Dedesini ve dayısını koronadan kaybetti: Telefonlarımızı korkuyla açmaya başladık

Erkan Değirmenci dedesi ve dayısını koronavirüs tedavisi görürken kaybetti. Eşi de salgına yakalanan Değirmenci aldığı kötü haberler üzerine “telefonları korkuyla açmaya başladık” diyor.

Dedesini ve dayısını koronadan kaybetti: Telefonlarımızı korkuyla açmaya başladık

Rıfat DOĞAN

ARTI GERÇEK- Koronavirüs artık sadece sağlımızı değil aynı zamanda yaşam şeklimizi de etkiliyor. Dedesi ve dayısını kaybeden eşi halen tedavi gören Erkan Değirmenci "Bir süre sonra koronavirüsle ilgili espirileri daha fazla yapmaya başlıyorsunuz" ifadelerini kullanıyor.

Türkiye’de koronavirüs tedavisi gören ancak daha sonra testi negatif çıktığı için ölümü "doğal ölüm" olarak geçen insanların sayısı tartışma konusu oldu. Özellikle İstanbul’da bu yılın mart ve nisan aylarındaki görülen ölüm sayısının diğer yıllara göre yüksek olması da gündeme geldi.

BİRER HAFTA ARAYLA DEDESİNİ VE DAYISINI KAYBETTİ

Koronavirüs tedavisi görmesine rağmen, dedesi ve dayısının ölümlerinin "doğal ölüm" olarak kayıtlara geçtiğiğini belirten, Erkan Değirmenci de benzer bir sürecin parçası. Birer hafta arayla önce 11 Nisan’da dedesini 18 Nisan’da da dayısını kaybeden Değirmenci "dedem de dayım da koronavirüs tedavisi görmesine rağmen ölümleri "doğal ölüm" olarak kayıtlara geçti. Böyle bir süreçle karşı karşıya kaldık" diyor.

ÜÇ KİŞİNİN TEST MASRAFI ÜÇ BİN TL

Değirmenci’nin eşi, iki teyzesi ve kuzeni de enfekte olmuşlar ve şu anda tedavi görüyorlar. "Tarama testlerinin yeteri kadarıyla yapılmadığını görerek de yaşamış oldum" diyen Değirmenci, özel hastanede annesi eşi ve kendisi için üç bin TL ödediklerini belirtiyor. O da diğer birçok insan gibi konuyu sosyal medyada paylaşmış. İnsanların son çare olarak gördüğü sosyal medyanın etkisini Değirmenci de görmüş, öyle ki hastane faturalarla ilgili Değirmenci’yi arayıp ücreti iade edeceklerini de iletmiş.

Değirmenci ise meselenin sadece kendisiyle sınırlı olmadığı düşüncesinde ve kendisi gibi yüzlerce insanın olduğunu belirtiyor. İnsanların çaresiz kalması nedeniyle teste ücret ödediğini dile getiren Değirmenci, "Biz de o süreçte risk altında olduğumuz için acilen test yaptırmamız gerekiyordu ve biz de herkes gibi ödedik. Çünkü bu süreçte bizi test için arayan hiç kimse olmadı. Annem ölen babası ve kardeşiyle direk temas halindeydi aynı şekilde biz de annemle. O yüzden hastaneye gittik ve test yaptırdık" diyor.

‘ANNEMİN TESTİ NEGATİF ÇIKTI ANCAK BEN GÜVENMİYORUM, O YÜZDEN KARANTİNADA’

Yapılan test sonuçlarının farklı çıktığı konuşuluyor. Değirmenci de bunu yaşamış, annesinin test sonuçları negatif çıkarken, aynı evde yaşamalarına rağmen eşinin sürüntü testi pozitif, tomokgrafi ve viral testleri de negatif çıkmış. Değirmenci’nin sürüntü, tomografi ve viral testleri ise negatif çıkmış. Eşi evde ilaç tedavisi gören Değirmenci’nin annesi normal hayatına devam etse o böyle düşünmüyor. PCR testlerinin yanlış sonuç vermesiyle ilgili haberler çıktığı için bu teste çok güvenmediğini ifade eden Değirmenci, bu konuda temkinli davranıyor: "Ben de annemin koronavirüs taşıyıcısı olduğunu düşünüyorum o da o yüzden o da karantinada. Kendisine dışarı çıkmaması için uyarıda bulundum çünkü bu süreçte büyük acılar yaşadık."

