AYM'den babasının cenazesine katılması engellenen tutuklu için karar: Hak ihlali
AYM, Kocatürk’e 5 bin 500 TL manevi tazminat verilmesine karar verdi.
Anayasa Mahkemesi, babasının cenaze törenine katılmasına izin verilmeyen tutuklu Resul Kocatürk'ü haklı buldu. Uygulamayı ihlal olarak değerlendiren mahkeme Kocatürk'e 5 bin 500 TL tazminat ödenmesine hükmetti.
Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Resul Kocatürk’ün 5 Nisan 2016 yılında vefat eden babasının cenaze törenine ve taziyeye katılma talebi cezaevi İnfaz Hakimliği tarafından reddedilmiş ardından da Kocatürk Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yapmıştı. AYM, başvuruya dair "özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkının" ihlali kararı verdi.
Mezopotamya Ajansın'dan Berivan Altan'ın haberine göre, Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Kocatürk’ün babasının 5 Nisan 2016 tarihinde defnedildiği ve İnfaz Kurumu Karakol Komutanlığınca il içi ve il dışı randevulu hasta sevklerinin yoğunluğu nedeniyle personel yetersizliğinin olduğu ve bu durumun güvenlik bakımından sakınca oluşturduğu yönünde bilgi verilmesi ve sevk esnasında güvenlik zafiyetine neden olunabileceği kanaatiyle izin verilmemişti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ve anayasa düzenlemelerine yer verilen AYM kararında savunma veren Kocatürk, "Daha önce birçok kez hastane sevklerimiz ertelendi ya da iptal edildi. Bu yönde uygulama ve planlama yapılarak, bana refakat edecek personelin temin edilebilinirdi. Ayrıca taziye kabulüne ilişkin talebimde dikkate alınmadı. En azından definden bir iki gün sonra taziyede bulunmam sağlanabileceği, bazı hükümlüler cenaze törenine katılmaları sağlanırken bana bu imkân tanınmadı. Cenaze töreni ve taziyeye katılamadığım için büyük üzüntü duydum" diye belirtti.
Kocatürk, aile hayatına saygı hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine dikkat çekti.
‘DEVLETİN TAKDİR YETKİSİ’
Bakanlığın görüşüne de yer verilen AYM kararında şu ifadeler yer aldı: "Başvurucunun izin talebinin sevk esnasında güvenlik zafiyetine neden olabileceği gerekçesiyle reddedildiği, başvurucunun söz konusu karara itiraz etmediği, yargı makamlarının aile hayatına saygı hakkı ile kamu güvenliği arasında bir değerlendirme yaparak devletin takdir yetkisi kapsamında ulaşılmak istenen amaçla orantılı bir denge kurdukları.."
MANEVİ TAZMİNAT KARARI
AYM ve AİHM’in benzer kararlarına yapılan atıflar örneklendirilen kararda, "Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna Hicabi Dursun ve Selahaddin Menteş’in karşı oyları ve oyçokluğuyla, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verildi" denildi. AYM, Kocatürk’e 5 bin 500 TL manevi tazminat verilmesine karar verdi.
Kocatürk’ün başvurusunun kabul edilemez olduğunu savunan görüş bildiren Hicabi Dursun, başvurucunun cenazeye katılamamasının ailesinin oturduğu Ordu’nun Fatsa ilçesinden 470 kilometre uzakta olduğunu ve izin verilmesi durumunda da cenaze defnine yetişmesinin oldukça düşük bir ihtimal olduğunu belirtti. Dursun, "Başvurucunun talebinin reddedilmesinin doğrudan doğruya başvurucunun babasının cenazesinin defnine katılamaması sonucunu ortaya çıkardığı söylenemeyecektir" dedi.
BAŞVURU YOLLARI TÜKETİLMEMİŞ!
Yönetmeliği hatırlatan Dursun karara katılmamasına dair savunmasını şöyle sürdürdü: "Ceza infaz kurumunda tutulmanın doğası da göz önünde bulundurulduğunda kamu makamlarının tutuklu ve hükümlülerin hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılması hususunda diğer kişilere yönelik kısıtlamalara nazaran daha geniş bir takdir yetkisini haiz oldukları kabul edilebilir. Başsavcılığın vermiş olduğu red kararının gerekçesinin özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının sınırlanmasının gerekliliğine ve ölçülülüğüne yönelik tatmin edici bir açıklama içermediği yönündeki çoğunluk görüşüne katılmakla birlikte söz konusu bireysel başvuru bakımından başvuru yollarının tüketilmesi şartının uygulanmaması hususunda çoğunluk görüşünden ayrılıyorum. Başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekirken başvurucunun özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum."