Aşık Veysel'in kızı yaşamını yitirdi
'Çocuklarının saçlarını tarar, boylarını ölçerdi. Bizimle her zaman oyun oynardı.Türkü söylerdik biz, o da dönerdi, yüreğiyle görürdü. Aklına şiir geldiği zaman yazdırırdı babam.'
Aşık Veysel Şatıroğlu’nun en büyük kızı Zehra Başer, 85 yaşında Ankara’da kaldığı bakımevinde hayatını kaybetti. Başer'in vefatını Aşık Veysel'in torunu Çiğdem Özer, sosyal medya hesabından duyurdu.
Aşık Veysel Şatıroğlu'nun kızı Zehra Başer'in cenazesinin yarın saat 23.00'da Ankara'da bulunan dernek binasından kaldırılarak, Sivrialan köyüne getirileceği öğrenildi. Cenaze, sabah saat 09.00'da yapılan törenin ardından köy mezarlığına defnedilecek. Başer'le birlikte Aşık Veysel'in yaşamına tanıklık eden kimse kalmamış oldu.
ZEHRA BAŞER'İN GÖZÜNDEN AŞIK VEYSEL
Zehra Başer geçtiğimiz yıl DHA'nın yaptığı röportajda babası Aşık Veysel'i anlatmıştı. Başer babası hakkında, "Çocuklarının saçlarını tarar, boylarını ölçerdi. Bizimle her zaman oyun oynardı. 'Gelin çocuklar halay çekelim' derdi. Türkü söylerdik biz, o da dönerdi, yüreğiyle görürdü. Aklına şiir geldiği zaman yazdırırdı babam" şeklinde konuşmuştu.
"Sol gözü az da olsa görüyormuş. Ancak onu da bir gün ahırı süpürürken ineğin boynuzlaması sonrası kaybetmiş. Babam, annem Gülizar ile evlenmek istiyor; ama ailesi vermiyor. Annem 'alacağım Aşık Veysel'i diyor. Ailesi 'çift süremez, ekemez, gözleri görmüyor, gurbet ellere vermeyiz' diyor. Ama annem babamla evleniyor. Babamın sesinden, sazından, bilgisinden etkilenmiş annem, aşık olmuş, evlenmişler. Annem hep derdi ki 'Aşık Veysel'im var, 6 çocuğum var, evim var, bu dünyada benden mutlu kimse yok'. Babam da annemi '6 çocuğumun anası' der severdi."
"Evimizin altında bir bahçe vardı. Orayı her sene eker biçerdi. Bir tufan gelirdi, alır gider dümdüz ederdi. Köylü toplanır gelir yardım ederdi. Ondaki itibar kimsede yoktu. Evimiz odalıydı. Hınca hınç dolardı evimiz. Çok akıllı insandı babam. Bize çok sahip çıkardı. 1'inci ayda köyden çıkardı. Hasanoğlan'da öğretmenlik yapardı. Annem 6 çocukla evde kalınca mektup yazdırıyor babama gönderiyor. Babamın eline mektup geçiyor. Ama müdür gitmesi için izin vermiyor. Babam da akşam oturuyor müdüre bir mektup yazıyor diyor ki 'Yine mektup aldım gül yüzlü yardan, özletme yolları gel diye yazmış'. Müdürün yatağına bırakıyor mektubu. Okuyunca 'Aşık sabahtan sen git' diyor müdür.
"Babamın türkülerinin hepsini biliyordum; ama unuttum. Burada arkadaşlarla söylüyoruz. Babam içine çok kapanıktı. Bir sırrı 70 sene saklar kimseye demezdi. Çok akıllı bir insandı. Çocuklarının saçlarını tarar, boylarını ölçerdi. Bizimle her zaman oyun oynardı. 'Gelin çocuklar halay çekelim' derdi. Türkü söylerdik biz, o da dönerdi, yüreğiyle görürdü. Aklına şiir geldiği zaman yazdırırdı babam. 'Gözüm 7 yaşında kapandı, bir bacım vardı, gezdirirdi her yeri gördüğünü anlatırdı bana' derdi. Sol gözünde bazen ışık olduğunu söylerdi. Ahırı süpürürken inek kafasını sallayınca boynuzu gözüne gelmiş. Hiç görememiş. Gözlerinin açılmasını hiç istemedi. Hiç isyan etmezdi. 'Gözlerini açalım' demişler, ‘hayır istemem' demiş. 'Ben şimdiye kadar görmedim, şimdiden sonra açtırsam ne olacak, bana dünya hep ışık' demiş."
(HABER MERKEZİ)