Almanya'yla silah karşılığında Deniz Yücel pazarlığı

Kapitalist dev silah ticareti ve tüccarlarının derdi ne insan hakları ne demokrasi ne Cizre’deki katliam ne de gittikçe yoksullaşan halkın ve mültecilerin yaşam mücadelesi.

Almanya'yla silah karşılığında Deniz Yücel pazarlığı

Süheyla KAPLAN

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Almanya’nın Goslar kentinde bir araya geldi. Gezi süreciyle başlayan gerilim, Almanya Meclisi’nde soykırım kararının onaylanması, İncirlik krizi, Almanyalı komedyen Böhmermann’ın Erdoğan’a yönelik hiciv niteliğinde şiir okuması, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Almanya’ya kaçan subaylara sığınma hakkının verilmesi, casusluk, MİT krizi, DİTİB krizi, Türkiye’de tutuklanan Alman vatandaşları, Almanya’nın en yüksek tirajlı Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in tutuklanması, referandum etkinliklerinde Türk bakanlarına Almanya’da kampanya etkinliklerinin yapılmasına izin verilmemesi ve Erdoğan’ın Almanya’ya yönelik Nazi uygulamaları benzetmesi iki ülke arasındaki ilişkiyi daha da uçuruma sürüklemişti.

Almanya medyası iki ülke Dışişleri Bakanları görüşmesinden önce Almanya’nın bir süre dondurduğu silah ticaretini yeniden aktifleştirme kararı aldığını ve karşılığında da Türkiye’nin Deniz Yücel’in serbest bırakılma olasılığının bulunduğunu yazdı.

Almanya’nın federal seçimler öncesi Türkiye konusundaki ‘sert bir rota izleyeceğiz’ söylemleri de politikanın kirli ve ikiyüzlülüğünü bir kez daha sergilemiş oldu. Emperyalist-kapitalist dünya düzeninin getirdiği bataklıktan, ekonomik krizden çıkamama, yoksulluk, işçi sınıfı ve ezilen kesimin sorunları ile baş edememe ve mülteci sorununun dayattığı küresel ihmalkârlık iki ülke arasındaki hegemonik işbirliğini meşrulaştırdı!

Almanya’da hala bugüne kadar iktidar kurulamadı, yaşamsal koşullar gittikçe ağırlaşmakta, ayrıca işsizliği önlemede başarısız kalan Almanya mülteci sorununun yarattığı ırkçı, şovenist, muhafazakâr söylemlerin de etki alanına girmiştir.

DEV SİLAH TÜCCARLARI KAR YAPAMAZ HALE GELMİŞTİ

Türkiye- Almanya gerilimi sonrasında Rheinmetall’in yürüttüğü Leopard tanklarının modernizasyonu ve mühimmat projeleri beklemeye geçmişti. Şirketin CEO’su Papperger daha bir kaç ay önce verdiği demecinde ‘İlişkiler düzelmedikçe Berlin’den onay çıkmaz’ demişti.

Rheinmetall’in BMC ile ortaklaşa kurduğu ve yüzde 40 hissesine sahip olduğu RBSS şirketinin, 2018’de AKP’nin yaklaşık 7 milyar avroluk Altay ‘milli’ tank projesinin ilk 100 ila 200 tanklık bölümünün ihalesini alması beklendiği biliniyordu.

Kapitalist dev silah ticareti ve tüccarlarının derdi ne insan hakları, ne demokrasi, ne Cizre’deki katliam, ne Sur’daki ekolojik dengenin tahrip edilmesi, ne Cumartesi Annelerinin çığlığı, ne de gittikçe yoksullaşan halkın ve mültecilerin yaşam mücadelesi.

Türkiye’de ise 2018 ekonomide kriz alarmı veriyor. Reel sektör dışındaki güven endeksleri sonbahara dönük karamsar bir başlangıcı işaret ediyor. Tüketici endeksinde 0,3 oranında gerileme, jeopolitik belirsizlikler, finansal piyasadaki çalkantılar, gelir dağılımında eşitsizliğin artması, turist sayısında azalma vb. etkenler Türkiye’yi bir kez daha emperyalizmin kucağına oturttu.

