Amed Emek ve Demokrasi Platformu: İnsanlığın gemisi Cudi'de yanıyor
Rojhat Abi
Diyarbakır - Bugün Diyarbakır'da Amed Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri Diclekent'te bulunan Roboski Parkında Cudi ve Lice'de yakılan ve Akbelen'de şirketlere peşkeş çekilerek kesilen ormanlara ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi.
Basın açıklamasına Özgürlük için Hukukçular Derneği ( ÖHD) Mezopotamya Ekoloji Hareketi (MEH) , Roza Kadın Derneği, DİSK( Devrimci İşçi Sendikası Konfederasyonu), SES,(Sağlık Emekçileri Sendikası) Eğitim Sen, TMMOB( Türkiye Mimar ve Mühendisler Odası Başkanlığı), Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Ezilenlerin Sosyalist Partisi( ESP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) temsilcileri katıldı.
Basın açıklamasından önce konuşan Amed Sağlık Platformu Başkanı Elif Turan, Cudi ve Lice'de günlerdir ormanların yakıldığına dikkat çekerek, bölgeye söndürme çalışmaları için gitmek isteyen yurttaşlara izin verilmediğini söyledi.
CUDİ'DE YANGIN AKBELEN'DE RANT
Ardından Amed Emek ve Demokrasi Platformu adına basın açıklamasını okuyan Nujiyan Yıldırım Cudi ve Lice'de başlayan yangınların ilgili kurumlar tarafından gerekli müdahalenin yapılmadığını vurgulayarak, faillerin bir an önce tespit edilip yargılanmasını talep etti.
YANAN GELECEĞİMİZDİR
Cudi ve Lice'de başlayan yangınların söndürülmesi için müdahale etmek isteyen yurttaşlara izin verilmediğini söyleyen Yıldırım, "Geçtiğimiz günlerde basın ve yerel kaynaklar tarafından Lice İlçesinde ve Cudi dağında farklı zamanlarda yangınlar çıktığı belirtilmiş, ilgili kurumlarca yangına gerekli müdahalenin yapılmadığı paylaşılmıştır. Ayrıca yerel kaynaklar, yaşanan orman yangınlarının söndürülebilmesi için katkı sunmak isteyen yurttaşlara izin verilmediğini de ifade etmiştir" dedi.
BİR DEVLET POLİTİKASI OLARAK DOĞA KIYIMI
Muğla'nın Akbelen Ormanında devam eden ağaç kesimine karşı tüm çevre ve yaşam savunucularının tepkilerinin de devam ettiğine işaret eden Yıldırım, "Şırnak'ın Cudi bölgesindeki orman yangını ile ağaçlar ve bölgedeki tüm canlılar da yok ediliyor. Yetkililer tarafından yangına müdahale edilmediği gibi müdahale etmek isteyen vatandaşlara da engel olunmaktadır. Bölgedeki doğa kıyımı, uzun yıllardır güvenlik bahanesiyle bir devlet politikası olarak devam etmektedir. Bu nedenle bölgedeki tüm doğal kaynakların talanı gibi orman yangınlarına da meşruluk kazandırılarak, yasal yollarla doğa ve yaşam suçlan işlenmektedir. İnsanların yaşam alanları yok edilmekte, ormanlarda yaşam hakkına sahip tüm canlılar yanarak yok edilmektedir. Hava kirliliğine ve doğal felaketlere de zemin oluşturulmaktadır" ifadelerini kullandı.
BATIDA RANT, DOĞUDA GÜVENLİK POLİTİKASI
Ülkenin batıdaki ormanları rant için talan edilirken doğudaki ormanların ise güvenlikçi politikalar sonucunda yok edildiğini belirten Yıldırım, "Kapitalist sistemden, sömürüden beslenen ve devlet aygıtını kontrol eden sermaye azınlığı, bırakalım tedbirler almayı küresel Isınmayı, çevre kirliliğini, doğa tahribatını, iklim krizini artıracak politikalara devam ediyor. Ülkenin batısındaki ormanlar rant için talan edilirken, bölgedeki ormanlar güvenlikçi politikalarla yok ediliyor Anayasanın 169. Maddesinde ormanların korunması ve sahaların genişletilmesi hükme bağlanmış, yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilmesi devlet sorumluluğuna bırakılmıştır. Bu yerlerde tarım ve hayvancılık dahil bütün faaliyetler yasaklanmıştır" açıklamalarında bulundu.
