Cinsel istismar sonucu ölen Sıla bebeğin davasında ara karar

Cinsel istismar sonucu ölen Sıla bebeğin davasında ara karar
Cinsel istismar ve kafa travması sonucu yaşamını yitiren Sıla bebeğin ölümüne ilişkin anne ve dört sanığın yargılandığı davada karar çıktı. Duruşmada dört sanığın tutukluluk hallerinin devam etmesine hükmedildi.

Artı Gerçek - Tekirdağ'da Sıla Yeniçeri'nin ölümüne ilişkin 5 sanığın yargılanmasına Tekirdağ 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı.

Kapalı yapılan duruşmaya; başka dosya kapsamında 'Müstehcenlik' suçundan tutuklu bulunan sanık Sanlı Ö. ile tutuksuz sanık Kani A. ile taraf avukatları, TBMM Araştırma Komisyonu'ndan bir avukat, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı ve Tekirdağ Barosu'ndan da bir avukat gözlemci olarak katıldı.

Anne Bakiye Yeniçeri ile suça sürüklenen çocuklar G.K. ve K.A. ise duruşmaya tutuklu bulundukları cezaevlerinden SEGBİS ile bağlandı.

Mahkeme heyeti, diğer baroların katılma talebini kabul etmedi. Kapalı görülen duruşmada ara karar açıklandı.

Mahkeme heyeti, tutuklu dört sanığın bu hallerinin devam etmesine hükmetti. Davanın ikinci duruşması 5 Şubat'ta görülecek.

'SANIKLAR İLK BEYANLARINDAN UZAKLAŞARAK BİR SAVUNMA GELİŞTİRDİLER'

Sıla bebeğin ailesinin avukatı Ahmet Berksoy, duruşmanın ardından yaptığı açıklamada, sanıkların polis ve savcılıkta verdiği ifadelerden uzaklaştığını söyledi. Hukukçu olarak ilk günden itibaren suça sürüklenen çocukların ve diğer sanıkların en ağır cezayı almaları maksadıyla bir süreç yürütmek istediklerini belirten Avukat Berksoy, "Bu noktada Tekirdağ 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2 sanığın hazır olduğunu suça sürüklenen çocuklar ve annenin SEGBİS yöntemiyle duruşmaya katıldığını belirtmekte fayda var. Açıkçası soruşturma kapsamında ilk ifadelerinin ardından olayın örgüsüne daha net çıkarımda bulunduğu, akabinde süreç içerisinde gelişen durumlar ile ilk beyanlarından uzaklaşarak bir savunma geliştirdiklerini tespit edebiliyoruz.

‘ÇOCUKTUR, BÖYLE BİR EYLEMİ GERÇEKLEŞTİREMEYECEKTİR' DEDİ

Annenin ilk aşamada vermiş olduğu ifadede, ‘Çocuğun bezinde gördüğüm kan izlerini eşim, birlikte yaşadığım kişiye söyledim ve o da ‘çocuktur, böyle bir eylemi gerçekleştiremeyecektir, dedi.' Anne bu söyleminden uzaklaşarak çocuğun bezinde herhangi bir şekilde kan, iz ve emareye rastlamadığını anlattı. Suça sürüklenen çocuklara değinen Berksoy, "Konuyla ilgili alakalı çocuk koruma kanunu kapsamında Tekirdağ Barosu ve diğer illerden çok sayıda bir katılım sağlandı.

Bu noktada çocukların her ne kadar soruşturma ve kovuşturma aşamasında suçun vasfı belirlenmiş olsa da çocukların üstün yararı ve henüz hüküm verilmediği için bu noktada onlara yönelik net bir aktarımda bulunmak doğru değil. Onların da SEGBİS hazırlandığı aşamada ilk ifadelerinden çok daha farklı bir şekilde, net bir şekilde net bir beyanda bulunmaksızın suçu işlemediklerini, aynı zamanda zannediyorum bir hukukçu olarak, aynı ortamda yan yana ifade vermelerinin de ifadelerinde birbirlerini çünkü soruşturma aşamasında çünkü 'O bana bunu yaptırdı, ben bunu yaptım' benzerinde beyanları olmuştu.

Fakat burada SEGBİS yöntemiyle aynı oda içerisinde beyanda bulunmaları açık bir ifade, suçtan kurtulmaya yönelik ifadeleri, birbirlerini koruyucu bir yaklaşım tarzı sergiledikleri görüldü. Bu da dosya muhteviyatında zaten tartışmaya mahal vermeden ortada. Bu noktada zaten suça temas eden çocuğun DNA'larının izlendiği fakat duruşma esnasında çok daha farklı bir savunma geliştirdiğini gözlemleyebiliyoruz" ifadelerini kullandı.

