Cemevlerinin elektriğinin bakanlığın ödemesine Alevi örgütleri tepkili: 'Elektrik değil anayasal güvence istiyoruz'
Mehmet MENEKŞE
AMASYA - Cemevlerinin yasal statüsü tanınmasa da Resmi Gazete'de yayımlanan son yönetmelik ile birlikte cemevlerinin aydınlatma giderleri Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından karşılanacak. Bu son kararı değerlendiren Alevi sivil toplum örgütü temsilcileri AKP hükümetinin Alevilerin gerçek taleplerinden, eşit yurttaşlık istemlerinden çok uzak olduğunu, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Alevileri bölüp, parçalamak ve asimile etmek için kurulmuş bir başkanlık olduğunu belirtti. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe, Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan, Karadeniz Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Muharrem Erkan ve Samsun Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Samsun Şube Başkanı Cem Sultan Ermiş Artı Gerçek’e konuştu.
'EŞİT HAK TALEP EDİYORUZ'
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan yönetmeliğie, "biz devletten elektrik değil anayasal güvence istiyoruz" diyerek tepki gösterdi:
“Biz Alevi, Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının kurulması gündeme geldiğinde AKP iktidarına yaklaşık 22 yıldır, her dönem, her fırsatta, demokratik ve Türkiye kamuoyunu bu konuda bilgilendiriyoruz. Talebimiz belli, biz eşit yurttaşlık talep ediyoruz. Bu ülkede yaşayan her yurttaşın, inancın, kültürün anayasal güvence altına alınarak eşik haklara sahip olmasını talep ediyoruz. Biz devletten elektrik istemiyoruz, çatı, bakım, onarım istemiyoruz, devletin her şeyden önce bu ülkede Alevilerin can güvenliği ile ilgili anayasal bir güvence istiyoruz. Diyoruz ki Alevilere hakaret edilirken, küfredilirken, Aleviliğe kin ve nefret kusulurken bunun anayasal güvence altına alınıp bu konudaki saldırıları kin ve nefret suçu kapsamına alınmasını istiyoruz. En son örneklerinden biri Ankara’da üç cemevine saldıran canin davasında cemevnin ibadethane olmadığı gerekçesiyle kişinin yapmış olduğu saldırı can ve mala zarar verme kapsamında değerlendirildi. Bir inanç topluluğunun ibadethanesi kapsamında değerlendirilmedi, mala zarar verme kapsamında değerlendirildi. AKP iktidarı bizi anlamak istemiyor, eşit yurttaşlık konusundaki taleplerimizi sulandırmak için her geçen gün alicengiz oyunları oynamaya devam ediyor. Devletin bizi tarif etmeye, tanımlamaya, bizim ne olduğumuzu söylemeye değil, bize elektrik, su ya da buna benzer para vermeye, işle, aşla inancımızı değiştirip, dönüştürmesini istemiyoruz. Biz anayasal bir güvence istiyoruz, eşit yurttaşlık istiyoruz.”
'HAK TALEPLERİMİZİ SULANDIRMA BAŞKANLIĞI'
Mustafa Aslan açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“En kısa zamanda Alevi Bektaşi Federasyonu ve bileşenleri olarak tekrar Kültür ve turizm Bakanını ziyaret edeceğiz, bu başkanlığın yapmış olduğu çalışmayı, toplumdaki rahatsızlığı kendisine ileteceğiz ve bundan bir an önce geri adım atmasını istiyoruz. Cemevinin ne olduğunu bilmeyen bir iktidar ve bir anlayış ile karşı karşıyayız. Cemevimiz cami gibi sadece namazın kılındığı bir yer değil, sadece ibadetin, cemin yapıldığı bir yer değil, bizim cemevlerimiz topyökün inançsal, kültürel, sosyal çalışmaların yapıldığı mekanlardır. Sadece ibadetin yapıldığı cem salonun aydınlatması, morkun, gasilhanenin aydınlatma giderlerinin verilmesi Alevilere, Aleviliğe hakarettir.”
