Diyarbakır'da 'demokratik çözüm için özgürlük yürüyüşü' ... Uçar: Statü, Kürt halkının en meşru hakkıdır

Demokratik Kurumlar Platformu, Diyarbakır'dan Ankara'ya 'demokratik çözüm ve özgürlük yürüyüşü' düzenliyor. DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar: Statü, Kürt halkının en meşru hakkıdır. O yüzden burdayız.

Rojhat ABİ


DİYARBAKIR - 'Abdullah Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm' kampanyası kapsamına Diyarbakır'da 'demokratik çözüm ve özgürlük yürüyüşü' düzenleniyor. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Diyarbakır İl Binası önünde başlayan yürüyüş Şeyh Sait Meydanı'nda son bulacak. Yürüyüş yarın Urfa'da devam edecek ve Ankara'da son bulacak.

DTK VE DBP EŞ BAŞKANLARI İLE DEM PARTİ MİLLETVEKİLLERİ YÜRÜYÜŞTE

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Berdan Öztürk, DBP Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır, DEM Parti Milletvekilleri Dilan Kunt Ayan, Ayten Kordu ve Ceylan Akça, çok sayıda sivil toplum kuruluşunun temsilcisi ile Diyarbakırlılar yürüyüşe katılıyor.

YÜRÜYÜŞ POLİS ABLUKASINA ALINDI

DBP İl binası önünden başlayan yürüyüş polis tarafından engelleniyor. Polis, katılımcıları ablukaya aldı.

'ÖCALAN BARIŞI VE DEMOKRATİK ÇÖZÜMÜ SAVUNDUĞU İÇİN ÖZGÜR OLMALI'

Polis ablukasında yapılan açıklamada konuşan DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, "Sayın Öcalan barışı, demokratik çözümü savunduğu için özgür olmalıdır. Kimseden istemiyoruz bunu. Dediğiniz hukukunuzu uygulayın. Meşruluğa takmışsınız ya Kürt halkının değerlerine 'terör', kurduğu sisteme 'teröristan' diyorsunuz ya, değil öyle. Yasanın gereği de öyle değil. Hukuk gereği de öyle değil. Milyonlar bu iradeden vazgeçmedi. Milyonlar, 26 yıldır tecride karşı ses çıkarmaya, ayakta olmaya, yürümeye devam etti. Bunu görmezden gelemezsiniz" dedi.

'TÜRKİYE, KÜRTLER STATÜ SAHİBİ OLMASIN DİYE YER EDİNİYOR'

Suriye'deki son gelişmelere değinen Uçar, "Eğer Suriye'de yeni bir düzlem oluşacaksa, yeni bir irade ortaya çıkacaksa bunun kararını Suriye'de yaşayan halklar verir. Türkmenler, Kürtler, Araplar, Dürziler, Ermeniler hepsi bir arada yaşıyor Rojava'da. Peki Türkiye ne yapıyor? Çeteler eliyle orada oluşan dinamikleri yok etmeye çalışıyor. Bir ülke düşünün kendi sınırları dışındaki Suriye'de de Irak'ta da işgal edercesine yer ediniyor. Ne için? Kürtler statü sahibi olmasın diye. Kürtler hak sahibi olmasın diye. Bakın Kürdistan'da halklar bir bütündür. Rojava'daki Kürt ile Türkiye'deki Kürdü ayırt edemezsiniz. O yüzden buradayız, o yüzden ayaktayız" diye konuştu.

'HALKIN İRADESİ TESİS OLUNCAYA KADAR ROJAVA DEVAM EDECEĞİZ'

Rojava halkının iradesini savunmaya devam edeceklerini dile getiren Uçar, "Halkımızla birlikte Rojava'da halkın iradesi tesis oluncaya kadar Rojava demeye ve savunmaya devam edeceğiz. Bakın ortadoğu yıllardır, binlerce yıldır istilalara maruz kaldı, fetihler gördü, katliamlar gördü, savaşlar gördü, Nemrutlar gördü, diktatörler gördü. Bugün kimden bahsediliyor peki, direnenlerden bahsediliyor" dedi.

'İKTİDAR MEŞRUİYETİNİ YİTİRDİ'

Türkiye'deki yoksulluğa ve ekonomik krize dikkat çeken Uçar, "Birileri lüks şatolarında süt banyoları yaparken halk bebeğini doyuracak süt bulamıyor. Kimileri saraylarda ejder meyvesiyle smoothieler yerken Türkiye'de yaşayan halklar mutluluğun ne olduğunu unuttu. Bu düzlemde halkın nasıl yaşayacağına bu iktidar karar verme meşruiyetini yitirmiştir" diye konuştu.

'STATÜ KÜRT HALKININ EN MEŞRU HAKKIDIR'

"Rojava'da demokrasi adına yükselen sese gözünüzü de kulağınızı da kapatamazsınız" diyen Uçar, "Türkiye'de, Kürdistan'da demokratik bütün dinamikler ayakta. 2011 yılında Arap Baharı, 13 yıl boyunca direnen diktatörlük bitti. Irak'ta, Mısır'da aynısını yaşadı. Bugün Suriye'de hep birlikte tanıklık ediyoruz. Kürt halkının statü hakkı en meşru hakkıdır. Kürt halkının direniş hakkı en meşru hakkıdır. O yüzden burdayız" ifadelerini kullandı.

'GÜN KÜRT HALKININ ONURLU MÜCADELESİNİ SAHİPLENME GÜNÜDÜR'

Uçar, aydınlara ve siyasi partilere şu çağrıyı yaptı:

"Aydınlar İstanbul'da bir çağrı yaptı, 'Kürt sorununun demokratik çözümü mümkündür' dedi. 'Devlete ve iktidara bırakılmayacak kadar tarihi bir meseledir' dedi. Biz de burdan çağrımızı yapıyoruz, Türkiye'deki bütün siyasi partilere, Türkiye'de eli kalem tutan bütün aydın ve yazarlara, Kürdistani bütün dinamiklere, bütün partilere sesleniyoruz: Gün bekleme günü değildir. Gün, tarihimizi, mücadelemizi çetelere bırakma günü değildir. Gün Kürt halkını onurlu mücadelesini, Rojava'da yaşayan halkların ortak mücadelesini sahiplenme günüdür. Bu sesi duyan herkesin onurlu bi barışın, ortak bir yaşamın sesini yükseltmesi gerekiyor. Bugün Amed'de yarın Rıha'da, ertesi gün Antep'te, Adana'da, Mersin'de ve en son Ankara'da bu sözlerimizi söylemeye devam edeceğiz. Bu yürüyüş iktidarın bize dayattığı savaşa karşı Sayın Öcalan'ın direnerek büyüttüğü barışı tesis etme yürüyüşüdür. "

Öne Çıkanlar