'Devlet kimi sevmiyorsa Silivri Cezaevi'ne yolluyor'

Tıpkı Diyarbakır, Ulucanlar ve Mamak cezaevleri gibi Silivri Cezaevi de Türkiye'deki hak ihlalleri açısından sembol bir hapishaneye dönüştü. Hukukçulara göre de 'korku imparatorluğunun üssü'

'Devlet kimi sevmiyorsa Silivri Cezaevi'ne yolluyor'

GÜNCEL- 50'ye yakın gazetecinin tutulduğu Silivri Cezaevi, kötü muamelelerin yapıldığı Mamak, Diyarbakır ve Ulucanlar cezaevleri gibi Türkiye tarihinin kötü ün yapmış, hak ihlalleri ile anılan cezaevleri arasında yerini aldı.

Hukukçulara göre, Silivri Cezaevi devlet tarafından "sakıncalı" ilan edilenlerin gönderildiği bir cezaevine dönüştü.

Son 10 yılda çok sayıda siyasi içerikli tutuklamanın adresi olan, Ergenekon, Balyoz, KCK, Oda TV ve Askeri Casusluk gibi siyasi yönü ağır basan yargılamaların da adresi olan cezaevi, mevcut durumuyla dünyanın en fazla tutuklu gazetecisinin bulunduğu cezaevi konumunda. Bu yönüyle de ünü en kötü cezaevleri arasında.

DW Türkçe'den Aram Ekin Duran'ın haberine göre, hukukçular cezaevini "korku imparatorluğunun simgesi" olarak tanımlıyor. Cezaevi aynı zamanda sonu gelmeyen hak ihlalleri iddialarının da merkezinde.

CUMHURİYET'TEN GÜLEN MEDYASI ÇALIŞANLARINA

Silivri'den çok sayıda gazetecinin yolu "zorunlu" olarak geçmeye devam ediyor. Cezaevinde, Cumhuriyet gazetesi çalışanları, Deniz Yücel, Ahmet-Mehmet Altan, Mehmet Baransu ve İnan Kızılkaya gibi isimlerin yanısıra Gülenci medya organlarında çalışan çok sayıda gazeteci de bulunuyor.

Ülke genelinde 160'tan fazla gazeteci cezaevinde ve bunların 50'ye yakını Silivri'de tutuluyor. İçindeki mahkeme salonlarında da çok sayıda yargılama devam ediyor. 15 Temmuz darbe girişiminin failleri de burada yargılanıyor.

"SİLİVRİ HUKUKSUZLUĞUN ADI"

Silivri Cezaevi’nin ilk kez kamuoyun gündemine geldiği Ergenekon ve Balyoz davalarında savunma avukatlığı yapan Avukat Celal Ülgen, "Silivri Cezaevi, korku imparatorluğu olarak anılan o dönemin simgesi oldu" diyor. Bugüne kadar aralarında Tuncay Özkan, Dursun Çiçek, Soner Yalçın, Ahmet Zeki Üçok gibi Silivri Cezaevi’nde yatan pek çok ismin avukatlığını yapan Ülgen, o dönem cezaevi yakınlarında bir otelde yaşamaya başladığını anlatıyor. "FETÖ" davalarında kendisine teklif edilen hiçbir vekaletnameyi kabul etmediği için artık Silivri’ye pek yolunun düşmediğini ifade eden Ülgen, Silivri Cezaevi’ni şu sözlerle tanımlıyor: "Silivri her dönem hukuksuzluğun adı olmuştur. Bu gün de böyle. İnce bir hukuk uygulaması yerine kaba bir ‘herkes suçludur, içeri atalım’ mantığı egemen."

9 NO'LU KISIM CEZAEVİ İÇİNDE CEZAEVİ GİBİ

Silivri'de tutuklu bulunana ve hakkındaki iddianamede "Paralel Devlet Yapılanması (PDY)" ile ilişkisi olduğu öne sürülen tüm isimlerin 9 No’lu kısımda tutulduğunu anlatan Özcan Kılıç, "Bu bölümdeki tutuklulara özel kurallar uygulanıyor. Tüm prosedür farklı. Diğer mahkumlardan çok daha büyük kısıtlamalar ve tecrit söz konusu. 9. Kısımda kalmayan ve "FETÖ" üyeliği ile suçlanmayan diğer tutukluların avukat ve yakınlarıyla görüşleri daha rahat. Ama mesela "FETÖ"den yargılananlar ve Cumhuriyet çalışanlarının böyle bir hakkı yok" diyor. 2010-2016 yılları arasında Silivri Cezaevi’nde kalan ve yargılanan isimlere bakıldığında, daha çok derin devlet ile ilişkilendirilen isimler ile Kürt muhaliflerinin olduğunu hatırlatan Kılıç, "Bu dönemde ise devlet kimi sevmiyorsa, kime ibretlik bir ceza vermek istiyorsa onu Silivri’ye yolluyor" şeklinde konuşuyor.

tutuklu gazeteciler Silivri Cezaevi