Artı Buluşmaları başladı
Artı Gerçek yazarları ve Artı TV programcıları, okurlar ve izleyicilerle bir araya gelerek Türkiye'de basın özgürlüğü'nü tartışıyor.
Artı Gerçek yazarları ve Artı TV programcılarının okurlar ve izleyicilerle bir araya geldiği ve Türkiye'de insan haklarının durumu ile basın özgürlüğü konularının tartışılacağı 'Artı Buluşmaları'nın ilki Hamburg'ta gerçekleşti. İkinci buluşmanın adresi ise Berlin oldu.
'Artı Buluşmaları'nın ilki Avrupa Postası'nın katkılarıyla Hamburg'da gerçekleşti. Etkinlikte ilk olarak Avrupa Postası'ndan Adil Yiğit ve Artı Media Koordinatörü Erdal Boyoğlu söz aldı. Daha sonra Süheyla Kaplan'ın moderatörlüğünde gerçekleşen 'Türkiye'de Basın Özgürlüğü ve İnsan Hakları' konulu panelde ilk olarak Artı TV Genel Yayın Yönetmeni Celal Başlangıç söz aldı. Türkiye'de basının ve medyanın nereden nereye geldiğini özetleyen Başlangıç, "Birkaç gün önce Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki Duhok'ta, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sivilleri öldürmesi üzerine halk TSK karargâhını basmış, Irak Türkiye'ye protesto notası vermişti. Ancak bu olay Türkiye basınında haber olmadığı gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan da, sivillerin öldürülmesi olayına bir konuşmasında 'terörü ininde vurduk' sözleriyle değinmekteydi" dedi.
Bundan 32 yıl önce Mehmet Ali Birand'ın, TSK harekâtlarından söz ederken, başka ülkelerin toprağında askeri eylemlere girişmenin tehlikelerine dikkat çektiğini, bunun ülkeye felaket getireceğini yazdığını, 'ayrılıkçı Kürt gerillaları' diye bir dil kullanabildiğini hatırlatan Başlangıç, haber üslubundaki değişime dikkat çekti.
'BASININ DURUMU HİÇ BU KADAR KÖTÜ OLMADI'
Daha sonra söz alan Artı TV programcılarından tarihçi yazar Erdoğan Aydın ise halen 147 gazetecinin hapiste olduğunu, iktidarın ya korkutup sindirerek, gazetecileri içeri atarak, tehdit ederek ya da medya kuruluşlarının satın alınması yoluyla medyanın yüzde 95'ini ele geçirdiğini vurguladı. Türkiye'nin basın özgürlüğü açısından her zaman sorunlu bir tarihi olduğunu ifade eden Aydın, buna rağmen 12 Eylül cunta dönemi dahil hiçbir zaman basının durumunun bu kadar kötü boyutlara varmadığını söyledi.
'TÜRKİYE'DE BASKI VE SANSÜR EKSİK OLMADI'
Artı TV programcısı tarihçi yazar Ayşe Hür de Türkiye'de basın üzerinde her dönemde baskı ve sansür olduğunu belirterek, daha 1925'te çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu'yla hükümete tanınan olağanüstü yetkiler arasında basının susturulmasının da olduğunu dile getirdi. "Savaş yıllarında öyle yoğun bir sansür uygulandı ki gazetelerin tam boş sayfa veya bazı haberlerin büyük bölümü karalanmış olarak çıktığı görülüyordu" diyen Hür, 12 Eylül dönemi ise yüzlerce gazetecinin hapse atıldığını, gazete ve dergilerin kapatıldığını, çok yoğun bir sansür yaşandığını belirtti.
Celal Başlangıç, "Medyanın yüzde 95'inin hükümetin eline geçmiş olması, muhalif medyanın yüzde 5 olduğu anlamına gelmiyor, çünkü kalan yüzde 5'in içinde Sözcü başta olmak üzere Kürt meselesine bakışıyla hükümetten farkı olmayan, hatta konu bu olunca hükümete açık destek veren unsurlar da var" dedi.
OKURLAR VE İZLEYİCİLER NASIL KATKI SUNABİLECEKLERİNİ TARTIŞTI
Panelde bu koşullarda, büyük özveriyle mücadele eden Artı TV ve Artı Gerçek gibi medya kuruluşlarının desteklenmesi gerektiğinin önemi sık sık dile getirildi. Panelden sonra izleyicilerle yapılan söyleşide bu tür medya kuruluşlarının yaşatılması için neler yapılabileceği tartışıldı. Tiyatro oyuncusu bir izleyici, dayanışma geceleri yapmayı önererek, kendilerinin de Artı TV yararına oyun sahneleyebileceklerini belirtti.
Panelde Artı TV izleyicilerinin ve Artı Gerçek okurlarının görüşleri, eleştirileri, katkılarıyla yaşayacağı vurgulandı.
İKTİDARIN MEDYA POLİTİKASI: 'YOK ET'
Buluşmanın ikinci ayağı ise Berlin'de gerçekleşti. Berlin'deki buluşmada ilk sözü alan Artı TV Genel Yayın Yönetmeni Celal Başlangıç, Türkiye'de haber alma özgürlüğünün tamamen ortadan kalktığına vurgu yaparak, iktidarın medyaya uyguladığı politikayı 'yok etme politikası' olarak değerlendirdi.
Siyasi iktidarın medyanın mülkiyeti ile oynadığını belirterek, "Medya çoraklaştırıldı" diyen Başlangıç, Artı TV'nin bu dönemde önemli bir boşluğu doldurduğunu dile getirdi. Başlangıç, "Sansürü kırmak için, her evi gazete idarehanesi, her printerı bir yayınevi, her cep telefonunu bir yazı işleri masası yapmamız şart" şeklinde konuştu.
'TELEVİZYON YOK, KİTAP BASILMIYOR...'
Daha sonra söz alan Artı TV programcısı tarihçi yazar Erdoğan Aydın da Türkiye'nin çok ciddi bir basın özgürlüğü problemi yaşadığını belirterek, "Bugün Türkiye, temel hak ve özgürlükler açısından en ağır günlerini yaşıyorsa bunda basın özgürlüğüne vurulan büyük darbenin de önemi var" ifadelerini kullandı. Artı TV'nin alternatif yayıncılık adına çok önemli adımlar attığını belirten Aydın, tüm muhalif basın ve Artı Yayın Grubunu sahiplenme çağrısı yaptı.
Ayşe Hür ise "Bugün Türkiye'nin geldiği durum ortada, gazete, televizyon yok, kitap basılmıyor, artık kağıt bile yok. Bu nedenle Artı TV gibi eldeki mevcut kaynaklarlar ve mecralara gereken önemi vermeliyiz" dedi. (HABER MERKEZİ)