Av. Balsak: HDP tutuklamaları yargı tacizidir

‘Bunlar alıkoymanın belli bir siyasi amaç etrafında uygulandığını, hukukta karşılığı varsa bile bunun kötüye kullanıldığını, bu yönüyle bir yargı tacizi gerçekleştiğini gösteriyor.’

Av. Balsak: HDP tutuklamaları yargı tacizidir

Derya OKATAN

ARTI GERÇEK- Hukuki ve siyasi boyutu günlerdir tartışılan HDP’ye yönelik gözaltı operasyonu dün 17 kişinin tutuklanmasıyla sonuçlandı. Dosyada yeni bir bilgi ve belge olmadığını belirten Av. Cemile Turhallı Balsak, yaşananları "yargı tacizi" olarak tanımlıyor.

6-8 Ekim Kobane olayları üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen hâlâ aydınlatılmamışken, yıl dönümü öncesinde HDP’ye yönelik yeni bir operasyonun gerekçesi yapıldı. 25 Eylül sabahı gözaltına alınan 20 kişiden aralarında Kars Belediyesi Eş Başkanı Ayhan Bilgen, MYK üyesi Alp Altınörs, RTÜK Üst Kurul üyesi Ali Ürküt’ün de bulunduğu 17 kişi tutuklandı.

BİR TWEET İLE İŞLENEN ‘SUÇLAR’

Sulh ceza hâkimliğinin tutuklama kararına göre, HDP’lilere "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürmek, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürmeye teşebbüs, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak yol kesmek suretiyle suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla gece vakti silahla birden fazla kişi ile yağma, cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemlerine azmettirme" suçlaması yöneltiliyor. Tüm bunların ise HDP’nin Twitter hesabından atılan bir tweet sonucu gerçekleştiği iddia ediliyor.

Mahkeme kararında "atılı suçların işlendiğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunduğu" belirtilse de Av. Cemile Turhallı Balsak, 4 yıl önce ifadeleri alınan ve adli kontrol tedbiri bile uygulanmayan müvekkillerinin hiçbir yeni bilgi ve belge olmadan tutuklanmasının izahı olmadığını söylüyor. Gözaltı sürecinden adliyeye kadar yaşanan sürece dair Artı Gerçek’e açıklama yapan Av. Balsak, yaşananları "yargı tacizi" olarak tanımlıyor.

‘GİZLİLİK KARARI DA GİZLİ’

Öncelikle müvekkillerinin neden gözaltına alındıklarını ancak basından öğrenebildiklerini belirten Balsak, "Dosyada gizlilik kararı var deniliyor ama basının belli bir kesimi gerekçeyi biliyor. Size gizli ama belli bir kesime açık yürütülen bir soruşturma izlenimi veriyor.

Biz müvekkillerimizle gözaltında görüşmek isterken dosyayı da incelemek istediğimizi ifade ettik ama soruşturmanın gizli yürütüldüğü söylendi. Gizlilik kararı 2018 yılında alınmış. Bu kararın neden alındığı, neden ihtiyaç duyulduğuna dair somut bir gerekçe sunulmuş değil. Gizlilik kararının kendisi de gizli. Neden gizlilik kararı aldığınızı somut olarak ortaya koymak zorundasınız. Eğer bir suçlama varsa hangi somut verilerle ilişkilendirildiğini somut olarak ortaya koymak durumunsanız. Somut olarak ortaya konulmayan hiçbir iddia iddia olarak kabul edilemez. Siz de etkin savunma hakkınızı ortaya koyamazsınız. Bu önemli bir problemli alandı. Buna itiraz ettik" dedi.

24 saatlik avukat kısıtlaması ve gözaltı süresinin uzatılmasının da keyfi ve hukuka aykırı olduğunu söyleyen Balsak, suçlamaları ancak ifadeler alınmaya başladıktan sonra öğrendiklerini kaydetti. Balsak, "Ancak gizlilik kararı nedeniyle somut olarak ortaya konulmuş bir ilişki de yok" diye ekledi.

‘HEPSİNE YÖNELTİLEN SUÇLAR AYNI’

Gözaltına alınanların hepsinin MYK üyesi olmadığını, kimisinin HDP’de siyasete bir şekilde devam ettiğini, kimisini siyaseti bırakan insanlar olduğunu belirten Balsak, ancak herkese yöneltilen suçların aynı olduğuna dikkat çekti.

Balsak, şöyle devam etti: "Burada önemli olan şu, bir suçlamanın olması bu suçun olduğu anlamına gelmez. TCK’daki bir maddeye atıf yapmanız bu suçun gerçekleştiği anlamına gelmez. Suçun tanımında fail ve fiil ilişkisi önemlidir. Bu suçlama ile kişi arasında bir nedensellik, illiyet bağı kuramadığınız zaman zaten suç oluşmaz."

