Ceren Sözeri, Meclis'teki Google toplantısını yazdı: 'Saçınızı başınızı yolabilirsiniz'
Artı Gerçek - Medya üzerinde hakim durumdaki Google ve Meta gibi dijital devlerin gazetecilik ve sektörü üzerindeki etkisi tartışılırken, Meclis'te bu konuda yapılan bir toplantı dikkatlerden kaçtı.
Evrensel yazarı Ceren Sözeri, TBMM Dijital Mecralar Komisyonu'nun geçen salı günü Google temsilcilerini ağırladığı 'dijital telif' gündemli toplantısında konuşulanları kaleme aldı.
"Google Meclis’te: -‘Kaç para kazanıyorsunuz?’ -‘Size tam ne lazım?’" başlıklı yazıda, "Bir kişi, bakın bir kişi bile çıkıp şunu söylemiyor ‘siz bu ülkenin vatandaşlarının kişisel verilerinden para kazanıyorsunuz, evet bir trafik sağlıyorsunuz ama onun içini bu ülkenin haberleri, hikayeleri, kültürü dolduruyor ve siz bu içeriğe para vermeye yanaşmıyorsunuz, üstelik algoritmalarınız üzerinde şaibeler var, başka ülkelerde olduğu gibi burada şeffaf davranmıyorsunuz.’" dedi.
Sözeri'nin yazısı şöyle:
Geçen salı TBMM Dijital Mecralar Komisyonu “diijital telif” gündemiyle toplandı. Google temsilcilerini ağırladı. Medyanın en önemli gelir kalemlerinden olan reklamın geleneksel mecralardan dijitale kayması ve burada Google ve Meta’nın en büyük payı alması yayıncıları yalnızca zora sokmuyor aynı zamanda onları bu büyük platformlara bağımlı hale getiriyor. Medya kuruluşları kimin tarafından ne kadar okundukları bilgisini bu platformlardan alıyor, onlar üzerinden gelen reklamlarla bellerini doğrultmaya çalışıyor, platformların ‘sevdiği’ türden haberlere yöneliyor. Bu platformlar bir nevi tanrı gibi, içeriklerinin önemli bölümünü haberler oluşturduğu halde onlar üzerinden kazandıklarını paylaşmaya yanaşmıyor. Bu yalnızca Türkiye’ye özgü değil dünyada da böyle. Avustralya, Kanada, AB telif üzerinden yani bir nevi gelir paylaşımını sağlayacak düzenlemeler yaptılar burada ideale ulaşıldığını söylemek zor çünkü bu dünyanın en kârlı devleri pazarlığa pek kolay yanaşmıyor. Konu bir süredir Türkiye’nin de gündeminde, yukarıda söz edilen Komisyon kuruldu, yalnızca büyük medyanın davet edildiği toplantılar düzenlendi, Tiktok çağırıldı. En sonunda bu hafta Google geldi. Google ve aynı şirkete bağlı Youtube son dönemde Türkiye’de gazetecilik açısından önem kazandı, “girişimci gazetecilik” modelleri çıktı, popüler isimlerin programları TV kanallarından çok daha fazla izleniyor. Gazetecilere belki geleneksel mecradan daha fazla kazandırıyor, ama hepsine değil sadece popüler olanlara. Üstelik Google ya da daha tepe şirket olarak düşünürsek Alphabet bu işlerden ne kazanıyor bilmiyoruz. Öğrenmek için bir fırsat vardı fakat birkaç ismi dışarıda bırakayım Komisyon üyelerinin konu hakkında bilgisizlikleri nedeniyle o fırsat da kaçmış.
