Dersim katliamı AİHM’de: 'Bu taleplerle açılan ilk dava'

Dersim katliamında ailesinden 20 kişiyi kaybeden, kendisi de yaralı olarak kurtulan Ali Doğan'ın Erdoğan'ın 'özür dilemesi'nin ardından başlattığı hukuk mücadelesi Türkiye'de sonuç vermedi.

Dersim katliamı AİHM’de: 'Bu taleplerle açılan ilk dava'

Remzi BUDANCİR / ARTI GERÇEK

Yıkılmış köyler, toplu mezarlar, geriye kalan öksüzler, sürgünler… Resmi verilere göre 16 bin, tanık ve anlatımlara göre ise 70 binin üzerinde yurttaşın katledildiği katlima ilişkin hafıza hep canlı. Babası dışında tüm ailesi süngülenerek katledilen, kendisi de yaralı kurtulan Ali Doğan o günün çocuklarından. Katliam sırasında 8 yaşında olan Doğan'ın ailesinden annesi Fayime, dört ve iki yaşındaki kardeşleri Şıh Hasan ile Ali Rıza, dedesi Seyit Ali, amcası Haydar’ın da aralarında olduğu 20 kişi Kırnık (Buzlupınar) köyünde süngülenerek öldürüldü. Üç gün aç susuz ve yaralı şekilde ölüme direnen Ali Doğan yıllardır kendisine yaşatılan acının hesabını sormak için mücadele ediyor.

HUKUKİ SÜREÇ 2011 YILINDA BAŞLADI

Ali Doğan, 23 Kasım 2011 tarihinde dönemin Başbakanı Erdoğan’ın "Dersim olaylarıyla ilgili 'Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür diliyorum" şeklindeki sözlerinin ardından harekete geçti. Doğan, katliamın aydınlatılması için avukatı Barış Yıldırım aracılığıyla hukuki süreç başlattı. Yıldırım, 20 Haziran 2012 tarihinde Bakanlar Kurulu'na başvuruda bulunarak, Ali Doğan’dan özür dilenmesi, Dersim'de 1937-1938 ve sonrasında yaşananlar ile yüzleşilmesi, 1937/38 sürecine dair hakikatin kamuoyuyla paylaşılması, öldürülenlerin yakınlarının itibarlarını ve haklarını iade eden resmi bir açıklama yapılmasını istedi. Ancak bu talebe cevap verilmedi.

Dersim katliamı AİHM’de: 'Bu taleplerle açılan ilk dava' - Resim : 1
Avukat Barış Yıldırım

İDARE MAHKEMESİ DOSYAYI İNCELEMEDEN RED KARARI VERDİ

Bu süreci Artı Gerçek'e değerlendiren Yıldırım, Bakanlar Kurulu tarafından yasal süre olan 60 gün içerisinde cevap verilmemesi üzerine dosyayı Danıştay’a taşıdıklarını söyledi. Danıştay’ın davayı kendi görev alanı içinde görmeyerek, dosyayı Ankara İdare Mahkemesi’ne gönderdiğini belirten Yıldırım, mahkemenin de ‘özür’ ve ‘sair taleplerin’ bir davaya konu edilemeyeceğini gerekçe göstererek, dosyayı incelemeden red kararı verdiğini kaydetti. Yıldırım, "Bu red kararı için önce temyiz sonra karar düzeltme kanun yoluna başvurduk. Her iki kanun yolundan da sonuç alamadık. Bu defa Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Anayasa Mahkemesi ise kendisinin kuruluş ve bireysel başvuru aldığı tarih olan 23 Eylül 2012’den önce meydana gelen bir hadise olduğu için kendini zaman bakımından yetkisiz buldu" dedi.

