Depremin birinci yıldönümünde Hatay raporu: 'Verilen sözler tutulmadı, burada hiç bir şey normal değil'

Depremin birinci yıldönümünde Hatay raporu: 'Verilen sözler tutulmadı, burada hiç bir şey normal değil'
Hatay Depremzede Derneği, depremin birinci yıldönümünde, çözülmeyen sorunları raporlaştırdı. Raporun detaylarını anlatan dernek başkanı Ekrem Deveci, deprem sonrasında verilen sözlerin tutulmadığını belirtti ve "Burada hiç bir şey normal değil' dedi.

Mehmet MENEKŞE


HATAY - Hatay Depremzede Derneği, 6 Şubat depremlerinin birinci yıl dönümü nedeniyle hazırladığı ‘Hatay Depreminin 1. Yılı Raporu’nu açıkladı. Hatay’da hâlâ devam eden sorunların tespit edildiği seksen sayfalık raporda acil çözüm bekleyen sorunlar sekiz ana başlıkta toplandı.

Deprem öncesinde Hatay, deprem yönetmeliği ve imar affı, depremin ilk on günü, sağlık, eğitim, hukuk, ekonomi, alt yapı, ulaşım, ekolojik yıkım, rant, talan, zeytinliklerin durumu, insan hakları ihlalleri, demografik yapı raporda yer aldı. Ayrıca raporda kadınlar, çocuklar, gençler, engelliler, ampute yurttaşlar, yaşlılar, kayıplar konusunda çarpıcı tespitler yer aldı.

'UNUTMUYORUZ, AFFETMİYORUZ'

Raporda çözüm bekleyen sorunlar şöyle sıralandı:

  • Çocukların ve gençlerin yaşamış olduğu psikolojik yıkımlarının yanı sıra eğitime dair yaşadıkları derin eşitsizlik de sürüyor. Deprem bölgesinde eğitimde belirttiğimiz sorunların hızlıca çözülmesi gerekmektedir.
  • Anayasal bir hak olan sağlığa erişim hakkına erişemeyenler olarak tam teşekküllü hastane talebimizde ısrarcıyız. Hali hazırda var olan yönetmelikler, mevzuatlar ya da kanunlar deprem koşullarına göre revize edilerek halkın ihtiyaçları karşılanmalıdır. Mahallelerde nüfusu gözetilmeksizin Aile Sağlık Merkezlerinin oluşturulması gerekmektedir.
  • Zemin sıvılaşmasının yoğun olduğu, altından fay hattının geçtiği Amik Ovası’na tüm uyarılara rağmen hastanenin, havaalanının, stadyumun yapılmasında ve bu yapılarla birlikte barınma amacıyla inşa edilen yapıların artmasında, kentin o bölgeye doğru yönelmesinde depremle birlikte yaşamını yitiren insanların sorumlularının bu yaşanılanlardan sonra özeleştiri vermemesini, istifa etmemesini Hatay halkı olarak unutmuyoruz, affetmiyoruz.
  • Deprem öncesi tüm renkliliğiyle yaşamı yeniden yaratan bu kadim memleketten sesleniyoruz; "Burada bu renkliliğin ne griye ne de siyaha dönmesine asla izin vermeyeceğiz." Kentin yeniden inşasında atılacak tüm adımların kentin bu hassasiyeti gözetilerek atılması gerekmektedir. Rezerv alan ile endişelenen bu halk, komşusunu, mahallesini ve tarihsel hafızasını korumak istiyor
  • Deprem sonrası yaşlılar, engelli bireyler gibi ampüte bireyler ve kimsesiz kalmış çocuklar gibi vatandaşlardan oluşan devasa dezavantajlı gruplar meydana geldi. Bu vatandaşlarımızın yaşamış olduğu sorunlar görülmüyor, duyulmuyor.
  • Bunca mağduriyet yaşayan bir halk, maalesef hak arama konusunda başını kaldırıp haklarıyla uğraşabilecek bir noktaya dahi gelemedi. Tüm bu muğlaklara ve hak kayıplarına rağmen sorularına yanıt alamayacağını düşünen bu yüzden dava açmaktan geri duran bir halkın çaresiz bırakılmasına izin vermeyeceğiz.
  • Sanayi, ticaret, tarım, inşaat, turizm gibi alanlarda yaşanan sorunlar; daha önce kendi ekonomik döngüsüyle yaşamını sürdürmeye çalışan, yıkık bir kent sonrası ağır ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalan bir halkın bu kentte yaşamasının önünde büyük bir engel teşkil ediyor. Kentin üretime dayalı ve kamucu bir ekonomik döngüye yeniden kavuşturulması için atılması gereken adımlar hızlıca atılmalıdır.
  • Kentte yaşanan elektrik, su, internet, kanalizasyon, yol, ulaşım gibi alt yapı ve üst yapı temelli sorunlar kurumlar tarafından sahiplenilmiyor.
  • Moloz döküm sahaları ile kentte yeni moloz dağlar oluşturuldu, üstelik zeytinliklerimiz hedef alınarak, ağaçlarımız, bahçelerimiz ellerimizden alınarak onlara el konularak!Hatay halkı zeytinliklerine sahip çıkarak yaşamı savunmaya devam edecek.
  • Alınması gereken tüm önlemler alınmış olsaydı bu kadar bina yıkılmayacaktı, afete hazırlıklı olunsaydı ve gelen yardım ekiplerinin kente girişi engellenmemiş olsaydı bu kadar insanımız yaşamını yitirmeyecekti. Hatay halkı olarak, bundan sonra nerede olursa olsun yaşanabilecek tüm depremler için uyarıyoruz; Önlem alınsın, bir daha insanlar ölmesin, hayatlar ve geleceğimiz kararmasın!
  • Evlerinden, sokaklarından, komşularından, topraklarından, memleketlerinden uzaklaşıp göç etmek zorunda kalan vatandaşlarımızın yanı sıra bu ağır koşullara dayanamayıp bu belirsizlik yumağı içinde kalanlarımız da göçe zorlanıyor.
  • Eğitimin, sağlığın, ulaşımın ve daha birçok alanın nitelikli, ulaşılabilir ve ücretsiz olması; üreticilerin ekonomik anlamda desteklenmesi; istihdamın sağlanması ve işsizliğin giderilmesi; kalıcı konutların hızlıca ama güvenli bir şekilde ücretsiz teslim edilmesi, esnafların desteklenmesi, kamu çalışanlarının maaşlarında iyileştirme yapılması gibi taleplerimizin karşılanması için devletin Hatay’a özel bütçe ayırması gerekmektedir.

