Dilipak: YSK'nın gerekçeli kararının vicdanları tatmin edeceğinden emin değilim

Yeni Akit yazarı Dilipak, YSK'nin gerekçeli kararı ile ilgili yaptığı açıklamada geç kaldığını belirtti.

Dilipak: YSK'nın gerekçeli kararının vicdanları tatmin edeceğinden emin değilim

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) açıkladığı gerekçeli kararını eleştirdi. 250 sayfadan oluşan gerekçeli karar için Dilipak, "Daha anlaşılır, tekrarlardan arındırılmış, başlangıçta verilen tartışmasız veri tablolarının referans alındığı, daha kısa bir metin hazırlanamaz mı idi" dedi.

YSK’nin verdiği kararda geç kaldığını da belirten Dilipak, "Kararın vicdanları tatmin edeceğinden emin değilim" ifadesini kullandı.

Abdurrahman Dilipak’ın, "YSK gerekçeli kararı açıkladı da!" başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:

"Geciken adalet adalet değildir." YSK bir yargı kurumudur ve toplumun bu kadar ilgisinin yüksek olduğu bir konuda açıklanan kararda geç kalınmıştır.

Kaldı ki, kararın vicdanları tatmin edeceğinden emin değilim. Karar ‘Karşı oy’larla birlikte 250 A4 sayfa. 4 karşı oy ise yaklaşık 40 sayfa. İlk karşı oy başkana ait 9 sayfa. 2. karşı oy yaklaşık 6, 3. karşı oy 5.5 sayfa. 4. karşı oy Yunus Aykın’a ait. O da 15 sayfa yazmış" diyen Dilipak, şöyle devam etti:

"Bakın çoğu tekrar, ‘kopyala - yapıştır’ yöntemi ile yazılmış, roman boy 600 sayfalık kitap. 30 ramazanda Kur’an-ı Kerim mealini bile okumuyor ki insanlar, bu ‘Gerekçeli karar’ı okusunlar.

Hemen göz gezdirecekler ve arama motorundan, mesela ‘oy hırsızlığı’nı aratacak, ki, ilk aranan o olmuş. 600 sayfalık dokümanda böyle bir şey geçmiyor. Birileri bunu tartışacak. Ve herkes hemen ve daha çok ‘Karşı oy’ yazılarını okuyacak. Ve tabii baştan başkanın yazdığı ilk 9 sayfalık bölümü. Ve bütün metni o ilk bakış açısı ile değerlendirecek, fanatik taraftarlar ve uzmanlar dışında.

Bu kararı savunan üyeler, öyle anlaşılıyor ki, kararın bölümlerini paylaşmışlar, sonra da herkes kendi bölümünü yazmış ve daha önce yapılan açıklamalardan da geniş alıntılar yapmışlar, ama birbirinin yazdıklarını bile okumaya fırsat bulamamışlar. Onun için de çok fazla tekrar oluşmuş.

Daha anlaşılır, tekrarlardan arındırılmış, başlangıçta verilen tartışmasız veri tablolarının referans alındığı, daha kısa bir metin hazırlanamaz mı idi.

Zaten süreçte farklı yerlerde çelişkili kararlar da verilmiş. Şaibeli oy sayısı seçimlerin yenilenmesine yeterli olacakken, bir de sandık kurullarının yanlış ya da eksik teşkilinin seçimin sonucunu etkileyebileceği gibi bir yorumla konu farklı bir tartışma zeminine taşınmıştır.

‘Karşı oy’ yazılarında birçok tartışmalı, çelişkili, yoruma açık konu, tekrar liste halinde sunularak aslında tartışma gündemi için yeni bir zemin oluşturulmuş oldu. Ancak, bu çelişkili durumlarla ilgili hâlâ toplum vicdanında tatmin edici bir açıklama ortaya konulmamakta, taraflar kendi siyasi çıkarlarına göre tartışmaya devam etmektedir. Merakla beklenen gerekçeli karar konunun vuzuha kavuşması ve adil bir sonuç için mevcut beklentilerin aksine, tartışmayı şiddetlendirici ya da arada kalan insanların siyasetten uzaklaşmasına sebeb olacak bir siyasi ortamın doğmasına vesile olacak bir süreç başlatacağından ciddi anlamda endişe ediyorum.

ysk Abdurrahman Dilipak