Antakyalı Ersin Hamurcu: Ben daha AFAD'ı görmedim

Depremden en ağır etkilenen illerden Hatay'da binlerce kişi enkaz altında. Antakya’da bağlantı kurduğumuz Ersin Hamurcu, "İnsanlar ölülerini arabalarda bekletiyor. Ben daha AFAD'ı görmedim" dedi.

Antakyalı Ersin Hamurcu: Ben daha AFAD'ı görmedim

Esra ÇİFTÇİ

Artı Gerçek - Maraş’ın Pazarcık ile Elbistan ilçeleri merkezli 7.7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin bilançoları gün geçtikçe ağırlaşıyor. Depremden ağır etkilenen illerden Hatay'da arama kurtarma ve yardım çalışmalarının gecikmesi tepki toplarken, Artı Gerçek'in Antakya’da bağlantı kurduğu Ersin Hamurcu, yaşananları anlattı.

'İLK GÜN SANKİ BİRİ TELEFONLARIN FİŞİNİ ÇEKMİŞTİ'

Depreme uykuda yakalandıklarını ve çocukları toplayarak dışarı fırladıklarını söyleyen Hamurcu şöyle konuştu:

"O anda deprem durdu gibi ama kesinlikle kesilmedi. Dışarı çıktığımızda önce pek bir şey fark etmedik. Benim bulunduğum mahallede evler iki katlı, bir hasar gözükmüyordu. Komşuların hepsi sokağa fırlamışlardı. Şaşkınlık ve korku hakimdi. Bir an koskoca ağaçların yerlerinden çıkacakmış gibi sallandığını gördüm. Arabaya geçtik. İlk olarak tanıdıkları aramaya başladım, o anda bir telefon trafiği oldu, bir yandan beni arıyorlar, bir yandan ben arıyorum. Telefonlar çekiyordu, depremin büyüklüğünü telefon görüşmelerinden sonra anladım. Sümerler, Armutlu’nun çok kötü olduğunu, evlerin, binaların yıkıldığı bilgisi gelmeye başladı. Birdenbire saat 05.30-06.00 gibi telefonlar kesildi. Sanki biri telefonların fişini çekmiş gibiydi. Gelen haberleri de duyunca, panik ve korku daha bir hâkim oldu."

'ARMUTLU'YA GİTTİĞİMİZDE İBB EKİPLERİNİ GÖRDÜK'

İlk gün saat 12.00’ye kadar kendi mahallesindeki insanlarla bekleyiş halinde olduklarını söyleyen Hamurcu, hala yaşanan felaketin büyüklüğünün farkında olmadıklarını, bazı evlerde eşyaların devrilmesi, suların ve elektriklerin kesilmesi dışında pek bir hasar olmadığını söyledi.

Dışarıda ateş yaktıklarını ama soğuğun ve yağmurun altında bunun çok zor olduğunu anlatan Hamurcu, öğlen gibi telefonların az da olsa çekmesiyle birlikte yaşanan felaketi anlayarak yardım etmek için yola çıktığını söyledi:

"Hiçbir şekilde Hatay Büyükşehir Belediyesine ulaşamadık. Antakya-Hatay merkezli hiçbir kuruma ulaşamadık. AFAD’a ulaşamadığımız gibi telefonları da açmadılar. Bir tane benzin istasyonu yok, bu durumda benzin ve mazot da yok, o yüzden çok zorlandık. İnsanların kendi çabalarıyla enkaz altında kalanları kurtarmaya çalıştıklarını gördüm. Yardım etmeye çalışıyoruz ama bir yandan da uzman olmadığımız için hata mı yaparız korkusu ve endişesi içindeyiz. Armutlu’ya gittiğimizde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ekiplerini gördük. Koca mahallede sadece bir ekip gördük, o da dediğim gibi İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri, AFAD yine yoktu. Gördüğümüz ekip ise 4 kişi. 4 kişi neye yetebilir.”