'AMACIMIZ TARİHE NOT DÜŞMEK'

ekrem-deveci.jpeg

Raporu Artı Gerçek’e değerlendiren Hatay Depremzede Derneği Başkanı Ekrem Deveci “Depremin ilk gününden beri doğrudan yaşadıklarımızı raporlaştırdık. Yetkililer Hatay’ın normalleştiğini söylüyor ama burada hiçbir şey normal değil. Raporumuzu okuduğunuzda Hatay’da hiçbir şeyin normalleşmediğini, ciddi, devasa sorunların devam ettiğini görecektir. Amacımız yaşananları tespit etmek ve tarihe not düşmektir. Raporumuzu okuyan yetkililer Hatay’ın sorunlarını ve çözüm önerilerini ilk ağızdan, kaynağından öğrenme şansını kullanırlar.” dedi.

'SADECE HATAY HALKI VARDI'

Depremden sonra günlerce yardım gelmediğini, Hatay halkının birbirine çare olduğunun altını çizen Ekrem Deveci yaşanan süreci şu şekilde anlattı;

“Depremin ikinci gününden itibaren dayanışma gönüllüleri ile birlikte yaşadığımız Hatay’da yardım faaliyetlerini başlattık. Raporumuzda da belirttiğimiz gibi depremde enkaz altında kalan birçok vatandaş günler boyunca kurtarılmayı beklediler, ‘Sesimi duyan var mı?’, ‘Beni kurtarın’ çığlıkları yükseliyordu ama orada arama kurtarma ekipleri de yoktu, ambulans, cenaze arabası da yoktu, sadece biz vardık, gönüllüler ve Hatay halkı vardı. Depremden sonra orada kurtulanlar birbirimize destek olmaya, birbirimizin çaresi olmaya çalıştık. Isınma, barınma, gıda, su gibi ihtiyaçlar çok ön plandaydı. Süreç ilerledikçe bu dayanışma faaliyeti Antakya’da, Defne’de, Samandağ’da, İskenderun’da, Arsuz’da yaşayan vatandaşlarla hemhal olma şansına da sahip olduk. Depremzede mahalleliyle, köylüyle, bölgede yaşayan insanlarla dayanışma, yardımlaşma içinde olduk, dostluklar kurduk. Yaşadığımız süreçte gördük ki hepimizin ortak bir duygusunun olduğu ortaya çıktı. Hatay’ın yeniden inşası ve bunun için mücadele sürecinde bir dernek ihtiyacı ortaya çıktı ve derneğimizin kuruluş süreci de başlamış oldu.”

