Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları kaybettirilenlerin akıbetini sordu
Artı Gerçek - Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak, fail ve sorumluların cezalandırılması talebiyle adalet mücadelelerini sürdüren Cumartesi Anneleri, 938’inci hafta açıklamasında HÜDA PAR’ın Cumhur İttifakı’na katılmasına tepki gösterdi
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve Kayıp Yakınları, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdiği eylemde Şırnak’ın Silopi ilçesinde 1998 yılında gözaltına alınan ve bir daha haber alınamayan Mehmet Mungan’ın akıbeti soruldu. Batman’da ise kayıp yakınları ve İHD Şubesi üyeleri, Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde toplanarak, 24 Mart 1994 yılında Batman’da kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Zeynel Kürsep’in akıbeti soruldu.
CUMARTESİ ANNELERİ'NİN EYLEMİ 938'İNCİ HAFTASINDA
Cumartesi Annelerin online olarak gerçekleştirdiği açıklamayı gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Jiyan Tosun okudu. “Özgür ve adil bir seçim sürecine ihtiyacımız var. Artık yeter! Geçmişin karanlığı ile topluma gözdağı vermekten vazgeçin” denilen açıklamanın tamamı şöyle:
"Geçtiğimiz günlerde topluma faili belli cinayetler ve zorla kaybetmelerle özdeşleşmiş JİTEM üzerinden verilen mesajdan sonra şimdi de adı 90’lı yıllardaki vahşet uygulamalarıyla anılan Hizbullah üzerinden mesaj veriliyor.
‘İŞLEDİKLERİ CİNAYETLERİ ALLAH’IN YARDIMIYLA YAPTIKLARINI SÖYLEMİŞTİ’
Zira adı Hizbullahla anılan HÜDA PAR yetkilileri, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’nin daveti ile Cumhur İttifakı’nı desteklemek üzere görüşmelere başladıklarını açıkladı.
Kamuoyunun da bildiği gibi; Hizbullah’ın terör örgütü kapsamına alınması sonrasında aynı çevre 2003 yılında Mustazaflar Derneği’ni kurdu. Dernek, Diyarbakır 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından “Hizbullah terör örgütünün amacı doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu” gerekçesiyle kapatılınca Hür Dava Partisi yani HÜDA PAR adı altında partileşti.
Hizbullah’ın askeri kanat sorumlusu Cemal Tutar mahkemede yaptığı savunmasında, işledikleri cinayetleri Allah’ın yardımıyla yaptıklarını, faaliyetleri ile asker ve polisin sevgisini kazandıklarını söylemişti. Peki asker ve polisin sevgisini kazanmalarını sağlayan bu faaliyetler nelerdi?
‘VAHŞETTE SINIR TANIMAYAN İŞKENCE YÖNTEMLERİNİ KULLANMAK’
Ahlaksız olarak damgaladıkları pantolon veya kısa etek giyinen kadınların yüzüne kezzap atmak. Kürt siyasetçileri, imamları, gazetecileri, emniyet mensuplarını herkesin gözü önünde sokak ortasında öldürmek. Politik ya da inançsal aidiyetleri nedeniyle köylüleri, kendilerine tabi olmayı reddeden İslamî yapıların önderlerini kaçırdıktan sonra en vahşi yöntemlerle öldürüp bedenlerini yok etmek. Domuz bağı gibi vahşette sınır tanımayan işkence yöntemlerini kullanmak.
‘TANTAN ‘NE FİLMLERDE NE KİTAPLARDA BÖYLE BİR VAHŞETİ GÖRDÜK, DUYDUK’ DEDİ’
Susurluk sonrası artık işlevini tamamlamış olduğu düşünülen Hizbullah’ın tasfiyesi gündeme geldi. 2000 yılında yapılan polis operasyonları ile işledikleri suçlar gözler önüne serildi. Tanık oldukları karşısında dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan "Ne filmlerde ne kitaplarda böyle bir vahşeti gördük, duyduk" dedi.
Kayıp yakınlarının Galatasaray’da, Diyarbakır Koşuyolu’nda, Batman Gülistan Caddesi’nde fotoğraflarını taşıdığı çok sayıda insan Hizbullah tarafından, güvenlik güçlerinin göz yumması, yol vermesi sonucunda zorla kaçırılarak kaybedildiler.
