Cinsel saldırı davasında emsal karar

Hakim, ‘Devlet yabancı da olsa Türk de olsa vatandaşların gece seyahat etme özgürlüklerini korur' dedi ve sanığa 34 yıl ceza verdi.

Cinsel saldırı davasında emsal karar

Sibel HÜRTAŞ / ANKARA

Ankara’da halk otobüsünde tecavüze uğrayan kadının davasında Mahkeme’nin verdiği 34 yıllık hapis cezası kadınlar için umut oldu. Mahkeme, İstanbul Sözleşmesi’nden bahsetmedi ama bu karar İstanbul Sözleşmesinin adı geçmese de uygulandığı ilk karar olma özelliğini taşıyor.

Ankara Etimesgut’ta 4 Ocak 2017 tarihinde otobüse binen kadına cinsel saldırıda bulunan otobüs şoförü İbrahim Tuncay 34 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum edildi. Tecavüz sanıklarına çeşitli gerekçelerle indirim uygulandığı Türkiye yargısı için bu ceza önemli. Mahkeme, Sanığa, nitelikli cinsel saldırı suçundan 17 yıl, cinsel maksatla cebirle hürriyetinden yoksun kılma suçundan 6 yıl ceza verdi. Saldırgan, kadının üzerindeki ziynet eşyalarını almaya çalışmıştı. Mahkeme bu yüzden nitelikli yağma suçundan 6 yıl 8 ay, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan 4 yıl ve tehdit suçundan da 1 yıl hapis cezasına mahkum etti.
Avukat Hüsniye Şimşek, hem dava sürecini hem de mahkemenin aldığı bu kararın önemini Artı Gerçek’e anlattı.

TECAVÜZ MAĞDURU ÖNCE KENDİSİNİN YARGILANACAĞINI SANMIŞ

Avukat Hüsniye Şimşek, halk otobüsünde cinsel saldırıya uğrayan kadın müvekkilinin dava ilk açıldığı süreçte ceza çıkacağına çok inanmadığını anlatıyor. Şimşek, "Müvekkilim yargının cinsel saldırı davalarında verdiği kararları takip ediyordu. Çok olumlu bir karar beklemiyordu. Hatta başlarda kendisinin de yargılanacağını düşünüyordu. Maalesef taciz ve tecavüze uğrayan kadınlar yargılanıyor; mahalle baskısı da var. Yargının da bu konuda hatalı davrandığı durumlar var. Kadınlar bu davalarda kendilerini ispatlamak zorunda bırakılıyor" diyor.

Avukat Şimşek, cinsel saldırı mağduru kadının "Bu adam bana tecavüz etti, beni öldürmekle tehdit etti. Bir gün yine birine tecavüz edecek ve belki birini de öldürecek. Bu yüzden şikayette bulunmalıyım" diyerek, dava açtığını söylüyor. Şunları anlatıyor:

CİNSEL SALDIRIYA UĞRAYIP ŞİKAYETÇİ OLMAYAN KADINLAR VAR

"Bu davayı bu kadar takip etmemizin ve bu kadar üzerinde durmamızın tek sebebi buydu. başka biri bunu yaşamasın, bu adam elini kolunu sallayarak bunca zaman gezmiş. Başka birine daha saldırıda bulunmasın, amacımız buydu. Bu süreçte Yargıya hiç intikal etmemiş olaylar olduğunu gördük. Bizi arayıp ‘benim de başıma gelmişti’ diyen onlarca kadın oldu. Kadınlar mahalle baskısı ve toplum baskısından korktuğu için şikayetçi olmuyor. Bu çok trajik bir şey. Yargı adına da öyle. Demek ki yargı böyle bir güven vermemiş, kadınların güvenlerini pekiştirecek bir şey yapmamış."

Dava umutsuz başlamış ama davaya verilen toplumsal destek cinsel saldırı mağduru kadını da etkilemiş. Avukat Şimşek, "Kadınlardan çok destek geldi. Erkeklerden de inanılmaz bir destek vardı. Bu kadar toplumsal bir destekle davanın yürüyor olması müvekkile çok iyi geldi" diyor.

