'Bu yürüyüş nasıl ileri götürülür?'
Türkiye'nin en önemli hukukçularından biri olan Rıza Türmen'e göre Türkiye bir dönüm noktasında ve AKP’nin siyaseti siyasetsizleştirme çabası bu yürüyüşle sona erdi.
Fatma YÖRÜR
24. Dönem CHP İzmir Milletvekili, Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen, Demokrasi için Birlik Platformu ile katıldı bugün Adalet Yürüyüşü’ne ve Artı Gerçek’in sorularını yanıtladı.
Türkiye’nin uluslararası hukuk kriterlerinin gerisine düştüğünü belirten Türmen, demokrasinin ortadan kalkmasıyla kamusal alanda siyaset yapma zorunluluğu doğduğuna dikkat çekti. Yürüyüşün bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Türmen, sonrasında doğru stratejiler kurulması gerektiğini söyledi.
- Yürüyüşü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Beklediğimden çok daha coşkulu ve heyecanlı gördüm. Her görüşten her kimlikten insanlar burada ama tek bir istek var ‘adalet’.
"Bu yürüyüş bir dönüm noktası ancak sonrasında doğru stratejiler kurulmalı"
- Nasıl gelindi bu sürece?
Türkiye haksızlık ve insan hakları ihlallerinin yoğunlaştığı bir dönemden geçiyor. Adalet demokrasinin omurgasıdır. Hukuk devleti ortadan kalkmış, demokrasi ortadan kalkmış.
Cumhurbaşkanlığı ile kurulan yeni sistemle siyaset alanı ortadan kalkınca, başka bir kamusal alanda siyaset yapma zorunluluğu doğdu.
Bu yürüyüş bir dönüm noktası ancak sonrasında doğru stratejiler kurulmalı.
Referandum sürecinde ortaya çıkan siyasi partiler ve sivil toplum yakınlaşması buradan itibaren kurumsallaşacak. Amaç birliği olan hiyerarşisi olmayan bu yürüyüş bir ortaklık yarattı.
Bunu muhafaza etmek ve ortak bir strateji yaratmak lazım. Bu yürüyüş sonrasını düşünmek lazım.
- CHP’li siyasetçilerle bu durumu konuştunuz mu nasıl bir strateji izlenecek?
Herkes bunun gereğini anlamış durumda bir güç birliği ve bir ortaklık zorunluluğunu herkes anlamış durumda. Çoğu partili şunu soruyor "Bu yürüyüş nasıl ileri götürülür?" hep birlikte bunun yollarını bulacağız.
- Bu yürüyüşe katılımı ve ilgiyi bu kadar artıran neydi?
Bu yürüyüşün önemi Türkiye toplumunun depolitizasyonunu sona erdirdi. Siyasetin siyasetsizleştirilmesiydi iktidarın amacı bu yürüyüşle bu aşıldı.
İktidar kitleleri kontrol altında tutmayı amaçlayan onları sadece ihtiyacı olduğunda sokağa çağırıp, ‘diğer durumlarda evinde otur’ diyen bir kontrol mekanizması kurmayı amaçlıyor. Siyaset yapmanın önüne geçmeyi amaçlıyordu, bu kırıldı. Sonrasının çok iyi bir stratejiyle yürütülmesi de bir bu kadar önemli. Ama görüştüğüm her Cumhuriyet Halk Partili de bu durumun bilincinde.
- Aynı zamanda uluslararası hukuk alanında çalışmalar yürütüyorsunuz. Bugün Türkiye’nin önde gelen hukukçuları da dahil, Türkiye’de hukukun çöktüğü ve yargının bağımsızlığını kaybettiğini sıkça dile getiriyor. Bu yürüyüşü tetikleyen de bu. Türkiye’de iç hukuk yollarında, özellikle AYM kanalıyla yaşanan tıkanmalarda, uluslararası yargı organlarına nasıl ulaşılabilecek?
Aslında bu bir tıkanıklık organı olmamalıydı. Anayasa Mahkemesi işini doğru yaptığı sürece bu hızlandırıcı, geliştirici olacaktı. Ancak Anayasa Mahkemesi işini doğru yapmadığı, bağımsızlığını koruyamadığı noktada davalar doğrudan AİHM’ne gidebilir.
Burada inisiyatif Avrupa’da. AİHM bunları görebilir ya da göz ardı edebilir. Uluslararası hukuk organlarının bu yetkisi vardır.
AİHM sizin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkınızı görür ancak ‘AYM etkili bir yargı organı değildir’, diyerek dosyaları doğrudan kabul edebilir. Bu yetkisi vardır.