'SEVDİKLERİNİZİN ACI İÇİNDE SESİNİ DUYUYOR VE HİÇBİR ŞEY YAPAMIYORSUNUZ'

Enkaz altında kalanları halkın kendi çabasıyla kurtarmaya çalıştıklarını, enkazın altında yakınları bulunanların çaresizce dışarıda feryat figan beklediklerini söyleyen Hamurcu, “Düşünün içeriden evladınızın, kardeşinizin, annenizin, babanızın sesi geliyor ve siz hiçbir şey yapamıyorsunuz” diyor sesi titreyerek ve devam ediyor konuşmasına:

"Topağaç’a giderken bir çevre yolu vardır. Yolda arabayla giderken arabanızın birden havalandığını hissedersiniz, meğer orası fay hattıymış. O mahallede bir-iki katlı evlerde dahil, 7-8 katlı binalarda yıkıldı. Orada akrabaları olan bir aileyle görüştüm, içeride 8 kişinin olduğunu, ayaklarını gördüklerini ama müdahale edemediklerini söylediler. Böyle bir çaresizlik olabilir mi?"

'CAN KURTARMANIN SIRASI MI OLUR?'

Depremin ikinci gününde de hiçbir yardım ekibini görmediklerini söyleyen Hamurcu, bazı ekiplerin olduğunu bunlarında 4-5 kişi olduğunu, bu kadar insanın koskoca felaket karşısında yetersiz olduğunu belirtiyor ve devam ediyor:

“Kadıköy Belediyesinin çadırını gördüm, yemek çıkaracaklarmış. Kaç kişilik yemek çıkaracaklarını sorduğumda, “5 bin kişiye kadar yapacağız” dediler. Sadece Armutlu mahallesi 45 bin kişi. Sonradan giden arkadaşlardan öğrendim ki bir çay bardağında çorba dağıtmışlar. Yine yaşadığım bir olayı anlatayım. Bir kadın geldi çaresizlik içinde, kalorifer peteğini çıkarabilirsek bir kişinin kurtarılacağını söyledi. Bahsettiğim birkaç kişilik ekip, “sıranızı bekleyin” dedi. Can kurtarmanın sırası mı olur?”

'ÖLÜLERİMİZİ NEREYE GÖMECEĞİMİZİ BİLEMİYORUZ'

Hamurcu, depremin üçüncü gününde de çok büyük bir karmaşanın ve kaosun olduğunu anlattı. Ambulans olmadığını, bir şekil enkazın altından yaralı çıkanların aileleri aracılığıyla hastanelere götürüldüğünü söylüyor Hamurcu:

"Adamın biri Manisa’dan geliyor, enkaz altında kalan annesini kurtarıyor ama devlet hala gelmedi. Bazıları şov yapmaya geliyor. Bir otobüs çevik kuvvet gördüm, çevik kuvvet niye sahada? Önce AFAD’ı görmem lazım. Ben daha hiçbir yerde AFAD’ı görmedim. Hatay Büyükşehir Belediyesini görmedim. Gördüğüm sadece dediğim gibi Kadıköy ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi onların da katkısı anlattığım gibi."

İnsanların ölülerini ilk gün arabalara koyup beklettiklerini, ailelerinin cenazelerini nereye gömeceklerini bilemediklerini söyleyen Hamurcu, insanların bir cenaze töreni yapamadıkları gibi, sevdiklerinin ölüleriyle yan yana çaresiz kaldıklarını belirtiyor.

'ANTAKYA’DAKİ İNŞAAT FİRMALARI NEREDE'

Antakya’da inşaat firmalarının çok olduğunu, bunların vinçlerinin, hiltilerinin nerede olduğunu soruyor. Sosyal medya hesaplarından kimlerin nerede olduklarını öğrenmeye çalıştıklarını söyleyen Hamurcu, “biri yazmış, annem şu adreste, babam, kardeşim şu adreste enkazın altında diye. Biz ona göre, o bilgilere göre yardım etmeye çalışıyoruz” diyor. Devletin kendilerinden önce gitmesi gerektiğini söyleyen Hamurcu, şöyle konuşuyor:

"Bizden önce AFAD’ın orada olması gerekmez mi? Sokak lambaları niye yanmıyor? Şunu da söyleyeyim, yaralıları İskenderun limanındaki gemilere ulaştırıp oradan Mersin’e götürmeye çalışıyorlar. Burada neden bir hastane kurulmuyor, burada neden tedavi koşulları oluşturulmuyor. Hatta İstanbul’a götürülüp tedavi olanlar var, bu kabul edilir bir durum değil. Bugün depremin üçüncü günü, bir takım gelen yardım tırları var. Durdukları noktalar enkazın olduğu noktalar değil, dolayısıyla birilerinin inisiyatifinde gidiyor, bireysel gidiyor, kimin ihtiyacı varsa gelsin alsın deniliyor, böyle olmaz. Yıkımların olduğu yerde hala profesyonel bir yardım ekibi yok, gelen ekipler de çok yetersiz."