'Devletin uygun görmediği cenaze yıkanmayacak'

HDP heyetinin Tale raporuna göre Diyanet, imamları 'işten atmak' ve 'işbirlikçi olmakla' tehdit eden bir genelge yayınladı.

'Devletin uygun görmediği cenaze yıkanmayacak'

ARTI GERÇEK- HDP’nin Tale Köyü raporuna göre, Diyanet İşleri’nin "devletin uygun görmediği kimseye camiler açılmayacak, cenazeler yıkanmayacak, imamlar dua etmeyecek, aksi halde imamlar da terörle iltisaklı sayılıp ya işten atılacak ya da tutuklanacak" içerikli bir genelge yayınladığı ortaya çıktı. Hastane önünde darp edilen Tale köyünde vurulanların yakınlarının da şikayetçi olmaları halinde 'işbirlikçi olmakla' tehdit edildikleri belirtildi.

31 Ağustos günü Hakkari Tale (Oğul) köyünde piknik yapan dört kişinin üzerine Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA-Bayraktar) tarafından bomba atılmış Mehmet Temel’in (35) hayatını kaybetmiş; İbrahim Sak (54), İsmail Aydın (43), Musa Tarhan’ın (54) ise ağır yaralanmıştı.

İçişleri Bakanlığı "dört örgüt üyesinin etkisiz hale getirildiğini" açıklamış, Hakkari Valiliği ise vurulan kişilerin sivil olduğunu kabul etmiş ancak ‘işbirlikçi’ ilan etmişti.

Bakanlığın sözünü ettiği ‘dört örgüt üyesi’ne ait cenazelere rastlanmazken kişilerin yemek yiyen siviller olduğu ortaya çıktı.

Olayın ardından bölgeye giden HDP PM üyesi Zahide Besi, Hakkari Milletvekili Nihat Akdoğan, Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, Van milletvekili Lezgin Botan’dan oluşan heyet bir rapor hazırladı. Raporda vurulan sivillerin ve olaya tanık olan köylülerin anlatımları ile heyet üyelerinin tanıklıklarına da yer veriliyor.

Üç çocuk babası tesisatçı Mehmet Temel’in cenazesi için cenaze aracı ve tabuk verilmemiş, cenazesi de camiye alınmamıştı. HDP heyeti bu sırada yetkililerle görüşmeye çalışırken Diyant İşleri Başkanlığı’nın genelgesine dair bilgiye ulaştı.

Raporda şöyle denildi:
"Heyet üyelerimizden Milletvekili Lezgin Botan’ın ismini belirtmek istemeyen bir din görevlisiyle yaptığı görüşmede şunlar ifade edilmiştir:

Diyanet’in bir genelge gönderdiği; bu genelge uyarınca "devletin uygun görmediği kimseye" camilerin açılmayacağı, taziyelerini kuramayacakları; cenazenin camide yıkanmayacağı, imamların dua etmeyeceği ve cenazelerine gitmeyecekleri; bunların kesin talimat olduğu, aksi halde imamların da terörle iltisaklı kişilerden sayılıp işten atılacağı ya da tutuklanabileceği tarafımıza açıklanmıştır.

Bu gerekçe sonrasında cami açılmadığı için aile cenazeyi hastanede yıkayarak mezarlığa götürmüştür. Defin sırasında 4 büyük zırhlı araç ve çok sayıda güvenlik gücü ablukası altında, gece saat 22:00 sularında cenaze defnedilmiştir."

‘GÖRÜŞME TÜRKÇE YAPILACAK’

Yaralı olan İbrahim Sak ve Musa Tarhan’ın 2 Eylül’de ifadelerinin alınması için Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğü belirtilen raporda, babası Musa Tarhan ile 1 dakika görüşme izni alabilen Leşker Tarhan’a polislerin "görüşme Türkçe yapılacak" dediği ifade edildi. Tarhan’ın babasının tekerlekli sandalyede acılar içinde ve güçlükle konuşabildiğini, tedavisinin yapılmadığını ve durumunun ağır olduğunu anlattığı da vurgulandı.

İşte o rapordan bazı bölümler.

