Başlamadan biten 20 dakikalık zirve

Türk diplomasi tarihinde bugünkünden daha başarısız bir ikili görüşme henüz kayıtlara geçmedi. Sıfıra sıfır, elde var sıfır. Üstelik neredeyse her şey günlerce önce belliydi.

Başlamadan biten 20 dakikalık zirve

Ragıp DURAN

TSİ. Salı akşamüstü Beyaz Saray’da gerçekleşen Trump-Erdoğan zirvesi, büyük bir ihtimalle Türk diplomasi tarihinin en başarısız görüşmesi olarak kayıtlara geçecek. Yakın geçmişte, bir Türk Cumhurbaşkanının yabancı bir mevkidaşı ile bu kadar olumsuz bir görüşme yaptığı bilinmiyor. Ankara açısından bu hezimetin birçok nedeni var:

Görüşmeden önce gerçekleşen üç önemli adım, zirveyi, henüz başlamadan bitirmiş oldu:

  1. Trump yönetimi Suriye’de IŞİD’e karşı özellikle Rakka’nın düşürülmesinde TSK ile değil YPG ile işbirliği yapacağını açıkça ilan etmesinin yanısıra, Erdoğan Washington’a gelmeden, YPG’ye tanksavar dahil çeşitli türde silahlar gönderdi. Oysa ki, Türk Cumhurbaşkanı, Trump’ı ‘’YPG teröristlerine’’ destek olmamak konusunda ikna etmeye hazırlanıyordu. Too late…
  2. Erdoğan’ın bir numaralı düşmanı, 15 Temmuz darbe girişiminin mimarı olarak gösterilen FETÖ’nün lideri Pennsylvania’da yaşayan Fetullah Gülen, Türk Cumhurbaşkanının ABD’ye ayak bastığı gün, Washington Post gibi önemli bir gazetede, Erdoğan aleyhine sert bir makale yayınladı. Gülen’in ilk kez olağanüstü demokrat, özgürlükçü, Kürtleri ve Gezi’yi, ihraç edilen memurları, akademisyenleri ve gazetecileri savunduğu bu makale bu. Makale elbette Gülen’in 2002-2013 döneminde AKP’nin suç ortağı olduğunu tabi ki belirtmiyordu. Bu mesele Türkiye’ye has bir mesele. Ankara-Washington açısından bakıldığında, bu makale, Erdoğan’a ‘’Gülen’in iadesini, talep etme, veremeyiz’’ mesajını içeriyordu. Gerçi Erdoğan, Gülen’in, iade edilirse hem 15 Temmuz, hem de 2002-2013 dönemindeki olumsuzlukları faş etmesinden çekinmiyor değildi. Ama iç politika malzemesi olarak da ‘’Gülen’i ABD’den aldık’’ propagandasını yapamaz duruma düştü. Yine too late!
  3. Trump-Erdoğan görüşmesinden yine sadece bir gün önce ABD Temsilciler Meclisi ve Senato’sundan 70’i aşkın imzalı mektupta, yasama organı, Başkana, Türkiye’deki insan hakları ve basın özgürlüğü ile kuvvetler ayrılığı konusundaki derin sorunları hatırlattı. Trump ikili görüşmede aslında bu konulara zaten girmeyecekti ama ondan önce yasama organı girdi.
  • · Trump ile Erdoğan’ın birçok ortak yanı var. İkisi de sağcı, dinci, popülist, kadınlardan ve medyadan nefret ediyor. Ama ABD ile Türkiye arasında da iki önemli fark var: ABD’de hala bağımsız/tarafsız/adil bir yargı var ayrıca nispeten özgür bir medya da mevcut.
  • · Görüşmenin sadece 20 dakika süreceğinin önceden açıklanmış olması, Beyaz Saray’ın Erdoğan’a verdiği önemin bir ölçüsü. Çeviri nedeniyle bu süre en fazla 10 dakika. Ardından yemekten söz ediliyor. Ama bu tür yemeklerde özel konular gündeme gelmez.
  • · Ankara’da Erdoğan’ın Zarrab’ın iadesini sağlayabilmek için YPG dahil her türlü her türlü tavizi vermeye hazır olduğu ileri sürülüyordu. Arslan yarasını göstermez. Konu gündeme gelmişse, Trump’ın ne yanıt verdiğini tahmin etmek çok zor olmasa gerek: ‘’Ben de şikayetçiyim bu hakimlerden ama konu bizde ancak mahkeme kararı ile gerçekleşebilir’’.
  • · Bu gezide, bu zirve öncesinde, sırasında ya da sonrasında bir tek şey eksik kaldı. O da Zarrab’ın çıkıp ‘’Ne yaptıysam Türk hükümetinin talebi ve talimatıyla yaptım’’ demesi olurdu.
  • · Erdoğan’ın Washington ziyaretinin sadece 24 saat sürmesi, zirve sonrası basın açıklamalarında iki liderin soru almaması, zaten ziyaret öncesi Beyaz Saray’a yakın şahsiyetlerin ‘’Erdoğan gelmese de olur, gelmezse bir şey kaybetmez’’ şeklindeki demeçleri, zirvenin başarısızlığının ön habercisi idi.
  • · Bütün bunların üstüne, Trump’un Erdoğan’dan önce kabul edip görüştüğü Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı’na ‘’bir yabancının bilmemesi gereken istihbarat bilgilerini ağzından kaçırması’’ gündemin birinci maddesi oldu. Beyaz Saray’daki zirve bir de böyle gölgelenmiş oldu.
erdoğan trump ABD Ragıp Duran