‘HİZBULLAH KAN DEMEK, VAHŞET DEMEK’
Bu yüzden Hizbullah bizim için zorla kaybetmeler demek. Yeraltı sorgu evleri, sorgu köyleri demek. Domuz bağı gibi vahşi yöntemlerle yapılan işkence demek. Kendisi gibi olmayana ölüm demek. Kısacası kan demek, vahşet demek.
‘GEÇMİŞİN KARANLIĞI İLE TOPLUMA GÖZDAĞI VERMEKTEN VAZGEÇİN’
938. haftamızda iktidara sesleniyoruz: Yapmayın, seçim hesaplarınız için 90’ların vahşet simgelerini yeniden dolaşıma sokarak yaralarımızı, travmalarımızı tetiklemeyin...
Tüm toplumsal yaralarımızın sarılması için, demokrasiye, insan haklarına, eşitliğe, özgürlüğe, huzur ve refaha ihtiyacımız var. Zerresine hasret kaldığımız adalete ihtiyacımız var. Hukukun üstünlüğüne dayanan bir ülkeye ihtiyacımız var. Özgür ve adil bir seçim sürecine ihtiyacımız var. Artık yeter! Geçmişin karanlığı ile topluma gözdağı vermekten vazgeçin."
DİYARBAKIR
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve Kayıp Yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemin 736’ncısını Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Üzerinde kayıpların fotoğrafı olan pankartın açıldığı eylemde, Şırnak’ın Silopi ilçesinde 1998 yılında gözaltına alınan ve bir daha haber alınamayan Mehmet Mungan’ın akıbeti soruldu.
‘DAYISININ EVİNDEN ÇIKTIKTAN SONRA KENDİSİNDEN BİR DAHA HABER ALINAMAZ’
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Akdeniz, Mungan ailesinin 1990’lı yıllarına kadar Silopi ilçesi Yeniköy’ün Ceylan Mezrası’nda yaşadığını hatırlatarak, “Bölgede çatışmalar başlayınca güvenlik güçlerinin baskılarından dolayı Mungan ailesi de yaşadığı köyü boşaltıp Xezâyâ (Doruklu) köyüne yerleşir. TIR şoförlüğü yapan 27 yaşında Mungan, 18 Mart 1998'de Irak'a götüreceği malları yüklemek üzere Silopi'ye gelir. Akşam vakti Silopi'deki dayısının evine gelerek yolculuk için yanına bir miktar para alıp evden çıkar. Dayısının evinden çıktıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamaz” dedi.
‘DOSYADA İLERLEME KAYDEDİLEMEZ’
Mungan ailesi, ertesi gün yola çıkması gereken Mungan’dan haber alamayınca hem emniyet birimlerine hem de askeri makamlara başvuruda bulunduğunun altını çizen Akdeniz şöyle devam etti:
“Mungan ailesi, başvuru yaptıktan sonra bir kez daha Emniyete ifadeye çağrılır ama herhangi bir bilgiye ulaşamadıklarını şu şekilde belirtti: ‘2009 yılında Ergenekon adı altında başlayan yargılamalar sonrası Mehmet Mungan'ın ailesi Şırnak Barosu'na başvuruda bulunarak Ergenekon davasında yargılanan bazı askerlerin Mungan’ın kaybedilmesinde sorumlu olabileceğini bildiren abisi Zeydin Mungan, 26 Ocak 2009'da verdiği ifadesinde olayı anlatarak faillerin bulunmasını talep eder. 2011'de yine avukatları aracılığıyla dava açılması için girişimlerde bulunur fakat Mungan’ın dosyasında bir ilerleme kaydedilmez.”
‘27 YAŞINDAKİ MUNGAN, O TARİHTEN GÜNÜMÜZE HALA KAYIP’
Akdeniz, sözlerini şöyle tamamladı: “18 Mart 1998 tarihinden beri ortadan kaybolan Mungan için yapılan tüm aramalar sonuçsuz kalır. Ailesinin yapmış olduğu hukuki girişimlerden de bir ilerleme sağlanamaz. 27 yaşındaki Mungan, o tarihten günümüze hala kayıp.”
BATMAN
Batman’da ise kayıp yakınları ve İHD Şubesi üyeleri, eylemlerinin 513’üncü haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde toplandı. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" yazılı pankart ile kayıpların fotoğrafının açıldığı eylemde bu hafta 24 Mart 1994 yılında Êlih'te kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Zeynel Kürsep’in akıbeti soruldu. Açıklama İHD Şube Yöneticisi Ahmet Şiray tarafından okunurken, sonuç alınıncaya dek eylemlerine devam edeceklerini söyledi.(HABER MERKEZİ)