"Annenin işlediği suçun medeni hukuktaki temyiz, ceza hukukundaki isnat yeteneğinin olup olmadığına yönelik sanık müdafinin bir talebi oldu" diyen Berksoy, "Annenin sosyal hayat içerisinde defaatle intihara teşebbüs ettiğini, suça sürüklenen çocukların defalarca kolunda bir bıçak izinin, jiletle kendisine zarar verdiğini yönelik verdiği beyanlara istinaden ve cezaevinde de bu süreç içerisinde yaralama kastıyla kendisine zarar verdiğine yönelik beyanlar açıkçası zannediyorum. Mahkemede bu kişi akli melekelerine haiz değil mi, gerçekten bir çocuğun Türk medeni kanunundan kaynaklanan velayet hususlarına yönelik davranışlarını yönlendirmeye haiz mi değil mi diye şehir hastanesinde alanında uzman doktorlar tarafından isnat yeteneğinin var olup olmadığının bir sonraki celseye kadar eklenmesi yönünde bir ara karar oluştu" diye konuştu.

Suça sürüklenen çocuklarının babaları ile birlikte yaşadığı evde yaşlı bir babaannenin de olduğunu söyleyen Berksoy, "Bu noktada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ndan katılan diğer meslektaşlarımız onun da tanık olarak dinlenmesini talep etti. Buradaki üstün yarar, çocuğun darp eylemine ve hayatını kaybetmesine sebep olan odanın kapısının bile olmadan diğer babaanne tarafından duyulabilecek nitelikte olduğu konuyla alakalı doğrudan tanık olabileceği yönünde bir tespitleri oldu. Mahkemede bu duruma itibar ederek kendisinin de bir sonraki celsede hazır bulunmasını istedi" dedi.

'KANİ A. FLAŞ BELLEK SUNDU

Avukat Ahmet Berksoy, sanıklardan Kani A.'nın suça sürüklenen çocuklardan birisinin babası olduğunu söyleyerek, "Açıkçası dosyaya geldiğinde, duruşma esnasında bir flaş bellek içerisinde dosyada ciddi manada esasa müessir olabilecek nitelikte bir flaş bellek sundu. Mahkeme bununla alakalı da bir ara karar tesis etti. Bunun da çözümünün ilerleyen süreçlerde kendisiyle duruşma esnasında bir konuşma fırsatımız oldu ara verdiğimizde. Dosyada konu ile alakalı hayatını kaybeden Sıla bebeğin ev içerisinde 'Kendi oğlum dahi olsa, benim oğlumun yapmış olduğu eylemler nedeniyle cezalandırılması gerekiyorsa cezalandırılsın. Onun telefonunda tespit ettiğim bir durumu sayın mahkemeye ibraz etmek istiyorum' dedi. Bu şekilde bir delil durumu oldu" dedi.

NE OLMUŞTU?

Tekirdağ Malkara’da yaşayan 29 yaşındaki Bakiye Yeniçeri , 2 yaşındaki kızı Sıla’yı 2 Ağustos’ta devlet hastanesine götürdü. Annesi, Sıla bebeğin düştüğünü söyledi. Muayene edilen Sıla, evine gönderildi. Annesi, 8 Eylül akşamı baygın haldeki Sıla’yı yeniden hastaneye götürdü. Doktorlar, darp izlerini görünce durumu polise bildirdi. Durumu ağır olan Sıla, Tekirdağ Şehir Hastanesi’ne sevk edildi. Sıla’nın beyin kanaması geçirdiği belirlendi ve ameliyata alındı. Tekirdağ Adli Tıp Kurumu’nda yapılan incelemede bebeğin cinsel istismara uğradığı da belirlendi. Bakiye Yeniçeri’nin de aralarında olduğu 5 şüpheli gözaltına alındı. Soruşturmada Bakiye Yeniçeri, birlikte yaşadığı 57 yaşındaki Sanlı Ö., komşusu 32 yaşındaki Kani A. ile onun çocukları 14 yaşındaki G.K. ve 13 yaşındaki K.A. tutuklandı. Çocuk yoğun bakım ünitesinde tedavi gören Sıla, 7 Ekim’de 1 aylık yaşam savaşını kaybetti. Tutuklu sanıklardan Kani A., geçen günlerde tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.

Sıla bebek hakkındaki soruşturma Malkara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tamamlanıp davanın açılması amacıyla fezleke Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Başsavcılık, Bakiye Yeniçeri, Sanlı Ö., Kani A. ile G.K. ve K.A. için 2 ayrı iddianame hazırladı.

Sıla bebeğin annesi Bakiye Yeniçeri’nin 3 suçtan cezalandırılması talep edildi.

İddianamede anne Bakiye Yeniçeri için ‘ihmali davranışla kasten insan öldürme’, ‘suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’, ‘aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali’ suçlarından toplam 67 yıl hapis cezası talep edildi. Sanlı Ö. hakkında, ‘suçu bildirmeme, gizleme’ suçundan 1 yıl 6 ay, komşu Kani A. için ise ‘çocuğun cinsel istismarı’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından 28 yıl 6 ay hapis cezası talep edildi.

Suça sürüklenen çocuklar G.K. ve K.A. için hazırlanan iddianame ise Tekirdağ 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. İddianamede ise G.K. için, ‘çocuğun nitelikli cinsel istismarı’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından toplam 66 yıl, K.A. hakkında da ‘nitelikli cinsel istismar’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından 48 yıl ile ‘kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Hazırlanan 2 ayrı iddianame Tekirdağ 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde birleştirildi. (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar