Bahçeli sürece dair konuştu: Anaysa'nın 66. Maddesi'yle ilgili polemik yapmanın sonu hüsrandır
MHP lideri Bahçeli, Kıbrıs seçimleri ile ilgili 'parlemento seçim sonuçlarını kabul etmemeli' sözlerini yineledi ve iki devletli çözümden söz etti. Bahçeli, sürece dair ise Kürtlerin Cumhuriyet’in hiçbir döneminde yok sayılmadığını iddia etti, siyasete 'dil' eleştirisi yaptı.

Artı Gerçek - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, haftalık grup toplantısında, Kürt sorununun çözümü için başlatılan sürece ve Kuzey Kıbrıs seçimlerine dair konuştu.
Kıbrıs seçimleri ile ilgili 'parlemento seçim sonuçlarını kabul etmemeli' sözlerini yineleyen Bahçeli, sürece ilişkin ise son günlerde süreci yıpratan söylemlerin arttığını dile getirdi, Türkiye’de barış ortamını bozmaya dönük bir “komplo mekaniğinin” devrede olduğunu belirtti.
Bahçeli, “Kıbrıs’ta egemen eşitliğine dayalı iki devletli çözüme kapalı duran ve federasyon özlemlerine yeşil ışık yakan bir siyasi zihniyet ve iradenin, geçmişin acı ve ızdırap veren olayları tekrar canlandırma ihtimali yabana atılmaması gereken yakın bir tehdittir” dedi.
'KIBRIS TÜRKİYE'YE KATILMA KARARI ALMALI'
Bahçeli'nin konuşmasında satır başları şöyle:
"Seçmen sayısının 218 bin 313 kişi olduğu bu seçimde katılım oranı yaklaşık yüzde 62,83 düzeyinde gerçekleşmiş, bu suretle Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Sayın Tufan Erhürman kullanılan oyların yüzde 62,80’nini alarak yeni cumhurbaşkanı seçilmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne saygı, şükran ve takdirle anılacak hizmetleri geçen Sayın Ersin Tatar ise kullanılan oyların yüzde 35,77’sini alarak bu demokratik yarışta maalesef geride kalmıştır. Seçimlerin geçici sonuçları belli olur olmaz kamuoyuyla şu görüş ve değerlendirmemi paylaştım: 'KKTC'de yapılmış olan seçimin sonuçları çok az bir katılımla gerçekleşmiştir.
Kıbrıs Türklüğünün kaderi bu katılımla temsil edilemeyecek durumdadır. Seçim sonucu, seçim kurulu tarafından açıklanmış olsa dahi KKTC parlamentosu acilen toplanmalı, seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyeti'ne katılma kararı almalıdır.'
Bununla birlikte geride kalan haftada, KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde, 'Kıbrıs sorununa iki devletli çözüm' konulu öneri oy çokluğuyla kabul edilmişti. Cumhuriyet Meclisi’nin iradesi federasyon değil egemen eşitliğe dayanan iki devletli çözümün sağlanmasıdır. Anılan yaklaşımla bizim ortaya koyduğumuz görüş arasında esasta hiçbir fark yoktur.
'CUMHUR İTTİFAKI'NDA ÇATLAMA YOK'
Maşeri vicdana tercüman olan bu haklı tespit ve teklifimizin akabinde Cumhur İttifakı’nda çatı uçtu, vazo çatladı, anlaşmazlıklar sertleşti, görüş ayrılıkları ayyuka çıktı iddiaları ne kadar yaygın ve yoğun olsa da Türkiye’nin hak ettiği huzurlu, güvenli ve refah dolu günlere ulaşasıya kadar çatlama, patlama, uçma, kaçma veya niyet okuyuculuğundan mülhem abuk sabuk ifadeler hükümsüz, itibarsız ve asılsızdır.
'İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM KAÇINILMAZDIR'
Ada’da kalıcı, adil, sürdürülebilir barış ve huzurun sağlanması için egemen eşitlik temelinde iki devletli bir çözümün vasat ve varlık bulması kaçınılmazdır.
Tekraren ifade etmek gerekirse; 'KKTC parlamentosu acilen toplanmalı, seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyeti'ne katılma kararı almalıdır.'
81 Düzce’den sonra 82’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olması artık hayat memat konusu haline gelmiştir.
SÜRECE DAİR 'KOMPLO MEKANİĞİ' UYARISI
Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Terörsüz Türkiye hedefimiz, bu bütünlüğü korumak, kollamaktır. Son günlerde terörsüz Türkiye adımlarını yıpratmak, yıkmak ve yıldırmak üzerine kurgulanmış, farklı gerekçelerle ilerletilen komplo mekaniği devrededir.
Türk milletinin sinir uçlarına dokunan söz, iddia ve ihtiraslı istekler, barış, huzur ve kardeşlik ortamını sulandırmaya matuftur.
Kervan yoldayken olmayan ganimetin paylaşım telaşına düşmek, iyi niyetle izah edilemeyecek sapmadır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu değerleriyle Türk milletinin birliğini, dirliğini ve dayanışma azmini kıracak hiçbir dayatma veya teklifin geçerliliği ve konuşmaya değecek tarafı yoktur. Olması düşünülemez!
Muhataplarıma sesleniyorum. Gelin aynı şeyleri tartışmayalım. Geçmişin acılarını istismar ederek geleceğe kucak kundaklamayalım.
Milletimiz bellidir, adı Türk milletidir. Ne yapacaksak bu millet gerçeğinden ilham olarak yapacağız. Devletimiz Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Devlete ortak koşmak, otorite paylaşımını ümit etmek, demokrasiyi ufalayarak özerkliğe kılıf aramak sonu uçuruma açılan kontrolsüz araçlardır.
Anaysa'nın 66. Maddesi'yle ilgili polemik yapmak, zemin yoklamak abesle iştigaldir, sonu hüsrandır.
Tamamen kültürel eksende dillendirilen “Ne Mutlu Türküm Diyene” seslenişi müşterek heyecan ve şuurda kenetlenmeyi temsil etmiştir.
Devletimizin kuruluşundan sonra Kürtlerin yok sayıldığını bunu da yapanların da alçak olduğunu iddia eden dil alçalmış ve yalana batmış bir dildir.
'İMRALI SÖZÜNÜ TUTMUŞTUR'
Terör örgütü PKK lağvedilmiştir. İmralı sözünü tutmuştur. Bu çerçevede ayrı bir ulus devlet, federasyon, özerlik hatta kültüralist taleplerin olmadığını, terör örgütünün anlam yoksunu haline geldiğini, kendisini feshetmesi gerektiğinin İmralı tarafından ilan edilmesi çok mühim ve bağlayıcı bir açıklamadır. Şimdi sırayı örgütün tüm bileşenlerinin silahları yakması veya bırakması almıştır. Suriye’de SDG/YPG’nin merkezi hükümete entegrasyon süreciyle ilgili görüşme trafiği ve olumlu seyreden müzakere etapları sıcak gündemin başındadır.
Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğüyle egemen bağımsızlığı Türkiye Cumhuriyeti’nin ihmal etmeyeceği politik ve diplomatik görüşüdür. Terörsüz Türkiye ile terörsüz bölge hedefine kardeşlik ve barışçıl diyaloglarla ulaşılacaktır.
Tekraren hatırlatırım ki, vakur yumuşaklığımızı, sağduyulu yaklaşımımızı, uyuklayan dimağ, tavize teşne, teslimiyete tekmil olarak formüle eden güruhun aklına şaşar, alınlarını da santim santim karışlarım. Terörün her türlüsünü reddetmenin, defetmenin ve imha etmenin sonsuz kararlığındayız."