CENAZESİNDE AĞLAMAMA İZİN VERMEDİLER

Mehmet Temel’in annesi Sima Temel: Bayram arifesinde köydeki evdeydim. Oğlum Mehmet Temel beni almaya gelecekti. Bir gün sonra Van T tipi Cezaevi’nde bir yıldır tutuklu olan eşim Mustafa Temel’in görüş günü ziyaretine gidecektik. Mehmet beni aradı, ben erken olduğunu söyledim, akşamüstü şehre gideriz dedim. O da Kanireş Çeşmesi’nde öğlen yemek yiyeceğini, sonra gelip beni alacağını söyledi. Namaz kılıyordum ki, bir bomba sesi duydum, aşağı indim. Köylüler de sesi duymuştu, dışarı çıkanlar Kanireş’e doğru koşuyorlardı. Bir yere kadar gidebildim, ne olduğunu anlamaya çalıştım, ama öğrenemedim. Bir yeğenim beni Hakkari merkeze götürdü ve hastaneye gittik. Orada oğlumun ağır yaralandığını söylediler, sonra da öldüğünü söylediler, ben de baygınlık geçirmişim. Sonrasında Kanireş’e bomba atıldığını, oğlumun da arkadaşlarıyla beraber yaralandığını, sonra da oğlumun öldüğünü söylediler. Allah hakkımızı yerde bırakmasın, oğlum günahsızdır, şimdi 3 yetimi oldu. Bu bayramı bize zehir ettiler. Allah kabul etmesin, cenazesinde ağlamama bile izin vermediler. Bu zulmü kimse kabul etmesin" demiştir.

Mehmet Temel’in eşi Naciye Temel: Eşim Mehmet Temel saat 13:00 sıralarında evden çıktı, köye annesini almaya gidiyordu. Bayram günü Van’da tutuklu olan kayınpederimin görüşüne gideceklerdi. Aynı gün kanlar içinde cenazesi geldi.
Eşim 35 yaşındadır. 3 çocuğumuz var. Kendisi tesisat işleri yapıyor, bir okulun kalorifer tesisatını çekecekti. Benim çocuklarım küçüktür, kocamın hiçbir suçu da yoktur. Allah bizimledir, ben onun hakkını arayacağım, bu zulümdür" demiştir.

HAKKARİLİ OLANLAR KORİDORDAN BİLE GEÇEMİYOR

Musa Tarhan’ın oğlu Leşker Tarhan: Ben ve babam seyyar kebapçılık yapıyoruz. Arife günü babam köye bayram için koyun almaya gitmişti. Biz Tale Kanireş’e bomba atıldığını duyduk, babamın da orada olduğunu bildiğim için hemen hastaneye gittim. Babamı hastaneye getirdiklerinde ben oradaydım, hastane girişinde gördüm, babam kendinde değildi.

