Akran Zorbalığı: "Fark edilmezse travmatik sonuçları olur"

Akran Zorbalığı: "Fark edilmezse travmatik sonuçları olur"
Kocaeli'deki bir lise öğrencisinin arkadaşına uyguladığı şiddet ile yeniden gündeme gelen akran zorbalığı konusunda uzmanlar uyarıyor: "Fark edilmezse travmatik sonuçları olur, çocukların uyku ve yeme alışkanlıklarındaki değişikliklere dikkat etmeli."

Ezgi YILDIZ


İSTANBUL – Okullarda sıklıkla karşılaşılan akran zorbalığı, sosyal medyada geçtiğimiz hafta Kocaeli'de dokuzuncu sınıf bir lise öğrencisinin sınıf arkadaşına uyguladığı şiddet görüntülerinin paylaşılmasıyla tekrar gündeme geldi. Akran zorbalığı; fiziksel, sözel, siber duygusal, sosyal ve cinsel pek çok farklı türde meydana gelebiliyor. Peki akran zorbalığı nasıl önlenir? Ebeveynler çocuklarının akran zorbalığına maruz bırakıldığını veya maruz bıraktığını nasıl anlar? Öğretmenlere ve ebeveynlere düşen görevler nelerdir? Bu soruların yanıtlarını psikologlar Ceyda Dedeoğlu ve Zeynep Akılotu yanıtladı.

AKRAN ZORBALIĞI NEDİR?

Uzman Psikolog Ceyda Dedeoğlu, akran zorbalığının geçmişten günümüze çok sık rastlanılan bir davranış biçimi olduğunu ifade ederken bir şeyin zorbalık olarak tanımlanabilmesi için o davranışın tekrarlanması, kasıtlı olması ve arada bir güç dengesizliğinin mevcut olması gerektiğini vurguladı. Dedeoğlu, “Okulların içerisinde de farklı farklı gruplar görüyoruz. Bazı grupların kendi içinde bir güç elde etmesi o gücü tırnak içinde daha zayıf gördükleri çocukları daha zorlayıcı davranışlarda bulunmasını çok fazla görüyoruz” dedi.

Psikolojik Danışman Zeynep Akılotu akran zorbalığı yaşının anasınıflarına kadar düştüğünü belirterek, travmatik sonuçlarının olabileceğine dikkat çekti:

“Yaşıt tarafından sürekli olarak zorbalığa maruz bırakılmaktan söz ediyoruz. Burada bu eylemde süreklilik önemlidir. Bu doğrultuda akran zorbalığı bizi travma tanımına götürüyor. Travmada kişiyi en çok zorlayan şey onun sürekliliğidir. Fiziksel, sosyal ve akademik olarak zarar vericidir”

EBEYENLER ÇOCUĞUNUN AKRAN ZORBALIĞINA MARUZ BIRAKILDIĞINI VE BIRAKTIĞINI NASIL ANLAR?

Psikolojik Danışman Zeynep Akılotu ebeveynlerin çocuklarının okulda geçirdiği zamana dair bilgi sahibi olması gerektiğini söyledi. Akılotu, bu tarz soruları sık sık sormayan anne ve babalara uyarıda bulundu:

"Bizler hep eğer evde hiç duygu konuşulmamışsa çocuk ‘acaba bir sorun mu var?’ sorusunu sorar dolayısıyla çocukta kaygı uyandırmadan takip sağlanmalıdır. Çünkü çocuğun yaptığı hatayı da uğradığı haksızlığı da ailesine anlatabilmesi lazım. Burada çok kritik bir 24 saat vardır genelikle ilk 24 saatte anlatılmazsa daha sonra anlatılmaz”

Psikolojik Danışman Zeynep Akılotu akran zorbalığında risk faktörlerinin iyi saptanması gerektiğine vurgu yaptı. Akılotu, ebeveynlerin çocuklarının akran zorbalığına uğradığını davranışlarından anlayabileceğini belirterek şu uyarılarda bulundu:

“Uyku ve yeme alışkanlıklarında keskin değişimler varsa çocuk akran zorbalığına uğruyor olabilir. Bunlar tespit için gereklidir fakat ailelerin önleyici davranış biçimlerinde bulunmaları gerekir. Bir anne baba ‘Ben evimde akran zorbalığı yapmayacak bir çocuk yetiştirmeliyim dolayısıyla çocuğumu empatik bir şekilde yetiştirmeliyim’ demeli bu şekilde davranmalıdır”

OKULLARDA AKRAN ZORBALIĞI İLE NASIL BAŞ EDİLİR?