ÇOK BÜYÜK BİR TRAVMA YAŞIYOR

Cinsel saldırı mağduru kadın mesleği gereği hem gündüzleri hem de akşam saatlerinde özel ders veriyordu. Cinsel saldırı olayından sonra sadece gündüz derslerini vermeye başlamış. Giyim tarzı da değişmiş, ardık kendini gizleyen, vücudunu kapatan giysiler giriyor, insanlarla diyalog kuramıyor. Çevresinde bu olaydan haberi olan çok az insan var, kimliği gizleniyor, kendisi de bu olayı paylaşmıyor. Psikologları travmanın çok büyük olduğunu ve aşmasının zaman alacağını söylüyor. Avukat Hüsniye Şimşek, yaşanan travmanın boyutlarını şöyle anlatıyor:

"İki travma yaşıyor müvekkilimiz. Biri cinsel saldırı diğeri ise ölüm korkusu. Tecavüzden önce boğma girişimi yaşanıyor. Kadın nefes alamıyor. Elleri, kolları, bacakları uyuşuyor. Kaslarına hükmedemiyor ve öldüğünü düşünüyor. Ölüm aşamasında olduğunu düşünüyor. Diğeri ise tecavüz travması. İlk zamanlarda ‘Bana iyi ki yaşıyorsun diyorsunuz ama ben böyle yaşamak istemiyorum’ diyordu."

TRAVMAYI HAFİFLETMEZ AMA CAYDIRICI OLUR

Şimşek, "Biz savunmalarımızda verilecek cezanın müvekkil üzerinde bir etkisi olmayacağını ama diğer kadınların rahatça dolaşabilmesi için bu özgürlüklerini kullanabilmesi için; suç işleyecek insanlar üzerinde caydırıcı bir etkisinin olması için cezalandırmanın önemine dikkat çektik. Savcılık da bu beyanlarımızı esas aldı" diyor.

Savcılık iddianamesinde, Mahkeme de kararında önemli bir yorum yaptı. Mahkeme kararında, Anayasa’nın 17, 19 ve 23. Maddelerine atıf yaparak, saldırıyı "Kadın, erkek, yabancı veya Türk vatandaşı herkesin günün gecenin her saatinde sokakta gezme, araç kullanma hürriyetine bir saldırı" olarak yorumladı.

ÇÖZÜM İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN UYGULANMASI

Mahkemenin verdiği 34 yıllık karar, cinsel saldırı mağduru kadınlar için de umut oldu. Cinsel saldırı davalarında Mahkemelerin ağır cezalar vermelerinin, savcı ve hakimlerin kararlarından çıkarıp; cezasızlığın ortadan kaldırılmasının tek yolu ise İstanbul Sözleşmesinin uygulanmasını sağlamak. Mahkeme bu davada İstanbul Sözlemesi’ne atıfta bulunmadı ama Avukat Hüsniye Şimşek’e göre İstanbul Sözleşmesinin uygulamalarının en fazla yansıdığı yargı kararı bu karardı. Şimşek, "İstanbul Sözleşmesi Türkiye’nin imzacıları arasında olduğu sözleşmelerden biridir. Dolayısıyla yargının mutlaka uygulaması gerekir. Atıfta bulunulmasa da bu uyum anlamında bir karardı" dedi. Şimşek, yargılama esnasında mağdur kadının ifadesinin kendilerinin isteği üzerine özel bir odada alındığına da dikkat çekiyor. Avukat Hüsniye Şimşek’e göre bu karar emsal niteliğinde ve cinsel saldırı suçlarında buna benzer kararlar çıkması caydırıcı bir nitelik taşıyacak.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN ÖNEMİNİ BİR DAHA GÖRDÜK

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü de bu Mahkeme kararının İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gündeme getirdiğini söylüyor.

"Sanık mahkemede bugüne kadar yargının cinsel saldırı davalarında indirim nedeni olarak değerlendirdiği unsurları öne sürüyor. ‘Gece dışarıda ne işi vardı’, ‘O yabancı ben Türk’üm’, ‘Ben Müslümanım’ diyor. Mahkeme bu ve benzeri şekildeki ifadelerin hiçbirini değerlendirmeye almıyor. Ayrıca bu davaya sivil toplum örgütleri ve Aile Bakanlığı da müdahil oldu. Mahkeme bu müdahillikleri de kabul etti. Normalde kabul etmiyorlardı. Mahkemenin verdiği en önemli karar ise olayı sadece cinsel saldırı kapsamında ele almamak ve ‘Devlet yabancı da olsa Türk de olsa vatandaşların gece seyahat etme özgürlüklerini korur’ yorumunu yapması oldu. Alkışlanacak bir karar. Tüm bu aşamalarda İstanbul Sözleşmesinin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. İstanbul Sözleşmesi mahkemelere bu yönde kararlar vermelerinin güvencesidir. İstanbul Sözleşmesi uygulanırsa baştan sona cinsel saldırı davalarında sanıkların kaçacak yeri kalmaz."

Ankara dava Sibel Hürtaş Cinsel saldırı Emsal Karar