Boğaziçili öğrenciler anlattı: Altı ay ömür biçtikleri direnişimiz hâlâ devam ediyor
Yağmur KAYA
+GERÇEK- Boğaziçi Üniversitesi öğrenci ve akademisyenlerinin kayyum rektöre karşı protestoları bir yılını geride bıraktı.
2 Ocak 2021 tarihinde AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı kararnameyle Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne Melih Bulu atanmıştı.
Rektörün seçimle değil atanarak gelmesini kabul etmeyen öğrenciler 4 Ocak'ta üniversitenin Güney Kampüsü önünde eylem gerçekleştirmiş kolluk kuvvetleri biber gazı ve tazyikli suyla müdahale etmişti.
Protestoların başladığı 4 Ocak'ta kolluk kuvvetleri evlere baskın düzenlemiş kapıları kırarak öğrencileri "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" ve "görevli memura mukavemet" suçlamalarıyla gözaltına almıştı. Boğaziçililerin kayyum rektöre karşı başlattığı eylemler, Türkiye'nin dört bir yanından destek görmüş yıl boyu süren eylemlerin şiarı ise "Aşağı bakmıyoruz" olmuştu.
Melih Bulu göreve geldikten 6 ay sonra yine bir gece yarısı Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile görevden alınmış, Bulu’nun yerine ise yardımcısı Prof. Dr. Naci İnci vekâleten atanmıştı. Boğaziçili akademisyenler ve öğrenciler Bulu’nun görevden alınmasını direnişin başarısı olarak değerlendirirken, direnişin bitmediğini, eylemlerine devam edeceklerini ifade etmişti.
Her iş günü rektörlüğe sırtlarını dönerek kayyum rektörü protesto eden Boğaziçili akademisyenler Naci İnci'nin rektör olarak atanmasını şu sözlerle değerlendirmişti:
"Yeni rektör Mehmet Naci İnci'nin üniversitede görev yapan akademisyenlerden yüzde 95 ret oyu aldı. Üniversite mensuplarının tercih ve iradelerini yok sayan bu atama, bir hatanın tekrarından öte, üniversitelerin özerkliğine karşı köklü bir husumetin açık ifadesidir. Naci İnci, Melih Bulu dönemindeki rektör yardımcılığı ve vekilliği sürecinde yaptığı icraatları ile Boğaziçi Üniversitesi’ni yıkma planının bir faili olduğunu ispatlamıştır."
Boğaziçi'ne Melih Bulu'nun ardından rektör atanan Naci İnci'nin şikayetiyle öğrenciler gözaltına alınmış, İnci'nin öğrencilerin isimlerini tek tek Emniyet'e verdiği ortaya çıkmıştı. Yine Naci İnci ve özel güvenlik görevlilerin bizzat şikayeti üzerine Berke Gök ve Pelit Özen gözaltına alınarak tutuklanmıştı.
Boğaziçi direnişine destek verdikleri, eyleme katıldıkları için gözaltına alınan, tutuklanan, kredileri kesilen, gökkuşağı bayrağı açtığı için haklarında soruşturma açılan öğrenciler bir yıl süren direnişlerini Artı Gerçek'e anlattı.
'6 AY ÖMÜR BİÇTİKLERİ DİRENİŞİMİZ DEVAM EDİYOR'
Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atamasını protesto ettiği için gözaltına alınan, sosyal medyada nefret söyleminin hedefi haline gelen, gözaltında çıplak aramaya maruz kalan LGBTİ+ Yıldız İdil Şen, bir yıllık direnişi şu sözlerle anlattı:
"6 ay ömür biçtikleri Boğaziçi Direnişimiz 1'inci yaşında. Güney Kampüs önünde başlayan ve ülkenin dört bir yanına yayılan bir direnişten bahsediyoruz. Yüzlerce gözaltına, gözaltında ki cinsel şiddete, onlarca tutuklamaya, ev hapsine, hedef göstermeye rağmen 1 yıldır sönümlendiremedikleri bir direniş.