Bu esnada polis saldırısı oldu, her tarafa gaz bombası ve plastik mermi attılar, su sıktılar. Bu saldırıda yaralananlar oldu, birinin kafasının kırıldığını gördüm. Hastane önünde bulunan herkese saldırıp dövüyorlardı, bazılarına plastik mermi isabet etmişti. Hastanedeki güvenlik güçleri yaralıların hepsinin ikide bir terörist ya da işbirlikçi olduğunu söylüyordu. Babamı getirenlerle konuştum; onlar olay yerinde bu 4 kişi dışında başka cenaze ya da yaralı olmadığını söylediler. Babamın hastanede ağır yaralı olmasına rağmen ranzaya kelepçelendiğini öğrendim, yanına gitmemize kesinlikle izin vermiyorlar. Tanıdığım bir polis vardı ona sordum. Beni ve babamı her gün seyyar kebapçı tezgahımızda gördüğünü söyledim. ‘Yaralıların hepsini tanıyorsunuz, babamın yanına neden gidemiyoruz? Niye kelepçeli? Zaten ağır yaralı ve başında on asker-polis duruyor, kaçacak değil ya. Biz sağlık durumunu merak ediyoruz ve endişeliyiz. Tedavisi nasıl sürüyor, ya hastanede tedavisini eksik yapsalar ve kötü birşey olsa diye çok endişeliyiz.’ dedim. Tanıdığım polis bana olayın jandarma kontrolünde olduğunu ve talimatları da jandarmanın verdiğini söyledi. Babamın ağır yaralı olduğunu biliyorum, ameliyat için benden ya da kardeşlerimden imza alınmadı. Hastanede çalışan ve soyadı Tarhan olan uzak bir akrabamızdan izin alıp kağıt imzalatmışlar. Ben bu durumu kabul etmiyorum. Zaten hastanede Hakkarili olan tüm çalışanları yoğun bakımdan uzak tutmuşlar. Hakkarili olanlar o koridordan bile geçemiyor. Çok ısrarcı oldum ve doktorlardan bilgi alan bir polisle görüşebildim. Bana babamın sırt kısmında şarapnel parçası olduğunu, beyne giden damarı etkilediğini, durumunun ağır olduğunu söyledi. Hakkari Devlet Hastanesi’nde bildiğim kadarıyla beyin cerrahı yoktur. Tedavisini bu şartlarda nasıl yapıyorlar, kaç ameliyat yaptılar, hiç bir bilgim yoktur. Ben olayın peşini bırakmayacağım, babamın hiçbir suçu yoktur. Hakkımızı arayacağım. Babam 1963 doğumludur, yaşı daha büyüktür, bu kimlik yaşıdır, 8 çocuğu var.

AĞABEYİM DUVAR USTASI, KURBAN ALACAKLARDI

İsmail Aydın'ın kardeşi Suphi Aydın: Mehmet Temel bizim halamızın oğludur, İbrahim Sak da dünürümüz ve yakınımızdır. Benim ağabeyim İsmail Aydın duvar ustasıdır. 1974 doğumludur, evli ve 4 çocuk babasıdır, eşi de 5inci çocuğuna hamiledir. Geçimini inşaat işlerinde çalışarak sağlıyor. Arife günü kurban almaya köye gitmişlerdi. Köylülerle beraber kurban alacaklardı, Kanireş’te piknik yapıyorlarmış. Koyunların otlamadan inmesini beklerken bomba atılmış. Biz haber alınca hastaneye gittik. Yaralandığını öğrendik, ama bizi içeriye almadılar. Polis hastane önüne gaz ve plastik mermi attı. Herkes akrabalarıyla ilgili bilgi almaya gitmişti, polis çok sert müdahale etti, yaralananlar oldu. Biz ailece bu olayla ilgili suç duyurusunda bulunmak istedik. Kardeşim suçsuzdur. Yaralıdır, ama gözaltına almışlar o haliyle. Durumu nedir bilmiyoruz. Adliyeye gittik dilekçe vermek için, kapıdaki polisler ‘gidin polise anlatın’ dediler. Biz neye mal olursa olsun sonuna kadar hakkımızı arayacağız.

ŞİKAYETÇİ OLANI İŞBİRLİKÇİ İLAN EDERİZ

Yaralıları hastaneye taşıyan ve hastane önünde bulunan yaralı yakınlarının ise tehdit edildiği belirtildi. Yaralılar hastaneye getirildiğinde, hastanenin etrafı zırhlı araçlar ve çok sayıda güvenlik gücü tarafından kuşatıldığı ve hastaneye gelenlere çok sert müdahalede bulunulduğu anlatılan raporda şöyle denildi:

"Plastik mermi ve gaz kullanılmıştır. Yapılan sert müdahalede 5 kişi plastik mermilerin kafa, göz altı, yüz, sırt ve boyun bölgelerine isabet etmesi sebebiyle yaralanmışlardır. Yine yaralı yakını olan kadınların saçlarından sürükleme ve darp, işkence ve kötü muamele ile sert müdahale devam etmiştir. Bu müdahalede yaralananların hastaneden rapor almayı istemeleri ile hukuki girişim başlatma istekleri yine güvenlik güçlerinin engellemesi ve tehditleri ile karşılanmıştır.