'İKİYÜZLÜLÜK'
“Hükümete şu sormak lazım, cemevi ibadethane değil ise neden ibadetin yapıldığı yerin aydınlatma giderleri karşılanacak diye bir ifade kullanılıyor? Bu ne ikiyüzlülük, ibadethane olarak tanımadığınız, inanç olarak tanımadığınız bir topluluğun kendi ibadethanesi olan cemevinin aydınlatma giderleri tanımlamalarını yaparken neden cem yapılan yerin aydınlatması diye ifade kullanılıyor? Hani cemevi diye bir ibadethane yoktu? Biz devleti yönetenlerden samimiyet istiyoruz, bu topraklarda yaşayan her yurttaşın dinine, inancına, diline, kültürüne saygı uymasını, onları kendi özgünlüğü ile tanımasını istiyoruz, yasal güvence istiyoruz. Bunun için mücadelemiz artarak devam edecektir.”
'İKTİDAR YENİ BİR OYUN TEZGAHLIYOR'
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe de elektrik yönetmeliğini 'yeni bir oyun' olarak değerlendirdi ve şöyle konuştu:
“Biz Aleviler olarak eşit yurttaşlık talebimizden asla geri durmayacağız. Eşit yurttaşlık talebimiz çok açık, dolayısıyla da cemevlerinin elektrik paralarının ödenmesi noktasında zaten yıllardır sürdürdüğümüz haklı, meşru bir mücadelemiz var. Birçok cemevimiz yıllardır elektrik parası ödememe kararını sürdürüyor, bu konuda açılmış davalarımız var, kazandığımız davalarımız var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürüp, oradan da kazandığımız davalarımız var. Ancak yayınlanan elektrik yönetmeliği ile devlet yeni bir siyasi oyunun peşinde, iktidar yeni bir siyasi oyun kurguluyor aynı zamanda da tezgahlıyor, bu biçimiyle birkaç hedefe birden ulaşmak istiyor. Birincisi, Alevi kurumlarını kendi içinde bölmek, parçalamak, Alevileri kendi içinde bölmek parçalamak, ikincisi, ısrarla Aleviliği tanımadığını ispatlamak adına cemevlerinin elektrik paralarının ödenmesi meselesini dahi Kültür ve Turizm Bakanlığı üzerinden yapması Aleviliğin bir inanç olmadığını, Alevilerin kültürel bir topluluk olduğunu bir anlamıyla da kanıtlamak istiyor. Diğer taraftan da Alevi kurumlarının ısrarla ret ettiği, tanımadığı Alevi, Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığını da bu sayede tanımazı zorlamaya çalışıyor. Biz elektrik paralarının ödenmesine karşı değiliz, zaten böyle bir talebimiz var ve bu bizim eşit yurttaşlık temelinde en doğal hakkımız. Bu güne kadar vermiş olduğumuz mücadeleler sonucunda kazanılmış bir hakkımız, ancak bunun itiraz edip, kabullenmediğimiz bir başkanlık üzerinden sağlanmış olmasını asla kabul etmiyoruz ve doğru bulmuyoruz. Bu biçimiyle de bu başkanlığın derhal kaldırılmasını istiyoruz. Alevi kurumlarıyla masaya oturup detaylı bir şekilde Alevi kurumlarının önereceği bir biçimde yeni bir yapılanmaya gidilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çok ciddi anlamda Kültür ve Turizm Bakanlığı, turizmin altını çitmek istiyorum, hem kültürel bir topluluk hem de turistik bir tesis muamelesi yapılmasını istemiyoruz.”