'AKP BİR 'LGBTİ+ CİHADI' BAŞLATTI'
AKP'nin başta HDP'li belediyeler ve üniversiteler üzerindeki kayyum politikası bizlere bir yandan nasıl kurumsallaşan bir zihniyet ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Boğaziçi'ni değil bir yandan direnişi ele almak, AKP'nin kayyum politikalarına karşı birleşik mücadeleyi örmek tüm direnişin bugüne gelmesini sağlamış temel bir konudur.
Özellikle, 2020 başında cuma hutbesi ile bir 'LGBTİ+ cihadı' başlatan AKP iktidarı direnişin faturasını da LGBTİ+'lara kesti. İlk ev operasyonları öncesi Ben ve Havin'nin trans+ kimliğimizden dolayı hedef gösterilmemiz daha sonrasında sergi bahane edilerek LGBTİ+'ların açık hedef gösterilmesi ve BÜLGBTİ+'nın hukuksuz bir şekilde kapatılması...
Ama bugün dönüp baktığımızda; kapalıda olsa kulüp yerinde, lubunyalar kampüste, biz mücadeleye devam ediyoruz, bir çok arkadaşımızı geri aldık. Peki Kayyum Melih Bulu nerede? Nasıl ki bir gece atandıysa aynı kararname ile yine bir gece görevden alındı. Belki karıştırırsak, kendisinin tarihin çöplüğünde bulabiliriz.
Yıldız İdil Şen
'NASIL Kİ MELİH'İ GÖNDERDİYSEK KAYYUM NACİ'Yİ DE GÖNDERECEĞİZ'
Biz neredeyiz diye soracak olacaksak, her yerdeyiz! Çarktayız, sokaktayız, kampüsteyiz, İstanbul Sözleşmesi için Şişhanedeyiz, Deniz Poyraz için İzmir Adliyesi Önündeyiz, HDP'ye yönelik saldırılara karşı Şirinevler Meydandayız... Kısaca tüm mücadele alanların da ilmek ilmek örüyoruz kavgayı. 7 Ocak'ta da Çağlayan Adliyesi'nde olacağız!
Berke için, Perit için, tüm siyasi tutsaklar için. Ben inanıyorum. Berke'yi, Perit'i, Aysel Tuğluk'u hepsini alacağız! Nasıl ki Melih'i gönderdiysek Kayyum Naci'yi de öyle göndereceğiz."
DEMİRTAŞ: DURMADIK, DİRENMEYE DEVAM ETTİK
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki rektör protestosu kapsamında 30 Ocak’ta açılan bir sergide yer alan Kâbe görselinde LGBTİ+ bayrağı kullanıldığı gerekçesiyle tutuklanan üniversite öğrencisi Doğu Demirtaş ise şöyle konuştu:
"Yüzlerce gözaltı oldu ama durmadık. Akademisyenler, öğrenciler aileler direnmeye devam ettik. Ekimde 2 arkadaşımız daha tutuklandı hala cezaevindeler; biz ise dünyanın hiçbir iyi üniversitesine yapılamayacak dikte edilen saçma uygulamaların hiçbirini kabul etmemeye devam ediyoruz. Devam edeceğiz. Bana hala dikte eden kişilere diktatör dediğim için yeni davalar açılıyor. Şu an kendi ülkemde kalamıyorum, Berlin'de eğitimime devam etmek zorunda kaldım. Mücadelemiz sadece üniversiteler özgürleşene kadar değil bizleri hedef gösterenler, üniversitelere, ülkemize ve gençlere bu zararı verenler yargılanana kadar devam edecek. Ülkemizi diktatörlük rejiminden kurtaracağız sorumluları bağımsız yargı tarafından yargılayacağız üniversiteleri özgürleştireceğiz.
'DİKTE EDİLEN ATAMALARI KABUL ERMEMEK İÇİN DİRENDİK'
Bir sene önce Erdoğan hükümetinin üniversiteleri ele geçirmek ve baskılamak için yaptığı son adımlardan biri olan kayyum atamasıyla karşılaştık ve akademinin, eğitimin gelip geçici hükümetlerden bağımsız olması gerektiğine inandığımız için bize dikte edilen atamaları ve yaptırımların hiçbirini kabul etmemek için direndik. Bu süreçte Erdoğanın ele geçirdiği medya tarafından ya gündeme getirilmemeye çalıştık daha radikal medya kuruluşları tarafından da hedef gösterildik.