DEVLET MÜDAHALE ETMEK ZORUNDA
Ormanlara yapılan müdahalelerin Anayasaya karşı gelinerek gerçekleştirildiğini vurgulayan Yıldırım, "Anayasanın açık hükmüne rağmen iktidar yıllardır adeta yeşil gördüğü her yeri betona çevirme gayretinde olmuştur. Daha önce yanan ormanlık alandaki yapılaşmalar bunun açık örneğidir. Belirttiğimiz Anayasa hükmü uyarınca Devlet, ormanları ve çevreyi korumak, zarar görmüş veya görmekte ise de derhal müdahale edip bu zararı engellemek ve etkili bir şekilde iyileştirmek zorundadır" dedi.
İNSANLIĞIN KURTULUŞ YERİ CUDİ
Orman katliamları karşısında şirketlerin yanında saf tutan devletin bir diğer yandan güvenlik politikası adı altında suçlarını meşrulaştırmaya çalıştıklarını ifade eden Yıldırım, devamında, "Rant temelli politikalar nedeniyle Akbelen ormanında sermayedarların yanında, ormanı korumak isteyen yurttaşların karşısında duran devlet, bölgede ise şiddetten beslenen kesimlerin rant ve inkar politikalarına hizmet ederek tüm doğa suçlarını da güvenlik gerekçesiyle meçhulleştirerek doğa suçları işlemeye devam etmektedir. Müdahale edilmeyen ve gönüllü müdahale edilmesine de izin verilmeyen Cudi'deki yangın geniş bir alana yayılması sadece ağaçları değil, her an bir canlının acı çekerek -yanarak ölümüne neden olunmaktadır. Devam etmekte olan yangın ile ekosistemi yok olma tehlikesi yaşayan Cudi bölgesinde ormanlık ve çeşitli canlı türünün yaşam alanı olmasının yanı sıra, kadim bir çok inanç ve kültürde insanlığın kurtuluş yeri olarak da bilinmektedir. Kutsal kitaplarda da yer alan Nuh Tufanı'nda insanlığı ve tüm hayvan çeşitlerini kurtaran Nuh'un Gemisi'nin bu bölgede olduğu anlatılmaktadır. Binlerce yıllık geçmişten günümüze anlatılan bu inançta da; sadece insanlar değil tüm canlılar kurtarılmıştır. Yani hepimizin aynı gemide olduğunu, tüm canlıların insanların ve tüm doğa kaynaklarının yaşamlarının birbirine bağlı olduğunu anlatmaktadır. Ekosistemi çok iyi anlatan ve olayın yaşandığına inanılan yer olan bir bölgeyi korumak tüm çevre ve yaşam savunucularının yanı sıra farklı inanışlara da sahip herkesin sorumluluğu olmalıdır. Çünkü Cudi'yi korumak içinde bulunduğumuz geminin başka yerlerde de su almasına engel olacaktır. Cudi Doğa kıyımına karşı sembol bölge olmalıdır" diye konuştu.
FAİLLER TESPİT EDİLİP YARGILANMALI
Basın açıklamasının sonunda çağrıda bulunarak şu şekilde devam etti:
"Başta Lice ve Cudi'de yaşanan orman yangınları olmak üzere, bugüne kadar gerçekleşmiş yangınların nedenlerinin etkili bir şekilde soruşturulmasını, ne şekilde yakıldığının ve faillerinin tespitinin yapılmasını ve bu failler hakkında hukuki sürecin başlatılmalıdır. Doğanın rant aracı olarak görülmesi anlayışından ve ranta feda edilmesinden vazgeçilmelidir. Emek ve demokrasi güçleri, çevre örgütleri ve halkın da katılımıyla Kuraklıkla Mücadele Eylem Planı hazırlanarak ranta açılan ve ormansızlaştırılan alanlar yeniden doğal yapısına uygun şekilde yeşil alana dönüştürülerek ekolojik tahribat giderilmelidir" diyerek bitirdi. (ARTI GERÇEK)