Anayasa Hukukçusu Tolga Şirin: AİHM'in son kararı ile cezaevlerindeki insanlık dışı koşullar yargısal olarak tespit edildi

Anayasa Hukukçusu Tolga Şirin: AİHM'in son kararı ile cezaevlerindeki insanlık dışı koşullar yargısal olarak tespit edildi
AİHM, tutukluların yaşam koşullarına ilişkin 11 ayrı başvuruyu birleştirerek, karara bağladı. Anayasa Hukukçusu Tolga Şirin, "Türkiye’deki cezaevlerinde insanlık dışı koşullarda tutulan kişilerin bulunduğu yargısal olarak tespit edilmiş oldu" dedi.

Ezgi YILDIZ


İSTANBUL - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye’nin cezaevlerindeki tutuklulara dönük kötü muamele yasağını ihlal ettiğine hükmetti. Türkiye’deki on bir ayrı başvuruyu birleştirerek karara bağlayan AİHM’in dün yayımladığı raporu Anayasa Hukukçusu Doç. Dr. Tolga Şirin değerlendirdi.

Tolga Şirin, söz konusu kararla cezaevlerindeki tutukluların yeni başvurular yapması ve mahkemelerin de yeni kararlar vermesi gerektiğine dikkat çekti:

“Mahkeme en son 2023 haziranında (Cengiz Yetgin kararında) bu standartları uyguladığını söylemişti. Fakat dünkü kararda gördük ki AYM bu standardı iyi uygulayamıyormuş. AYM filtresinden geçip de gelen kimi başvurularda 3 metrekarenin altında yaşam alanı olan mahkumların olduğu öğrenildi. AİHM bunun kötü muamele yasağını ihlal ettiğine hükmetti."

DAVA KONUSU: TUTUKLULU MAHPUSLARIN MARUZ BIRAKILDIKLARI KISITLAMALAR

"AİHM Türkiye hakkında bir karar verdi. Türkiye’ye karşı yapılan on bir farklı başvurunun birleştirilerek görüldüğü bu kararın adı 'İlerde ve diğerleri/Türkiye'. Bu davanın konusu 15 Temmuz 2016’dan sonra cezaevlerindeki tutulma koşulları ve Adalet Bakanlığı bünyesindeki Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 28 Temmuz 2016 tarihli ve 89112 sayılı yazılı talimatı uyarınca, tutuklu mahpuslar (haklarında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunmayan mahpuslar) için spor, sosyal ve eğitsel hücre dışı faaliyetlerin yasaklanması da dâhil olmak üzere bir dizi kısıtlamaydı."

‘TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ 15 TEMMUZ SONRASINDA UYGULANMIŞ OLMASI’

Şirin, bu içtihadın Türkiye açısından öneminin 15 Temmuz sonrası süreç özelinde uygulanmış olması olduğuna dikkat çekti:

"Mahkeme aslında kendi içtihadı açısından yeni pek az şey söyledi. Zaten Avrupa Konseyi bünyesinde 'Avrupa Cezaevi Kurallarına Dair Üye Devletlere Tavsiye Kararı' isimli bir karar vardı. İHAM de bu karar çerçevesinde Mursic/Hırvatistan isimli bir başka kararında bu standartları içtihadına yansıtmıştı.
Konunun bizim açımızdan önem taşıyan yönü, bu içtihadın Türkiye’ye, 15 Temmuz sonrası süreç özelinde uygulanmış olmasıdır. Bu standartlara göre mahpusun yaşam alanı hesabı yapılırken, tuvalet, banyo, mutfak vs. hesaptan hariç tutulmalıdır. Buna göre bir mahpus tek başına tutuluyorsa yaşam alanı en az 6 metrekare olmalıdır. Olur da çok kişilik odada tutuluyorsa bu durumda mahkum başına (yüksekliği 2,5 metre, iki duvar arasında 2 metre olmak üzere) 4 metrekare yaşam alanı bulunmalıdır. Öte yandan, mahpusların her gün önemli miktarda bir vakti oda dışında geçirebilmeleri (atölyelerde, sınıflarda veya diğer aktivitelerde) gibi hafifletici faktörler varsa bu durumda anılan asgari standartlarda ufak sapmalar olabilecektir. Fakat standart budur."

‘İHAM KÖTÜ MUAMELE YASAĞINI İHLAL ETTİĞİNE HÜKMETTİ’

"Bu yaklaşım güya Anayasa Mahkemesi tarafından da benimseniyordu. Mahkeme en son 2023 haziranında (Cengiz Yetgin kararında) bu standartları uyguladığını söylemişti. Fakat dünkü kararda gördük ki AYM bu standardı iyi uygulayamıyormuş. AYM filtresinden geçip de gelen kimi başvurularda 3 metrekarenin altında yaşam alanı olan mahkumların olduğu öğrenildi. AİHM bunun kötü muamele yasağını ihlal ettiğine hükmetti."

‘CEZAEVLERİNDE İNSANLIK DIŞI KOŞULLAR YARGISAL OLARAK TESPİT EDİLDİ’

Şirin, AİHM'in son kararı sonrasında yüksek mahkemeye yeni başvurular yapılması gerektiğini de söyledi:

"Öte yandan, kararda ayrıca mahpusların, hücre dışı eğitim, spor ve kültürel faaliyetlere katıldığına ilişkin hükumet verilerine dair somut belgelerin, ayrıca ceza infaz kurumlarının kat planlarının da AİHM’e sunulmadığını öğrendik. Bu belirlemeler, Türkiye’deki cezaevlerinde insanlık dışı koşullarda tutulan kişilerin bulunduğunu yargısal olarak tespit etmiş oldu. Hâl böyleyken, bu kararı da dikkate alarak yeni başvurular yapılmalı, mahkemeler yeni kararlar vermelidir."

Öne Çıkanlar