Sadece medya kuruluşları değil bizzat Tayyip Erdoğan Süleyman Soylu, Diyanet İşleri Başkanı, Ayasofya imamı ve Devlet Bahçeli tarafından hedef gösterildik. Bu hedef göstermeler sonucunda ocak ayının sonunda süleyman soylunun homofobik bir twitiyle ben ve selo sonra da bizler için protesto yapan arkadaşlarımız tutuklandık. Bu tutuklamalar sindirmek için yapılan bir hareketti fakat bu bizi sadece daha da sinirlendirdi ve eylemler büyüdü."
Doğu Demirtaş
N.D: İKTİDARIN HER TÜRLÜ YAPTIRIMINA RAĞMEN
Rektör atanmasını protesto eylemleri sırasında gökkuşağı bayrağı taşıdığı için hakkında "yukarı çıkıp elindeki LGBTİ+ flamasını salladığınız" ifadeleriyle disiplin soruşturması başlatılan N.D, "Kayyuma Nakka! Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne kayyum atanalı daha 2 gün olmuşken, biz Boğaziçili öğrencilerin haklı karşı duruşuyla başlayan ve 4 Ocak 2021'de yaptığımız ilk eylem çağrısıyla binlere on binlere ulaşan Boğaziçi Direnişi bugün birinci yılını dolduruyor. Biz bir yıldır iktidarın her türlü karalama ve hukuksuz yaptırımlarına rağmen, elinin değdiği özellikle tarikatlaşmış, yozlaşmış ve doğrudan saray memurluğu yapan kurum ve kuruluşların baskısına ve eril şiddetine rağmen demokratik hak arayışımızı, üniversitelere özyönetim talebiyle tüm kentlerdeki öğrenci arkadaşlarımızın dayanışma ve umuduyla büyütüyor, yılmadan direncimizi sürdürüyoruz" diyerek şunları söyledi:
"Kampüs giriş kapısına LGBTİ+ bayrağıyla çıktığım ve iktidar emriyle emniyet güçleri tarafından okul kapıları üstümüze kilitlendiği 1 Şubat günü söylediğimiz gibi, Berke ve Perit'in 90 gündür tutuklu yargılandıkları halde mücadele umudunu büyüttükleri ve başka bir dünyanın mümkün olduğunu söyledikleri gibi biz hiç aşağı bakmadık, biat etmedik, yolumuzdan dönmedik. Melih Bulu'nun da Naci İnci'nin de piyon olduklarını biliyor ve üniversitede özerk ve demokratik bir yönetim anlayışına sahip olmak için şahı devirmek gerektiğini her meydanda haykırdık. İktidarın, Boğaziçi rektörlüğüyle neden bu kadar uğraştığı da gayet açık.
Stratejik konuma sahip bu üniversite yerleşkesini de özelleştirmeye, mümkünse yandaşa peşkeş çekmeye çalışmaları yan niyetiyle beraber asıl özgürlükçü ve çok sesli yapısıyla yarattıkları korku iktidarını tehdit edene karşı öznefret ve güç hırsıyla topyekun savaş başlattılar. Kendilerinden olmayana düşman olma pratiklerini bir direktifle BÜLGBTİ+ kulübünü kapatılmasından, iç işleri bakanlığından gelen talimatla okul kapısında bayrak açtığım için bana okul içi disiplin soruşturması açılmasından anlıyoruz. yine söylüyorum ki; cinsiyetçi, homofobik bir rektör istemiyoruz, iktidarın ötekileştirme ve terörize etme çabasına rağmen tüm onurumuzla direnmeye devam ediyoruz. Gökkuşağını karanlığa mahkum ettirmiyoruz. Kayyuma nakka!