Uzman Klinik Psikolog Ceyda Dedeoğlu, akran zorbalığıyla baş edebilmenin yollarının dünyada da üzerinde fazla durulan ve ele alınan bir konu olduğunu söyledi. Dedeoğlu, “daha eski bakış açısıyla bu tarz durumlarda rehber öğretmen, buna maruz kalan ve maruz bırakan çocuklarla ayrı ayrı görüşür sorunla bu şekilde idare edilmeye çalışılırdı. Fakat bütün dünya gördü ki sadece bu yaklaşımla zorbalıkla bu şekilde baş edilemiyor. Çözüm için daha bütüncül yollar aranmalı” dedi.

Dedeoğlu, zorbalık bir şiddet türü olduğuna dikkat çekerek, “Toplumsal olarak bu şiddeti kabul eden bir ortam varsa onu daha artmış bir şekilde görürüz. Okullarda ise sistemsel olarak şiddet ikliminden arındıran bir yaklaşıma geçilmesi gerekir. Öfkeyi yaratan unsurlar toplumda şiddet dili kullanıldıkça artmaya da devam edecektir” diye konuştu.

Akran zorbalığının okullarda ders müfredatında yer almasının önemli olduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Ceyda Dedeoğlu derslerin işleniş biçimlerine dikkat çekti:

“Bu dersleri ‘akran zorbalığı kötüdür’ diyerek didaktik bir şekilde işlemenin bir faydası olmaz. Öğretmenlerin davranışsal olarak uygulaması gerekir. Okul idarecilerin de bu konuya önem vermesi, şiddet uygulanmasının kabul edilen, onaylan bir davranış olmadığını sözel ve sözel olmayan yollarla ifade edilmesi gerekir. Genel olarak ortamın şiddet hakimiyetinden arındırılması gerekir. Okullarda bir bütünsel bir sistem olarak çözülmesi gerekir. Sadece rehberlik öğretmenleri ile çözülebilecek bir sorun değil. Okul bünyesinde çalışan herkes bu konuda bilinçlendirilmesi gerekir”

Psikolojik Danışman Zeynep Akılotu, akran zorbalığının temelinde özgüven sorunu olduğunu belirterek çözümün ise aynı başlıkta olduğunu vurguladı:

“Temelde bu özgüven sorununu gidermek gerekiyor. Psikoloji bilimi bize der ki bir davranışı aldığın zaman yerine yenisini koymak zorundasın. Akran zorbalığını aldığımız zaman yerine ne koyacağız burada özgüven giriyor devreye. Bizim gençlerimiz her geçen gün özgüvenini yitirdiği için zorbalıkta yer alıyor”

AKRAN ZORBALIĞINDA EĞİTİM SİSTEMİNİN ETKİSİ

Psikolojik Danışman Zeynep Akılotu, özellikle öğretmenlerin dikkatli olması gereken bir konu olduğuna vurgu yaptı. Akılotu, bir öğrencinin sınıfta bir arkadaşı dahi olmaması halinin bu durumun akran zorbalığından, düşük özsaygıya, cinsel istismara kadar uzanan birçok risk faktörü barındırdığını söyledi. Akılotu, “Sosyal izolasyon ve yalnızlık öğretmenlerin üzerinde durması gereken bir konu. Sorumluluk sadece okulda değildir. Okul, aile ve toplum iş birliği içinde çalışması lazım. Bir değişiklik gerçekleştirilecekse medyadan başlaması lazım. Dizi film sektörü makbul olan bir beden algısı oluşturuyor bunun dışındakiler ise ‘anormal’ ilan ediliyor. Anormal ilan edilende de çocuk ve gençler biraz acımasızdır” dedi.

