'Darbeden haberdar olanlar değil benim gibi bilmeyenler yargılanıyor'
Mehmet Altan: 'FETÖ'cü bir darbeden haberdar değildim ama hukuk devletinin ne olup olmadığını iyi biliyorum. Genel seçimleri konuştuğumuz bir programdan nasıl darbe destekçiliği çıkarılır?
Gülten SARI
GÜNCEL- Gazeteciler Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın yargılandığı '15 Temmuz darbe girişiminin medya ayağı' niteliğindeki davanın üçüncü duruşmasında köşe yazarı Mehmet Altan savunmasını yaptı.
Altan savunmasında, darbeyi bilen çok sayıda kişinin özgür, kendisi gibi darbeyi bilmeyenlerin ise cezaevinde olduğunu ve durumdan dolayı kendisini "uyurgezer" gibi gördüğünü söyledi.
Savunmasında, 'FETÖ'nün medya yapılanmasının bir üyesi olmakla suçlandığını ve gözaltına alındığından beri Can Erzincan TV'de yaptığı bir programda söylediklerinden yargılandığını ifade eden Altan, "Bugüne kadarki akademisyen, yazar ve gazeteci kimliğim bir kenara konularak, örgüt medyasının içinde bir ayakmışım gibi tanımlanıyorum" dedi.
"Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan dışında tanımadığım bir grupla birlikte bir çuvalın içine atılıp bir propagandanın hedefi haline getirildim. Hukuk değil, algı üzerinden başlatılan yargılamada, 10 Eylül'den bu yana özgürlüğü elinden alınmış biri olarak karşınızdayım.
NAZLI ILICAK: 15 TEMMUZ GECESİ FETÖ'NÜN TERÖR ÖRGÜTÜ OLDUĞUNU ANLADIM haberi için tıklayınız
'ARABESK ADALET' SARKACINDA GAZETECİLER haberi için tıklayınız
Devleti çeteden ayıran en önemli özellik, devletin kendi yasalarına uyma titizliğidir. Devletin yaptırım gücü, hukuksal mevzuattan uzaklaşınca orman yasaları devreye girer; hukuk buharlaşır. 15 Temmuz kanlı vahşetinin fiili sorumlularının cezalandırılması beklenirken, devletin yaptırım gücü ile hukuk arasındaki bağın koptuğunu, darbe ile hiç alakası olmayanların yargılandığını görüyoruz"
"ALLAH'IN LÜTFU OLARAK GÖRÜLEN DARBE GİRİŞİMİNDE CEZALANDIRILMAK İSTENİYORUM"
Altan savunmasında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, "Bu darbe Allah'ın bir lütfu" ifadesine atıfta bulunarak sözlerini şöyle sürdürdü: Allah'ın bir lütfu olarak görülen bu darbe girişiminde cezalandırılmak istenenlerden biriyim. TV konuşması delil deniyor. Bayram öncesi, arefe günü neden gözaltına alınıyoruz. Uydurma bir suçlama ile gözaltına alınmamı, kullanışlı bir tabir olan 'örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt lehine çalışma' iddiasını ezberledim. Durup dururken bu suçlama ile gözaltına aldılar sonra sosyal hayatım uymadığı için suçlama hafifledi ama istenen ceza arttırıldı. Ürkütücü bir sürecin mağduruyum. İslamcı bir terör örgütü üyesi olmakla tutuklanıp, sonra serbest bırakılmamı engellemek için hakkımda 3 kez ağırlaştırılmış müebbetle şark kurnazlığı yapılarak tutukluluğum sürdürüldü.
Mehmet Altan, savcılığın iddianameyi hazırlarken kendisi ile ilgili herhangi bir ön inceleme yapmadığını belirtti ve ekledi:
"Benim için görüş ve fikirlerimi açıkladığım mecralar önemli değildir. Önemli olan bu görüşlerimi açıklamamdır. Çizerlerin, yazarların fikirleridir önemli olan. Birilerinin adamı olmaya ihtiyacı olmayan insanlardır yazarlar çizerler. Niye cemaat liderinin, birinin adamı olsunlar ki? Bu adamın bütün yaşamına, kendi tutarlılığına bakarak bir iddiada bulunulmalıydı oysa.
Hukukun öldüğü, algı operasyonu üzerine yargılamanın yapıldığı, darbe dönemlerinde yaşanmayan bir utanç döneminde yaşıyoruz. Bugün siyasi irade insanları andıçlıyor; geçmişte asker andıçlamıştı, ben de onlardan biriydim. Jean Jacques Rousseau bugün yaşasa subliminal mesaj veriyor böylece darbeyi biliyor gerekçesi ile Silivri zindanlarına atılırdı."
"FETÖ'CÜ BİR DARBEDEN HABERDAR DEĞİLDİM"
Altan savunmasını şöyle sürdürdü: 'FETÖ'cü bir darbeden haberdar değildim. Ama hukuk devletinin ne olup olmadığını gayet iyi biliyorum. İki yıl içinde yapılacak genel seçimlerden bahseden bir konuşma ile darbenin ne alakası var onu anlamadım. Hukuki ve siyasi gelişmeleri tartışan bir programdan darbe girişimi çıkarmak gibi bir sihirbazlık nasıl yapılabilir?
Algı operasyonunun delil sayılamayacağını anlatmak gibi bir pozisyonda kalıyorum. TCK'da suç olarak tanımlanmayan 'algı operasyonu' suçlamasıyla hakkımda nasıl üç kez ağırlaştırılmış müebbet isteniyor? Evrensel temel hukuk ilkelerini unutup, o iddianın suç olmadığını burada canhıraş bir savunmaya girişmek zorunda kalıyorsun. Bu beni çok bunalttı."