İÇ HUKUK YOLLARI TÜKENDİ, DERSİM KATLİAMI DOSYASI AİHM’E TAŞINDI

Türkiye’de iç hukuk yollarının tükenmesinin ardından 10 Mayıs 2018 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru yaptıklarını anlatan Yıldırım şunları söyledi: "Öncelikle başvuruda adil yargılama hakkının, etkili başvuru hakkının ve aile ve özel yaşamın korunması hakkının ihlal edildiğini ifade ettik. Çünkü Ali Doğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun almış olduğu 60/147 sayılı ağır uluslararası insan hakları hukuku ihlalleri ve ciddi uluslararası insancıl hukuk mağdurlarının çözüm ve tazminat hakkına dair temel prensipler ve kurallar çerçevesinde bakanlar kurulundan kardeşlerinin öldürülmesi, annesinin öldürülmesi, yakınlarının öldürülmesi ve kendisinin de süngülenmesi hadisesinden kaynaklı bu ağır insan hakları ihlallerinden kaynaklı taleplerde bulunuyor. Bu talepler zamanaşımına uğrayabilecek talepler değil. Birleşmiş Milletler Anlaşması, Avrupa Konseyi Statüsü ve Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Harp Zamanında Sivillerin Korunmasına İlişkin Cenevre Sözleşmesi dahil daha nice uluslararası sözleşme var. Hukuk normuna göre bu ağır ihlallerin zamanaşımına uğramayacağını ve bu sebeplerle bu taleplerin gerçekleşmesi gerektiğini ortaya koymamıza rağmen maalesef iç hukuktan etkili bir sonuç alamadık ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne müracaat etmek durumunda kaldık.

"BU TALEPLERLE AİHM’E AÇILAN İLK DAVA"

Bizim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yaptığımız başvuru, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 60/147 kararına istinaden yapılmış bir başvuru aynı zamanda. Bizim formüle ettiğimiz talepler BM’nin bu tip devletler tarafından gerçekleştirilen ağır insan hakları mağdurları için öngördüğü çözüm hakkını işaret ediyor. Biz talepleri oradan esinlenerek oluşturduk. Dolayısıyla bu taleplerle AİHM’e açılmış ilk dava."

Dersim katliamı AİHM’de: 'Bu taleplerle açılan ilk dava' - Resim : 2
Ali Doğan

"ÜÇ GÜN, ÜÇ GECE AÇ VE SUSUZ KALDIM"

80 yıl önce yaşanan acıyı hafızasından silemeyen ve yıllar sonra hukuk mücadelesi başlatan Ali Doğan, yaşadıklarını Özgür Dersim gazetesine anlattı. Ali Doğan o günlerde yaşadıklarını şu sözlerle dile getirdi: "Üç gün, üç gece ben orada kaldım aç susuz. Birkaç sefer birkaç kişi geldi. Bakıyorum ki ses geliyor sesimi kesiyorum. Geliyorlar geçiyorlar. Buradan ses geliyordu kesildi, neyin nesi deyip geçiyorlar. O üçüncü gün ben yine baktım ki birkaç kişi geldi. Geldiler konuşuyorlar. Onlar geldi çağırdı. Ben, onları tanıyınca buradayım dedim. Onlar geldiler beni sırtlayıp köye götürdüler. Köyde çeşmenin başında elimi yüzümü yıkadılar su attılar yüzüme. Bir de birisinde biraz gömbe vardı bir parça gömbe ufalayarak ağzıma verdi. Ben onu nasıl ağzıma aldım öyle bir acıktım ki aynı bugünkü gibi hatırlıyorum. Hemen evde yakın. Eve gittiler. Orada bir yağlı ekmek yaptılar; yemek yaptılar yedim. Orada bir hafta kaldım. Babamın sağ kalışı da bizim nahiyede 1938 yılında kışla yapılıyor. Babam da orada idi. O gün müteahhit bırakmamış. İş varmış. Yarın gidersin demiş. Babam da öyle kurtulmuş."

DAHA ÖNCE DE DAVA AÇILMIŞTI

Musa Kaçar, 1938 Dersim katliamında kaybettiği kardeşleri için Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden özür talep eden başvurusuna yanıt gelmeyince 2011 yılında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde tazminat davası açmıştı.

dava dersim aihm katliamı