'YAPILMAK İSTENEN BÖL, PARÇALA, YUT'
Samsun Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Samsun Şube Başkanı Cem Sultan Ermiş, Alevi çatı kurum ve önderlerini muhatap alınmadığını hatırlatarak, son kararı şöyle değerlendirdi:
“Kültür İl Müdürlükleri tarafından cemevlerinin aydınlatma elektrik faturaları zaten ödeniyordu. Biz ödeyin diye herhangi bir başvuru yapmadık ve şu an cemevlerine elektrik faturası da gelmiyor, faturalar Kültür İl Müdürlüklerine gidiyor. Biz bir kere cemevlerinin ibadethane sayılmasını istiyoruz. Sen benim inancımı tanımadığın sürece aydınlatma giderini ödesen ne olacak? Biz öncelikle inancımızın tanınmasını, cemevlerinin yasal statüye kavuşturulmasını istiyoruz. Biz inancız, götürüp Kültür Bakanlığına bağladılar, bu bile inancımızın inkarıdır, inancımızın ret edilmesidir. Bir taraftan inancımızı tanımıyorlar, Alevi çatı kurum ve önderlerini muhatap almıyorlar öte taraftan da kendilerine göre bir Alevilik tanımı yapıp inancımızı kültür gibi görüp, Kültür Bakanlığına bağlıyorlar. Bizler iç güvenlik tehdidiymişiz gibi bir de İç İşleri Bakanlığı Müşteşar Yardımcısı Esma Ersin cemevlerimizi geziyor, incelemeler yapıyor. Genel merkezlerimizi, çatı örgütlerimizi muhatap almadan cemevleri, inancımız hakkında çalışmalar yapıyorlar. Bu tam bir Osmanlı taktiği, böl, parçala, yut.”
'LAİK VE SOSYAL DEVLETTE BU TARTIŞMALAR OLMAZ'
Karadeniz Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı ve Alevi Dedesi Muharrem Erkan, önemli olanın cemevlerinin yasal statüye kavuşması olduğunu belirtti ve şunları söyledi:
“Biz cemevlerinde toplumsal bir hizmet veriyoruz ve kamu yararına çalışıyoruz. Cemevleri ibadethane olmasının yanında aş evidir, dini, dili, ırkı, mezhebi ne olduğuna bakılmaksızın toplumsal amme hizmeti veren bir yerdir. Laik ve sosyal bir devlette camiye, sinegoga, havraya ve doğal olarak da cemevine de elektrik hizmetinin verilmesi kadar doğal ne olabilir? Gelinen noktada bugün devletin dini, hatta mezhebi bile var. Esasen devletin yapması gereken görevlerden biri anayasanın ikinci maddesini tam uygulamasıdır. Aleviler olarak biz laikliğin tam uygulanmasını istiyoruz. Öte taraftan ibadethanemiz olan cemevlerimiz hala tanımsızdır, yasal statüden yoksundur. Bu ülkede kiliseyi, havrayı, sinegogu, camiyi ibadethane statüsüne koyuyorsan, buralarda vatandaşlar kendi inanç ritüellerini yerine getirebiliyorsa maalesef Aleviliği İslam’ın bir kolu olarak kurmaya, görmeye çalışıyorlar. Diyanetin fetvasıyla cemevleri inanç dışı olarak hatta onun da ötesinde kültürel bir yapı olarak tanımlamaya çalışıyorlar. Semahımızı da folklor bir olarak değerlendiriyorlar. Bu Alevi toplumuna ve inancına yapılabilecek en büyük kötülüklerden biridir. Alevilik haktır, Aleviler vardır, Alevilerin de kendilerine has ibadetleri ve ritüelleri vardır. Siyasi otorite bazı devşirdikleri, dönüştürdükleri, istediği gibi bir yola soktuğu Alevilere yeni isimler takarak asimilasyon politikasını sürdürüyor. Bu ülke laik, demokratik ve sosyal, hukuk devleti olsaydı, bütün inançlara eşit mesafede olur, zorunlu din dersleri ile birlikte yaşadığımız dayatmalar, baskılar olmazdı. Gün geçtikçe fakirleşiyor, ayrışıyor, evrensel hukuk sisteminden uzaklaşıyoruz. Bizim talebimiz demokratikleşme, eşit yurttaşlık ve inancımızın tanınıp, cemevlerinin yasal statüye kavuşmasıdır."