'Çatışmada değil karanlık güçler tarafından öldürüldü'
Lice’de 24 yıl önce öldürülen Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın kardeşi Birsen Aydın 'Kardeşimi devlet içindeki karanlık güçler öldürdü. Yargı engelleniyor' diyor.
Fatma YÖRÜR
GİRESUN - Lice'de 1993 yılında öldürülen Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın’ın ölümü aydınlatılamadı. 'Fındık İçin Adalet Yürüyüşü’ne katılarak kardeşi için adalet arayan Aydın’ın ablası Birsen Aydın yıllardır aynı sorunun cevabını arıyor ve ‘adalet’ istiyor. Aydın, "Kardeşimin nasıl öldüğüne dair bize doğru düzgün bilgi verilmedi. Kardeşimin, devletin içindeki karanlık güçler tarafından öldürüldüğüne inanıyorum" diyor.
Diyarbakır’ın Lice İlçesi’nde 15 sivilin öldürüldüğü, onlarca ev ve iş yerinin yakıldığı olayda, dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın da öldürülmüştü. Olayın sorumlusu olarak gösterilen PKK suikastı üstlenmemişti. Mahkeme o tarihten bu yana olayı aydınlatamadı. "Çatışma var" denilerek çağrıldığı Lice’de kanas marka suikast silahı ile vurularak öldürülen Aydın’ın ölümü şaibeli olarak kaldı. Mart 2015’de Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Osman Coşkun tarafından hazırlanan ve mahkemece kabul edilen 39 sayfalık iddianamede de olayın şaibeli olduğuna dikkat çekilmişti.
Aydın'ın yakınları bu suikastın devlet tarafından işlediğini düşünüyor. Aydın’ın 72 yaşındaki ablası Birsen Aydın, olayın üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen kardeşinin faillerinin bulunması için mücade ediyor. Ordu’dan başlayıp Giresun’da sona eren Fındık İçin Adalet Yürüyüşü’nde kardeşi için adalet arayan Aydın, "Kardeşimin nasıl öldüğüne dair bize doğru düzgün bilgi verilmedi. Kardeşimin, devletin içindeki karanlık güçler tarafından öldürüldüğüne inanıyorum. Kardeşimi kim öldürdü?" diye soruyor. Aydın, yetkililerin açıklamalarını yeterli bulmadığını söylüyor. Kardeşinin bölge insanı ve birlikte görev yaptığı askerler tarafından çok sevildiğini anlatan Aydın, ölümünün ardından ailece büyük zorluklar çektiklerini söylüyor. Annesinin hastalandığını ve maddi zorluklar çektiğini anlatan Birsen, hiçbir devlet yetkilisinin kendileri ile ilgilenmediğini belirtiyor.
‘KARDEŞİM KAÇAKÇILARLA İŞ BİRLİĞİ YAPMADI’
"Benim kardeşim kaçakçıların korkulu rüyasıydı. Kaçakçılarla iş birliği yapmadı. O’nun yerine gelen görevli kendisine ev araba almış benim kardeşim yokluklar içinde öldü" diyen Aydın, "Ben kardeşimin hakkı yenmesin istiyorum. Bunca yıl geçti halen daha bulunamadı kimin öldürdüğü. Ben kardeşimi kim öldürdü, bu aydınlatılsın istiyorum" diyor.
‘DAVASI İZMİR’DE GİDEMİYORUZ’
Olaya ilişkin davanın İzmir’de görüldüğünü hatırlatan Aydın, "Davada tanıklar dinlenilmiş. Tanıklar da kardeşimin öldürülmesine ilişkin net bir şey söylememiş. Yanında hiç mi askeri yoktu? Bu kişiler ölüm anını görmediler mi? Ben kardeşimin devlet içindeki karanlık güçler tarafından öldürüldüğüne inanıyorum. Davanın takipçisi olmak istiyoruz ancak ben Giresun’da yaşıyorum. İzmir’e gidip davayı takip edemiyorum" diyor.
NE OLMUŞTU?
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993 tarihinde 15 sivilin, bir askerin ve dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın öldürülmesiyle sonuçlanan askeri operasyonla ilgili, olaydan 20 yıl sonra Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame düzenlenmişti. İddianamede dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Eşref Hatipoğlu ve Üsteğmen Tünay Yanardağ’ın "taammüden öldürme, halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik ve cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma" suçlarından yargılanmaları talep edildi.
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanan dava daha sonra "güvenlik gerekçesiyle" Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından Eskişehir’e nakledildi. Eskişehir’de özel yetkili mahkeme olmadığı gerekçesiyle buradaki mahkeme heyetince Diyarbakır’a geri gönderilen dosya, buradan da İzmir’e taşınDI.
İlk duruşması 1 Nisan 2015’de görülen davada şuana kadar, mağdur avukatlarının da katıldığı 16 celse yapıldı, sanıklardan Eşref Hatipoğlu sadece 17 Mart 2016’daki duruşmaya katıldı. Mağdur avukatlarının sorularına yanıt veren Eşref Hatipoğlu’nun tutuklanma talebi bir kez daha reddedilirken duruşmalardan vareste tutulması talebi kabul edildi.
Davanın bir sonraki duruşması 12 Ekim’de İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.