Plastik merminin gözaltına isabet etmesi sebebiyle yaralanan kişi ile yaptığımız görüşmede; olayı duyar duymaz akrabasının ağır yaralandığını öğrendiği için hastaneye geldiğini, olaya dair bilgi alamadan güvenlik güçlerinin sert müdahalesine maruz kaldığını, tazyikli su sıkılıp gaz bombası atıldığını, yine atılan plastik merminin yüzünde sol göz altı bölgesine isabet ettiğini belirtmiştir. Yüzü pansumanlı ve sol gözünün çevresinin tamamen morarmış olduğunu gördüğümüz kişi olaya dair suç duyurusunda bulunmak için hastaneden rapor almak istediğini ve bu sebeple tekrar hastaneye gittiğini, ama doktorun rapor vermediğini belirtmiştir. Akabinde orada bulunan polisin herkese yönelik "şikayetçi olanı da işbirlikçi ilan eder, tutuklarız" dediğini tarafımıza aktarmıştır. "

OLAY YERİ YASAK BÖLGE DEĞİL

Olay yerinin, güvenlik bölgesi ya da yasak ilan edilen bir bölge olmadığı vurgulanan raporda "Bu bölgede sivillerin bulunması her daim olabilir, özellikle kurban bayramı arifesinde köylülerin o alanda kurbanlık aldığı güvenlik güçlerince de bilinmektedir. Hal bu iken, bahse konu yerde bir operasyon yapılması demek mutlak surette sivillerin zarar göreceğinin, ölebileceğinin, yaralanacağının, doğanın ve doğal yaşamın da zarar göreceğinin bilinmesi demektir. Operasyon kararı güvenlik güçlerince verilmiştir. Böylesi bir karar, devletin peşinen ulusal ve uluslararası mevzuatla beraber insan hakları ile hukuk kurallarını ihlal edeceğinin bir kabulü yorumuna vesile olmaktadır" denildi.

SAVCI OLAY YERİNE GİTMEDİ

Raporda ayrıca savcının keşif için olay yerine gitmediği, bombanın ardından olay yerini ilk kez gören kişilerin köylüler olduğu ve yarılalıra kendi imkanlarıyla hastaneye yetiştirdikleri belirtildi ve şöyle devam edildi:

"Olay sonrasında kimsenin bölgeye girişine izin verilmediği gibi, milletvekillerinin bir yasama faaliyeti de olan denetim görevi her aşamada engellenmiştir. Valilik, savcılık, güvenlik amiri ve hastane başhekimliği olaya dair tek bir bilgi vermemiştir.

Yaralıları ziyaret dahi engellenmiştir. Yaralıların sağlık durumu bilinmediği gibi, gözaltı gerekçeleri dahi açıklanmamıştır.

Gözaltı kararı var ise bir avukatın gözaltındakilerle görüşebilme imkanı yasal olarak mevcut iken, avukat görüşünün fiziki müdahale ve hakaretle engellenmesi de ayrı bir hukuksuzluk ve keyfiliktir.

Avukat görüşüne engel olunmasına rağmen, bir rütbeli askerin gözaltında olduğu belirtilen yaralıların bulunduğu yoğun bakım ünitesine, yaralıların sağlık koşullarına aykırı bir şekilde girebilmesi anlaşılabilen bir durum olmadığı gibi hukuki de değildir.

Olaya dair ilk andan itibaren yapılan açıklamalar ile ortaya çıkan gerçek karşısında bariz bir çelişki olduğu gözönüne alındığında, her aşamada bilginin engellenmesi açıkça etkili bir soruşturma yapılmadığının ve daha şimdiden hukuki süreçlerin işletilmediğinin ve işletilmeyeceğinin bir göstergesidir.

Bir cenazeye araç vermeyerek, cami açmayarak, imamın yapacağı duayı ve taziyeyi engelleyerek, başından itibaren nefret ve ayrımcı bir tutum ile cenazenin bile ayrıştırıldığı gerçeği tarafımızca bir kez daha tespit edilmiştir. Bu ayrımcı yaklaşım, olayın gerçeğinin açığa çıkmasının engelleneceğine, esas sorumluların korunacağına ve mağdurların suçlanacağına delalettir.

Oysa gerçek ortadadır. Hakkari halkı da, bizler de gerçeği bilmekteyiz."

tehdit diyanet Genelge imamlar