"HER PERŞEMBE YAPTIĞIM PROGRAM"
Altan, davaya konu edilen ve darbeden bir gün önce yayınlanan 14 Temmuz'daki TV programının 'darbeden bir önce planlanmış özel bir program olmadığını her Perşembe bu programı yaptıklarını da kaydetti ve devam etti: Niye insan bunu iddianameye böyle yazmaz anlamıyorum.
Darbeye giden sürece dair de konuşan Altan, "17-25 Aralık soruşturmasının ardından albay ve generallerin terfisi 37 milletvekilinin imzasıyla öne çekildi. Bu albay ve generallerden 10'u şimdi 'FETÖ'cü olmakla yargılanıyor. Bu bilgiyi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianameden edindim. Bu durumda ben mi darbeciyim yoksa bu yasanın önünü açanlar mı" diye sordu.
"1915'TEN BERİ AYNI EVDE YAŞIYORUZ, KAÇMA ŞÜPHESİ İSNAT EDİLDİ"
Hakkındaki "kaçma şüphesi" bulunduğu iddiasıyla ilgili de Altan, "Biz oturduğumuz yeri 1915'te aldık. Bugüne kadar oradan kimse kaçmadı. Sadece Anadolu Kurtuluş Savaşı'na yardımcı olunsun diye silah kaçırıldı o evden. Niye kaçacağım ki hem? Ne suç işlemişim ki?" sorusunu sordu ve ekledi: Hürriyetimin bu kadar büyük bir aldırmazlık içinde engellenmesi bir rutin haline döndü.
Benim ailem 600 kere yargılandı. Mahkemeden geçtiler. Babam sürekli yargılandığı için sabah akşam hukuk konuşurdu evde. Fikirleri ve onları ifadesinden dolayı mahkemelerde dolaşan bir hukukçu babanın oğlu olarak büyüdüm ben. Ancak, sıkıyönetim komutanlıkları da dahil beni tevkfik eden Sulh Ceza Mahkemesi gibi bir mahkeme görmedim.
Şiddet içermeyen, cebir içermeyen bir düşünce suç içeren bir duruma mevzu bahis olabilir mi? Hukuk demokrasi, insan hakları için yırtındım ben hayatım boyunca. Kimliğinizi çarpıtarak sizi başka bir yere getirmeye çalışıyorlar. Darbeyi önceden bilen o kadar çok adam var ki benden başka. Kendimi biraz uyurgezer gibi hissettim. Devletin resmi belgeleri var darbeyi bilenleri anlatan. Onlara hiçbir şey olmadı. Bilmeyenleri aldılar.
Mehmet Altan'ın ardından, Ahmet Altan'ın SEGBİS sistemiyle Silivri'den bağlanarak ifade vermesi bekleniyor.
'HAVADA DARBE KOKUSU VAR MESAJINI UYARI İÇİN ATMIŞ OLABİLİRİM'
Altan'dan önce Polis Akademisi eski görevlisi Şükrü Tuğrul Özşengül de savunmasını yaptı.
Kendini sağ görüşlü ve devletin yetiştirdiği biri' olarak tanımlayan Özşengül, Fuat Avni' olduğu iddia edilen Said Sefa hakkında konuştu. Said Sefa'nın Fuat Avni olduğuna inanmadığını belirten Özşengül, "Fuat Avni'nin, psikolojik harp unsuru olduğunu, toplum mühendisliği amacı taşıdığını söyledim hep' dedi. Said Sefa'ya "Fuat Avni sen misin?" diye sorduğunu söyleyen Özşengül, "hayır" yanıtı aldığını ifade etti ve ekledi: "Said bana eskiden AKP'ye çok yakın olduğunu söyledi. Sultanbeyli belediye başkan adayı yapmak istemişler onu. Sonra AKP'den, siyasetten nefret ettiğini söyledi."
Polisin sorgusunda kendisine "Darbe kokusu var havada" tweetini attığını gösterdiklerini söyleyen Özşengül, "Ama Ben beyin kanaması geçirdim ve birçok şeyi unutuyorum ve bu tweeti attıysam bile hatırlamıyorum" dedi. Özşengül daha sonra tweeti 'darbe yapıyoruz' diye değil 'insanları uyarmak için' attığını iddia etti.
Terör örgütü üyesi olmakla suçlandığını ve üçer kez ağırlaştırılmış müebbet cezası istemiyle yargılandığını belirten Özşengül, "Abdullah Aymaz ile irtibatım, telefon konuşmalarım var deniliyor iddianamede ama detay yok. Oysa böylesine ağır bir itham karşısında detayları bilmeye hakkım var" dedi.
'BENİM BABAM İŞKENCECİ BİRİYDİ'
'Darbe oluyor haberini aldığımda annemin ölüm haberini almış kadar üzüldüm" diyen Özşengül, 80 darbesinde babasının terörle mücadelede çalıştığını belirterek, "Benim babam bir işkenceciydi' dedi. "Normalde şeker gibi biriydi ama o sorgu odasına girince bambaşka insan oluyordu. İnsanlara elektrik verildiğini, işkence yapıldığını, Filistin askılarına asıldığını gördüm. Babama da kızıyordum, ama bana 'oğlum görevimiz bu' derdi." Özşengül bugün de benzer uygulamalar olabileceğini ima etmiş oldu.
İstanbul 26’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 17 sanıklı davanın üçüncü duruşmasında savunmalar Ahmet Altan ile tamamlanacak.