BM önünde açlık grevinde bir mülteci: Mülteci demek dilenci demek değildir
İranlı iki çocuk annesi mülteci Mahtab Nozadtehrani, Ankara'daki Birleşmiş Milletler binası önünde açlık grevine başladı. Nozadtehrani, “Mülteci dilenci” değildir dedi.
İran hükümetini eleştirdiği için önce dayısı, sonra da kendisi Devrim Muhafızları tarafından gözaltına alınan İranlı Mahtab Nozadtehrani mülteci olarak yaşadığı Ankara’da BM önünde açlık grevine başladı. İranlı Hristiyan olan Nozadtehrani, muhalif görüşleri nedeniyle işkence ve tecavüzle tehdit edilmiş. Hatta sorgusunu yapan görevli, kadının elinde sigara dahi söndürmüş.
Mahtab Nozadtehrani, İran'ın başkenti Tahran'da, Şah döneminde astsubay olarak orduda görev yapmış anne ile genel cerrah babanın kızı olarak 1988'de dünyaya gelmiş. Üniversite eğitimini Ermenistan Amerikan Üniversitesi, İngilizce tercümanlık bölümünde gördükten sonra ülkesine dönmüş.
Gözaltından çıkan annesi Nozadtehrani’yi, artık İran'da kalamayacağı ve ülkeden gitmesini gerektiği konusunda ikna etmiş. 31 yaşındaki kadın iki bavul ile ülkesinden ayrılarak 2014 yılında Türkiye'nin yolunu tutmuş.
DW Türkçe'den Tunca Öğreten'in haberine göre, Ankara'ya geldikten sonra ilk işi BM'ye ulaşıp durumunu anlatmak olan Nozadtehrani, mülteci başvurusunda bulunmak ve Avrupa'ya gitmek istediğini bildirmiş. Ardından da CV'sini hazırlayarak özel kurs ve okullara bırakmış. BM ise Nozadtehrani'ye ‘koruma altındaki mülteci' statüsü verdikten sonra ve başka bir ülkeye gidebilmesi için bekleme sürecinde kalmasını söylemiş. Ancak aynı statüde binlerce mülteci bulunması nedeniyle sıra asla kendisine gelmemiş.
ÇOCUKLARI İÇİN YARDIM İSTİYOR
Türkiye'de çalışma izni de alamayan Nozadtehrani, 2014'den bu yana bazı özel okul ya da kurslarda kaçak biçimde İngilizce öğretmeni olarak çalışarak geçimini sağlamaya çalışmış. Bu sırada esnaf lokantası işleten Soner adlı Türkiyeli tanışıp kısa süre sonra evlenmiş. Nozadtehrani bu evlilikten Poyraz (4), Ayaz (1,5) adında iki erkek çocuk dünyaya getirmiş.
Çocuklarının doğumunun ardından çalışma izni almak için İçişleri Bakanlığı, Emniyet ve hatta Meclis'in yolunu dahi tutmuş. Kendi değimiyle, Suriyelilere tanınan öncelik, kendisine asla tanınmamış.
Nozadtehrani bir süre sonra ekonomik nedenler ve kültür farklılığının getirdiği zorluklar nedeniyle eşinden ayrılmak zorunda kalmış. Ayrılık ardından Nozadtehrani’nin hayatını iki çocuk ile birlikte daha da zorlaşmış. Anne ve babasından gelen yardımlarda pandemi nedeni ile dövizcilere ulaşamamaları sonucu kesilmiş.
Pandemi nedeni ile kaçak olarak çalıştığı okulların da kapatıldığını söyleyen kadın, "İşsiz kaldım. Bin lira yardım dağıtılacağını öğrenince ben de gittim. Yabancı olduğumu, alamayacağımı söylediler. ‘Ben yabancı olabilirim ama iki çocuğum Türkiye vatandaşı. Kendim için değil, onlar için istiyorum' dedim. Vermediler" sözleriyle yaşadıklarını anlatıyor.
'MÜLTECİ DİLENCİ DEĞİLDİR'
İşsiz olan eski eşinden hiç yardım alamadığını dile getiren kadın, "Sefalete terk edildik. Kaymakamlık, belediye ve bakanlığa yaptığım başvurular hep geri çevrildi. Tek çarem kaldı artık. BM'nin önüne gidip açlık grevine başlayacağım" diyor.
BM binasına elinde evrakları ile giderek görüşme talebini ileten Nozadtehrani, pandemi nedeni ile binada yetkili bulunmadığı cevabını alıyor. Güvenlik görevlisi bekleyecek gücünün kalmadığını söyleyen Nozadtehrani’ye, "Şov yapma burada. Senden daha kötü durumda olanlar var" diyor. Bu cevap üzerine Nozadtehrani. "Mülteci demek dilenci demek değildir. Bizim gibi insanlar da var ya. Kim ister evinden, ailesinden ayrı kalmak" diyor.
17 Temmuz'da BM binası önüne giden 31 yaşındaki Mahtab Nozadtehrani, açlık grevinde başlıyor. Nozadtehrani, "Ta ki yasal olarak çalışabileceğim, ayrımcılığa uğramayacağım, insan muamelesi göreceğim bir ülkeye yerleştirilinceye dek" diye konuşuyor.