Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları kaybettirilenlerin akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri, Dargeçit’te 31 yıl önce gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Necir Acar’ın, İHD ve kayıp yakınları ise, Diyarbakır’da 1994 yılında Cizre’de kaybettirilen ve Ahmet Bulmuş’un Batman’da da Mahmut Demirel'in akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları kaybettirilenlerin akıbetini sordu

Artı Gerçek - Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 940’ıncısını online gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde 8 Nisan 1992 tarihinde hayvan alımı için görüşme yapmak üzere gittiği Mardin’in Dargeçit ilçesinde gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Nezir Acar’ın akıbeti soruldu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve Kayıp Yakınları, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdiği eylemde 1 Nisan 1994’te Cizre’de kaybettirilen ve sonrasında cenazesi bir kuyuda bulunan Ahmet Bulmuş’un, Batman’da ise İHD Şubesi üyeleri, 2 Nisan 1994 tarihinde kentte “kimliği belirsiz” kişilerce kaçırıldıktan sonra bir daha haber alınamayan Mahmut Demirel’in akıbeti soruldu.

CUMARTESİ ANNELERİ: VAZGEÇMEYECEĞİZ

Açıklamayı yapan Nezir Acar'ın yeğeni Hatice Acar, uluslararası hukukun devletlere gözaltına alınan bir kişinin nerede olduğuna dair hesap verme yükümlülüğü getirdiğini belirterek, şunları söyledi:

“Türkiye’deki tüm yargı makamlarını bağlayıcı nitelikte olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) içtihadına göre de zorla kaybetme suçuna yönelik soruşturma ve yargılamaların sırf zamanaşımı gerekçesiyle sonlandırılması, yaşam hakkı ihlali sayılmıştır. Ancak Türkiye’de zorla kaybetmeler söz konusu olduğunda, zamanaşımı gizli affa dönüşen bir yargı stratejisi haline geliyor ve zorla kaybetme dosyaları etkin soruşturma, kovuşturma yapılmadan kapatılıyor. Adaleti engelleyen bu tür uygulamaları aşmak ancak demokratik, adil ve eşitlikçi bir yapısal dönüşüm ile mümkün olabilir. 940. haftamızda ‘zaman’ gerekçe gösterilerek kapatılan Nezir Acar dosyası ile kamuoyuna sesleniyoruz.”

Nezir Acar’ın hikayesini anlatan Hatice Acar, gözaltında kaybedilişinin 31’inci yılında bir kez daha devlet yetkililerine seslendiklerini belirtti.

Acar, “Nezir Acar’ın akıbetini açıklama ve faillerini cezalandırma yükümlüğünüzü yerine getirin” diyerek şunları söyledi:

“Kaç yıl geçerse geçsin Nezir Acar için tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 241 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekanımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”

DİYARABAKIR

İHD Bölge Temsilcisi Tahir Saçaklı, 738 haftadır yaşamları ellerinden alınan insanları andıklarını belirterek, Türkiye’deki herkesin adalet ve barış talebi olduğunu ifade etti.

Ardından Ahmet Bulmuş’un hikayesini İHD Amed Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Jiyan Ormanlı okudu.

Ormanlı, Bulmuş’un ailesiyle birlikte Cizre ilçesine bağlı Hebler köyünde yaşarken, 1993 yılında köylerinin askerler tarafından yakılmasından sonra ilçeye göç etmek zorunda kaldıklarını söyledi. Bulmuş’un o zamanlarda köyde bakkallıkla geçimini sağladığını belirten Ormanlı, “Dükkâna gelen Beyaz Toros marka bir araçtan inen telsizli ve silahlı üç kişi, kimlik kontrolü yaptıktan sonra Bulmuş’a ‘Sen bizimle geleceksin’ der. Ahmet’i arabaya bindirip götürürler. Radyo tamircisi arkadaşı olaya tanık olur. Bu tarihten sonra Bulmuş’tan bir daha haber alınmaz” dedi.

‘TOPLU OLARAK KİMSESİZLER MEZARLIĞINA DEFNEDER’

Ormanlı, birkaç gün sonra İlçe Jandarma Komutanı Cemal Temizöz’ün Bulmuş’un evinde arama yaptırdığını fakat bir şey bulmadıklarını aktardı.