Devlet eliyle atanan kayyumların Boğaziçi rektörlük makamıyla sınırlı olmadığı aşikar. Bu kayyum düzeninin karşısında durmak için, siyaset arenasında öğrencilerin sesini yükseltmek ve antidemokratik pratiklerin karşısında durmak için bir yıldır sönümlenmeyen bir mücadele hırsıyla akademiye öğrenciler, akademisyenler, mezunlar ve kampüs emekçileri olarak sahip çıkıyoruz.
Uydurma gerekçelerle kampüslerden uzaklaştırılan, sözleşmeleri yenilenmeyerek yıldırma politikasıyla bastırılmaya çalışan hocalarımız; göz korkutmak için açılan haksız, hukuksuz soruşturmalarla sindirilmeye çalışan biz öğrenciler; aramızdan gerekçesiz, yalan ihbar ve tutanaklarla tutuklanan sıra arkadaşlarımızla ve bu direnişi sahiplenen, tek adam siyasetine karşı dur demek için sesimizi çoğaltan halk, umudumuza ışık olan omuzdaşlarımız ile bu direnişi dalga dalga büyüttük.
Bugün, Boğaziçi Direnişi'nin 1 yıllık geçmişine baktığımızda; özyönetim talebiyle direnen öğrencilerin yanlarında kadınlar, LGBTİ+lar, yıllardır sistematik zulüm ve baskıyla yüzleşen Kürtler, ekonomik krizle ve geçim sıkıntısıyla boğuşan koskoca bir halk vardı, bu mücadeleye hükümetin istifasının ortak ve tek çözüm olduğunun bilinciyle, saldırmaya çalıştıkları her alanda binlercemizin sesi ve öfkesiyle giriştik.
'ŞEFFAF VE DEMOKRATİK SEÇİM İSTİYORUZ'
Biz değil yalnız Boğaziçi'nde, hiçbir üniversitede, hiçbir kurumda, iktidar memurluğu yapmak üzere atanan, kendi iradesi olmayan bir yönetici olsun istemiyoruz, öz yönetim haktır, kurum bileşenleri tarafından liyakat, yetkinlik ve güven esaslarıyla şeffaf ve demokratik seçimler istiyoruz."
'KREDİSİ KESİLEN ONLARCA ÖĞRENCİDEN BİRİYİM'
Boğaziçi Direnişi'ne destek verdiği için kredisi kesilen Eylem Uluçay ise şunları söyledi: "Direnişimizin birinci yılını geçirdiğimiz mücadele ve dayanışma günlerimizin ışığında 'yine geleceğiz diyebilmenin' cesaretiyle karşılıyoruz.
Boğaziçi üniversitesine atanan kayyumu protesto etmek için katıldığım eylemler sebebiyle KYK kredisi kesilen onlarca öğrenciden biriyim. Ekonomik krizin derinleştiği,ekonomi politikalarının sadece sermaye sahiplerin işlerine yaşadığı böylesi bir dönemde kredi/burs kesintilerini bir cezalandırma yöntemi olarak bizlere uygulamaya çalıştılar.
'KAYYUMA KARŞI DİRENİŞ'
Parasız barınma hakkımızın zaten elimizden alındığı, eğitim masrafların her geçen gün arttığı, ulaşım, yemek gibi temel ihtiyaçlarımızı karşılamanın dahi güçleştiği bu dönemde hali hazırda KYK kredi/burs ödemeleri bile yetmiyoriken, demokratik hakkını kullanan onlarca öğrencinin koltuklarını sarstığımız iktidar tarafından kredi ve bursları kesildi.
Bizler öğrencileri kriminalize eden, protesto hakkını gasp eden bu iktidar karşısında bir adım geri atmadık, zulme karşı dayanışmayla, kayyumlara karşı direnişle cevabımızı verdik.
Bizleri sistemin çarkları arasında ezmeye, yalnızlaştırmaya, susturmaya çalışan bu sisteme karşı yan yana durduğumuz kadar güçlüyüz. Ne burs kesintileri ne sorusturmalar ne gözaltılar ne de tutuklamalar bizleri haklı mücadelemizden vazgeçirmeyecek."