'DERNEĞİMİZ DAYANIŞMADAN DOĞDU'

Hatay Depremzede Derneğinin depremden sonra Hatay halkının kendi arasındaki dayanışmadan doğduğunu belirten dernek başkanı Ekrem Deveci “Hatay’ı yeniden kurma, yeniden inşa etme iradesi ile çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Deveci depremden sonra yaşananları ve derneğin kuruluş sürecini şöyle anlattı:

"Hatay pek duyulmuyor, görülmüyor, sorunlarına yönelik çözüm adımları ya çok az ya da çok cılız olduğu görülüyor. Yaşadığımız bunca sorun varken, bu sorunların duyulması, sesimizin çoğaltılması ve sorunların çözülmesi konusunda ortak bir zemine ihtiyaç vardı. Hatay Depremzede Derneği Hatay’da yaşayan depremzedelerle birlikte kuruldu. Önce mahalle buluşmaları gerçekleştirdik, bu buluşmalar sürecinde derneğin çalışma ve hedefleri, nasıl bir çizgide olması gerektiği belirlendi. Depremi bizzat yaşamış Hatay halkının dayanışması ortak iradesi sonucu 22 Nisan 2023’te derneğimizi kurduk. Dernek kurulduktan sonra da mahalle komisyonları üzerinden, mahallelerde ne gibi sorunların yaşandığı, ne gibi ihtiyaçların olduğunu belirlemeye başladık. Hatay’da şu anda hangi mahallede hangi sorunlar yaşanıyor, ne gibi ihtiyaçlar var biz bunu biliyoruz. Çünkü mahalle komisyonlarımızla ve bu komisyonlar birbiri ile sürekli iletişim içerisinde. Raporumuzun ortaya çıkmasının temel nedeni de mahallelerin kendisi, deprem olduğundan beri her mahalle ile ilgili raporlama çalışmalarımız vardı. Geçtiğimiz bir yıllık süre içerisinde yaşadığımız bütün sorunları biz sürekli gittiğimiz mahallelerde not aldık. Depremden sonra ne yaşadıysak ve hangi sorunlar varsa biz onları raporlaştırdık.”

'BRİ YILDIR YIKILMAYAN BİNALAR, KALDIRILMAYAN MOLOZLAR VAR'

Dernek olarak sorunların tespiti ve çözümü konusunda gönüllüler gurubu olarak çalıştıklarını belirten dernek başkanı Ekrem Deveci depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen acil çözülmesi gereken sorunların dahi çözüm beklediğini belirtti. Başkan Deveci şu şekilde konuştu;

“Elektrik sorunu çok fazla yaşanıyor, TEDAŞ Bölge Müdürü ile görüşüyoruz. Su kesintileri oluyor ve bu konuda Büyük Şehir Belediyesine bağlı olan HATSU ile görüştük. Eğitime dair sorunlar var, İl Milli Eğitim Müdürü ile bu konuda görüşmeler yaptık. AFAD İl Müdürü ile görüşüp, çadırda kalan vatandaşlar olduğunu, konteynırlardaki sorunlardan, yıkılması gereken ve hala yıkılmayan, yıkıldığı halde molozu kaldırılmayan binaları tespit edip bildirdik. Bir yıldır yıkılmayı bekleyen binalar, alınmayan molozlar var. Bunun gibi mahallelerde yaşanan sorunları tespit edip, çözümü konusunda ilgili kurum ve sorumlularla, yetkililerle doğrudan iletişime geçtik. Bir yıldır yaptığımız çalışmalardan elimizdeki notları bir araya getirip, raporlaştırdık. Hatay’da acil olarak belirleyeceğimiz başlık yok, burada bütün sorunlar acil. Çözülmesi gereken, çözüm bekleyen sorunlar bunlar. Her birinin hayati önemi var. Elektrik başlı başına bir sorun. Barınma sorunu var, insanların yaşayabileceği bir barınma merkezinin olması çok önemli.”

'VERİLEN SÖZLER TUTULMADI'

Depremden sonra iktidarın verdiği sözleri tutmadığını belirten Ekrem Deveci Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı konuşmasında da itiraf ettiğini belirtti ve şunları söyledi:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan gelmiş Hatay’da ‘Merkezi yönetim ile yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi?’ diyor. Bunu Hatay halkı ibretle dinliyor ve bir kez daha anladık ki Hatay iktidarın üvey evladı, Hataylılar olarak dayanışma içinde olmamız şart. Geçtiğimiz yıl depremden sonra Cumhurbaşkanı ve ilgili bakanlıkların Hatay halkına verdikleri bir söz vardı. Bir yıl içerisinde Hataylılara kalıcı konutlar verilecek denildi ancak bu söz şu an yerine getirilmiş değil. Hatay’da 250 bin, 300 bin yıkılan binadan bahsediyoruz ve şu anda 6 bin civarında teslim edilecek konuttan bahsediliyor. 35 – 40 bin civarında ihalesi yapılıp, inşaatı başlayacak konuttan bahsediliyor. Geriye kalan 200 – 250 bin konut ne zaman yapılacak, ne zaman bitecek, ne zaman hak sahiplerine teslim edilecek, bu konuda çok ciddi bir muamma var. Konteynır kentler geçici barınma merkezi olarak görünüyor ama insanların endişesi geçici barınma merkezlerinin kalıcı barınma merkezine dönüşmesi. Barınma başlı başına bir sorun.”

