Avukat Tuba Hatem, Kıraç Karakolu'nda 5 saat alıkonuldu

Göçler İdaresi'ndeki müvekkili ile görüştürülmeyen avukat Tuba Hatem, şikayetçi olmak için gittiği karakolda zorla alıkonuldu. Kolundan sürüklenerek odaya kapatılan Hatem, çıkmaya çalıştığında ise "Savcılığın talimatı var" denildiğini anlattı.

Avukat Tuba Hatem, Kıraç Karakolu'nda 5 saat alıkonuldu

İSTANBUL - Avukat F. Tuba Hatem, İstanbul'un Esenyurt ilçesinde bulunan Göçler İdaresi’ndeki müvekkili ile vekaletnamesi olmadığı gerekçesiyle görüştürülmedi. Hatem şikayetçi olmak için gittiği Kıraç Karakolu'nda ağır hakaretlere maruz bırakılarak bir odada 5 saat boyunca zorla alıkonuldu.

29 Ağustos'ta gittiği Göçler İdaresi'nde bir güvenlik amiri tarafından vekaletnamesi olmadığı gerekçesiyle müvekkili ile görüştürülmeyen Hatem, avukatların vekaletname olmadan da görüşme hakkı olduğundan kurumun yanında bulunan Kıraç Karakolu'na geçerek şikayetçi olmak istedi.

'BİR ERKEK POLİS KOLLARIMDAN SÜRÜKLEDİ'

Hatem'in anlatımına göre, karakol amiri şikayetini almak istemediğinden kendisiyle sözlü tartışmaya girip hakaret etti. Bina içinde güvende hissetmediğinden karakolun önünde çıkan Hatem'e, burada da hakaretler sürdü. Hatem, “Bir erkek polis kollarımdan sürükleyerek zorla tekrar karakolun içine soktu beni burada beni bir odaya kapattılar” dedi.

'NE YAPARSAN YAP BURADA KALACAKSIN'

Bunun üzerine Hatem, kapatıldığı yerde sadece avukatların bulunduğu bir Whatsapp grubuna yaşadıklarını anlatan mesajlar yolladı. Hatem, o sırada odadaki kameradan kendisini izleyen polisin yanına gelerek “Ne yaparsan yap burada kalacaksın” diyerek psikolojik şiddet uyguladığını ifade etti.

Hatem kendisine bir gerekçe gösterilmeden alıkonulması üzerine birkaç kez odadan çıkmaya çalıştığını fakat birden fazla polisin karşısında durup ”Savcılığın kesin talimatı var” diyerek çıkmasına engel olduklarını belirtti.

Yolladığı Whatsapp mesajlarının ardından birkaç avukatın Kıraç Karakolu’na geldiğini ve polisin bu avukatlara kendisinin özür dilemesi karşılığında olayı kapatma teklifinde bulunduğunu anlatan Hatem, bunu reddettiğini de söyledi.

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU

Hatem, karakola dayanışma için gelen avukatlardan birinin yapılanın hukuksuz olduğunu tekrar hatırlatıp 400’den fazla avukatın bulunduğu whatsapp grubunu polise gösterdiğini ve sırayla diğer avukatların da karakola geleceğini bildirdiğini, bunun üzerine karakol amirinin “Aslında biz birlikte çalışıyoruz. Savcılığın neden böyle bir talimat verdiğini anlayamadık” sözlerini kullandığını ifade etti.

Avukat F. Tuba Hatem'in Kıraç Karakolu’nda yaşadıklarına dair herhangi bir tutanak tutulmadı. 5 saatten fazla tutulduğu karakolda maruz bırakıldığı alıkonma ve kötü muameleye karşın savcılığa suç duyurusunda bulunan Hatem, meslektaşlarına destek çağrısında bulundu.

KARAGÜLLE: AVUKATLAR YARGININ PARÇASI KABUL EDİLMİYOR

Avukat Mert-Er Karagülle, idari kadroların avukatları yargının bir parçası olduğunu kabul etmediğinden bu tarz davranışlarda bulunduğunu ifade ederek şunları söyledi:

"TBB Başkanı’nın adli yıl açılış törenindeki konuşmasının sansürlendiği bir düzende, yerel karakola, bekçiye kabul ettirilmesi imkansız görülebilir ama kolluk güçleri ve hatta tepeden en alta tüm idari kadrolar avukatın yargının bir unsuru olduğunu benimsemek ve buna göre davranmak zorundadır. Bu sonuca ulaşmak, kesintisiz sürmesi gereken bir mücadele ile olanaklı olabilir. Baroların ve avukatların sadece olay bazında tepki vermesi yeterli değildir. Kaldi ki; meslektaşımız kendi olayında gerekli anlık/acil desteği göremediğini ifade etmektedir.

Bırakın bir avukatı, herhangi bir kişinin saatlerce nedensiz keyfi şekilde özgürlüğünden mahrum bırakılması, itilip kakılması, hakarete uğraması kabul edilemez. Bu hukuksuz davranışların muhatabı avukat olduğunda, durum hem nesnel hem de öznel olarak daha ağırdır."

İSTANBUL BAROSU’NA ÇAĞRI

Avukat Karagülle benzer olayların sıklıkla yaşandığını fakat kamuoyuna yansımadığı ifade ederek İstanbul Barosu’na barolara çağrı yaptı:

"Daha üç ay önce, Cumartesi Anneleri eyleminde bir meslektaşımız kameralar önünde darp edildi, ters kelepçe ile göz altına alındı. Geçen sürede: adliyede, karakolda, yolda, Kıraç Karakolu’ndakine benzer birçok olay daha olmuştur. Olaylar büyümemiştir ya da kamuoyuna yansımamıştır. Bu tabloda; İstanbul Barosu, kitlesini de harekete geçirerek bu olaylara hızlı ve sistematik tepki vermelidir. Biz baro üyeleri de, aynı davranışların bizim de başımıza geldiğini anımsayarak veya gelebileceğini düşünerek; -mücadele için yola çıkacak- Baronun ve uğradıkları saldırılara, haksızlıklara karşı hak arama mücadelesini sürdüren avukat Tuba Hanım ve diğer meslektaşlarımızın yanında olmalı, destek vermeliyiz."