Komisyon tutanakları kamuya açık, okurken saçınızı başınızı yolabilirsiniz. Toplantıyı Komisyon Başkanı Hüseyin Yayman açıyor ve ne hikmetse dijital telif konusuna giriş yapmak yerine önce “ismini vermeyeceğim” deyip bir sonraki cümlede Tiktok içeriklerinin yerli ve milli değerlere aykırı olduğunu anlatmaya başlıyor. Sonra sözü Google Türkiye Kamu Politikaları Direktörü Tolga Sobacı'ya veriyor. Gerek Sobacı gerek Kamu İlişkileri Müdürleri Duygu Yücesoy ve Zeynep Güven sanırım bir yarım saat kadar Google’ın Türkiye’ye neler kattığını anlatıyorlar. Öylesine bir reklam ki bu, bir ara Google’ın varlığı ve yaptıkları “toplum sözleşmesi” olarak sunuluyor. Zannedersiniz Türkiye’yi ekonomik ve sosyal olarak ayakta tutan Google. Bitince oh diyorsunuz şimdi sanırım itirazlar gelecek. İlk sözü alan AKP Milletvekili Zeynep Yıldız “Niye kobilere daha fazla katkı yapmıyorsunuz” diye soruyor. İnsan okurken hayret ediyor, konu yine Google’ın ekonomimize yaptığı katkılara dönüyor. Yıldız ayrıca Google’ın Türkiye’den ne kadar kazandığını ve ne kadar vergi ödediğini de soruyor. Sanırım o ara içeri hızlıca CHP Milletvekili Tuncay Özkan giriyor (geç kalmış). Bundan sonra başlıyor bir ‘kaç para kazanıyorsunuz, niye açıklamıyorsunuz’ tantanası. Şimdi işin burasında gerçekten insan üzülüyor. Devlet 20 Mart 2020’de dijital hizmet vergisi diye bir vergi çıkardı, şirketlerin Türkiye’de sunulan dijital hizmet gelirlerinin yüzde yedi buçuğunu alıyor. Google da buna dahil. Yani Google’ın Türkiye’de ne kadar kazandığı ve ne kadar vergi verdiği devletin bilgisi dahilinde, ancak belli ki vekillerin bundan haberi yok. Özkan bu arada “kaç kişi çalıştırıyorsunuz” falan gibi gelin evinde damat sorgular gibi sıralıyor. Bir ara telefondan bomba yapım video görüntüleri göstermeye yelteniyor, çocuk pornosundan konu açıyor, Ergenekon davası anılarını anlatıyor, tabiri caizse kimseyi konuşturmuyor. Bu nedenle Okan Konuralp, Sevilay Çelenk ve Hasan Öztürk’ün konuya dair cevaplanması elzem, mantıklı soruları da güme gidiyor.
Bir Komisyon kurulmuş, hadi diyelim ki vekillerin araştıracak vakti yok, konuyu bir uzmana soralım, hazırlanalım diye bir düşünce dahi geçmemiş kimsenin aklından. Gelir idaresinden, Çalışma Bakanlığı’ndan öğreneceği bilgi üzerinden güya Google’ı terletiyorlar. Google cephesinde de avukatlığını yapan Gönenç Gürkaynak’ın performansı şapka çıkarılacak cinsten(!) Google’ın 18 senedir ne zorluklar çektiğini anlatıyor, "yolunacak kaz gibi falan görme gibi bir durumunuz olmasın" cümleleri kuruyor.
Para pazarlığı yapılıyor sanmayın. Google sürekli bir ‘ekosistem’den bahsediyor, ‘şimdi her ülkenin durumu farklı Avustralya, Kanada gibi ülkelerdeki uygulamalar size uymaz’a getiriyor. Oysa ekosistem dediği ülkedeki reklam gelirinin yarıdan fazlasını bu Google ve Meta’nın alması, vergi konusunda (hangi şirketin nereye kayıtlı olduğu söylenmiyor), veri ve algoritmaları konusunda şeffaf olmaması. Bir kişi, bakın bir kişi bile çıkıp şunu söylemiyor ‘siz bu ülkenin vatandaşlarının kişisel verilerinden para kazanıyorsunuz, evet bir trafik sağlıyorsunuz ama onun içini bu ülkenin haberleri, hikayeleri, kültürü dolduruyor ve siz bu içeriğe para vermeye yanaşmıyorsunuz, üstelik algoritmalarınız üzerinde şaibeler var, başka ülkelerde olduğu gibi burada şeffaf davranmıyorsunuz.’ Sevilay Çelenk sağ olsun telifin yaratacağı sorunlar ve düzenlemelerin olası gidişatı konusunda uyarmaya çalışıyor ama kim oralarda ki… İşler olur da ciddileşirse muhtemelen Google Avustralya’da yaptığı gibi büyük yayıncılarla anlaşacak, ki burada hükümet medyasına tekabül ediyor, kalanların üzerine bir de telif baskısı binecek.
Toplantının sonunda ne oldu diye merak ediyorsanız, HİÇ! Vekiller ‘biz bu konuyu bu yaz çalışalım’ diyorlar, Google temsilcileri ‘ne zaman çağırsanız geliriz’ diye iyi niyet beyan ediyorlar. Belki sonra hep beraber yemek de yemişlerdir. Ne diyelim afiyet olsun, yaz uzun, kolay gelsin. Komisyon konuyu ciddiye alır, bu platformların gelir modelleri ve teliflerin kamu yararına nasıl dağıtılacağı üzerine kafa yorarsa biz de buradan tartışmaya devam ederiz.