‘DEDEM VE DAYIMIN ÖLÜMLERİ DOĞAL ÖLÜM OLARAK KAYDA GEÇTİ’

Dedesinin ve dayısının koronavirüs tedavisi görmesine rağmen ölümlerinin doğal ölüm olarak geçmesine anlam veremeyen Değirmenci, kendince gerekçelerini şöyle anlatıyor: "Akciğer tanısıyla koronavirüs tedavisi gören ancak PCR testi negatif çıkan hastalar var. PCR testleri negatif çıkan hastaların ölümlerinin doğal ölüm olarak kayda geçtiği gibi bir intiba bende de oluştu. Türk Tabipleri Birliği de bu yönde açıklamalar yapıyor. Çoğu hastanın durumu da böyle. İnsanlar bu süreçte koronavirüs tedavisi görüyor, aldıkları ilaçlar bu hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçlar ancak PCR testleri
negatif çıktığı için bu kişi koronavirüs şüphelisi olmuyor. Ben dedemin de dayımın da koronavirüs kaynaklı hayatını kaybettiğini düşünüyorum. Dedem 86 yaşında kronik hipertansiyon hastasıydı. Ama gayet sağlıklıydı ve beslenmesi de iyiydi. Diyelim ki dedem kronik rahatsızlığı nedeniyle öldü, dayım 53 yaşındaydı ve hiçbir kronik hastalığı yoktu ve sigar içmeyen biriydi. On günlük kısa bir sürede dayımı kaybettik. Bu kadar kısa bir sürede ölmesi de bizde soru işareti bıraktı."

Bu PCR testlerinin negatif çıkması nedeniyle açıklanan entübe yoğun bakım sayılarına da bu hastaların
işlenmediğini düşünen Değirmenci, şu sorulara yanıt arıyor:

"Yani 850-900 entübe hasta var, bin 800 yoğun bakım ünitesinde yatanlar var ancak bu sayıları neye göre belirliyorlar. PCR testleri pozitif çıkan kişiler mi bunlar? Akciğer tomografisinde koronavirüs bulgularına rastlanan ve yoğun bakıma kaldırılarn insanlar bu sayılara dahil mi? Bende böyle bir şüphe var ve dışarıdaki insanların kafasında da böyle bir soru işareti olduğunu düşünüyorum."

‘BİR SÜREDEN SONRA TELEFONU KORKUYLA AÇIYORDUK’

Dedesi ve dayısını bir hafta aralıkla kaybeden eşi ve yakınları tedavi gören Değirmenci için durum oldukça zor. Değirmenci’nin anlattıkları sürecin yarattığı psikolojiyi de yansıtıyor:

"Psikolojimiz yakınlarımızın bu şüpheyle tedavi altına alınmasıyla birlikte bozulmaya başladı. Bir süreden sonra artık kuzenlerimizin de bu şüpheyle hastaneye gittiğini öğrendiğimizde telefonlarımızı korkuyla açmaya başladık. Telefon çaldığında yine kötü bir haber mi var yoksa birini yine hastaneye mi yatırdılar diye düşünmeye başlıyorduk. Ya da bir vefat mı var diye düşünmeye başladık. Yakınlarınız tedavi altındayken ve siz de buna yakalandığınızı düşündüğünüzde sizde şöyle bir duygu oluşuyor: Ölecek miyim? Çünkü etrafımızdaki herkes ölmeye başladı."

‘ESPİRİ ANLAYIŞIMIZ KORONAVİRÜSLE DEĞİŞTİ’

Değirmenci’nin tek tesellisi ise hastanede değil evde oldukları için ambulans sesi ya da doktor ve hemşire sesi duymamaktan kaynaklı kendilerini şanslı hissetmek. "Bunu düşünerek kendimizi avutuyoruz. Evdeyiz en azından, orada kendimizi güvende hissediyoruz" diyen Değirmenci günlük rutinlerinin koronavirüs ile nasıl değiştiğini şu sözlerle anlatıyor:

"Ben bir odayı kendime diğer odayı da eşime ayırdım. Kahvaltıda bir araya geliyoruz ancak yine sosyal mesafemize dikkat ediyoruz. İkimizde şüpheliyiz. Ona göre davranıyoruz. Televizyonumuzu izliyoruz, yeri geldiğinde espiri yapıyoruz ancak o espiri anlayışımız bile değişti. Bir süre sonra koronavirüsle ilgili espirileri daha fazla yapmaya başlıyorsunuz. Bunlara gülüyorsunuz."

Türkiye Türk Tabipleri Birliği koronavirüs