "Hakikati örtbas eden, gizlenen her gerçekle ortak geleceğimizin karartılmasına suç ortaklığı yapan bir medya var" diyerek, korkuyla sessiz kalan çoğunluktan bahsetti. Şık, "Hal bu iken, tamamen zalimliğe adanmış ve kötülüğünü şiddetle besleyen bir dikta rejiminde doğal olarak, özgürlüğünün sınırlarını genişleten de sadece kötülük oluyor. Öyle maharet ya da zeka gerektiren bir kötülük değil. Gücü elinde tutmanın kibri ve pervasızlığıyla hayata geçirilen sıradan ve organize bir kötülük. Kötüler. Farkındalar ve biliyorlar kötü olduklarını. Ve bu da, onları daha kötü yapıyor. Bu karanlık iklimi yaratanlar kendileriyle ve kötülükleriyle yüzleşmenin ağır sonuçlarını geciktirmek için de kendilerinden olmayanları, kendileri gibi olmayanları, suçlarını ifşa edenleri suçluyorlar. Bu tablonun ortaya çıkmasında AKP iktidarının en güçlü silahı kuşku yok ki medyası oldu. El koymalar, satın almalar yoluyla iktidar sözcülüğünü üstlenen bir medya inşa edilmişti." dedi.
Bu sırada Başkan Dağ, Şık’ın konuşmasını ikinci kez böldü ve "Bu savunma değil. AKP iktidarını gidin milletvekili olun, eleştirin. Bu dava siyasi dava değil. Bu şekilde savunma yapmanıza izin vermem" diyerek Şık’ın dışarı çıkardığını söyledi. Şık bu sırada, "Bu bir siyasi davadır. Siyaset, medya, yargı eliyle yürütülen bir dava bu" dedi. Şık’ın dışarı çıkarılması sırasında seyirciler sert tepki gösterdi.
Ahmet Şık, "Bu dava siyasi bir davadır. Bu nedenle savunmam da siyasidir." dedi. Mahkeme Başkanı, "Böyle savunmaya izin vermem" deyince, Ahmet Şık'ın "Neden?" sorusu üzerine ise "Sanığı dışarı alıyorsunuz, savunmasını kesiyorum" dedi. Ahmet Şık salondan çıkarılırken "Umarım bir gün siz de sizin gibi bir mahkemede yargılanmazsınız" diyerek salondan atılmasına tepki gösterdi. Ahmet Şık'ı tüm tepkilere rağmen salondan çıkarttı.
Ahmet salondan çıkarılırken salon yuh sesleriyle inledi. "Ahmet çıkacak yine yazacak" sloganları atıldı. Salon sloganlarla inlerken mahkeme heyeti salonu terk etti, görevliler salonu boşalttırdı. Duruşmaya saat 14.00'e kadar ara verildi.