AİHM Türkiye'den savunma istedi

ARTI GERÇEK - Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın da avukatlığını yapan Ramazan Demir'in cezaevinde bulunduğu dönemde mesleği gereği ve kendi savunmasını yapmak için internete erişim talebinin reddedilmesiyle ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) hükümetten savunma istedi.

Nisan 2016'da tutuklanmasının ardından 8 Eylül 2016'da tahliye edilen avukat Ramazan Demir'in cezaevi yönetimi ve yerel mahkemelere yaptığı başvurular reddedilmişti.

Demir'in başvurusunu değerlendiren Anayasa Mahkemesi de başvuruyu 'açıkça dayanaktan yoksun' bularak reddetmişti. AİHM, Demir'in başvurusuna öncelik vererek "bilgiye erişim hakkı" konusunda hükümetten savunma istedi.

İLGİLİ HABER: DEMİRTAŞ'IN AVUKATLARI ERDOĞAN'IN 'KARŞI HAMLE'SİNİ AÇIKLADI

AİHM'in internet sitesinde yayınlanan kararda şöyle denildi:

Başvuru, başvuranın ilgili dönemde gözaltındayken internete erişim talebinin cezaevi yetkilileri tarafından reddedilmesine ilişkindir. Başvuran, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesine dayanarak, bu reddin sonucu olarak bilgi veya fikir alma özgürlüğünün ihlal edildiğinden şikayetçidir. Bu bağlamda, avukatlık mesleği göz önüne alındığında, AİHM'in, Anayasa Mahkemesi'nin ve Resmi Gazete'nin internet sitelerine danışarak, müvekkillerinin dosyalarını daha iyi takip edebilmek için ihtiyaç duyduğu hukuki bilgileri elde etmek ve kendisine karşı açılan ceza yargılamasında kendi savunmasını yapmak istediğini ileri sürmüştür.

Başvuranın ifade özgürlüğü ve özellikle de bilgi veya fikir alma hakkının AİHS'in 10. maddesinin 1. fıkrası kapsamında değerlendirilebilir mi, değerlendirilemez mi?

Eğer değerlendirilebilir ise bu hak ihlali kanunla saptanmış mıdır ve AİHS'in 10. maddesinin 2. fıkrası anlamında gerekli midir?

Özellikle, ulusal mahkemelerin, AİHS'in 10. maddesinde belirtilen ilkelerle tutarlı olarak karar verdiği değerlendirilebilir mi? Ek olarak, ilgili olguların kabul edilebilir bir değerlendirmesi temelinde, başvuranın ifade özgürlüğü hakkı ile yetkili makamlar tarafından başvuranın talebini reddetmeye yönelik yasal amaçlar arasında bir denge kurulabildiği düşünülebilir mi? (DIŞ HABERLER SERVİSİ)