1996 yılında Silopi’de bir kuyuda 6-7 kişinin cenazesine ulaşılması üzerine eşi Fatım’ın olay yerine gittiğini hatırlatan Ormanlı, hikayeyi şu sözlerle tamamladı:

“Fatım Bulmuş, cenazeler çıkartılırken bir çuvalın içinden çıkan ve kafası kesilmiş bir cenazenin üzerindeki kıyafetlerden eşini teşhis eder ancak korktuğu için şikâyette bulunmaz. Silopiya Belediyesi kuyudan çıkan cenazeleri toplu olarak kimsesizler mezarlığına defneder.

KAMU DAVASINA DÖNDÜ, SONUÇ ÇIKMADI

Daha sonraki yıllarda Cizre’de bulunan BOTAŞ kuyularında yapılan kazılarda bir insan ait kafatası bulunması üzerine, Bulmuş’un ailesi Cizre Cumhuriyet Başsavcılığına yeniden başvuruda bulunur.

Ailenin başvurusu üzerine 2009 yılında soruşturma başlatılır. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı, aileye üç ay içinde DNA eşleşmesi için kan örneği vermesi için çağrılacaklarını belirtir. Ancak aradan 4 yıl geçmesine rağmen savcılık tarafından aileye DNA örneği verilmesi ile ilgili herhangi bir çağrı yapılmaz. Savcılık tarafından yalnızca Ahmet Bulmuş’un oğlu Vedat Bulmuş ile iki tanığın ifadesi alınır. İfade işlemlerinden sonra savcılığın yürüttüğü soruşturma kamu davasına dönüşmüştür. Ancak dava ile ilgili yürütülen yargılamadan bir sonuç elde edilmez.”

BATMAN

Batman'da ise kayıp yakınları ve İHD Şubesi üyeleri, eylemlerinin 574’üncü haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde toplandı. 2 Nisan 1994 tarihinde kentte “kimliği belirsiz” kişilerce kaçırıldıktan sonra bir daha haber alınamayan Mahmut Demirel’in akıbeti soruldu.

Açıklamayı okuyan İHD Şube Yöneticisi Ahmet Şiray, tüm kayıplar bulunana dek eylemlerine devam edeceklerini söyledi.

Şiray, Mahmut Demirel’in hikayesini şu sözlerle hatırlattı:

“Kayıp yakını acılı kardeş, abisi ile ilgili olarak şunları anlatmaktadır; ‘Abim Mahmut Demirel 1965 doğumlu idi. Şoförlük yapıyordu. Batman merkezinde ‘Çarşı-İpragaz şehir içi hattında çalışıyordu. 02.04.1994 tarihinde, kimlikleri belli olmayan şahıslar tarafından kaçırıldı. Aradan 24 yıl geçmesine rağmen kendisinden, ölü ya da sağ olduğuna dair hiçbir bilgi alamadık.

Abim, evli ve çocuk sahibiydi. Evine ve çocuklarına çok bağlıydı. Evinden işine, işinden evine gider gelirdi. Abim Mahmut kaybolduktan sonra, ailece, akıbetiyle ilgili araştırma yaptık. Topladığımız bilgileri bir dilekçeyle Batman Cumhuriyet Savcılığı’na ve Emniyet Müdürlüğü’ne başvurduk. İfadelerimiz alındı. Ne var ki bugüne kadar bize bilgi verilmedi.

‘ACIMIZ 24 YILDIR DİNMEDİ’

O gün bu gündür, ailenin bütün fertlerinin gözleri yollarda kaldı. 24 yıldır, acılarımız dinmedi, yüreğimizdeki ateş sönmedi. Ateş düştüğü yeri yakar. Bizim yüreğimiz yandı. Başkalarının yüreği yanmasın. 24 yıldır evimizde bayram yapmadık; yüzümüz gülmedi. Abimin hasretiyle yattık; O’nun hasretiyle kalktık… Hala da umutlarımızı yitirmedik; yitirmek de istemiyoruz. Belki de kapımızı çalan biri o olabilir, diye bekliyoruz.

Acı çeken bir kardeş olarak, tüm vicdan sahibi kişilere sesleniyorum; Kimin elinde bilgi veya belge varsa, bize veya İHD’ye ya da sorumluluk sahibi bir kuruma iletsin. Abim sağ ise, nerede olduğunu; ölmüş ise, nereye gömüldüğünü söylesinler.”(HABER MERKEZİ)