Psikolojik Danışman Zeynep Akılotu, eğitim sisteminin de akran zorbalığını beslediğini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

“4+4+4 sistemi akran zorbalığını arttırdı. Şimdiki beşinci sınıf öğrencileri ortaokulda değişen öğretmen sistemine uygun değiller. Kimisi ergenliğe daha geç kimi daha erken giriyor. Henüz yaş gelişimi olduğundan çok fazla akran zorbalığına maruz bırakılabiliyorlar. Aynı zamanda bu çocuklar beşinci sınıfa uygun olmadığından bir sınıf öğretmenine ihtiyaç duyuyorlar çünkü bu yaş grubunda bağlanma duygusu var. Sekizinci sınıflarla birlikte ders almaları da bunu arttırıyor tekrar 5+3 sistemine geçilmeli. Okulların acilen çağdaş rehberlik dersine geçmesi gerekir. Eskiden bir rehberlik saati vardı ve o derse rehberlik öğretmeni girerdi. Fakat şimdi sınıf öğretmenleri giriyor ve bu da yetersiz oluyor."

AKRAN ZORBALIĞINDA ‘İZLEYİCİLERİN’ ROLÜ

Dedeoğlu, bu tarz olaylarda maruz bırakılan ve maruz bırakanların dışında bir de izleyenler olduğuna dikkat çekti. Dedeoğlu, izleyenlerin olması ve kimsenin ses çıkarmaması da maruz bırakılanın düşünce dünyasında ‘Yaşadıklarıma etrafımdaki diğer kişiler, göz yumuyor ve hak gördüğü bu sebepten içinden çıkılamaz ve onaylanan bir şey’ gibi duygular oluşturabileceğini söyledi. Dedeoğlu, “Bu sebepten izleyen kişilerin de nasıl davranması gerektiğine dair fikir sahibi olması gerekir ve bunun kabul edilir olmadığını fark etmesi gereken zemin oluşturulması gerekir” dedi.

AKRAN ZORBALIĞININ ETKİLERİ VE SONUÇLARI NELERDİR?

Zorbalığın küçük adımlarla başladığını belirten Psikolojik Danışman Zeynep Akılotu, erken fark edilmemesi durumunda zorbalığın boyutunun büyüyeceği uyarısında bulundu:

“En yaygınının fiziksel anlamda görüldüğünü söyleyebiliriz. Ergenler ayna önünde çok fazla vakit geçirip benlik algısını görünümüyle eşleştiriyor. Bu nedenle gençlerde fiziksel benlikle ilgili şakalar yapılıyor maruz bırakılanda ise benlikle algılarında bozulmasına yol açabiliyor. Etkileri arasında en sık; depresyon, anksiyete bozukluğu, düşük özsaygı ve okul performansında düşüş görülebilir.
Maruz bırakılanın yaşadığı stres uzun vadede kalp rahatsızlıklarına kadar neden olabilir. Fiziksel olarak da dışavurumları var örneğin saç koparma anoreksiya. Bunlar beden algısındaki bozulmadan ötürü meydana gelebilir.”

MEB MÜFREDATA ALMIŞTI

Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) , Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğünce hazırlanan "okul temelli sosyal sorumluluk çalışmaları" dersi, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının onayından geçerek müfredata eklendi.

Ortaokul 6, 7 ve 8. sınıflarda her bir düzeyi 72 saatlik öğretim programını içeren ders, 2023-2024 eğitim öğretim yılında seçmeli dersler kapsamına alınmıştı.

Dersin müfredatı ile öğrencilere toplumsal duyarlılık ve sorumluluk bilinci kazandırmak, toplumsal sorunlara farkındalık oluşturmak amaçlanıyor.

Öne Çıkanlar