SEVK GEREKÇESİ DAHİ AVUKATLARA VERİLMEDİ

Savcının tüm şüphelileri sorgu hâkimliğine sevk etmiş ettiğini sevk gerekçesinin avukata verilmediğini kaydeden Balsak, bunun hukuka aykırı olduğunu dile getirdi. Balsak, "Gizlilik kararı olsa da neden tutuklamaya sevk edildiğinin gerekçesinin ortaya konulması gerekiyor. Bize bu verilmedi, nedeni de söylenmedi" dedi.

Adliyede savcılık aşamasında müvekkilleriyle sağlıklı bir şekilde görüşemediklerini, sık sık emniyet mensuplarının engellemesiyle karşılaştıklarını söyleyen Balsak, savcılık ve sorgu hâkimliğinin dosyaya vakıf olmadığını, hâkimlikteki savunmalara da sık sık müdahale edildiğini kaydetti. Balsak, "Her bir sorgunun ciddi bir direnç ve gerginlikle geçtiğini söyleyebilirim" dedi.

‘YARGI TACİZİ’

Balsak, tutuklamalar konusunda ise şu değerlendirmeyi yaptı:

"Tutuklamaya neden başvurulduğu hususu bizce önemli. Gerek uluslararası sözleşmeler, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa ve ilgili kanundaki şartların gerçekleşmesi gerektiğini ifade ettik. Orantılılık ilkesi, ölçülü olması, kaçma şüphesinin olmayışı, delilleri karartma ihtimalinin olmayışı üzerinde durduğumuz konular oldu. Hepsi MYK üyesi olduğu söylenen kişiler zaten olaylar sonrasında Ankara Savcılığının başlattığı soruşturma kapsamında ifade vermiş. 6 yıl sonrasında tutuklanmalarının bir izahı yok. O dönemde bu kişiler beyanda bulunmuş ve bu dönemde tekrar beyanların alınmasını gerektirecek bir durum söz konusu değil. Dosyaya giren yeni bir bilgi belge söz konusu değil. 2018 yılında her nasılsa gizlilik kararı alınarak Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın tutuklanması ile başlayan bir süreç var. Haliyle tüm bunlar, tutuklamaların belli bir amaç etrafında gerçekleştiğini gösteriyor. Bugün savcılığın yöneltmiş olduğu sorular, 2014 sonrasındaki sorulardan farklı değil. Ne değişti de o zaman adli kontrol tedbirine dahi başvurulması istenmezken bugün tutuklandılar. Bunlar müvekkillerin siyasetçi kimlikleri, aktivist kimlikleri düşünüldüğünde alıkoymanın esas olarak belli bir siyasi amaç etrafında uygulandığını, alıkoymanın hukukta karşılığı varsa bile bunun kötüye kullanıldığını, bu yönüyle bir yargı tacizi gerçekleştiğini gösteriyor."

‘O ZAMAN AVUKAT YASAKTIR DESİNLER, DİLEDİKLERİNİ GÖTÜRÜP TUTUKLASINLAR’

Av. Mehmet Emin Aktar ise avukatların salona alınmadan kararın açıklanmasına sert tepki gösterdi. "Bunun bir suç soruşturması olmadığı anlaşıldı" diyen Aktar, şunları söyledi:

"Usule tamamen aykırı bir soruşturma, cumhuriyet savcısının dosyadan bi haber olduğu, kişilerin ne ile suçlandıklarının kendilerine açıklanmadığı, avukatlara savunma imkânı verilmediği, gece boyunca yorgun argın olarak insanların sorguya zorlandığı, kararların avukatlardan kaçırılarak gözaltındaki kişilere tutuklamanın açıklandığı, her şeyi hukuksuzluk."

33 yıllık avukat olan Aktar, meslek hayatı boyunca avukatlar olmadan kararın açıklandığı bir durumla karşılaşmadığını söylerken, "Apar topar kaçırırcasına bir anlam veremedim. Sonuçta tutuklanmış, elinden alacak halimiz yok. Son kez müvekkilimizi göreceğiz, bir şey söyleyeceğiz, cezaevinde görüşme şansımız olmayabilir, izin verilmiyor. O zaman şunu yapsınlar, avukatlar bulundurması yasaktır, desinler. Avukat bulunmasın biz de bu zahmete katlanmayalım, prosedür de uzamasın. Dilediklerini götürüp tutuklasınlar. Bu işe bu saatten sonra böyle bir avukatlık katkısı olacaksa ben kendi adıma söyleyim, böyle bir çarkın parçası olmayacağım" dedi.

HDP yargı Tutuklamalar