'GENÇLERDE GELECEKSİZLİK DUYGUSU VAR'

Hazırladıkları raporda eğitim ile ilgili sorunları ve çözüm önerilerini dile getirdiklerini belirten Başkan Deveci çocukların okuldan koptuğunu, her iki derslikten birinin kullanılamaz durumda olduğunu, okul öncesi eğitimden itibaren eğitime ulaşma konusunda tüm alanlarda ciddi sorunların yaşandığına dikkat çekti ve şunları söyledi:

“Eğitimde ciddi sorunlar yaşanıyor ve çocuklarda, gençlerde ciddi bir geleceksizlik duygusu, boş vermişlik var. Ciddi düzeyde okul terkleri yaşanıyor. Derse gelen öğrencilerin de derslere ilgileri çok azalmış durumda. Halen konteynırlarda eğitim yapılan okullar var. 21 metre karelik bir konteynıra 25 – 30 öğrenci sığdırmaya çalışıyoruz. Ders anlatırken öğretmenlerin sesleri birbirin karışıyor. Deprem bölgesinde dersler 30, diğer bölgelerde 40 dakika ve yaşanan bu felaket sonrasında depremzede çocuklarla deprem görmemiş çocuklar aynı sınava tabi tutuluyor. Burada çok ciddi bir eşitsizlik ve adaletsizlik yaşanıyor.”

'DEPREMDEN SONRA TERSİNE GÖÇ YAŞANDI'

Hatay Depremzede Derneği Başkanı Ekrem Deveci sağlık alanında yaşanan sorunları da şu şekilde sıraladı:

“Sağlık başlı başına bir problem ve sağlığa erişim konusunda mahallelerde aile sağlık merkezlerinin oluşturulmasını talep ediyoruz. Depremden sonra tersine bir göç yaşandı ve şehir merkezinden mahallelere, köylere doğru göç oldu ve mahallelerdeki nüfus arttı. Bir mahallede mevzuat gereği bir sağlık merkezinin oluşturulması için iki bin, üç bin nüfusun olması gerekiyor. Resmi kayıtlara göre bir mahallenin nüfusu 1500 görünüyor. Tersine göçten dolayı mahallenin nüfusu 5 bini geçmiş durumda. Resmi kayıtlı nüfusa göre hareket edildiği için buralara aile sağlık merkezleri yapılmıyor. Hala mahallelerden sağlık merkezlerine ulaşım konusunda ciddi sorunlar yaşanıyor. Vatandaşlar mahallelere aile sağlık merkezlerinin kurulmasını istiyor. Barınma, eğitim, sağlık konusunda ciddi sorunlar yaşanmaya devam ediyor. Yaşanan sorunların kadın, gençlik boyutu var. Kayıp ailelerinin verdiği mücadele var. İnsanlar yakınlarının ölüsünü de dirisini de bulamıyor. Ampute olmuş bireyler hiç görünür değil. Yazdığımız rapor yaşananların yerinde tespitidir ve bu sorunlar hala devam etmektedir.

Hatay’ın normalleştiğini ifade eden yetkililer var, biz burada normalleşmedik ve normalleşmediğimizi, yeni var olan normale de alışmayacağımızı, bunun da mücadelesini sürdüreceğimizi ifade ediyoruz raporumuzda.”

'NİÇİN AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMİYOR?'

Dernek Başkanı Ekrem Deveci “Bu denli devasa sorunlar ortada dururken halen bu kent için Özel Afet Bölgesi ilan edilmemesinin özel bir sebebi var mı?” diye sordu. Bölgenin afet bölgesi ilan edilmesi ve devletin Hatay'a özel bir bütçe ayırması gerektiğini belirtti ve şunları söyledi:

“Devletin Hatay’a özel bir bütçe ayırması elzemdir. Bu kapsamda Hatay halkı olarak, Hatay'da yıkımın en ağır yaşandığı; Antakya, Defne, Samandağ, Kırıkhan, İskenderun ve Arsuz ilçeleri için Özel Afet Bölgesi ilan edilmesini talep ediyoruz. Yetkililere soruyoruz; Sanıyoruz ki, 300 bine yakın binanın yıkılmış olması, on binlerce insanın hayatını kaybetmesi Özel Afet Bölgesi ilanı için yeterli nedenleri oluşturmuyor. Peki, bir kentin özel Afet Bölgesi olarak ilan edilmesi için başka hangi koşullar gerekmektedir?”

Öne Çıkanlar