SİLAH SATIŞI PERDE ARKASINDA DEVAM ETTİ

Merkel hükümeti ve Erdoğan rejimin arasındaki gerginliklere rağmen Almanya Türkiye’ye silah sevkiyatını devam ettirdi. 2017 yılının sadece ilk dört ayında Türkiye Alman silah sanayisinden 5 milyon 600 bin Avro değerinde silah ve mühimmat satın aldı.

GABRİEL: TÜRK ASKERİ SURİYE’DE IŞİD’E KARŞI MÜCADELE VERİYOR

Alman Dışişleri Bakanı Gabriel bugün gazetecilere yaptığı açıklamada Türk askerinin Suriye’de 'IŞİD’e karşı mücadele' verdiğini ifade ederek ‘NATO ortakları arasında silah ihracatında kısıtlamalara gitmek sadece belirli koşullar altında mümkündür. Türk askeri örneğin Suriye’de IŞİD’e karşı mücadele veriyor. Orada IŞİD’in yerleştirdiği mayınlar nedeniyle yaşamını yitiren askerler var. Şimdi biz Alman savunma sanayisi olarak ülkemizde bu gibi mayınlara karşı koruyucu teçhizata sahipsek bunları ihraç etmeyecek miyiz’ şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

Sayın Gabriel Türkiye’nin IŞİD gibi İslamcı terör örgütüne doğrudan destek verdiğini çok iyi biliyordu. Bu konuda Alman hükümetinin muhalefet partilerinin verdiği soru önergelerine yönelik cevapları da bu tezi doğrular nitelikteydi. IŞİD’e giden MİT Tırları ve Erdoğan rejiminin Ortadoğu’da Müslüman Kardeşler, İslamcı gruplar ve HAMAS ile ilişkileri ne yazık ki görmezlikten gelindi.

Almanya ve Türkiye arasındaki emperyal, tahakkümcü işbirliği demokrasi ve insan haklarının hatta diktatörlük rejiminin de önüne geçti.

Alman medyası gazeteci Deniz Yücel’in silah ticaretine onay verilmesinden ve panzer satışlarının piyasaya sürülmesinden sonra serbest bırakılabileceğini yazdı.

Alman Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen, Sosyal Demokrat Parti’li Dışişleri Bakanı’nın Türkiye ile kirli pazarlık yaptığını savunarak diktatörlüğe giden bir yoldaki ülkeye panzer ve silah satışlarının kabul edilemez bir durum olduğunu söyledi.

Dileğimiz sadece Deniz Yücel’in değil Türkiye’de başta Ahmet Şık olmak üzere tüm onurlu ve dik duran gazetecilerin ve siyasilerin serbest bırakılmaları. Ancak Alman medyasından da takip ettiğimiz gibi söz konusu bu sorunlar ve demokrasi krizine ilişkin hiçbir konu ve gündem iki ülke dışişleri bakanları tarafından dile getirilmemiştir.

İki ülke bakanları ekonomik ilişkinin altını çizerek ‚ ekonomik ilişkilerimizi geliştirmek için güven artırıcı adımlar atmamız lazım, somut adımları atmaya devam etmemiz gerekiyor. Sigmar'ın da söylediği gibi her konuda hem fikir olmak zorunda değiliz. Görüş ayrılıklarını ya da anlaşamadığımız konuları parantez içine alıp yola devam etmemizde yarar var Türkiye'nin AB üyelik süreciyle ilgili karşı karşıya olduğumuz durumu biliyoruz. Her iki tarafının yararına olan Gümrük Birliği anlaşması gibi konuları aşmamamız gerekiyor’ mesajını verdi.

Sonuçta insan hakları ve demokrasinin korunması finans ve ticaretin gerisinde kaldı ve küresel kapitalizm insan hakları rejimini boyunduruğu altına aldı. Bundan hareketle Deniz Yücel ve diğer tüm gazetecilerin, aydınların, tutsakların kirli pazarlıksız serbest bırakılmaları umuduyla.

silah Deniz Yücel Süheyla Kaplan